KOMİSYON KONUŞMASI

EBUBEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - Efendim, çok kısa birkaç noktada izah ve daha doğrusu tespitlerimizi paylaşıp biraz da bilgi talebi noktasında olacak.

Sayın Başkanım, Sayın Bakanım, teşekkür ediyorum.

Şimdi, Türkiye'nin büyüklüğünü yurt dışına gittiğimizde doğrusu çok daha iyi anladık, özellikle kriz merkezlerine gittiğimizde ve dünyanın çok uzak coğrafyalarına gittiğimizde şaşırarak gördük, bunu paylaşmak istiyorum.

Bizzat yaşadığımız, dört gün kaldığımız bir Arakan ziyaretimiz oldu. O zaman Sayın Başbakanımız Dışişleri Bakanıydı. Tabii, şahit olduğumuz sahnelerin bizim manevi dünyamızda insani olarak, vicdani olarak yaşattıklarını bir tarafa bırakacak olursak orada sadece Türkiye'nin olduğunu gördük, çok ilginç. Şimdi, Filipinler'de -Moro'da- Türkiye var. Patani'de Tayland'ta Türkiye var. Doğu Türkistan meselesinde Türkiye işin içinde. İsrail'le Mavi Marmara olayı yaşanmadan önce barış görüşmelerinin aktörüydü Türkiye. Bunları söylerken bu konuda da bilgi istirham edeceğim.

Yani Güneydoğu Asya'ya bakıyorsunuz, Afrika'ya bakıyorsunuz, Sudan'da Türkiye var, Türkiye hakikaten çok büyümüş. Bu noktada şahsınız nezdinde samimiyetle teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Bunu oraya gittiğimizde gördük, Balkanlara gittiğimizde gördük.

Uluslararası hukuk derslerinin birinci kuralında şunu öğretmişti bize hocamız: "Siz ne derseniz deyin, hangi Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi, hangi Birleşmiş Milletler Sözleşmesi, hangi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nden konuşursak konuşalım uluslararası hukukun 1'inci kuralı güçlülerin yazdığı kurallara itaat edip etmeme üzerine gelişir."

Şimdi burada şuraya bağlamak istiyorum: Galiba bu kriz merkezlerinin ortak özelliği, enerji ve toplamda İslam dünyasının sefaleti gibi bir ortak özellik taşıyor. Bu noktada, tabii, çok tarihî bir misyonun içinden geliyoruz. Kabul edelim etmeyelim, kendimizi hangi sıfatlandırmayla tanımlarsak tanımlayalım, ay yıldızın bu coğrafyaların tamamında -biraz romantik, biraz geçmişe özlem- toplamda bir kurtarıcı olarak gözlemlendiğine bizzat şahit oldum.

Şimdi, bunlara da bağlayarak şu konularda Sayın Bakanımdan -biraz da o coğrafyalardan- çok kısa bilgi istirham edeceğim: Bir D8 oluşumu vardı Sayın Bakanım, rahmetli Erbakan'ın 54'üncü Hükûmet döneminde, Başbakanlığında, öncülüğünde bir oluşum vardı. Tabii, şimdi, bu D8'in ortakları şu an Orta Doğu'daki krizin de belki aktörleri yahut muhatapları. Acaba bu oluşumu son yaşananlar ne şekilde etkiledi? Yani burada muhataplarımız noktasında nasıl bir yeni statü var? Bu konuda bir bilgi istirham ediyorum.

Bir de tabii biz oralara gittik, gördük, dört gün yaşadık, üzerimize de vebal oldu. Bu Arakan'da son durum ne? O zaman ilk kez Türkiye girmişti çünkü kapalı bir rejim, yeni açılmaya çalışıyordu ve Türkiye'nin girişinden sonra biraz daha oradaki baskı rahatlamıştı. Sonra tekrar birtakım sıkıntılar oldu. İşte, Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu da o dönemde İslam İşbirliği Teşkilatının Başkanıydı, bildiğim kadarıyla daha sonra dışişleri bakanları bünyesinde İslam İşbirliği Teşkilatının...

BAŞKAN - Genel Sekreterdi efendim.

EBUBEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - Genel Sekreter, özür diliyorum, ağız alışkanlığı.

Burada son durum ne? Çünkü o bölgenin yine ortak özelliği, yanılmıyorsam, doğal gaz havzası oluşmasıyla alakalı da bir ortak özellik vardı.

Bu Doğu Türkistan meselesi vardı Sayın Bakanım: Bu konuda medyada da çok fazla yanlış bilginin olduğunu yahut bir bilgi kirliliğinin olduğunu gözlemliyoruz çünkü son zamanlarda Çin'e giden birtakım parlamenterlerimiz yahut eski Dışişleri görevlilerinden aldığımız bilgiler, yansıtıldığı gibi olmadığı... O noktayı da eğer aydınlatabilirseniz çok sevinirim. Yani oruç yasağı, zorla sakal kestirme vesair noktasında... Bu konuda da aydınlanabilirsek sevinirim.

Bu Patani meselesinde, Tayland-Malezya sınırında yaşananlara, Türkiye'nin şahitlikten öte bizzat içine dâhil olduğunu biliyorum. Buradaki yaşananları da çok kısa aktarabilirseniz sevinirim.

Bir de Moro meselesinde bu Filipin devletiyle müzakere yürütülüyor bildiğim kadarıyla ve yanlış bilmiyorsam, Türk Büyükelçi, orada Filipin devleti ile Moro bölgesindeki o müzakerenin barış elçisi rolünü üstlendi. Bence o da uluslararası çok tarihî bir görev. Tabii, daha birçok konu anlatılabilir, Orta Doğu meselesi apayrı bir mesele ama Türkiye çok büyük yani bunu dışarıdan çok net görüyoruz. Bu konularda eğer çok kısa eğer bilgi paylaşırsanız memnun olurum.

Teşekkür ediyorum.