KOMİSYON KONUŞMASI

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Efendim, çok teşekkür ederim.

Değerli Başkanlarım, değerli milletvekili arkadaşlar; bu muvafakatiniz için hepinize çok çok teşekkür ediyorum.

Değerli Meclis Başkanım, Değerli Kamu Denetçiliği Kurumu Başkanımız, Değerli Sayıştay Başkanımız, kamu kurumu temsilcileri, basın mensupları, milletvekili arkadaşlar; hepinizi saygıyla hürmetle selamlıyorum.

Önce Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütçesinden başlamak isterim.

Değerli Başkanım, sizin ne kadar özgürlükçü, eşitlikçi olduğunuzu milletvekili olmadan önce bilen bir arkadaşınızım. Ancak, Meclis Başkanlığı döneminizden daha önceki dönem de öyleydi, ben bunu hep dile getirdim ama bir türlü düzelemedi. Türkiye'de yayınlanmış olan tüm gazetelerle Türkiye Büyük Millet Meclisinin sözleşme yapması gerekirken maalesef, Yeni Yaşam Gazetesi'yle ilgili herhangi bir sözleşme yapmamıştır yani diğer gazeteler geldiği hâlde Yeni Yaşam Gazetesi gelmiyor. Meclise gelip de Genel Kurula gelmeyen gazeteleri söylüyorum: Analiz Gazetesi Meclise gelip Genel Kurula gelmiyor, Diriliş Postası gelmiyor, Dünya Gazetesi gelmiyor, Evrensel gazetesi gelmiyor. Tüm gazetelerden en az 2 tane alınırken Evrensel gazetesinden 1 tane alınıyor. Karar gazetesi gelmiyor Genel Kurula, Korkusuz gazetesi gelmiyor, Nasıl Bir Ekonomi gazetesi Genel Kurula gelmiyor, Posta gazetesi gelmiyor, Takvim gazetesi gelmiyor, Türkgün gazetesi gelmiyor, Yeni Asır gazetesi gelmiyor, Yeni Birlik gazetesi gelmiyor, Yeni Mesaj gazetesi gelmiyor, Agos gazetesi gelmiyor. Yani netice itibarıyla, neden bu gazetecilik ayrımı yapılıyor; bu bir.

İkincisi, şimdi, biraz önce kendiniz konuşmanızda dediniz ki: "6 grubumuz var." 6 grubumuzdan bu gazetelerin gitmediği gruplar var. Gitmediği gruplar: Saadet Partisi Grubuna gitmiyor, HEDEP Grubuna gitmiyor. Neden bu gruplar arasında ayrımcılık yapılıyor? Bunun listesi var bende çünkü.

Bir başka konu, Ziyaretçi Salonu'nda tüm gazeteler bulunmuyor. Akşam gazetesi var, Cumhuriyet gazetesi var, Hürriyet var, Milliyet var, Sabah var, Türkiye ve Yeni Şafak var. Diğer gazetelerin hiçbiri yok, ne Sözcü'sü ne Karar'ı ne Millî Gazetesi. Mesela Millî Gazete de buraya gelmiyor yani Genel Kurula Millî Gazete de gelmiyor. Bu ayrıştırma doğru bir hadise değil. Basın Bürosuna 2 gazete gidiyor. Adı üzerinde, Basın Bürosu; Basın Bürosuna Hürriyet ile Sabah gidiyor. Yani bu kadar bir şey olabilir mi? Genel Sekreterlik bekleme salonuna, Sayın Başkanım, Hürriyet geliyor, Posta geliyor, Sabah geliyor; diğer gazetelerin hiçbiri gelmiyor. 19 tane komisyonumuz var; 19 komisyonumuzdan sadece Anayasa Komisyonuna gazeteler gidiyor, diğerlerine gitmiyor.

Gelelim kütüphaneye. Efendim, evet, vurguladınız, kütüphanemiz yetersiz, oturulacak yer yok. Gerçekten ihtiyaç var, bu doğru ama kütüphanemize gelen dergilere baktığımız zaman, Kamu Denetçiliği Kurumunun dergisi "Ombudsman Akademik" oraya gelmiyor; geliyor oraya, sergilenmiyor. Kişisel Verileri Koruma Kurulunun dergileri geliyor oraya, sergilenmiyor. Sorduğumuzda "Aylık gelmiyor." deniliyor.

Şimdi gelelim bütçeye. Bir: Kaç personelimiz var belli değil Sayın Başkanım. İki; kaç tane araç kiralık? Orada 27-29 denilmiş ama şurada elimdeki belgede Türkiye Büyük Millet Meclisinin sahip olduğu 130 araç var. Peki, 130 araç var ama bu 130 aracın mayıs ayı itibarıyla Meclis tarafından kiralık mı vesaire mi ne olduğu belli değil. Meclise ait olan bir araç var deniliyor, trafik kazasına karışmış, 1 polis arkadaşımız yaralanıyor; şu anda engelli konumunda. Meclise yazı yazıyor cumhuriyet savcısı, Meclis cevap vermiyor, bu aracı gizliyor. Yani bu doğru bir olay değil.

Efendim, gelelim Sayıştaya. Sayıştay, gerçekten şimdi bu sizin raporunuz. Türkiye'de 800 tane belediye, 300'ün üzerinde kurum var, bunları denetliyorsunuz... Bu da Kamu Denetçiliği Kurumunun raporu. Allah rızası için ya, ikisinin sunuş konuşmasına bakın, hangisi daha ayrıntılı, hangisi daha ayrıntılı? Kamu Denetçiliği Kurumunun o kadar şeffaf yazılmış ki kaç tane personeli var, kaç tane personel açığı var... Ne olduğu tafsilatlı bir şekilde var burada. Ben size dilekçe veriyorum "Şanlıurfa Milletvekiliyim. 13 tane ilçemiz var, , Allah rızası için, denetleyin." Diyorsunuz ki "Deprem bölgesinde olduğu için biz denetlemiyoruz." Cumhurbaşkanlığı kararı "Şanlıurfa deprem bölgesinde değil." diyor, siz diyorsunuz "Deprem bölgesinde." Ben size mi inanacağım Cumhurbaşkanlığı kararına mı inanacağım? Şanlıurfa Belediyesini bu kadar denetlemişsiniz, niye Urfa'yı denetlemiyorsunuz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Tanal, bir dakika ilave ediyorum, bir daha uzatmayacağım.

Buyurun.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Değerli Meclis Başkanım, Kamu Denetçiliği Kurumuyla ilgili sizden istirham ediyorum, on birinci yılına girdi, güzide bir kurum, bu kurumun eksiklikleri var. Kurumun eksikliklerinin başında; bir: Kararları resen değil. İki: Bağlayıcılığı yok. Üç: İdari işlemle ilgili eğer sulh cezayı gerektiren işlem varsa süreler durmuyor; Kamu Denetçiliği Kurumuna müracaat ediyor, gönderme kararını veriyor, diğer taraf eğer gönderme kararına rağmen idare bakarsa süresi geçiyor. Burada İdari Yargılama Usulü Kanunun'da bir hüküm konmuş yönetmeliğe acil işlerden olursa ancak bundan istisna diye. Bu istisnayla bu kurumu çalışamaz bir duruma getiriyoruz. Bu kurum normalde mahkeme öncesi olan bir kurum. Bu kurumu lütfen bu konuda güçlendirmiş olalım. Dört: Tüm kamu kurumlarını Kamu Denetçiliği Kurumu denetliyor, özlük haklarıyla ilgili denetlediği kurumun personeli...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Tanal, teşekkür ediyorum.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Peki, söz verdiğiniz için teşekkür ediyorum.

İyi çalışmalar diliyorum.