| Komisyon Adı | : | DİJİTAL MECRALAR KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye'nin dijital dönüşümüne ve 28'inci Yasama Dönemi'nde Komisyonun yapacağı çalışmalara, izleyeceği yol haritasının belirlenmesine ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 13 .07.2023 |
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Evet, çok teşekkür ederiz.
Arkadaşlar, toplantıyı kapatacağız. Bir iki husustan çok kısa kısa bahsedeceğim.
Bizim bu Dezenformasyon Yasası'nın muhakkak bir etki analizini yapmamız gerekiyor. Buradan çıkan çok net bir tablo var çünkü teklifin hem Komisyonumuzda hem Adalet Komisyonunda hem Genel Kuruldaki tartışmaları sırasında... Belli ki bazı kavramlar üzerinde anlaşamıyoruz, bugün de anlaşamadığımızı gördük. Ben Dezenformasyon Yasası'nın kayıtlara doğru geçmesi bakımından daha somut ve gerçekten yaptırımı olan bir düzenleme olmasını istiyorum çünkü bunun mağduruyum, pek çok insan mağdur. Yüksel Bey'le bu noktada farklı düşünüyoruz, onun önemli olduğunu düşünüyorum.
YÜKSEL MANSUR KILINÇ (İstanbul) - Bu konuda sizin söyledikleriniz ile benim söylediklerim ayrı şeyler.
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Ayrı şeyler, tam da onu söylemek istedim.
YÜKSEL MANSUR KILINÇ (İstanbul) - İnsanların mağduriyetinin önlenmesiyle ilgili çalışmayı yapmak bu Komisyonun görevi.
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Evet.
Şimdi...
YÜKSEL MANSUR KILINÇ (İstanbul) - Dezenformasyon Yasası bunu zaten sağlayabilecek... Buhu itibarıyla da alanı değil.
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Şimdi, dezenformasyonla ilgili -yine kayıtlara girmesi bakımından- düzenlemede beş önemli unsur var. Neydi bunlar? Bir, yayılan haber gerçek olmayacak; iki, ülkenin güvenliğini, kamu sağlığını, toplumsal barışı doğrudan ilgilendiren bir haber olacak; üç, halk arasında panik, korku, endişe oluşturma amacı taşıyacak; dört, bütün bunlar aleni olacak; beş, bütün beş unsur yan yana gelecek. Şimdi, durum böyle olunca buradaki... Peki, buna kim karar verecek?
YÜKSEL MANSUR KILINÇ (İstanbul) - Dezenformasyon merkezi!
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Onu sen de biliyorsun Vekilim.
Efendim, bir müsaade edin, siz fikirlerinizi söylediniz.
Ondan sonra, buna yargı karar verecek. Zaten burada, tabii, hani, -polemik olsun istemem- Muhalefetin farklı bakışı bundan kaynaklanıyordu. Bizim düzenlememiz Türkiye'de bütün toplum kesimlerinin tartışmalarıyla, katkılarıyla olgunlaşan ve Parlamentoya gelen bir düzenleme oldu. Maalesef, bazı muhalefet sözcüleri her konuda, patatesin faydaları konusunda bir düzenleme geldiğinde "Bunu bir yer gönderdi." diyor, dezenformasyonla ilgili bir düzenleme geldiğinde "Bunu bir yer gönderdi." diyor, ufolarla ilgili bir düzenleme geldiğinde "Bunu bir yer gönderdi." diyor. Bu artık bence çok şey oldu yani toplumda karşılığı olmayan bir durum var. Bu bir toplumsal ihtiyaçtan kaynaklandı, Hataylılar da İstanbullular da Batmanlılar da Yalovalılar da Ankaralılar da Manisalılar da yani 85 milyon bir ihtiyaç olarak bunu gördü, görmeye de devam ediyor. E, bu sadece Türkiye'nin ihtiyacı mı? İşte, Macron'un Fransa'daki eylemler sırasında yaptığı açıklama var. Ne diyor o? Sosyal medya şirketleri bize hiçbir konuda yardımcı olmadılar. Daha sert düzenlemeler istiyoruz, daha sert tedbirler istiyoruz." Ama ortaya çıkan husus şu: Bizim muhakkak bu Dezenformasyon Yasası'nın etki analizini çıkarmamız gerekiyor.
Siyasetüstü meselesinde benim söylediğim net, bu zaten siyaset bilimi literatürünün kavramlarından bir tanesidir. Siyasetüstü nedir? Bayraktır, vatandır, evrensel değerlerdir, ahlaktır, dindir; bunlar -bunu uzatmak mümkündür- siyasetin üstü, partilerüstü bir konudur. Dezenformasyon Yasası da... O zaman da söyledim, kayıtlara girmesi bakımından bir kez daha söylüyorum: Düşünün, Cumhurbaşkanımız hakkında "öldü" diye bir algı operasyonu yaptılar ya da annesine küfreden mesajlar paylaştılar. Aynı şekilde, Sayın Kılıçdaroğlu'nun şahsına yönelik çok ağır, asla kabul edemeyeceğimiz hakaretler, küfürler ve dezenformasyonlar yapıldı. Sayın Akşener, bir kadın olarak bunlara en fazla muhatap, Sayın Devlet Bahçeli hakeza hâlâ bunlara muhatap, bizim teklifimiz ve prensibimiz şuydu: Dezenformasyon yasası, iktidarıyla muhalefetiyle siyaset kurumunu, demokrasiyi rehin almak isteyen ulusaşırı şirketlere karşı bir hukuksal çerçevedir, evrensel normlara uygundur, "Almanya örneği, Fransa örneği, Amerika örneği ortadadır." şeklinde düzenlemiştik yani kayıtlara girmesi bakımından bunu da söyledim, sosyal medyanın gücünü zaten kendi aramızda konuştuk. Çok şükür Allah'a ki bu dijitalleşme konusunda Türkiye, dünyanın çağdaş ülkeleriyle eş zamanlı olarak yol yürümeye devam etmektedir.
Son bir veriyi paylaşıp toplantıyı kapatmak istiyorum. Bütün bu dijital bağımlılık meselesinde -kayıtlara girmesi bakımından- 2022 yılı araştırmasına göre, Türkiye'de nüfusumuzun yaklaşık yüzde 85'i internet kullanıyor ve sosyal medya kullanıyor, yaklaşık bu da 70 küsur milyona karşılık geliyor. Sosyal ağ sağlayıcıların, Facebook'ta 34,4 milyon kullanıcı var, TikTok'ta 28,7 milyon kullanıcı var, Twitter'da 17,1 milyon kullanıcı var, Linkedin'de ise 12 milyon kullanıcı var. Türkler, en fazla Instagram'da zaman geçiriyorlar ama sosyal ağlarda geçirdiğimiz zaman ortalama yaklaşık sekiz saati buluyor ki bu çok fazla doğrudan bir bağımlılığa karşılık geliyor.
Ben, bu duygu ve düşüncelerle sözü kapatmadan önce Yüksel Bey'e son bir söz vereceğim.
YÜKSEL MANSUR KILINÇ (İstanbul) - Sayın Başkan, şöyle...
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Yüksel Bey'i dinleyelim. Belki size sataşma olur.
Kapatıyoruz ağabey.
YÜKSEL MANSUR KILINÇ (İstanbul) - Tabii, tabii, onun farkındayım, hiç konuşmaya da niyetim yoktu.
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Estağfurullah.