KOMİSYON KONUŞMASI

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Teşekkür ederim Başkanım.

Öncelikle tüm milletvekillerimizi ve Başkanım sizi ve ekibinizi saygıyla selamlıyorum.

Başkanım, görevinizin hayrı uğurlu olmasını diliyorum. Allah muvaffakiyetler versin inşallah. Tabii ki hem genç yaşta hem de kadın bir Başkan olarak bize gurur veriyorsunuz. Hem de tabii ki bugün Sayın Kılıçdaroğlu grup toplantısında "Kadınlara çok değer vereceğiz." dedi ama tabii ki AK PARTİ iktidarlarında zannediyorum ilk kadın Merkez Bankası Başkanısınız.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Maşallah, sanki iktidara geldiğiniz gün atamışsınız gibi konuşuyorsunuz. Yirmi bir yıldır Hükûmetteki benim sanki!

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Diğer taraftan da Başkan Yardımcısının da kadın olması önemli bir şey.

Sayın Veli Ağbaba, siz bir kere kadın milletvekillerini temsiliyet oranında 3'üncü partisiniz, biz 2'nci partiyiz, tamam mı ve dolayısıyla da...

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Kars) - İlkini de söyler misiniz?

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - İlki de sizsiniz tabii ki ama yani bunu çok konuşup da az yer veren...

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Güneş, şimdi milletvekilliği temsiliyetinden ziyade Merkez Bankasına dönelim lütfen.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Tamam, dönüyorum.

Tabii ki bir Covid süreci geçirdik. Covid'in arkasından tabii ki arz talep dengesinde, üretimde çok şeyler değişti; üretim yeteri kadar artmadı, talep çok hızlı arttı; bunun neticesinde işte emtia fiyatlarında artışlar olsun, diğer taraftan navlun fiyatlarındaki artış olsun tüm dünyanın dengesini değiştirdi. Bu süreçten etkilenmeyen ülke hemen hemen yoktur. Bugün işte Amerika'daki enflasyonu görüyorsunuz; İngiltere'deki enflasyonu, işte 7-8 civarlarındaki enflasyonu görüyorsunuz ve Avrupa ülkelerindeki enflasyonu görüyorsunuz, tabii ki biz de bundan etkilendik.

CAVİT ARI (Antalya) - Ya adamlarda yüzde 5, sende yüzde 55.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Sayın Cumhurbaşkanımızın o dönemde uyguladığı politikalar doğru politikalardı. Eğer biz o günkü politikaları bugün uyguladığımız politikaları...

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Güneş, bir saniye...

Değerli milletvekilleri, bütün milletvekillerimizin görüş ve kanaatleri bizim için önemli. Her milletvekilinin insicamının bozulmaması için dikkatle toplantıyı yönetmeye çalışıyorum. Milletvekili haricindeki diğer misafirlerimizin sükûnet içerisinde toplantıyı takip etmelerini istirham ediyorum tekrar milletvekillerimizin sözünün, kanaatlerinin, ifadelerinin tam anlaşılması açısından çünkü yazılı basın da toplantıyı takip ediyor.

Teşekkür ediyorum.

Sayın Güneş, buyurun lütfen.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Tabii ki o günkü uygulanan politikalar o günün şartlarında gerekliydi. Eğer biz o günün şartlarında faizleri çok yükseltseydik... Dolayısıyla da Türkiye'de bugün aşağı yukarı -2019'dan bugüne- 3 milyon kişi istihdam etmişiz biz, bunları yapamazdık. Diğer taraftan, tabii ki büyümeye baktığımız zaman 2021'de 11 küsurlarda büyümüşüz, 2022'de 5 küsurlarda büyümüşüz, bunu yakalamamız mümkün olmazdı ve dolayısıyla da diğer bizim organize sanayilerdeki büyüklüğümüz -ben bunu Uşak'ta da görüyorum- organize sanayi 2 kat -2 misli- büyüdü bu Covid'den sonra ve bunları yapmamız mümkün değildi.

Tabii ki enflasyon bizim hiç istemediğimiz bir problem ve esas bunun altında yatan, enflasyonun yükselmesine sebep olan şey tabii ki dünyada doların rezerv para olarak kullanılması ve bizim de tabii ki cari açığımızın olması. Ne zaman Türkiye cari açık verse bu problemle karşı karşıya kalıyor. Esas bu problemi aşmak lazım.

Tabii ki bu politikalar uygulanırken enflasyon yüksek oldu. Biz bundan tabii ki muzdaribiz ama önemli olan asgari ücretin alım gücünün ve çalışanların alım gücünün ne oranda bundan etkilendiğini; azaldı mı, yerinde mi saydı, arttı mı... Mesela ben size bir örnek vereceğim: 2011 yılında net asgari ücret 658 TL ve mazot 3,5 lira, aldığı mazot 173 litre. Bugün diyelim ki asgari ücret 11.400 lira ve mazot 40 TL, aldığı mazot 285 litre. Diğer taraftan, asgari ücret döviz bazında değerlendirildiği zaman 2002 yılında aşağı yukarı 100-120 dolar; diyelim ki en iyi olduğumuz dönemlerde 430 dolarlara çıkmışız ve daha sonra ortalama 350 dolarlarda seyretmişiz ve haziran ayındaki artışla asgari ücret de yaklaşık 500 dolarlar civarındaydı, şimdi 420 dolarlarda. Yani baktığınız zaman gerçekten de enflasyon var ama diğer taraftan, alt gelir grubundaki vatandaşlar burada korunmuş mu, korunmamış mı? Sayın Özlale de söyledi "Neticede de enflasyonla mücadele edilirken alt gelir gruplarını yanınıza almanız lazım." dedi. Biz bunu da yanımıza almışız.

Biz burada çok rijit politikalar uygulayarak... "Faizleri tedricî olarak artırdınız." dediniz, birden arttırıp diyelim ki enflasyonu düşürebilirsiniz ama küçülmeyi de beraberinde getirirsiniz, istihdam azalır ve işsizlik sayısı da artar ve dolayısıyla da en son işsizlik rakamları da yüzde 10'un altında, yanılmıyorsam yüzde 9,8'lerde.

Bunlara baktığımız zaman, tabii ki biz burada enflasyonla mücadele edeceğiz ve aynı zamanda da büyümeyi, orta vadeli programda 3 küsurların üzerinde büyümeyi öngörerek bu enflasyonu aşağı yukarı 2026'larda yüzde 10'ların altına düşüreceğiz.

Yalnız şu var, tabii ki ben Başkanımıza esas şunu sormak istiyorum: Burada yaptığınız uygulamalar, özellikle mesela kredi kartlarındaki taksitlerin azaltılması; dünyada başka devletlerde Sayın Başkanım, kredi kartlarda taksitle alışveriş var mıdır? Bunu sormak istiyorum.

Diğer taraftan, bizim tasarrufumuz, tasarruf oranımız çok az, yanılmıyorsam -herhâlde- yüzde 14-15'lerde diye biliyorum ama yanılabilirim, bu tasarruf oranlarımızı nasıl artıracağız?

Diğer taraftan, mesela çeklerle ilgili problem var. Diyelim ki bankada karşılığı olmadığı hâlde insanlar olmayan parayı harcayabiliyor. Bunlarla ilgili ne tedbir alabiliriz?

Diğer bir sorum, şunu sormak istiyorum: Diyelim ki dünyada başka ülkelerde kendi parası haricinde başka dövizlerle vatandaşlar mevduat açabiliyor mu, açamıyor mu? Ve dolayısıyla da bu vatandaşların, diyelim ki dövizle hiçbir alakası olmayan vatandaşların birikimlerini döviz üzerinden tutması bizim ekonomimize ne kadar zarar veriyor? Bunlarla ilgili esas yani yapısal reformlar yapacak mıyız? Çünkü bizim dövizle hiçbir alakası olmayan vatandaşlarımızın tuttuğu rezerv miktarı 100 milyar doların üzerinde yanılmıyorsam, değil mi 100 milyar doların üzerinde ve dolayısıyla da aynı zamanda altın ithalatında diyelim ki bize, ekonomimize çok büyük zararlar veriyor. Altın ithalatında dövizi yatırım parası olarak bulundurduğumuzda gerçekten biz Türk lirasına kendimiz daha çok zarar veriyoruz. Bunlarla ilgili yapısal önlemler almak gerekir mi diye düşünüyorum. Tabii ki en büyük sorun dünyada rezerv para olarak doların bulundurulması. Bundan kurtulmak amacıyla -tabii ki tüm dünya devletlerinin sorunu bu- ne yapılabilir diye ben soruyorum.

Bu almış olduğunuz görevde Allah muvaffakiyetler nasip etsin diyorum. Gerçekten de çok iyi işler yaptığınıza şahitlik ediyoruz; hem bir taraftan piyasayı daraltıyorsunuz, aynı zamanda büyümesi gereken sektörlerin de önünü açıyorsunuz.

Ben başarılar diliyorum, saygılar sunuyorum.