KOMİSYON KONUŞMASI

HASAN KALYONCU (İzmir) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, kıymetli milletvekilleri, kıymetli bürokratlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Küresel ısınma ve iklim değişikliği dünyamızı küresel olarak etkileyen ve önlem alınmaz ise 6'ncı yok oluş sürecine kadar götürebilecek olayları tetikler durumdadır. Bu konuda uluslararası anlaşmalar yapılsa dahi büyük belirsizlikler mevcuttur. Gelişmiş ülkeler tarihî sorumlulukları ve güncel sorumlulukları düzeyinde etkin bir faaliyette bulunmamaktadırlar, bunun yanında, hâlen fosil yakıt aramaya ve dünyanın kaynaklarını sömürmeye de devam etmekteler. Durum böyleyken, ülkemiz, iklim değişikliklerinden en fazla etkilenecek olan Akdeniz havzası içerisinde yer almakta ve olumsuz şartlardan çok fazla etkilenmektedir. Bakanlığımızın emisyon azaltımıyla ilgili çalışmaları yeterli düzeydedir fakat biz emisyonu sıfırlasak dahi olumsuz etkilerden ülkemizde tüm alanlar etkilenecek düzeydedir. Bu sebeple, ülke olarak bizim asıl yapmamız gereken şey, uyum politikalarını geliştirmektir; bu uyum politikaları ise emisyon azaltımı yönünden ziyade önlem alan politikalardır. Uyum politikaları olarak gündeme getirmek istediğimiz, olumsuz şartlara karşı alınacak önlemler ve bu şartlara karşı uyumdur yani iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini ülke olarak nasıl bertaraf edeceğimiz ve sürdürülebilir şekilde nasıl planlayacağımızdır. Mesela değişen iklime uyum sağlayan bitki ve hayvan türleri tespit edilerek biyolojik çeşitliliğin korunmasına yönelik planlamalar yapılmalıdır. Kamu ve özel alanlarda çevreye uyumlu ve bölge doğal yapısına uygun yerel bitkilerin yetiştirilmesi teşvik edilmeli ve kentteki ağaç ve yeşil alan envanterleri çıkarılmalıdır. Yeşil alanların altyapılarının durumu değerlendirilmeli, bu alanlar iyileştirilmeli ve sayıları artırılmalıdır; bu kapsamda, millet bahçeleri de bu amaca uygun olarak planlanmalıdır. Aynı zamanda, şehir içi yeşil alan sulamalarının tamamında vahşi sulamadan vazgeçilmeli; kapalı, basınçlı, damla sulama sistemlerine geçilerek de su tasarrufu sağlanmalıdır. Yeşil alanlarda kullanılan bitkilerin köklenme durumları; alerjik, suya dayanaklı, yüksek karbon tutucu özellikli bitki olup olmadığı konularının da incelenerek bir standarda bağlanması gerekmektedir. Şehirlerdeki park alanları, şehirsel tarım alanları, şehir ormanları, diğer açık ve yeşil alanlar, sokak ağaçlandırması, yeşil duvar ve yeşil çatı uygulamaları, cep parkları ve spor alanları gibi şehirsel unsurlar ekolojik öncelikler göz önünde tutularak planlanmalı ve çoğaltılmalıdır. Bütün bunlar yapılırken şehirlerde hava koridorlarının oluşturulması, ısı adalarının belirlenerek ortadan kaldırılması gerekmektedir. Yani, yeni imar alanları açmak yerine bozulmakta olan ve işlevsiz hâle gelen kentsel alanların yeniden kullanılmasına yönelik projelerin ve kentsel dönüşüm projelerinin ekolojik yapıyı destekleyecek şekilde planlanmasına öncelik verilmelidir.

Doğal alanlar yerleşim açısından değerlendirilirken ekolojik yönden planlamanın yapılması ve doğayla uyumun üst düzeyde olması sağlanmalıdır. Sıfır Atık kampanyasını destekliyor olmakla beraber kaynakta ayrıştırma tarafımızdan önerilmektedir. Oluşacak çöpler oluşturduğu kaynakta ayrıştırılmaya başlanmalı; konteynerler, taşıma araçları ve depo alanları ayrı olmalıdır. Bu sayede, ekonomik açıdan büyük fayda sağlayacağı gibi, çöpten geçim sağlayanların daha iyi şartlarda çalışmaları da sağlanabilecektir. Bunun yanında, organik çöpün kaynakta ayrıştırıldığından, gübre olarak kullanılabilmesinin de önü açılacaktır. Ayrıca, kaynakta ayrıştırma depo alanlarında oluşan çöp sızıntı suyunun da büyük ölçüde azalmasına sebebiyet verecektir.

Bütçenin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diler, hepinizi saygıyla selamlarım.