KOMİSYON KONUŞMASI

MİKAİL ARSLAN (Kırşehir) - Sayın Başkan, Sayın Bakanım, değerli Komisyon üyesi arkadaşlarım, değerli bürokratlar; ben de konuşmama başlamadan önce hepinizi saygıyla selamlıyorum. Öncelikle, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün bütçesi hakkında değerlendirme yapmak istiyorum.

Tapu Kadastro Müdürlüğü yüz altmış dokuz yıllık çok eski bir geçmişe sahip. Dolayısıyla, muhafazakâr, gelenekçi bir genel müdürlük. Buna rağmen, günümüze son derece kendini iyi hazırlamış, geleceği de son derece iyi hazırlanmış bir genel müdürlük. Yaptığı çalışmalarla geleneksel alışkanlıklarının yanına bugün modern teknolojinin gerektirdiği gereklilikleri de eklemiş ve kendini son derece geliştirmiş bir genel müdürlük olarak görülüyor. Kendilerini özellikle tebrik ediyoruz Bakanlığınızın şahsında.

Kadastronun tamamlanması, orman kadastrosunun bitirilmesi, 2/B kadastrosunun bitirilmesi, tescil harici alanların çalışılması, TAKBİS Projesi, e-randevu ve sıramatik sistemi, SMS'le uyarı sistemi, e-terkin, e-tahsilat tapu idareleri için son derece önemlidir ve gerçekten vatandaş memnuniyeti de son derece üst düzeydedir. Kiosk uygulamaları, çağrı merkezleri, MEGSİS Projesi, parsel sorgulama, özellikle Google Play'de ve Apple Store'da parsel sorgulama sistemi, e-devlet, yurt dışı işlem yapılması, Tapu Kadastronun modernizasyonu, Harita Bilgi Bankası gibi uygulamalar son derece sevindiricidir.

Ben, Tapu Kadastronun farklı bir yönüne değinmek istiyorum. Tapu Kadastro, biraz önce de söylediğim gibi, yüz altmış dokuz yıllık geleneğe sahip olan bir genel müdürlük. Osmanlı özellikle nevi şahsına münhasır bir arşiv sistemi oluşturmuştur. Sağlıklı devletlerin idaresi sağlıklı bir hafızaya sahip olmaktan geçiyor. Sağlıklı bir hafıza ise sağlıklı olarak yazılı evrakların muhafazasına bağlı olarak gerçekleşir ve Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün zengin bir arşivi bulunmaktadır. Osmanlı'nın hükmettiği büyük coğrafyadan bugüne onlarca devlet çıkmış olduğu düşünülürse arşivlerimizin ulusal ve uluslararası alanda ne kadar vazgeçilmez bir öneme sahip olduğu daha iyi anlaşılacaktır. Bunun içerisinde siyasi, iktisadi, idari, hukuki, kültürel alanlar için büyük öneme sahip olan evraklar, belgeler bu arşivde bulunmaktadır. Ben özellikle birkaç tane örnek vermek istiyorum. Fatih Sultan Mehmet'in 65 metre uzunluğundaki vakfiyesinin, özellikle Ayasofya Camisi'ne ait vakfiyenin bu arşivler arasında bulunduğunu biliyoruz. El yazması Kur'an-ı Kerimlerin ve Mustafa Kemal Atatürk'e ait tapu senetleri ve 3 parçalı mühür, 3 farklı kişide bulunan ve 3'ünün ancak bir araya gelmesiyle mühür attıkları ve geçerli olan evrakları mühürledikleri 3 parçalı mühür, yangın ve sigorta haritaları, 1/500'lük İstanbul'da bir bilgisayar teknolojisiyle yapılmış gibi hazırlanan arşivde bulunan evraklar ve ayrıca hat, tezhip ve ebru sanatlarına ilişkin geleneksel el sanatları defter ve belgeleri de bulunuyor.

Ayrıca, başka bir husus, daha önemlisi, yazı türleri. Aşağı yukarı 15 tane yazı türü var. Bunlar kûfi, ta'lik, sülüs, celi sülüs, nesih, muhakkik, tevki yazı, ince tevki, reyhani yazı, rik'a, divani, celi divani, müsenna, siyakat, tuğra gibi. Yine belge türleri var, 45 tane, tek tek okumayacağım ama bir kısmını en azından okuyayım: Ferman, hüküm, hükm-i hümayun, biti, sebeb-i tahrir hükmü, alamet-i şerif, tevkî, yarlığ, nişan-ı hümayun, menşur berevat gibi birçok belge türü var. Bunların bir müzede sergilenmesi gerekir Sayın Bakanım. 64'üncü Hükûmetin eylem planında da bu açıklanmıştır. Geçmişimizi tanımamız ve geleceğimize daha iyi hazırlanabilmemiz için bu müzenin son derece ilgi çekici olacağı ve tarihimizi öğrenmemiz açısından ve nasıl bir imparatorluk devraldığımızı da, Türkiye Cumhuriyeti'nin nasıl kurulduğunu da bu konuda bu gelişmelerde görme imkânına sahip olacağız diye düşünüyoruz.

Yine, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün geçmişinde önemli bir konu var, 1748 yılında yaşayan Server Efendi. Bizde, ahilikte her mesleğin bir piri vardır, bir evliyası vardır, memurların evliyası da Server Efendi'dir. Server Efendi I. Mahmut döneminde bir toprak ve otlak sınırı anlaşmazlığından dolayı iş büyümüş, kanlı çatışma noktasına gelmiş, akşam saatlerinde padişaha konu intikal etmiş, padişah bununla ilgili tapu kayıtlarının getirilmesini emretmiş ve o zaman Defteri Emin olan Server Efendi'den tapu kayıtları, tapu defterleri istenmiştir fakat Server Efendi bu defterlerin gece vakti çıkmayacağını, veremeyeceğini ifade etmiştir. Padişah bunun üzerine idam kararı vermiş ve idam kararının sabaha karşı uygulanmasını emretmiştir. Ertesi sabah sadrazam, padişahın huzuruna gelmiş ve bu fermanın Fatih Sultan Mehmet tarafından verildiğini, bir kanun hükmünde olduğunu ve Defteri Eminin de bu kanuna uyduğunu ifade etmiştir. Bunun üzerine padişah kararından vazgeçmiş ve uygulanmamasını emretmiştir fakat sabah erken vakitlerde idam kararı uygulanmış ve iş işten geçmiştir. Bunun üzerine padişah, Defteri Eminin çalıştığı kurumun bahçesine defnedilmesini ve orada bulunmasını istemiş ve mezarı şerifi oraya kazılmıştır. O günden beri yeni başlayan Osmanlı devlet memurları onu gider ziyaret ederler ve geçmişine Fatihalar okurlar ve oradan himmet dilerlerdi. Osmanlı'da ilk işe başlayan memurların ziyaret ettiği bir ziyaretgâh olmuştur. O açıdan, böyle bir şahsiyeti içinden çıkaran Tapu Kadastro çok önemlidir, çalışanlarını kendi kuralları uğrunda şehit vermiştir. Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün çalışmaları o yüzden çok önemsenmelidir diye düşünüyoruz.

Sayın Bakanım, bir konu daha var. Tapu hem mülkiyet tespiti yapıyor hem sınır tespiti yapıyor. Ayrıca, İller Bankası hâlihazır haritalar alımı yapıyor, belediyeler imar planları hazırlıyorlar. Ayrıca, Millî Emlak Genel Müdürlüğü ve belediyeler emlak değerlendirmelerine konu çalışmalar yapıyorlar. Kent Bilgi Sistemi ve coğrafi bilgi sistemleri de var ama işin başı Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün yapmış olduğu çalışmalardan kaynaklanıyor. Yani bütün binalar, bütün çalışmalar bunun üzerine örtüştürülerek bir bilgi sistemi elde ediliyor. O yüzden, bütün bu çalışmaların hepsinin aynı yazılım içerisinde birbiriyle örtüşmesi de son derece önemlidir, buna da dikkat edilmelidir. Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün yapmış olduğu çalışmalar esas alınmalıdır diye düşünüyoruz.

Bir diğer konumuz Çevre ve Şehir Bakanlığının çalışmalarıyla ilgili. Sayın Bakanım, kentsel dönüşüm projeleri yapılıyor. Bazı yerlerde gerçekten doğru uygulamalar var ama birçok yerde de uygun olmayan, rant amaçlı uygulamalara maalesef geçit veriliyor. Bunların kontrol edilmesi Bakanlığın görevleri arasındadır. Eskiden, Teknik Araştırma ve Uygulama Genel Müdürlüğü belediyelerin yapmış olduğu bütün planları onaylar, ondan sonra meriyet kazanırdı. Bu, rahmetli Özal döneminde kaldırıldı ve belediyeler bu konuda kendi planlarını yapmaya başladılar. Dolayısıyla, planların bir şekilde kontrol edilmesi gerekiyor çünkü birçok belediyede yetkili fen elemanları bulunmamaktadır, şehir plancıları, mimarlar bulunmamaktadır ve planların yapmış olduğu tahribatlar uzun zamandan sonra görülmektedir. Ben kendi ilçemden biliyorum, şiirlere konu olmuş ilçemizde bir seyir terası vardı Ziyaret Tepesi diye biliniyor. Son derece güzel, bir katlı, iki katlı bahçeli evlerin bulunduğu güzel bir ilçemizdi ama son gittiğimde yüksek binalar şehri katletmiş ve bu binalar otopark sorununa neden oluyor ve birçok ilçede de buna benzer örnekler var. Bunu bir otoritenin kontrol etmesi ve bunlara bir şekilde "Dur." demesi gerekmektedir. Bununla ilgili gereken tedbirleri alacağınıza ben şahsen inanıyorum.

İkincisi: Köysel dönüşüm projelerini başlatmamız gerekiyor. Köylerimizde gerçekten hâlâ eski binalar, depreme dayanıksız evler ve gelişigüzel yapılan evler bulunmaktadır. Küçük küçük köyler, 20 haneli, 10 haneli, 5 haneli evler yan yana bulunmaktadır ve bütün bunlara elektrik, su, yol gibi hizmetler götürülmekte ve taşımalı sistemle öğrenciler taşınmaktadır. Bunların maliyetleri gerçekten çok yüksek bedel olarak karşımıza çıkıyor. Bunları hesapladığımız zaman buna ödenen bedelle köysel dönüşüm projelerini gerçekleştirebiliriz. Bu küçük köyleri yeni mekânsal çalışmalarla bir arazide bir araya getirip, yeni köyler oluşturup bu insanları buraya taşıyarak yeni köylerinde yaşam imkânları sağlanabilir. Bu, daha büyük nüfus demektir, daha az harcama demektir. Aynı zamanda, bulundukları arazileri de toplulaştırarak ve bu toplulaştırılan arazilerin de ne şekilde kullanılacağını Gıda, Tarım ve Hayvancılığıyla belirleyerek bu insanların, köylülerimizin de nasıl tarım yapacaklarını, nasıl tarımcılık yapacaklarını belirlememiz gerekiyor. Bu konu, tabii, Tarım Bakanlığıyla beraber belki koordine edilebilir diye düşünmekteyiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Arslan, ek süre veriyorum.

MİKAİL ARSLAN (Kırşehir) - Teşekkür ediyorum.

Köy idarelerinin bir şekilde yeniden düzenlenmesi gerekmektedir, yeniden bir çalışma yapılması gerekmektedir. Özellikle İstanbul'da TEM Otoyolu kenarlarında park alanı olarak ve kavşaklarda yeni trafik düzenlemelerine ihtiyaç bulunduğu takdirde düzenleme yapılmaya esas olunmak üzere bırakılan alanlarda, plan değişikleriyle kamuya ait alanlarda özel mülkiyete konu olarak büyük inşaatlar yapılmaktadır. İstanbul'da yapılan üçüncü köprü yol bağlantılarının buraya bağlanacağı düşünülürse bunlar ileride karşımıza çok büyük sorunlu alanlar olarak çıkacaktır; bunlara müdahale edilmesi gerekiyor.

Zeytinburnu'nda 4 katlı, 5 katlı binaların önünde çok yüksek binalar yine yapılmaktadır. "Rezidans", "AVM" vesaire adları altında birçok bina yapılıyor. Bunlar hem denize olan görüntüyü kapatıyorlar hem rüzgâr koridorlarını engelliyorlar hem de planlama ilkelerini bozuyorlar diye düşünüyorum, bunların kontrol edilmesi lazım.

Bir dış ülkede çok yoğun yapılaşmanın olduğunu gördüm fakat vadileri var, vadilerde hiçbir inşaatın olmadığını gördüm, niçin yapmadıklarını sordum, dediler ki: "Bu fay kırıklarıdır. Bu derelere biz yapmayız. Bunlar aynı zamanda bizim rüzgâr koridorlarımızdır."

Özellikle İstanbul'da doğal eşikler var. Bunlar Karadeniz rüzgârlarının güneye akmasını sağlıyorlar ve bununla şehir nefes alıyor. Bu koridorların çoğunun üzerinde şu anda inşaatlar var ve şehir nefes almaz hâle gelmek durumundadır, getirilmiştir, bunların hepsine dikkat edilmesi gerekiyor Sayın Bakanım. Yani, şehrin rüzgârının, güneşinin ve ormanının muhafaza edilmesi açısından radikal tedbirlere ihtiyaç bulunmaktadır. Bu konuda Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın gereken önlemleri alacağına da inanıyorum.

Ayrıca, Boğaziçi Kanunu'na değinmek istiyorum. Boğaziçi Kanunu 1980'li yıllarda çıktı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Arslan, toparlamanız için tekrar ek süre veriyorum.

MİKAİL ARSLAN (Kırşehir) - Boğaziçi Kanunu çıktıktan sonra oradaki eski binaların özellikle hiçbir tanesi modernize edilemiyor, yenilenemiyor ve bunlar son derece sağlıksız binalar ve depreme dayanıksız binalar. Dolayısıyla, Boğaziçi'nin tekrar değerlendirilmesi gerekir. Tabii, burada rant amaçlı değil, boğazın incisi sayılabilecek bir alanın ada bazında değil de bölgesel bazda, belki uluslararası yarışmalarla, uluslararası plancılarla çalışılarak kanun düzenlemeleriyle, kanuni düzenlemelerle tekrar bir yapılandırmaya dönüştürülmesi gerekiyor. Çünkü şu anda yapılan rant ve emsal yükseltme amaçlı çalışmalar da bir güvensizlik ortamı oluşturuyor ama Boğaziçi Kanunu'yla ilgili kesinlikle yeni bir çalışmaya ihtiyaç bulunmaktadır.

Tabii, diğer konularımız vardı, siluetle, otoparkla ilgili konular ama bunlara şu anda değinmeyeceğim.

Tekrar, Bakanlık bütçesinin ve Tapu, Kadastro Genel Müdürlüğü bütçesinin hayırlara vesile olmasını diliyor, başarılar diliyorum Sayın Bakanım.