KOMİSYON KONUŞMASI

AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) - Sayın Bakan, Komisyon Başkanı, değerli üyeler, değerli bürokratlar ve muhterem basın mensupları; öncelikle tüm şehitlerimize, başta sağlık şehitlerimiz de olmak üzere, hepsine Allah'tan rahmet dilerim, ruhları şad, mekânları cennet olsun.

Şimdi, 2003 yılında, AKP Hükûmeti, Dünya Bankası, Dünya Sağlık Örgütü ve IMF'yle birlikte Sağlıkta Dönüşüm Programı'nı başlattı. Hakikaten küresel sermaye için burası önemli çünkü pazar çok büyük, 67 milyar dolarlık bir pazar ve 100 milyar dolara doğru gidiyor. Sayın Recep Akdağ, o zamanki Bakanımız da hâliyle bir politika oluşturdu -her düşünceye saygımız var- bu politika çerçevesinde aynen şu ifadeleri kullandı, dedi ki: "Bir politikanın, sağlık politikasının başarılı olabilmesini kontrol etmek lazım. Nasıl kontrol edeceğiz? İşte, bir, sağlık göstergelerinde iyileşme olması gerekiyor; iki, vatandaşı finansal riskten kurtarmamız gerekiyor, üç, hasta memnuniyeti olması lazım." Aslında bu üç uluslararası kriter doğrudur. Zaten onu da yabancı bir kitaptan almıştır. Buraya kadar sorun yok.

Peki, "sağlık göstergelerinde iyileşmeler" dediği zaman ilk olarak aklımıza biraz önce Bakanın da ifade ettiği gibi, bebek ölüm hızı ve anne ölüm hızı gibi kriterler geliyor. Burada, çok güzel, Sayın Bakan verdi bebek ölüm hızlarını. Gelin, bakın, şimdi de ben Milliyetçi Hareket Partisinin Sağlık Komisyonu üyesi ve bir tıp doktoru -kendimi tanıtmadım, kusura bakmayın- olarak devletin verilerini hep birlikte bir tartalım, bakalım hangileri doğru?

Şimdi, Sayın Bakan, bakın, "bebek ölüm hızı" diyorsunuz. Bebek ölüm hızı 1998 yılında binde 42,7'ydi. 2003 yılında yani siz gelirken yüzde 28,5'a düştü yani yüzde 33 azaldı. Siz aldınız, beş yıl sonra ne yaptınız? Siz de azalttınız, yüzde 28'den 17'ye düşürdünüz, yüzde 40 azalttınız. Yani azalma bakın, buradaki şekildeki gibi devam ediyor. Ancak AKP Hükûmetinin ilginç bir olayı şu: 2012 yılında binde 7,4'e düşürdü ve ondan sonra Türkiye Cumhuriyeti tarihinde olmadık bir rakam oldu ve bebek ölüm hızı ilk defa bu ülkede arttı. Ne kadar oldu biliyor musunuz? Binde 7,8. Bu rakamları vermiyorsunuz; 2002 ile 2014'ü, sadece 2 rakamı kıyaslıyorsunuz. Bu adaletli değil, bu algı operasyonudur. Bütün rakamlara bakın, böyle açık olarak verelim, bu birincisi.

İkinci önemli bir olay ise, Sayın Bakan, bakın, devletin istatistiki resmî rakamlarını veriyorum. Türkiye Halk Sağlığı Kurumunun rakamını verdiniz binde 7,6 diye. Peki, Türkiye İstatistik Kurumunun rakamını vereyim ben size: Aynı yıl, 2014 yılı 11,1. OECD'nin rakamını vereyim; 10,8. Hangisi doğru? Değil mi, çok çelişki var. Biraz önce Tabipler Birliği Başkanı da açıkladı çalışmalardan bir örnek ama bir tek çalışma yetmez, Uludağ Üniversitesinin rakamları. Ama burada bir çelişki var ve bakın, Türkiye İstatistik Kurumunun rakamında 10,8'den 11,1'e doğru bebek ölüm hızı artıyor. Bu korkunç bir rakamdır ve işin ilginç tarafı da bebek ölüm hızı bölgeler arasında o kadar fark gösteriyor ki. Örneğin Kilis'te binde 25,7; Van'da 16,8. Yani bu Sağlıkta Dönüşüm Programı'nı her yerde uyguluyorsunuz ama bakın, bölgesel eşitsizlikler de var. Anne ölüm hızları da aynı. Anne ölüm hızları 15,9; 15,2 2014'te ve hâlâ düşmüyor. Yani başarılı değilsiniz. Bunlar için önlem almak zorundasınız.

Şimdi, gelelim hekim sayılarına. Doğru, hekim sayıları nüfus sayısına ve coğrafi yapıya göre az veya çok diye değerlendirilebilir ama siz ne yaptınız biliyor musunuz? Bakın, her yere tıp fakültesi açtınız. Yani şu anda 88 adet tıp fakültesi... Açın, güzel, fakat tıp fakültesi açtığınız zaman bir bina açıp orada belli kadroları getirip kadrolaşma yaptığınız zaman bu başarı getirmez. Ne oldu? Bütün her yerde açtıktan sonra öğrenci sayısını 4 binlerden 12 bine çıkardınız. Ondan sonra oralarda tıp fakültesi öğrencileri eğitim göremiyorlar. Ne yapıyorlar? Ankara'ya geliyorlar; işte, Gazi Üniversitesine, Hacettepe veya diğerlerine. 100 kişilik, 200 kişilik amfide maalesef ne kadar kişi oluyor biliyor musunuz? 500 kişi oluyor. Yani niceliği artırıyorsunuz ama niteliği artırmıyorsunuz. Allah'tan ki YÖK geçen hafta veya ondan on gün önce sizinle bir ilişkiye geçti de 12 binde durdurdunuz. Eğer durdurmasanız ne olacak biliyor musunuz? Gerçekten, işsiz hekimler meydana gelecek. Bunu kontrollü, programlı yapmalısınız. Nasıl yapmalısınız? Herkesi çağırarak, ilgili tüm birimleri. Amaç nedir? Türk milletine hizmet etmek. Dolayısıyla ilgili birimlerin de fikrini almak zorundasınız.

Aynı hatayı nerede yaptınız biliyor musunuz? Sağlık meslek liselerinde. Sağlık meslek liselerinde 2014-2015 hemşire öğrenci sayısı ne kadar biliyor musunuz? 90.657. Sonra da işsiz hemşireleri dışarıya aldınız, ne diyorsunuz? Hemşire yardımcısı. "Hemşire yardımcısı" diye bir kavram yoktur.

Mesela sağlıkta taşeronlaşma... 2015'te kamuda yüzde 62 oranındaki taşeronlar sağlık alanında. Sayı ne kadar? 140 bin. Siz, gelin, bu taşeronlaşmayı...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Yurdakul, ek süre vereceğim bir dakika, buyurun, toparlayın.

AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) - Sağlıkta taşeronlaşmayı durduralım. Niçin biliyor musunuz? Ve onlara bir an önce kadroları verin ama ondan sonra... Bakın, çok ilginç bir rakam buradan size ihtiva ediyorum ve sizden bir şey istirham ediyorum: Şu anda, aynı atanamayan öğretmenler gibi 300 bin atanamayan sağlıkçı var. Bu gençler kendi alanlarında yetişmiş, donanımlı, uzman kişiler ve 300 bin kişi. Bunlara kadro vermiyorsunuz. Bakın, şu anda 2016 yılında doktor hariç ne kadar yardımcı sağlık personeli atayacağınızı buradan açıklayın.

Benim size buradan bir teklifim var: Milliyetçi Hareket Partisi bu yıl için aynı atanamayan öğretmenlerde olduğu gibi, yardımcı sağlık personeline yani bu 300 bin atanamayanlara kadro talebinde bulunuyor. Kaç kişi verirseniz, gelin, burada bir anlaşalım, şu gençlere bir umut verelim. Biz 60 bin, 100 bin kişi talep ediyoruz. Bunun için kanun teklifi de verdik fakat... İsterseniz, gelin, sizce hangisi uygunsa, Maliye Bakanlığının verileriyle birlikte buradan bu gençlere bir mutlu haber verelim, bir atama yapalım.

Bir diğer faktör ise...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Yurdakul.

AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) - Son bir dakika, son cümle...

BAŞKAN - Son cümlenizi alayım peki.

AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) - Şimdi, sağlıkta vatandaşı finansal riskten koruduğunuzu ihtiva ettiniz. Bakın, 2014'te gerçekleşen rakamı söylüyorum çünkü 2015'i vermediniz, 2015'i verirseniz onu da açıklayacağız. 2014'te cepten harcama miktarı şu anda sizin bize verdiğiniz, daha önceki Sağlık Bakanlığı istatistikilerine göre söylüyorum, 16,8 milyar TL. Peki, 2009'da ne kadardı? 8 milyar yani 2 katından daha fazla cepten harcama yapıyoruz. Niçin biliyor musunuz? Çünkü 14 kalemde ek katkı yapıyorsunuz ve şimdi de ne yaptınız? Vatandaş cebinden fazla harcamıyor, onlara bir de tamamlayıcı sigorta getirelim diye bu çabayı gösteriyorsunuz. Bakın, sağlıkta bu özelleştirmeye giderseniz vatandaş hiçbir hastaneye gidemeyecek.

Kanseri azalttığınızı söylediniz ama Sayın Bakan, bakın, size çok ilginç bir rakam vereyim, kendi başkanlığımda yapılmış bir çalışma, akciğer kanserinden örnek vereyim. Akciğer kanserinde hasta ve doktor gecikmesi ne kadar biliyor musunuz Sayın Bakan? Tam yüz otuz bir gün. Yapmayın, niceliği artırmak çözüm değil.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) - Niteliği artıralım gelin. Bunun için de sizden talebimiz ilgili tüm kurumlarla hep birlikte gelin istişare edelim, şu Sağlık Komisyonunda hep birlikte bir değerlendirme yaparak bu çabaları gösterirsek daha da başarıya ulaşacağımıza inanıyorum.

Saygılarımı sunuyorum.