| Komisyon Adı | : | DIŞİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Antalya Milletvekili Tuba Vural Çokal ve 62 Milletvekilinin; Antalya Diplomasi Forumu Vakfı Kanunu Teklifi (2/4703) Tasarısı (1/757) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 17 .11.2022 |
AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle, Sayın Bakan Yardımcısına hoş geldin diyor, görevinde başarılar diliyorum.
İstanbul 2'nci Bölge Milletvekili olarak İstanbul Beyoğlu İstiklal Caddesi'nde yaşanan terör saldırısından dolayı derin bir üzüntü duyduğumu ifade etmek isterim. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum, yakınlarına sabır diliyorum ve ulusumuzun başı sağ olsun diyorum.
Sayın Başkan, bu Antalya Diplomasi Forumu'nu iki yıldır izliyorum. Ben katılma olanağı bulamadım ancak Dışişleri Bakanlığının son zamanlarda yaptığı en önemli atılımlardan biri olduğu düşüncesindeyim. 1'inci Forum toplantısı, elbette, ilk örneği olarak dikkatleri çekmişti. 2'ncisi daha önemli bir şekilde dikkat çekti çünkü tam da 24 Şubat tarihinde Rusya'nın Ukrayna'ya başlatmış olduğu askerî bu saldırganlıktan sonra Lavrov'un oraya gelip kendi şovunu yapmasına fırsat verildi ve dolayısıyla, tabii, bu da Antalya Diplomasi Forumu'na yeni bir profil kazandırdı.
Örneklerden söz edildi. Elbette, böyle bir büyük ve uluslararası organizasyonun kurumsallaşması için mutlaka belli bir deneyim kazanması ve belli bir zaman geçmesi gerekir. Örneğin, burada paralel kurulan Yunus Emre Vakfı, önce Yunus Emre Enstitüsü olarak yıllarca faaliyet gösterdikten sonra, belli bir olgunluğa ve belli bir meşruiyete kavuştuktan sonra vakıflaştı. Onun vakıfla ilgili kanununu da zaten daha evvel çeşitli vesilelerle bu Komisyonda tartıştık. Bence Antalya Diplomasi Forumu'nun bir vakıf hâline getirilerek bu şekilde kurumsallaştırılması için erken. Erken, şu açıdan erken: Bir kere, iki sene, böyle bir etkinliğin bu şekilde kurumsallaşmasına fırsat verecek bir süre değil. Dediğim gibi, Dışişleri Bakanlığının önemli bir inisiyatifi olarak dikkati çeken bu girişimin kendini birkaç sene daha sürdürerek ispat etmesi çok daha yerinde olurdu. Şu açıdan sıkıntılı: Bir kere, böyle bir kurumsallaşma bizim daha evvelki, iki sene içinde gördüğümüz başarı ve profilin belki de köhneleşmesine, statikleşmesine ve durağanlaşmasına yol açabilir. Onun için, önce o momentumu kazanıp ondan sonra böyle bir kurumsallaşmaya gitmek elbette çok daha yerinde olurdu.
Tabii, birkaç tane takıldığımız husus var. Bir kere, bu vakfın bazı maddelerinde ciddi tereddütlerim ve soru işaretlerim mevcut. Her şeyden evvel 4'üncü madde en önemli maddesi çünkü orada organlar sayılıyor, organlar sayılırken de benim takıldığım bazı ifadeler var. Örneğin, tabii üyelerden bahsediliyor ve tabii üyelerin Cumhurbaşkanı tarafından atanacağı söyleniyor. Yani benim tabii üye anlayışıma göre, tabii üye, tabii olarak tabii üye olur, herhangi bir şekilde atanmaz. Dolayısıyla bu "tabii üye" kavramıyla atama fikri zaten Cumhurbaşkanlığı sisteminin etkisini ve o tek adam üstünlüğünü yansıtan bir algı oluşturuyor.
İkincisi, Dışişleri Bakanlığının inisiyatifiyle başlatılmış olan Antalya Diplomasi Forumu'nda, şu vakıf kanun teklifinde Bakanlığın çok fazla bir rolü yok yani Bakanlığın iki yerde adı geçiyor: 4'üncü maddenin (c) fıkrasında "Denetleme Kurulunun oluşumunda Dışişleri Bakanlığı temsilcilerine yer verilir." deniyor. Bir de yine aynı maddenin (2)'nci fıkrasında "...Asıl ve yedek üyelerin seçimi ile bu fıkranın uygulanması ile ilgili usul ve esaslar Bakanlıkça belirlenir." deniyor; "Bakanlık"tan kasıt burada yine Dışişleri Bakanlığı. Ama değiştirilen hükümlere gelindiğinde "Vakfın kuruluş işlemleri" geçici madde 1'in (2)'nci fıkrasında "...Vakfa aktarılmak üzere Bakanlık bütçesinden 5 milyon Türk lirası Vakfa aktarılır." diyor. Yani "...kuruluş işlemlerinde kullanılmak ve kalanı kuruluş tamamlandıktan sonra Vakfa aktarılmak üzere Bakanlık bütçesinden 5 milyon Türk lirası Vakfa aktarılır." diyor yani Dışişleri Bakanlığının bütçesi kullanılacak. Dışişleri Bakanlığının bu yılki bütçesini biz Plan ve Bütçe Komisyonunda görüştük, geçti, yakında Genel Kurula gelecek ve bir vakıf kurulacak ve bu vakfa Dışişleri Bakanlığından henüz ödenekte olmayan bir 5 milyon lira çıkartılacak. Yani ben burada bir çelişki görüyorum, bunu da açıkçası izah edemiyorum.
Aynı şekilde, 4'üncü maddedeki "Vakfın organları"na geldiğimde -her ne kadar ben takılıyorsam da- bu "tabii üye" ifadesinin yine de kabul etmediğim bir ifade olduğunu vurgulayarak söylemek istiyorum: Bu tabii üyelerin 6 kişi olacağı "...bunlar mevcut veya eski Dışişleri Bakanları ile muvazzaf veya emekli Büyükelçiler veya..." deyip ondan sonra da bazı kurumlar sayılmış... Şimdi "mevcut veya eski Dışişleri Bakanları" dendiği zaman, son otuz yıla baktığımda, hâlihazırdaki mevcut Dışişleri Bakanı dışında neredeyse bütün eski Dışişleri Bakanları, muhalefet bakanları. Dolayısıyla orada açıkçası kimin bu tabii üyeler arasında yer alabileceğini çok büyük bir merakla bekliyorum. "Muvazzaf veya emekli büyükelçiler" derken, Komisyonumuzda 3 emekli büyükelçi var ama hiçbirimizin bu üyeler arasında yer alabileceğinizi zannetmiyorum çünkü Türkiye'de öyle bir ortamdayız ki iktidar-muhalefet ayrımı elbette bizi bu şekilde saymıyor. Ama benim burada vurgulamak istediğim: Bu, aslında kişiye özel bir vakıf kanunu yani "eski Dışişleri Bakanları" derken, zannediyorum, Sayın Çavuşoğlu'nun derhâl tabii üye olarak bunun başına geçmesi için dizayn edilmiş bir kanun teklifi gibi gözüküyor. "Mevcut Bakan" diyor yani eski olmasına gerek yok. Hâlihazırda mevcut görevindeyken de pekâlâ buraya girebilir. Kaldı ki Dışişleri Bakanlığının herhangi bir etkisi olmadığını söyledim. "Cumhurbaşkanı tarafından seçilir." deniyor ve üyeler beş yıllığına seçiliyor. Bir kere, bu süre de uzun. Neden uzun? Çünkü değiştirilen hükümlerde, madde 8'de Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun ek 20'inci maddesinin (1)'inci fıkrasında yer alan bir başka vakfa atıfta bulunuyor -Yunus Emre Vakfına- ve deniliyor ki: "İşte, aynı onun gibi, Antalya Diplomasi Forumu Vakfı da bu vakıflar gibi telakki edilecek ve Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nda bu şekilde dikkate alınacaktır." Demek ki Yunus Emre Vakfıyla bir paralellik var ama Yunus Emre Vakfının Mütevelli Heyeti ve Yönetim Kurulu üyelerine bakıyorsunuz, üçer yıllık süreyle seçilmişler. Dolayısıyla, böyle bir paralellik kurduğunuz bu vakıfta neden beş yıllık bir süre öngörülmüş; ben bunu da açıkçası pek anlayamıyorum.
Şimdi, bütün bunları söyledikten sonra, benim bir değişiklik teklifim var ve bu 4'üncü maddenin değişikliğini öneriyorum. Değişiklik teklifimi de 3 nokta üzerinde yoğunlaştırıyorum. Birincisi "tabii üye" ifadesini doğru bulmadığım için "6 üye" diyerek onu getiriyorum ve oradaki seçime "Kader bu, ne yapalım, bu şekilde tarif edilmiş; buna şimdilik sesimizi çıkarmayalım." diyorum, böyle bırakıyorum ama şu eklemeyi yapmak istiyorum: "Muvazzaf, emekli büyükelçiler veya kurumlar üyeleri arasından Dışişleri Bakanının tavsiyesiyle Cumhurbaşkanı tarafından..." şeklinde bir ifade getirmek istiyorum ki Dışişleri Bakanlığının başlatmış olduğu bu Antalya Diplomasi Forumu'nda Dışişleri Bakanlığının etkisi devam etsin. Üçüncü olarak da süreyi beş yıl yerine üç yıllık olarak öneriyorum. Bu değişikliklerin kabul edilmesi konusunda değişiklik teklifimi Komisyonun ve Sayın Başkanının dikkatlerine arz ederim.
Teşekkür ederim.