BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Vereceğim size sözü.

Şimdi, Ahmet Büyükgümüş'ün söylediği sözü ben çok önemli buluyorum. Ben, tabii, burada tartışılsın, konuşulsun istedim, demek ki prensip kararım da doğru oldu. Yani Mustafa Kemal Atatürk hakkında yapılan bir diziyle ilgili sanat camiasından bir kısım insanların sessiz kalmasının ve bunun arkasında da "Acaba benim dizim, belgeselim ya da bir sanat yapımım yayınlanmaz mı?" şeklinde düşünülmesinin tam da işte bu bizim tartıştığımız konuyla ilgili olduğunu düşünüyoruz. Bu, insanların kendini ifade etme özgürlüğünün önüne geçilmesi. Demek ki burası masum bir yer olmaktan çıkıyor, bir denge-faydacılık esasının öne çıktığı bir yer oluyor. Ben Ahmet Büyükgümüş'ün söylediğine aynen katılıyorum, bunu manidar buluyorum. Bazı insanların yani ömrünü Mustafa Kemal Atatürk'ün anlatılmasına adamış ve sürekli onunla ilgili sözler söyleyen, paylaşımlar yapan insanların bu konuda sessiz kalması bence gerçekten çok talihsiz olmuştur. Ben de bu ülkenin bir çocuğu olarak bunu doğru bulmuyorum ve sanatçıların, Türkiye'nin kurucu liderine yapılan bu... İçerik neyse ne ama ne demek, siz kimsiniz ki iptal ediyorsunuz ve de -şimdi Ahmet Bey yine söyledi- biz bunun arkasında neler olduğunu biliyoruz.

Şimdi, arkadaşlar gelsinler, bir anlatsınlar. Açık açık söyleyeyim öyleyse: Ermeni diasporasının baskısı mı var? Bunun üzerinde Amerika'daki bazı grupların telkini mi var yoksa içerikle ilgili mi bir şey var? Bu konuda bir iletişim faaliyeti içerisinde olmadıkları için biz de bilmiyoruz. Dolayısıyla, siz de uygun bulursanız onlar da gelmek istiyorlar; 10 Kasımdan önceki 9 Kasımda bir gelsinler, arkadaşlarımızı bir dinleyelim ve daha sonra da diğer mecraları dinleme noktasında, bence hem kamuoyunun ihtiyacı var buna hem... Biz aslında yaşayarak, konuşarak bir içtihat yaratıyoruz. Dolayısıyla çok da anlam yüklemeden bu dijital mecraların bir çerçevelenmesi, bir yol ve strateji belirlenmesi önemli.

Şunu da önemsiyorum -tekrar kayıtlara girmesi bakımından- biz sosyal medya komisyonu değiliz; biz, dünyadaki dijital mecraları takip eden bir Komisyonuz ve bu Komisyon çok hayırla başladı hatırlarsanız. WhatsApp'ın sözleşme dayatmasına biz, bütün partiler, Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil edilen bütün partiler karşı çıktık ve dedik ki: Bu gerçekten ikili bir yapıdır, ikircilikli bir tavırdır; Avrupa'da ayrı, burada ayrı sözleşme dayatılması asla doğru değildir. O gün bir araya geldik, karar aldık; bugün de ben bu konularda ortak kararlaşmanın, ortaklaşmanın önemli olduğunu düşünüyorum.

Sözü Tuncay Bey'e veriyorum.