KOMİSYON KONUŞMASI

HÜDA KAYA (İstanbul) - Merhaba arkadaşlar.

Tek tek selamlamıyorum, bütün arkadaşlara hep birlikte selam olsun.

İnşallah, hayırlı olsun diyeceğim bu görüşmeler, tartışmalar ama maalesef, çok vahim ve insana umutsuzluk veren, hem içerik hem Sayın Bakanın konuşmasının içeriğine bakıyoruz, konuşmacılarımızın içeriğine bakıyoruz, sanki dersiniz bu ülkede anne karnında bebekler infaz edilmemiş devlet güçleri tarafından, sanki dersiniz 60-70 yaşındaki kadınlar, anneler sokak ortasında katledilmemiş, yedi gün boyunca cenazesi sokaklarda bırakılmamış, insanların cesedi çürümeye terkedilmiş, yaralılar yakılarak topyekûn bir imha yoluna gidilmiş, çocuklar anne kucağında vurulmamış, infaz edilmemiş, İstanbul'da, Ankara'da, Anadolu'nun her yerinde her gün en az 3-5 kadın cinayete kurban edilmemiş, on üç yıl önceki tecavüz, şiddet, cinayet oranlarına baktığımızda sadece kadına şiddet ve cinayetlerin, tecavüzün yüzde 1.400'leri aştığı sanki hiç gerçek değilmiş gibi, böyle, mutlu bir asrısaadet tablosu çiziliyor.

Burada, Sayın Bakanın konuşmasına baktığımızda, şu kitapçığın, şu konuşma metninin içinde katıldığım tek bir kelime var. Evet, ülkemiz yakın dönemde sessiz bir devrim yaşamıştır. Buna katılıyorum Sayın Bakan, sessiz bir devrim gerçekleşti; vahşette devrim gerçekleşti, tecavüzlerde, şiddette, infazlarda, imhada devrim gerçekleşti, yolsuzlukta, haksızlıkta, zulümde, adaletsizlikte, eşitsizlikte, özgürlüklerin, düşünce, ifade ve inançlar noktasında insanın özgürce kendi kimliğini inşa etmesi, yaşayabilmesi noktasında gerçekleşen engellerle sessiz bir devrim gerçekleşmiş oldu. Burada, bakın, yani güllük gülistanlık bir ülke profili çizmeye çalışılırken vekillerimiz... Yani bu ülkede 80 milyonluk bir nüfusa sahipsek Hükûmetimiz yüzde 50'nin Hükûmeti değildir; geride kalan yüzde 50'nin inançlarına, diline, özgürlüğüne, ifadesine, inancına, düşüncesine, barış, eşitlik, özgürce yaşama hakkına da sahip çıkma sorumluluğunu unutmuştur bu iktidar. Sayın Bostancı "Bizim halkımız bize iradeyi verdi, biz istersek şartlara göre barış yaparız, biz istersek şartlara göre savaşı dayatırız." diyor. Bakın, ifadesi aynen buna benzerdi, bunun mealiydi.

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Meali o değil. Öyle değil

EBUBEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - Sorun yanlış anlama, her konuda yanlış anlama.

HÜDA KAYA (İstanbul) - Fakat, sevgili arkadaşlar, bu ülkenin yüzde 50'si "savaş" dese bile, bu ülkenin geri kalan halkları ortak yaşam, ortak vatan, özgür yaşam şeklinde... Llütfen, sessiz olabilir miyiz arkadaşlar. Ortak vatan, -sessiz- yaşam mücadelesi taleplerini, çığlıklarını her gün atmaya devam ediyorlar. Daha dün, bir vekilimiz -güya dokunulmazlığı olan, sizler gibi halkın seçtiği vekiller- adam, Van'da Adem Geveri arkadaşımız fiziki müdahaleye maruz kaldı haksızlıklara karşı çıktığı için.

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Ne yapıyordu orada?

HÜDA KAYA (İstanbul) - Bugün, bu sabah ise biraz önce, Batman'da 3 vekilimiz sadece şu şiddet olmasın, hâlâ barış, inadına barış, özgür yaşam, ortak vatan söylemlerini her alanda, sadece bize oy veren halkımızla birlikte meydanlarda seslendiriyorlar diye, bölücülüğe karşı çıkıyoruz diye fiziki müdahaleye maruz kaldılar. Kapsüller vekillerimizin kafalarına isabet etti. Hangi mutluluktan, hangi huzurlu dolu, barış dolu, demokrasinin gerçekleşeceği bir ülkeden bahsediyoruz? Sayın Bostancı diyor ki: "Demokrasi, demokrasi." Yapılan tüm bu projelerin demokrasinin gerçekleşmesi için olduğunu ima ediyor. TOMA alarak mı demokrasi gerçekleşecek? Gaz alarak mı demokrasi gerçekleşecek? Vekiller yaralanarak mı?

MEHMET HABİB SOLUK (Sivas) - Çukur açarak mı gerçekleşecek?

HÜDA KAYA (İstanbul) - Evet, hemen oraya geleyim.

Bu sistem... Hemen bunu da söyleyeceğim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kaya, ek süre vereceğim iki dakika daha.

Buyurun lütfen.

HÜDA KAYA (İstanbul) - Lütfen, dinleyin.

Biz biliyoruz ki, maalesef, özellikle AKP'li arkadaşlar, bu sistemin zulümlerine, haksızlıklarına biz yıllarca karşı çıktık, mücadele ettik. Bugün, nasıl "İktidara geldik." diye, bu sistemin, o zulmün zulüm reflekslerini bu kadar içselleştirebilir, bu kadar kendinizi aidiyet hissine kaptırabilirsiniz? Geçmişte bu Alevilere, Ermenilere, halklara zulümler yaşanmadı mı? Bugün de aynısı farklı halklara, Kürtlere, şunlara, bunlara yaşanmıyor mu? Siz kendinizi devletle içselleştirerek, darbecilerle ittifak kurarak, aynı dili kullanarak devletin yaşattığı vahşeti, terörü hendeklere indirgiyorsunuz.

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Çukara gel, çukura! Onu kim yaptı?

HÜDA KAYA (İstanbul) - Hendekler sadece otuz beş yıldır, yıllardır, yüz yıldır bu sistemin...

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - O hendekleri kim kazdı, önce onu söyleyin!

HÜDA KAYA (İstanbul) - Susun lütfen!

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Yalan söylüyor! Beş dakikadır yalan söylüyor!

HÜDA KAYA (İstanbul) - Konuşuyorum, kesmeyin sözümü! Kesme sözümü! Müdahale etmeyin!

GARO PAYLAN (İstanbul) - Sözünü kesme kardeşim!

AHMET YILDIRIM (Muş) - Ayıp ama ya!

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Yalan söylüyorsun!

ÇAĞLAR DEMİREL (Diyarbakır) - Sayın Başkan, hakaret ediyor.

HÜDA KAYA (İstanbul) - Lütfen, müdahale eder misiniz. Vaktimi harcatmayın, hakaret ediyor.

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Ne hakareti ya!

BAŞKAN - Arkadaşlar...

AHMET YILDIRIM (Muş) - O zaman sana biz de "Yalancı sensin." mi diyelim, ayıp değil mi!

BAŞKAN - Sayın Kavcıoğlu...

HÜDA KAYA (İstanbul) - Yalan söylemiyorum, bunların hepsini tarih yazıyor, bunları tarih yazıyor! (HDP ve AK PARTİ sıralarından karşılıklı laf atmalar)

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Yalan söylüyorsunuz! O bombaları kim koydu?

BAŞKAN - Evet, arkadaşlar...

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - "Barış" diyorsunuz, oradaki insanları siz öldürüyorsunuz!

HÜDA KAYA (İstanbul) - Bakın, şunu da bilin arkadaşlar: Elinizdeki medyayla, elinizdeki yargıyla, güçle, polisle, TOMA'larla bu dünyada gerçekleri örttürüyoruz...

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Ne yapacaktı asker, polis?

HÜDA KAYA (İstanbul) - ...halkları inandırıyoruz, insanları yanıltıyoruz, başarıyoruz diyebilirsiniz. Ama, vallahi, bakın, sadece bunun hesabını...

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Devletin çocukları öldürdüğünü söyleyerek yalan söylüyorsunuz!

GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Başkan, müdahale eder misiniz lütfen.

BAŞKAN - Ediyoruz Sayın Paylan, rahat olun, sakin olun.

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Yalan söylüyorsunuz!

HÜDA KAYA (İstanbul) - Sözümü kesmeyin!

AHMET YILDIRIM (Muş) - Mütemadiyen "Yalan söylüyorsunuz." diyor ya! Ayıptır ama ya! Üslubunuza dikkat edin ya!

BAŞKAN - Arkadaşlar...

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Devletin çocukları öldürdüğünü söyleyemezsiniz!

BAŞKAN - Sayın Kavcıoğlu...

HÜDA KAYA (İstanbul) - Yalancı sizsiniz! Sizsiniz yalancı!

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Yalancı sizsiniz!

HÜDA KAYA (İstanbul) - Sizin yalanları...

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Devletin kadın öldürdüğünü, çocuk öldürdüğünü bu çatı altında söyleyemezsiniz!

HÜDA KAYA (İstanbul) - Susun lütfen! Ben sizlerin...

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Sayın Başkanım, müdahale edin, devletin çocukları öldürdüğünü söylüyor.

BAŞKAN - Sayın Kavcıoğlu, ne yapacağımı bana söylemeyin.

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Ama, devletin çocukları katlettiğini söylüyor.

HÜDA KAYA (İstanbul) - Evet, devlet güçleri... Belgelidir kardeşim, belgelidir, hepsi belgelidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Kimin öldürdüğünü biliyoruz, çok iyi biliyoruz! Sen de biliyorsun!

HÜDA KAYA (İstanbul) - Videoları vardır, şahitleri vardır.

BAŞKAN - Evet, Sayın Kaya, müsaade edin. Sayın Kaya...

HÜDA KAYA (İstanbul) - Bunların hesabını, bu yalanların, iftiraların hesabını lütfen...

BAŞKAN - Sayın kaya, bir dakika dinler misiniz.

HÜDA KAYA (İstanbul) - Bir saniye, bitireceğim.

BAŞKAN - Bir dakika bir dinleyin ama.

HÜDA KAYA (İstanbul) - Buyurun.

BAŞKAN - Sözünüz de kesildi, size bir dakika ek süre vereceğim, toparlayın.

HÜDA KAYA (İstanbul) - Teşekkürler.

Bakın, tekrar söylüyorum, elinizdeki bütün bu güçlerle halkları, yüzde 50'yi yanıltabilirsiniz, uyutabilirsiniz ama ahirete kalmayacak bunun hesabı.

ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) - İnşallah.

HÜDA KAYA (İstanbul) - Vallahi, yaşayanlar bu dünyada da...

MEHMET HABİB SOLUK (Sivas) - Tehdit mi ediyorsun?

HÜDA KAYA (İstanbul) - Hayır. Allah yaşatacak bunu size.

ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) - İnşallah, o hesabı verecek olan siz olacaksınız.

HÜDA KAYA (İstanbul) - Yaptığınız zulümlerin karşılığı bir gün hesabını vereceksiniz.

ERKAN KANDEMİR (İstanbul) - "Yüzde 50'yi uyutabilirsiniz." ne demek, nasıl bir tabir?

HÜDA KAYA (İstanbul) - Evet, uyutuyorsunuz. Yüzde 50'yi, yalanlarla, medyayla, doğruyu söyleyenleri hapse atarak, doğruyu söyleyenleri infaz ederek...

ERKAN KANDEMİR (İstanbul) - Millete hakaret etmeyin!

ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) - Nasıl konuşuyorsunuz ya!

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Millete hakaret etmeyin, etmeyin! Millete hakaret ediyorsunuz!

HÜDA KAYA (İstanbul) - Hakaret etmiyorum.

Bakın, bu kaçıncı, hangi yalandan bahsediyorsunuz? (Karşılıklı konuşmalar)

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Dediğinizi duymuyorsunuz!

BAŞKAN - Arkadaşlar...

HÜDA KAYA (İstanbul) - Bunlar, mahremiyeti savunan insanlar. Sayın Bakan, lütfen, bakın, sizlerin emrinizdeki...

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Ezber cümlelerle konuşuyorsunuz Sayın Kaya!

HÜDA KAYA (İstanbul) - Susar mısınız, karıştırmayın!

Sayın Bakan, rica ediyorum, dinleyin.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HÜDA KAYA (İstanbul) - Sizin emrinizdeki güvenlik güçleri tarafından "Mahremiyete, aileye saygı duyuyoruz." diyen, bizim "muhafazakâr" diye bildiğimiz insanlar tarafından görevde, kadınlara işkence ediliyor, çıplak bedenleri ortalıklara atılıyor ve aynı fotoğrafları, utanmadan, bana da gönderiyor aynı görevliler, "Sizin de sonunuz böyle olacak." diyorlar. Bu mu hukuk, demokrasi bu mu, özgürlük bu mu?

BAŞKAN - Sayın Kaya, teşekkür ediyorum.

Sayın Okutan, buyurun.

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Böyle bir şey söylüyorsanız ispatla da mükellefsiniz! Ortaya laf atıp da...

ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) - İspat edeceksiniz onu!

HÜDA KAYA (İstanbul) - Her şey ortada.

ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) - İspat edeceksiniz, yok öyle, her şeyi konuşmakla olmaz!

BAŞKAN - Arkadaşlar...

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Kendi kendinize uyduruyorsunuz burada, ondan sonra da...

HÜDA KAYA (İstanbul) - Bunları çok iyi biliyorsunuz, yalanları örtmeye çalışmayın, yalanları örtmeyin!

BAŞKAN - Arkadaşlar...

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - El insaf ya! Ezber cümleleri bırakın!

HÜDA KAYA (İstanbul) - Siz de ayakta uyuyorsunuz!