KOMİSYON KONUŞMASI

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, 6/2/2023 Tarihinde Meydana Gelen Depremlerin Yol Açtığı Ekonomik Kayıpların Telafisi İçin Ek Motorlu Taşıtlar Vergisi İhdası ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'ni görüşüyoruz. Bu kanun teklifiyle, 2023 yılı motorlu taşıtlar vergisi tutarı kadar ek motorlu taşıtlar vergisi getirilecek; geri kazanım, katılım payına ilişkin tutarlar 2 katına kadar çıkartılabilecek, birtakım istisnalar getirilecek. Burada en çok göze batan şeylerden bir tanesi de bütçenin borçlanma limiti tam 3 katına kadar çıkartılabilecek yani 659 milyar lira olan bütçedeki ek borçlanma 2,2 trilyon liraya kadar çıkartılmak istenmekte. Biz ilk başta bunu yazım hatasıdır diye düşündük, hatta basında da bu çıktı, bunu yazan uzmanların yazım hatası yaptığını söylemişti basında çıkan haberlerde ancak bunun gerçek olduğunu ne yazık ki görmekteyiz. Özel tüketim vergisi tutarlarında değişikliklere gidiliyor. Kurumlar vergisi oranları yüzde 20'den yüzde 25'e çıkartılıyor. Ayrıca işte, en düşük memur maaşını 22 bin liraya çıkartacak bir formül bulunmuş. Buna göre de enflasyon oranı artı 8.077 liralık bir ek ödeme yapılıyor memurlarımıza. 2 tane de geçici madde yer almakta; birinci geçici madde Anayasa'ya aykırı bir şekilde Cumhurbaşkanına bütçeye ödenek ekleme yetkisi vermekte, ikinci geçici maddeyle ise kur korumalı mevduatın tüm yükü Merkez Bankasına yıkılmak istenmekte. Özetle söylememiz gerekirse deprem felaketinden dolayı oluşan finansman açığının kapatılması için ek vergiler getiriliyor, vergi oranları artırılıyor, istisnalar kaldırılıyor; gerekçede de bu şekilde anlatılmış zaten.

Şimdi, biz burada ek vergiler getirirken, kurumlar vergisi oranlarını artırırken, ÖTV tutarlarını artırırken sabah başka bir sürprizle karşı karşıya kaldık, Cumhurbaşkanımız da 4 tane karar yayınladı. Neymiş bu kararlar? Birtakım harçlara yüzde 50 oranında zam geliyor; yurt dışından vatandaşların almış olduğu telefonlara ilişkin telefon kullanım izin harcı 20 bin liraya çıkartılıyor; banka ve sigorta muameleleri vergisi yüzde 10'dan yüzde 15'e çıkartılıyor ve -en önemlilerinden bir tanesi- KDV oranları, yüzde 18 olanlar 20'ye, 8 olanlar ise 10'a çıkartılıyor.

Değerli milletvekilleri, TÜİK'in açıkladığı haziran TÜFE rakamlarından sonra yoksulluk sınırının altında yaşayan milyonlarca memurumuzun ve açlık sınırının altında yaşayan 14 milyon emeklimizin gözü bu kanun teklifine çevrilmişti. En düşük memur maaşının 22 bin lira olacağını Cumhurbaşkanı daha önce dile getirmişti ancak merak edilen, diğer memurların maaşlarındaki artışın ne olacağı konusuydu, emeklilere refah payının verilip verilmeyeceği konusuydu; buradan, bu teklifte görüyoruz ki işte, 11.800 lira olan en düşük memur maaşı 22 bin liraya çıkmış oluyor. Ortalama memur maaşı 14.417 liraydı, bu da 25 bin liraya çıkmış oluyor. Ancak burada, en trajik olan şey emeklilerin durumu; 4/A ve 4/B emeklilerinin maaşlarındaki artış sadece yüzde 19,77 gibi gözüküyor ama böyle bir artış olmayacak. Biraz evvel Veli Başkanımın da söylediği gibi, milyonlarca emeklinin, yaklaşık 6 milyon emeklinin maaşında hiç zam olmayacak; en düşük emekli maaş ücretini, 7.500 lira maaş ücretini almaya devam edecekler.

Ben burada özellikle emekliler konusuna biraz değinmek istiyorum çünkü emeklilerin son yirmi-yirmi bir yıl içerisinde ne kadar mağdur edildiğini ben bazı rakamlar vererek size söylemek istiyorum. Mesela, 2003 yılında en düşük memur emekli maaşı ile asgari ücreti karşılaştırdığımızda tam 2 katıymış yani en düşük memur emekli maaşı alan birisi 2 tane asgari ücret alıyormuş. Bugün bu oran, yeni gelen zamla beraber 0,8'e düşmüş durumda. 4/A SSK'lilere baktığımızda da 2003 yılında bir emekli, 4/A emekli, esnaf emeklisi asgari ücretin yaklaşık 1,5 katı kadar emekli maaşı alırken bu oran bugün 0,65'e düşmüş durumda, çok ciddi bir erime var. 4/B esnaf BAĞ-KUR'luları da aynı şekilde, emekli maaşı asgari ücretin 1,59 katıyken bu 0,65'e düşmüş. Benzer durum çiftçi BAĞ-KUR'unda da aynı şekilde. Yani, süreç içerisinde, asgari ücret karşısında emeklilerimizin maaşlarında son derece ciddi erimeler var. En düşük memur maaşı ile asgari ücreti karşılaştırdığımız zaman da esasında bakılırsa çok farklı bir şey ortaya çıkıyor. 2003 yılında en düşük memur maaşı alan birisi asgari ücretin tam 2,6 katı kadar; 2,5 katı kadar alıyorken bugün yeni gelen zamla birlikte ancak 1,92'si kadar alabiliyor. Burada da büyük bir erime var.

Esasında, neden biz böyle seyyanen zamlar yapmak zorunda kalıyoruz, neden bir türlü bu iş dikiş tutmuyor, bunun üzerinde biraz kafa yormak lazım. Bunun nedenine baktığımız zaman da -benden önceki hatip arkadaşlarımız, milletvekillerimiz de bahsetti- biliyorsunuz, bu emekli maaşlarındaki ve memur maaşlarındaki artışlar TÜİK'in rakamlarına göre yapılıyor veyahut da yapılıyordu. Ancak artık TÜİK'in rakamları gerçeklikten koptuğu için, artık seyyanen zamlar verilmek zorunda kalınıyor. Hakikaten de artık TÜİK'e güven kalmamış durumda. En son Galatasaray Spor Kulübü de yapmış olduğu bir sözleşmede TÜİK'in enflasyon rakamı ile ENAG'ın enflasyon rakamının ortalamasını alma ihtiyacı duydu. Artık kimsenin TÜİK'e şeyi kalmadı, haksız da sayılmazlar çünkü biliyorsunuz, TÜİK'in 405 maddeden oluşan bir enflasyon sepeti var. Bu enflasyon sepetindeki Türkiye'deki ortalama rakamları Nisan 2022 tarihinden beri TÜİK yayınlamıyor. Yayınlamıyor ancak bazı ürünlerin endekslerini yayınlıyor, bu sepetteki bazı ürünlerin endekslerini yayınlıyor. Biz burada bir hesaplama yaptık bu endekslerden yola çıkarak, 2022'nin 4'üncü ayındaki ortalama rakamlar ile endeksteki artışları göze alarak bazı temel ürünlerin sonuçlarını çıkartabildik yani TÜİK'in gizlediği, sakladığı, kamuoyundan sakladığı bazı ürünlerin TÜİK sepetindeki ortalama fiyatlarına ulaştık. Siz de şaşıracaksınız, birazdan okuyacağım. Mesela, ekmekte şu anda TÜİK'in sepetindeki ortalama fiyat, Türkiye ortalama fiyatı 19 lira 60 kuruş, kilogram fiyatı. Bugün Türkiye'deki ekmeğin kilogram fiyatı 35 lira. Mesela, neymiş bu? Makarna. Makarnanın kilogram fiyatı 19 lira 38 kuruş ancak şu an marketteki ortalama fiyatlar 26 lira, gerçekle hiçbir alakası yok. Mesela dana eti; Türkiye'de dana etinin fiyatı 400-450 lira, kıymanın bile fiyatı 400 liraya vurmuş durumdayken TÜİK'in enflasyon sepetindeki ortalama fiyatı 262 lira yani neredeyse yarısı. Sütte benzer durum var, beyaz peynirde benzer durum var, Türkiye'de ortalama 120 lira ile 200 lira arasındayken beyaz peynirin fiyatı, TÜİK'teki ortalama fiyatı 89 lira. Yumurta 2 lira... Liste böyle devam ediyor. Şayet TÜİK'in enflasyon sepetindeki bu rakamlar gerçek olmuş olsa, gerçekten çarşıda pazarda insanlarımız bu fiyatlara yani 250-260 liraya et alabiliyor olsalar inanın bu seyyanen zamlara falan gerek kalmayacak. Ancak TÜİK'in hesabı ile çarşı pazarın hesabı birbirini tutmadığı için bu seyyanen zamlara ihtiyaç duyuluyor. Burada TÜİK hakikaten de... Burada TÜİK kurumundan insanlar var mı bilmiyorum; benim verdiğim rakamlar doğru mu, yanlış mı, onların da teyit edilmesini istiyorum ben. TÜİK yapmış olduğu şeyle, milyonlarca emeklinin ve milyonlarca emekçinin hakkını gasbediyor, gasbetmeye de devam ediyor.

Buradaki en önemli... Biraz evvel bahsettim, madde 5'te net borç tutarını 2,2 trilyon liraya çıkaracak bir düzenleme yapılıyor. Buna benzer bir düzenleme geçen sene de yapılmıştı. Biliyorsunuz, bir ek bütçe yapılmıştı ve 2023 bütçesini görüşürken biz, aynı zamanda Sanayi ve Ticaret Komisyonuna bir torba yasa gelmişti. Gecenin saat iki buçuğunda -yanlış hatırlamıyorsam- önümüze bir önerge geldi, o önergeye bir baktık ki aşağıda, Mecliste 2023'ün bütçesi konuşulurken 2022 bütçesinin net borç limitinin artırılması için 200 milyar liralık bir önerge gelmişti, o zaman biz çok eleştirmiştik.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun, tamamlayın.

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - O zamanki tutanakları getirdim, saatlerce biz bunu konuşmuştuk. Normalde 2022 yılındaki net borç tutarı 279 milyar lirayken bunu 460 milyar liraya çıkaracak bir önerge verilmişti. O gün şunu sormuştuk: "Neden bunu şimdi getirdiniz? Niye senenin son gününde getirdiniz?" dediğimizde şu anki Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz şunu söyledi: "'Daha önceden bu yapılamaz mıydı?' diye bir soru sorulabilir, hazinemiz şu açıdan yapmamayı tercih etti: Daha önce yapsa ne kadar ihtiyacı olduğunu yıl sonuna gelmeden tam hesaplama imkânı yoktu dolayısıyla muhtemelen çok daha yüksek bir borçlanma limiti talep edecekti bizden. Bu rakamlar da piyasalar açısından yine 'Yüksek bir borçlanma geliyor.' gibi yanlış bir sinyal olacaktı, belki borçlanma maliyetimiz artacaktı." Yani o zamanki 200 milyar liralık bir tutarın son güne getirilmesinin gerekçesi olarak bize şunu söylemişlerdi: "Biz bunu daha evvel getirmiş olsaydık şayet, bu, piyasalarda yanlış algılanabilirdi ve borçlanma maliyetlerimiz çok artabilirdi." Şimdi, önümüze gelen teklifte 2,2 trilyon liradan bahsediyoruz, temmuz ayındayız; piyasalar bunu nasıl algılayacak, aynı mantık kabul edilirse piyasalar bunu nasıl algılayacak, onu da sormakta fayda var.

Bir de şu var: Geçen senenin rakamlarına baktığımız zaman, mesela, bütçe açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranına baktığımız zaman, geçen sene yüzde 1'di. Bakın, ek bütçe yaptık, ek borçlanma limitleri getirdik ve yüzde 1 rakamına ulaştık, oysa beklenen 3,5'tu. Nasıl bu hâle geldi?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Tamamlayın lütfen.

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Şu yapıldı: Ek bütçe yapılmıştı, borçlanma limitleri artırıldı, net borç artırıldı ve borçlanarak biz bütçe açığını kapatmıştık. Bu sene de aynı şey yapılacak büyük ihtimalle. Yani rekor; 2,2 trilyon liralık bir borçlanma limiti getiriliyor, yarın öbür gün ek bütçe gelecek ve sene sonunda bütçe açığının gayrisafi yurtiçi hasılaya oranının yüzde 1'lerde olacağını göreceğiz yani borçlanarak bu rakamları doğrultmuş olacağız. Mesela, ilk çeyreğe baktığımız zaman, şu anda bu rakam yüzde 5 yani gayet ciddi bir rakam var ancak işte bu tip ek bütçe getirerek ve borçlanarak, borçlanma limitleri artırılarak bu rakamlar da makyajlanmış olacak.

Benim şimdilik söyleyeceklerim bu kadar, daha sonra maddeler hakkında da söz alırız.

Teşekkür ederim.