| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı hakkında (1/297) ve Sayıştay tezkereleri a) Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı b) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu c) Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü ç) Türkiye Atom Enerjisi Kurumu d) Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü e) Çevre ve Şehircilik Bakanlığı f) Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 09 .02.2016 |
SALİH CORA (Trabzon) - Sayın Bakanım, çok kıymetli bürokratlar, değerli Komisyon üyelerimiz ve basınımızın güzide temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii birçok konuşma yapıldı, herkesin olumlu yönde katkıları oldu, yapıcı eleştirileri oldu. Bu manada ben konuşmamı sınırlandırıyorum ve özellikle çevre kirliliği ve bu konuda yapılan çalışmalarla ilgili bazı hususlara değinmek istiyorum.
Sayın Bakanım, şu anda dünyanın ve çağımızın en önemli sorunlarından birisi, en büyük tehlikesi çevre kirliliği olarak bilinmektedir. Tabii, biz, dünyadaki çevre kirliliği sorununun yanı sıra kendi ülkemizden bu soruna bakacak olursak bizim de atmamız gereken önemli adımlar vardır, attıklarımız vardır, yapacaklarımız vardır.
Tabii, biz, dünyanın şu anda -hedeflerimize göre- en zengin ülkeleri arasına girmeyi hedefliyoruz, gayrisafi millî hasılamızın daha yukarılarda olması yönünde hedeflerimiz vardır. İhracatı artırmak gibi hedeflerimiz var. Daha modern şehirler kurmak gibi hedeflerimiz vardır ama bunları yaparken eğer biz çevresel sorunları çözemezsek, çevre kirliliğini ortadan kaldıramazsak rahat ve sağlıklı bir yaşamı sürdürmemiz mümkün olmayacaktır.
Bu manada, değerli arkadaşlar, biliyorsunuz, çevre evrensel bir değerimizdir; yüce Allah'ın bize bırakmış olduğu, bahşetmiş olduğu en büyük mirasımızdır. Bunu koruyup kollamak hepimizin görevidir. Bizim görevimiz aslında Allah'ın bize bahşettiği bu güzelliklerin resmini, fotoğrafını değil, aslını, gerçeğini gelecek nesillere aktarabilmektir, gelecek nesillere bunu taşımaktır, en önemli görevimizdir diye düşünüyorum.
Biz, bu manada, on dört yıllık AK PARTİ iktidarı döneminde aslında çevresel sorunların çözümünde çok önemli mesafeler katettik. Özellikle 2002'den önce şehirlerimizde -biliyorsunuz- birçok şehrimizde çöp dağları vardı. Bu çöp dağları patladığında birçok insanımızın da ölümüne televizyonlardan şahit olmuştuk. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemden itibaren bu çöp dağları artık bir bir ortadan kaldırıldı ve bu çöp dağları katı atık bertaraf tesisleriyle beraber aslında ekonomik bir değere dönüştürülmüştür. Artık, çöpün de başta enerji olmak üzere birçok ürünün ham maddesi olarak değerlendirilmesi önemli bir gelişmedir.
Ben bu kapsamda katı atık bertaraf tesislerinin devam ettirilmesinin ve bir an önce bitirilmesinin çevre kirliliğini önlemek ve engellemek anlamında çok önemli bir adım olacağını düşünmekteyim.
Sayın Bakanım, bir taraftan katı atık tesisleri yapılırken diğer taraftan da atık su arıtma tesislerinin yaygınlaştırılmasının da önemli olduğunu düşünüyorum. Burada, Çevre Bakanlığının bu konuda öncülük ettiğini de biliyoruz. Bu projeler sayesinde kanalizasyonlar ve atık suların doğaya terk edilmesi engellenmektedir. Bu kapsamda proje yapan belediyelerimiz ve özel idarelerin, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından, özellikle siyasi ayrım yapılmaksızın desteklendiğini de biliyoruz, yakından takip ediyoruz.
Yine, bu atık su arıtma tesislerinin işletilmesinde enerji giderinin yüzde 50'sinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından karşılanmasının da olumlu olduğunu belirtmek istiyorum.
Sayın Bakanım, bu konuda benim bir önerim de şudur: Bu atık su arıtma tesislerinin havza bazlı planlanmasının daha faydalı olacağını düşünmekteyim. Bunun daha ekonomik olacağını değerlendiriyorum. Bu çalışmaların buna göre yapılmasını arzu ediyoruz.
Son olarak, değerli arkadaşlar, bizim Çevre ve Şehircilik Bakanlığının politika olarak da çevre bilincini yaygınlaştırması gerektiğini düşünüyorum. 5 Haziran Dünya Çevre Günü olarak kutlanmaktadır. Ama bu kutlamaların daha fazla tabana yaygınlaştırılmasının, Millî Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve diğer ilgili kuruluşlarla beraber bu çalışmaların artırılmasının, küçük yaştan itibaren bu çevre bilincinin toplumda oluşturulmasının ilerleyen zamanlarda elbette faydası görülecektir.
Son olarak da önemli bir konuya değinmek istiyorum. Bildiğiniz gibi Türkiye bir deprem bölgesidir. Bu gerçeği hepimiz kabul etmekteyiz. Biz depremle yaşamaya alışmalıyız ancak bu doğal afetlere de hazırlıklı olmalıyız. Zira, biz bu tedbirleri alırsak doğal afetlere karşı daha sağlıklı ve güvenli yaşarız. Çünkü depremin ne zaman geleceği belli değildir. 6,5 milyon konutun depreme karşı riskli olduğu yönünde yazılı ve görsel basında bilgiler mevcuttur.
Değerli arkadaşlar, aslında siyasi görüşlerimizi bir tarafa bırakarak Çevre Bakanlığının bu konuda yapacağı çalışmalara destek vererek kentsel dönüşümün, özellikle deprem kapsamında, hızlı bir şekilde bitirilmesinin gerektiğini düşünmekteyiz.
Daha temiz bir çevre, daha temiz bir Türkiye'nin bu manada oluşması temennisiyle hepinizi saygıyla selamlıyorum, bütçemizin de hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.