KOMİSYON KONUŞMASI

GARO PAYLAN (İstanbul) - Ya, dört yapın.

Sayın Bakan, öncelikle, ya, sorular sorulurken çoğu zaman dinlemiyorsunuz. Rica edeceğim, lütfen bize bir bakarsanız kaçırabilirsiniz sorularımızı.

Öncelikle, görevinizde başarılar diliyorum.

Sayın Bakan, Batılı demokrasilerde veya demokrasi dediğimiz memleketlerde yerel yönetimlerin enerji yatırımları kararları alınmasına katılımı esastır. Yani yerel dinamikler bu kararların alınmasında mutlaka katkı sunarlar veya yerel meclisler -veya her ne dersek diyelim, şu anda belediye meclisleri umut edelim ki ademimerkeziyetçi bir yapı olur- bu karar alınmasında katkı sunarlar ancak bizdeki uygulamada, her şeyde olduğu gibi, enerji yatırımlarına Ankara'dan karar veriliyor, Sinop'a nükleer santral yapılmasına siz karar verdiniz Hükûmet olarak ama Sinop halkı bu konuda katkı mı sunacak, evet mi diyor, hayır mı diyor, bakmadınız veya HES'ler konusunda Karadeniz'de.

Yerel dinamiklerin esas olacağı bir yol, yöntem izleyecek misiniz? Yerel rızayı almadan bugüne kadar yürüdü HES'ler, nükleer santraller. Bundan sonra yerel rızalar alınacak mı? Siz nasıl bir çizgi izleyeceksiniz, bunu merak ediyorum.

Diğer bir mesele, kömür çıkarma konusunda geçenlerde bir teşvik çıkarıldı. Biliyorsunuz, kömür üretimi özelde gerilediği için 1 asgari ücret destek verilecek ve tekrar santralleri hayata geçirmek için ancak güvenlik boyutuyla ilgili hâlâ güvenemiyoruz. Aynı şirketler aynı üretimi, Soma'daki gibi bir facia yaratmadan nasıl yapacaklar? Bu konuda tedbirler alındı mı, hayat odaları gerçekleşti mi, bütün evrensel standarttaki kömür santrallerimiz, kömür çıkaran havzalarımız bu durumda mı? Bu konuda nasıl bir güvence veriyorsunuz?

Diğer mesele, bakın, biz Anayasa'ya göre sosyal bir devletiz. Sayın Bakan, biz sosyal bir devletiz. Dün bir mahkeme bir karar verdi, tüberkülozlu bir hasta su sayacını kaçak kullandığı hâlde "O suyu kullanması haktır." diye, "Asgari düzeyde o suyu kullanması haktır." diye bir karar verdi ve çok önemli bir mahkeme kararıydı.

Bakın, asgari düzeyde, diyelim ki belli bir kilovatsaat elektrik ve belli bir metreküp suyun kullanılmasının hak olduğu ve belli bir kilovat saate kadar ücretsiz olduğu bir mekanizmaya geçemez miyiz, artan oranlı bir mekanizmaya? Yani dar gelirlilerin, asgari ücretlilerin veya geliri olmayanların belli bir kilovatsaate kadar -yani buzdolabını çalıştıracak kadar, bir lambayı yakacak kadar yani 50 kilovattır, 100 kilovattır, her neyse- bir standart belirlenir ve o kilovata kadar da ücretsiz olmasını sağlayamaz mıyız? Biz bunu sağlarız. Veya belli bir metreküp suyun ücretsiz olacağı sosyal devlet anlayışını hâkim kılamaz mıyız? Bu konuda sizin görüşünüzü merak ediyorum.

Bir de son olarak, bir ay önce Hakkâri Yüksekova'da özel timler tarafından -bakın, şu görüntüler dâhilînde- enerji direkleri devrildi ve Cizre'de, Yüksekova'da özel harekâtçılar enerji direklerini devirerek oradaki halkın enerjiye ulaşmasını engelleyici...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Paylan, lütfen toparlayalım.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Tamam.

Şu görüntüler dâhilinde izlediniz mi bilmiyorum, enerji direklerini devirerek halkın enerjisiz, elektriksiz kalmasına karda, kışta sebebiyet verdiler ve bu uygulama devam ediyor. Bölgede pek çok ilçede şu anda enerji yok. Bu konuda ne tip tedbirler aldınız ve bu enerji direklerinin bu şekilde devrilmemesi için İçişleri Bakanıyla ve gerekli yetkililerle görüşmeler yaptınız mı?

Teşekkürler.