KOMİSYON KONUŞMASI

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, sayın hazırun; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, az önceki konuşmada, bu parti kapatmayla ilgili bir değerlendirme yapıldı, öncelikle ona çok kısa bir şey söyledikten sonra kendi konuşmamı yapacağım.

Şimdi AKP'ye kapatma davası açıldığı zaman, biz o zaman karşı çıkmıştık, bunun demokrasiye bir darbe olduğunu ve halk tarafından seçilmiş bir iradenin parti kapatmalarla geriletilemeyeceğini söylemiştik ama ne yazık ki geldiğimiz süreçte, bugün AKP'nin teşvikiyle açılmış bir kapatma davasıyla karşı karşıyayız. O günün mazlumları, partisi kapatıldığında bunu "demokrasiye darbe" olarak nitelendirenler; bugün bizim partimizin kapatılma sürecini bizim söz ve eylemlerimizden doğru ifade ediyorlar. Hiçbir şey demiyorum, bu kadar kadük bir demokrasi anlayışına söyleyecek sözümüz de yok, takdiri kamuoyuna bırakıyorum. Kendine demokrat olmak, sanırım böyle bir şey.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bütçeyi konuşuyoruz. Şimdi, bütçe temel bir kanun. Aslında, kamu gelirlerini toplama ve kamu harcamalarını yapma yetkisini veriyoruz ve bu yetkiyi halk adına kullanıyoruz. 1215 Magna Carta'dan beri yani aslında haraçtan vergiye geçiş, tebaadan yurttaşlığa geçişin en temel metinlerinden biri; bu anlamıyla modern bütçe yasasının kendisi. Bugün konuştuğumuz metinler ya da burada bize sunulan cetvellerin sadece teknik rakamlar olmadığını biliyoruz. Bu rakamların ucunda bu ülkede yaşayan 85 milyon yurttaşın birebir etkileneceği sonuçlar var. Yani bu anlamıyla sadece mesele tablolardan ve rakamlardan oluşmuyor. Bu anlamıyla bir politik metin konuşuyoruz.

Bütçeler neyi gösterir? Aslında iktidarların kimden yana olduklarını, bu bütçe hakkını kimden yana kullandıklarının metinleridir. Ne yazık ki ülkemizde, sadece bizim ülkemizde değil aslında, neoliberal politikaların hâkim olduğu birçok ülkede de bütçeler genelde sermayeden yana yapılıyor, halkın gözetilmediği bütçe metinleriyle biz de karşı karşıya oluyoruz.

Şimdi, bunu niye sermayeden yana söylüyoruz? Şimdi, çok basit bir şey söyleyelim: Sizin bütçe teklifinizde Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, örneğin vergi indirimi, muafiyet istisnası ve benzeri harcamalar altındaki sermaye kesimlerinden 2 trilyon 210 milyar TL'lik bir vergiyi almayacağınızı beyan etmişsiniz; değil mi, yanlış değilim. Şimdi, bu ne demek? Aslında sermayeye alan açıyorsunuz; sermayeyi muafiyetlerle, istisnalarla destekliyorsunuz ama bunun yanında, bu bütçenin içerisine örneğin emekliyi koymuyorsunuz, bu bütçenin içerisine örneğin kadını koymuyorsunuz; genç yoksulluğu yok, çocuk yoksulluğu yok. Yani bu anlamıyla bu bütçe de tıpkı diğer bütçeleriniz gibi, aslında sermayeden yana yapılmış bir bütçe olduğunu çok açık ve net bir şekilde bize gösteriyor.

Şimdi, bütçenin tahmini açığı var, işte 2 trilyon 262 milyar gibi bir açık vermesi bekleniyor gelecek dönem açısından. Bunun enflasyon üzerinde yaratacağı bir etki var, bunu siz de öngörüyorsunuz. İkincisi: Bölgemiz bir savaşın, bölgesel savaşın eşiğinde; bu bölgesel savaşın projeksiyonunun hiçbir şekilde bütçede olmadığını görüyoruz. Ama daha önemli bir şey: Siz sırf harcamaları, kamu harcamalarını artıracaksınız, bu talep artışına bağlı olarak da bir arz daralması yaşanacak. Yani arz artmadığında bunu nasıl karşılayacaksınız? Bu da enflasyonist bir baskı yaratacak. Çünkü koymuşsunuz bütçe metninize, bütün gelişmekte olan ülkelerde aslında büyümede bir sınırlanma, genel olarak ekonomik bir durgunluk var ve Türkiye'nin en büyük ekonomik ilişkisinin olduğu Avrupa Birliği ülkeleri açısından da bu geçerli. O zaman burada ne olacak? Vergi gelirlerini artırmanız gerekecek, vergi yükünü artıracaksınız. Kimin sırtına yükleyeceksiniz vergi yükünü? Çalışanın sırtına yükleyeceksiniz. Dolaylı vergileri artıracaksınız, KDV oranlarını artıracaksınız, çift MTV'yi belki süreklileştireceksiniz; sonuçta, gerçek anlamda gelir vergisi almayarak, gerçek anlamda serveti vergilendirmeyerek aslında Türkiye'deki vergi adaletsizliğini, yapısal olan vergi adaletsizliğini sizler de kalıcı hâle getirmiş olacaksınız.

Diğer bir mesele, çok az sürem kaldı ama bütün bütçeleriniz ne yazık ki toplumsal cinsiyet eşitliğine uygun değil Sayın Başkan. Bakın, elimde 10 Ekim 2023 yılında yayınlanan TÜİK'in iş gücü istatistikleri var. Buna toplumsal cinsiyet perspektifinden baktığımız zaman; işsizlik oranında, istihdam oranında, iş gücüne katılım oranında ve genç nüfusun işsizlik oranında aslında kadınların nasıl dezavantajlı olduğunu görüyoruz, hepsinin oranı var. Örneğin, istihdam oranı yüzde 48,4; erkeklerde bu 65,6 iken kadınlarda sadece yüzde 31,5.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Sayın Başkan, bir dakika daha rica ediyorum toparlamak için.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun.

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Yani en nihayetinde, sizin bütçeniz de Sayın Başkan, ne yazık ki kadın yoksulluğunu derinleştiren, kadın istihdamına yönelik hiçbir projeksiyonu olmayan bir bütçe.

Diğer bir mesele, geçen bütçe döneminde de söyledik. Bakın, Sayın Başkan, bu ülkede çocuklar aç okula gidip aç geliyorlar. Ya, bu bütçede aç çocuklar için bir kalem var mı? Millî Eğitimin bütçesini artırmışsınız; biz söyleyelim, çoğu cari giderlere gidiyor. Gerçekten okullara, altyapıya, bilimsel bir eğitime, nitelikli bir eğitime yatırım yapılıyor mu? Yapılmıyor. Onu bırakın, niye hâlâ 2023 yılında, bu kadar enflasyonun arttığı, bu kadar insanların aç kaldığı ortamda, niye çocuklara bir öğün ücretsiz yemek vermiyorsunuz? Geçen dönemin Bakanı "Vereceğiz." dedi, sekiz ay sonra kaldırdınız, şu anda sadece 11 deprem ilinde veriyorsunuz, bu reva mıdır Sayın Başkan? Bu ülkenin yoksulunu, emeklisini, kadınını...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - Bakın, KYK yurtlarındaki çocuklar intihar ediyor; bugün bir çocuk öldü, asansör onarılmadığı için öldü. Buna dair bir sözünüz olacak mı hep beraber bu bütçede? Umuyoruz ve diliyoruz ki bütün bunları gözeten bir projeksiyonunuz, bir bakış açınız olur, yoksa bu bütçenin halkın bütçesi olmadığı çok açık ve net.