KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET YÜKSEL (Denizli) - Sayın Başkanım, çok Değerli Bakanım, değerli bürokrat arkadaşlarım, değerli milletvekili arkadaşlarım, Komisyonumuzun değerli misafir üyeleri ve değerli basın mensupları; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızın bütçesi şimdiden hayırlı olsun diyorum. Evet, Bakanlıklar içerisinde en geniş bütçeye sahip olan, en geniş etki alanına sahip olan, en yorucu ve şu anda içinde bulunduğu gündem gereği de en çok gündemde olan bir bakanlığımız. Tabii, muhalefet partisindeki çok değerli üye arkadaşlarımızın eleştirileri, tenkitleri, iddiaları mutlaka Bakanlığımız nezdinde de değerlendirilecektir. Bizler de burada bu konular üzerinde notlar alıyoruz. Önemli olan sonuca uluşmak. Sonuca ulaşırken de bunca geniş bir iş âleminin çalışma şartlarını düzenleyen, denetleyen bir kurum olarak elbette sıkıntılar olacaktır.

Biraz önce Sayın Süreyya Sadi Bilgiç Bey'in yaptığı konuşmayı eleştirdik ama orada önemli konu başlıkları vardı. Elbette, Türkiye sadece on yıldır, on iki yıldır sanayileşmiyor; on yıldır, on iki yıldır yapılaşmıyor; on yıldır, on iki yıldır üretim içerisinde değil ama son on-on beş yıldır bunun daha da arttığını görüyoruz, daha da hızlandığını görüyoruz ve bu dönem içerisinde yapılaşmanın sağlıksız gelişmiş olması olasılığı da var, ihtimali de var. Bunlara beraber baktığımız zaman yanlışlar da birbiri ardına gelebiliyor. Ama gönül ister ki, biraz önce Müslim kardeşimin söylediği gibi, işverenin de mutlu olduğu, işçinin de mutlu olduğu... Ama öncelikle elbette işçi mutlu olacak ama işveren olmazsa, istihdam yaratılmazsa işçinin mutluluğu da söz konusu değil. Onun için, bunlar birbirinden ayırt etmeden, birbirini tamamlayan, birbirini destekleyen, birbirine sahip çıkanlar olmak zorundalar. Ama bunun dışında farklı görüş ve düşünceler içerisinde olmamız en tabiisidir. Ama sonuç itibarıyla elbette çalışanlarımızın haklarının verilmesini isteyen bir inancın geleneğinden geliyoruz. Çalışanın alın teri kurumadan hakkının verilmesini isteyen bir dinin üyeleriyiz. Dolayısıyla, bu derece işçinin hakları önemli olan bir Bakanlıktayız. Ben 226 milyarı bulan bütçesiyle Allah kolaylık versin diyorum Sayın Bakanıma.

Burada, Denizli'mizle ilgili, iş ve çalışmayla ilgili, açık iş pozisyonları konusunda da küçük bir bilgi notu var, onu paylaşmak istiyorum. Şu anda Denizli İŞKUR'a, 2014 Ocak-Ekim döneminde İŞKUR vasıtasıyla müracaat eden işverenlerimiz... Tam 23 bin açık iş pozisyonu müracaatı olmuş ve bunun 9.540'ı ocak-ekim dönemi süresi içerisinde İŞKUR vasıtasıyla yerleştirilmiş. Ekim sonu itibarıyla müracaat 21.940 ama 10 Kasım, dün itibarıyla da bu sayı 23 bine çıkmış açık iş pozisyonuyla ilgili işverenin müracaatı, talebi. Tabii, bunun 9.540'ı yine İŞKUR tarafından karşılanmış, bir kısmı yine işveren kendi vasıtasıyla elemanlarını bulmuş, bazısı da bu elemanlardan vazgeçmiş. Ama her ilimiz böyle değil tabii, Denizli gibi sanayileşen il sayısı, bu şekilde olan il sayısı belki iki elin on parmağını geçmez. Dolayısıyla, tam anlamıyla tüm ülkemizdeki işsizlik sorununu kökten çözebilecek bir şey değildir ama biz mutlaka üretmek, istihdam yaratmak, yatırım yapmak zorundayız. Bunu yaparken de çalışma koşullarının da düzenlenip denetlenmesi konusunda da eskiye göre çok daha hassas olmak zorundayız.

Sayın Bakanım, burada bir de sosyal güvenlik destek primiyle ilgili bir konu var, şu andaki uygulamayla ilgili. Biliyorsunuz, emekli olduktan sonra ikinci iş, çalışma sonucunda kesilen bu sosyal güvenlik destek priminde yine bir vatandaşımızın bana gönderdiği bir not var: "Burada ticari veya serbest meslek kazancından dolayı basit, gerçek usulde vergi mükellefiyetinizin veya anonim şirket kurucu ortağı, yönetim kurulu üyesi, limitet şirket ortağı olduğunuz anlaşılmıştır." Şimdi, burada, yine Denizli'de bir arkadaşımız hiçbir geliri olmayan bir şirkette yönetim kurulu ortağı olarak görevlendiriliyor, hiçbir maaş almıyor, hiçbir geliri yok, hiçbir artısı yok, sadece temsil ediliyor orada ama buna karşılık bu arkadaşımıza 2008'den itibaren bugüne kadar 15 bin lira sosyal destek primi ödemediği için ceza geliyor. Burada esas usul, bence, bir gelir, bir kazanım olması gerekir yani ikinci işte bir insan çalışıyorsa, oradan bir para alıyorsa, bir geliri varsa bundan dolayı sosyal destek primi ödemesi gerekir. Yoksa herhangi bir gelir elde etmiyorsa, herhangi bir kazancı yoksa bundan sosyal güvenlik destek primi alınmaması gerekir veya böyle bir ceza yaratılmaması gerekir. Burada anonim şirket kurucu ortağı veya yönetim kurulu üyesi olmayla ilgili bir konu bu Sayın Bakanım, yoksa normalde ikinci bir işte çalışıyor, maaş alıyorsa tamam. Böyle bir yönetim kurul üyeliğinde zaten bir ödeme yapılıyorsa şahsa, bu resmîdir, bunun kaydı vardır, mutlaka eline bir maaş veya para geçmiştir, bunun bedelini elbette ödesin. Ama geçmeyenler -bu temsil anlamında meccanen yapılan işler var- sadece o kişinin orada adının bulunmasını istedikleri için görevlendirilen insanlar var. Bunlardan bir tanesi de, böyle emekli bir kardeşimize de şu anda tam 13 bin küsur lira bir cezayla birlikte ödeme geliyor.

Onun dışında, yine bu yeni yapmış olduğunuz yapılandırmada, BAĞ-KUR ve SSK borçlarıyla ilgili vatandaşlardan şöyle bir beklenti var: Her dönem yapıldığı gibi, Bakanlığımız bankalarla faiz konusunda anlaşmalar yapıyor. Bu anlaşma sonrasında diğer normal yapılandırmalara göre daha uygun fiyata, daha uygun bir faiz fiyatıyla o bankadan yararlanabiliyorlar. Vatandaşlar Sosyal Güvenlik Kurumumuzun böyle bir bankayla anlaşması var mı, bunu soruyor ve süre de gittikçe daralıyor, bu konuda net bir bilgi alamadık. Bu konuda Bakanlığımızın bir çalışması var mı?

Ben 226 milyar 685 bin 564 lira olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızın bütçesinin hayırlara vesile olmasını diliyorum, saygılar sunuyorum.