| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/286) ve 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/285) ile Sayıştay tezkereleri a) Dışişleri Bakanlığı b) Avrupa Birliği Başkanlığı c) Türk Akreditasyon Kurumu ç) Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı (Türkiye Ulusal Ajansı) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 6 |
| Tarih | : | 08 .11.2022 |
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Bakan, genelde Bakanlar buraya geldiğinde tarihi 2002'den başlatıyorlar, ben de onun için dünü anımsatarak bazı konulara değinmek istiyorum. Adalet ve Kalkınma Partisi öncesi Musul ve Kerkük kırmızı çizgimizdi, anımsayan kalmadı. Süleyman Şah Türbesi'nin bulunduğu vatan toprağı terk edildi. Gün ortasında Ankara'nın göbeğinde havai fişeklerle Avrupa Birliği kutlamaları yapıldı, o da dünde kaldı. Akdeniz'de uluslararası sularda petrol, akaryakıt arama iddiaları gündemden düştü. Ege adaları silahlandırıldı. Yunanistan Başbakanı Cumhurbaşkanının oğlunun düğününde nikâh şahidi olacak kadar yakınken adalar Yunanlıların anlaşmalar dışı kontrolüne girdi. Kardak Adası için verilen mücadele kadar adalar için ses çıkarmayıp sürecin sonunda "bir gece ansızın"la olayı seyreden ülke durumuna düştük. Bursa'da Ermenistan-Türkiye maçına can Azerbaycan bayrağı aldırılmayacak kadar Ermenistan'la yakınlaşırken birden ilişkiler koptu, şimdi "Ermenistan'la normalleşme süreci yürütüyoruz." diyorsunuz. Sayın Tayyip Erdoğan 2014 yılında "Bu görevde bulunduğum sürece İsrail'le olumlu bir şey düşünemem, başkaları düşünebilir. Tayyip Erdoğan'ı Batı ülkeleri 'Gerilimcidir.' diye tanımlayabilir. Ben egemen güçlere şirin görünme gayreti içinde olmadım, olmayacağım." diyerek İsrail için "çocuk katili" demişti, Sisi için de "Sisi'nin kendisi de zalimdir, darbecidir." ifadelerini kullanmıştı. 2012 yılında Erdoğan "Biz en kısa zamanda Şam'a gideceğiz, oradaki kardeşlerimizle muhabbetle kucaklaşacağız, o gün yakın inşallah. Salâhaddin Eyyubî'nin kabri başında Fatiha okuyacağız, Emevi Camisi'nde namaz kılacağız." dediğinden bugüne on yıl geçti, şimdilerde "katil Esad" yeniden "kardeşim Esad" noktasına dönülüyor. İsrail için konuşmanızda diyorsunuz ki: "Ortak çıkarlarımız ve karşılıklı hassasiyetlere saygı çerçevesinde iş birliği hedefliyoruz." Topluma düşman algısıyla sunduğunuz ülkeler ve liderleriyle nasıl yakın ve güvenilir ilişki kurulabilecek? Keşke yurt dışı ilişkileri iç siyasette malzeme olarak kullanmasaydınız. Bu yolla toplumun duygularını okşayıp oy alınabilir ancak ülke ilişkileri bozuldukça sorunların da derinleştiği görülüyor. 180 derece dönüşle yeni yaklaşımlara yöneldiniz.
"Ülkemizde 3,5 milyon Suriyeli geldi, 500 bini döndü." diyorsunuz, ülkemizde on yılda 1,5 milyon Suriyeli çocuk doğdu, onlar artık Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı oldu. O nedenle, 500 bin giden yerine, 1,5 milyon doğan oldu Sayın Bakan.
2007 yılında "Sudan'a tarım yapmaya gidiyoruz." dediniz, daha ortada icraat yok; şirket var, yönetim kurulu üyeleri ücret alıyor ama hiçbir girişim doğmadı.
Birleşik Arap Emirlikleri'ni 15 Temmuzu yapan olarak ilan ettiniz, sonradan birdenbire yeni ilişkilere girdiniz, yoksa Birleşik Arap Emirlikleri öz eleştiri mi verdi?
"Suudi Arabistan en iyi dostumuz." derken Kaşıkçı cinayetiyle demedik söz bırakmadınız, şimdi ilişkilerin yeniden iyi olduğunu ifade ediyorsunuz.
S-400 füzeleri, F-35'ler ayrı tartışma alanı olarak orta yerde duruyor. Kalp grafiği gibi bu dış politikayla ülkemiz ne kazandı? Atatürk'ün "Yurtta barış, dünyada barış." politikası yerine "komşularla sıfır sorun" politikası diyordunuz; pazarlıksız iş tuttuğumuz komşu ülke neredeyse kalmadı. Dış politikada ülke olarak yarattığınız iklimin takibi dahi yorucu. "Dış güçler" olarak yarattığınız düşman algısı kimleri kapsıyor, bir türlü öğrenemedik. Her seçim öncesi birkaç ülkeyle savaşa girer havası yaratılıyor; Almanya, Hollanda, İsrail gibi, suçlanan ülkeler en yakın ticari iş yaptığımız ülkelere dönüşüyor. "Müslüman kasabı" dediğimiz Sırbistan dahi en önemli ticari ülke durumuna geldi. Bu kadar gelgit tarih boyuncu hiçbir dönemde yaşanmadı.
Bu kadar zıt politikalarla, dış politikamız başarılı demek yerine, yazboz politikasıyla, başladığımız noktaya yirmi yılda tekrar dönmemiz düşündürücü. Keşke Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün "Yurtta barış, dünyada barış." ilkesi temelinde "dünyada barış yüzyılı" hedefinizi yirmi yıl önce hedefleseydiniz. Bu bağlamda, tüm ülkelerde dostane ilişkiler ve barışa dayalı bir politika doğru ve gerçekçi bir yoldur. Ülkemizin menfaatleri diplomatik süreçlerle doğru yönlendirilerek çözüme erdirilmelidir. Bu süreçte en ağır hakaretlerle diğer ülkeleri hedef koymak yerine, diplomatik ilişkiyle ülkemizin çıkarlarını korumak ve kollamaktan başka yol yoktur diyor, teşekkür ediyorum.