| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/286) ve 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/285) ile Sayıştay tezkereleri a)Adalet Bakanlığı b)Anayasa Mahkemesi c)Yargıtay ç)Danıştay d)Kişisel Verileri Koruma Kurumu e)Ceza ve İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu f)Türkiye Adalet Akademisi g)Hâkimler ve Savcılar Kurulu ğ)Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 15 .11.2022 |
SEVDA ERDAN KILIÇ (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, Bakanlık bürokratları ve katılımcılar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Adalet Bakanlığı ve diğer bütün bakanlıkların bütçelerinin halkımıza hayırlı olmasını diliyorum.
Bugün Komisyonda Adalet Bakanlığı bütçesini konuşuyoruz ama söz konusu adalet olunca tabii, bütçeden, paradan daha çok şey konuşmak gerekiyor. Bir ülkede hukukun üstünlüğü değil de üstünlerin hukuku varsa o ülkeye yatırım gelmiyor. Bir de ülkede demokrasi sadece belli bir zümre için varsa o ülkeye yatırım yapılsa da zenginleşen halk değil, çıkar sahipleri oluyor. Bir ülkede özgürlük yoksa liyakat da yok, liyakat yoksa kamu kurumları arpalık gibi yönetiliyor. Bütün bunları torbaya attığımızda halka yoksulluk, seçkinlere ise zenginlik kalıyor. Tabii, siz sayısal çoğunluğunuzla bu bütçeyi de geçireceksiniz, burada halkın çıkarı ne olacak? Koca bir hiç. Yapılan onca yolsuzluk, alınan rüşvetler, kara parayla dönen ekonomi vatandaşın yanına kalmış oluyor.
Bugün, kendi Bakanlığına dezenfektan satan Bakanla ilgili hiçbir soruşturma yok, 180 milyon dolar kara para iddiasıyla anılan vekille ilgili bir işlem yok, ayda 10 bin dolar rüşvet alan siyasetçiyle ilgili bir işlem yok ki adı sanı İçişleri Bakanlığı tarafından da bilindiği iddia ediliyor ama söz konusu muhalefet olunca, sizin gibi düşünmeyen vatandaşlar olunca, CHP belediyeleri, CHP'li belediye başkanları olunca hukuka, akla, vicdana aykırı her türlü garabetle, uydurma delillerle soruşturmalar yapılıyor, bilirkişi raporları hiçe sayılıyor ve böylelikle ülkede adalet diye de bir şey kalmıyor. Yolsuzlukların boyutu 600 milyar liraya ulaşmış, koca koca adalet sarayları yapıldı ama bununla adalet olmuyor; içerisinde adalet olmadıktan sonra ülkede ne ahlak kalıyor ne de düzen. Adaletlerin, adalet saraylarının yerini artık sarayın adaleti aldı bu ülkede.
Sayın Bakan, geçen haziran ayında stajyer avukatlar bir çalıştay yaptı, size de herhâlde sonuç raporunu sunmuşlardır, talepleri var. Hukuk fakültelerinin sayısının azaltılması, kontenjanlarının düşürülmesi; stajyer avukatların ilk altı aylık adliye stajı döneminde hâkim ve savcı yardımcılarıyla aynı ücreti almaları, ikinci altı aylık staj döneminde ise en az asgari ücret seviyesinde aylık almalarına ilişkin ve birçok talepleri var. Nasıl ki tıp fakültesi 6'ncı sınıf ve diş hekimliği 5'inci sınıf öğrencilerine asgari ücret tutarında aylık ödeme yapılacaksa stajyer avukatlar da bunu fazlasıyla hak ediyor ve böyle bir talepleri var. Buna ilişkin kanun teklifimi de temmuz ayında Meclis Başkanlığına sunmuştum.
Ayrıca, Sayın Bakan, İzmir Karaburun'da bir davada olay çıkaran MHP Karaburun İlçe Başkanını tutuklatan savcı ve hâkim gece yarısı kararnamesiyle Şanlıurfa'nın Siverek ilçesine tayin edildi. Olaydan iki hafta sonra Sayın Binali Yıldırım, AKP ve MHP il başkanları ve bir vekili de yanına alarak MHP İlçe Başkanını ziyaret ediyor ve bunu da sosyal medyada yayınlıyor. Şimdi bu ne demek oluyor Sayın Bakan? Başbakanlık, Meclis Başkanlığı gibi önemli görevler yapmış bir kişinin, hâkim ve savcının sürülmesinin ardından verilen bu görüntü, adalet sistemine olan inancı sarsmaz mı? Bundan sonra verilecek kararlarda hâkim ve savcılar, siyasi vesayet altına alınmış olmuyor mu? Bunlarla ilgili bir açıklama yapacak mısınız?
Ve son olarak -süremi de dikkatli kullandım- Türkiye'nin tek kurtuluş yolu yeniden hukuk ve adalete dönmektir diyor, Komisyona da çalışmalarında başarılar diliyorum.