KOMİSYON KONUŞMASI

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Değerli arkadaşlar, ben de benden önceki arkadaşlarım gibi yeni yasama yılının hayırlı olmasını diliyor, hazırunu saygıyla selamlıyorum.

Getirilen torba yasanın genel gerekçesinde şunlar ön plana çıkarılıyor: Yeni ekonomik gelişmelere uyum, ekonomik program hedeflerinin gerçekleştirilmesi, uluslararası rekabetin geliştirilmesi, ekonomik büyümeye katkı sağlanması, dış ticaret dengesinin sağlanması ve yapılan işlemler sonucunda döviz girdisi sağlamak, ekonomik istikrarı korumak, istihdamı artırmak, işletmelerin sermaye yapısını güçlendirmek vesaire şeklinde devam ediyor. Bunu ilk defa okuyan birisi eğer bir ülkenin ekonomik gidişatı hakkında herhangi bir fikir sahibi ise varacağı sonuç şu: "Bu ülkede demek ki işler iyi gitmiyor, kendi içsel tutarlılığı olan, her şey yerli yerine oturmuş bir makroperspektif çiziliyor. Dolayısıyla, takvimlendirilmiş ve zamanlaması yapılmış bir istikrar programı var, bozulan makroekonomik dengeler yerli yerine oturtulacak." Böyle bir havaya kapılabilir ve bu da bence eğer böyle bir şeyse doğru bir şey, bunun alkışlanması gerekir ama sizin getirdiğiniz yasanın içerisinde böyle bir makroperspektif de yok, böyle bir takvimlendirilmiş, yapılması gerekenler listesi de yok. Yaptığınız iş, geçmişte uygulamaya koyduğunuz yanlış ekonomik politikalar sonucunda ortaya çıkan ve dolayısıyla -bozulan dengeleri yerine getirmek de demiyorum- biriken sorunları geçici bir süre için palyatif olarak çözmek, ertelemek; bunun dışında, bu yasanın getirebileceği bir şey yok ama yasanın kısa vadeli bir hedefi var, o da önümüzdeki seçimlerde seçmeni memnun etmeye yönelik bir durum. Ha, biz bundan mutsuz muyuz? Hayır, mutsuz değiliz. Haksızlığa uğramış insanların, sıkıntıya girmiş yurttaşlarımızın bu sıkıntılarının bir bölümünün, bir kısmının giderilmesi elbette doğru bir şey, alkışlanacak bir şey ama arkasındaki niyeti de biz kesinlikle sorgularız ve bu da burada vatandaşa bir iyilik yapmaktan, onun bundan sonraki hayatını daha düzgün yaşamasını sağlamaktan ziyade seçime yönelik bir yatırım; o da sizin siyasi tercihiniz, onun da eleştirilecek bir tarafı yok; biz eleştiriyoruz ama siz istediğinizi yapmaya devam edin.

Bize getirdiğiniz, önümüze koyduğunuz yasa teklifi, dediğim gibi bize bir perspektif vermiyor; bu, yaptığınız yanlış politikaların sonucunu bize burada tartıştırıyor ve bunu düzelttirmeye çalışıyor. Eğer doğru dürüst bir politika uygulasaydınız... Mesela diyorsunuz ki: "Ekonomik büyümeyi sağlamak..." Eğer gerçekten bu ekonomi sizin söylediğiniz rakamlarla sağlıklı bir şekilde ve sıhhatli bir şekilde büyümüş olsaydı bugün geldiğimiz noktada bu öğrenci affına gerek var mıydı? Büyüyen bir ekonomide insanlar iş bulacaklardı; çalışırken elde ettikleri gelirlerle hayatlarını idame ettirecekler, elde ettikleri gelirlerden bir kısmıyla tasarruf edecekler ve bu borçlarını ödeyebileceklerdi ama maalesef ekonomik büyüme, ekonomik politikalar o insanları işsiz bıraktı ve bu insanlar işsiz oldukları için aldıkları paraları ödeyemiyorlar, üstelik bir de bunun üstüne geçinemiyorlar. Dolayısıyla, öğrenci affıyla ilgili olarak getirdiğiniz düzenleme doğru bir düzenleme fakat bu, Türkiye'nin var olan sorunlarını çözmüyor ve çözmeyecek. Siz bununla, birikmiş bir sorunu çözüyorsunuz ve bunu öteliyorsunuz. Bu ülkede affın affıyla ilgili yasa yapıyoruz biz, daha önce yaptığımız aflara sonradan, tekrar birlikte, yine affın affı yasası getiriyoruz ve maalesef gördüğümüz nokta o ki şu anda yaptığınız açıklamalarda ortaya koyduğunuz rakamlar bize şunu söylüyor: Bu 2 milyon, 3 milyon insanın ve diğer maddelerdeki diğer yardım alanların sayısını dikkate aldığımızda bunların toplam maliyeti vergisini affettiğiniz, vergisini sildiğiniz üç beş insanın elde ettiği faydadan çok daha düşük ve siz bunu bize program olarak getiriyorsunuz ve buradan da -dediğim gibi- bir sonuç çıkarmaya çalışıyorsunuz. Bütün bunlar birer sonuç; meselenin özüne, köküne ait herhangi bir çözüm önerisi yok.

Şimdi, yasa teklifinin 3'üncü maddesinde Gelir Vergisi Kanunu'nun 82'nci maddesiyle ilgili bir düzenleme var. Ne diyor burada? Gerçek kişiler, borsada işlem gören anonim şirketlerin hisse senetlerinin belli bir miktarını alırsa ve elinde iki sene tutarsa bunlara şu şu ayrıcalıklar yapılıyor. Niye yapılıyor bu? Çünkü ülkede sermaye kıtlığı var; insanlar ellerini taşın altına koysunlar, uzun vadeli olarak bu şirketleri desteklesinler. Ama siz, temmuzun 2'nci haftasından Eylülün 25'ine kadar olan, geçen dönemde Borsa İstanbulda herkesin gözü önünde isteyerek, bilerek, taammüden yapılan işlemler çerçevesinde bu ülkedeki sermaye piyasasının uğradığı zararı görmezden gelip böyle palyatif bir çözümle miktarı 1 milyondan 2 milyona çıkarıp onun da süresini şuraya kadar uzatmak... Bunlar çözüm değil, bunlar kalıcı çözümler değil. Sizin, oturup Borsa İstanbulda bu iki ayda ne oldu, kim ne yaptı, bunu açıklamanız lazım.

Bakın, sadece bir örnek vereceğim size. 20 Eylül tarihinde Halkbankın hisse değerinin fiyatı 8,06-8,58 arasındayken 8 milyon 850 bin lot alış yaptı, takriben 75 milyon TL geri alım yaptı. Bu alımdan tam bir ay önce, 19 Ağustos tarihinde bankanın hisse fiyatı 5,70 TL, iki ay önce 4,87 TL'dir yani bir ay öncesinde de daha düşüktü. Niye buna izin verdiniz? Sermaye Piyasası Kurulu niye buna izin verdi de kamu zararı ortaya çıkardı? Banka gidip kendi hissesini daha düşükten alıp toplaması mümkünken sistem sıkıntıya girdiğinde, insanlar zarar etmeye başladığında... Ki "Küçük yatırımcı burada 5 milyar TL kaybetti." deniliyor. Bu rakama Genel Kurulda itiraz edildi. Yanlış olabilir ama bu yanlışı söylemek bizim hatamız değil, bizim ayıbımız değil, sizin ayıbınız. Siz o önergeye "evet" diyecektiniz ve bunu araştırıp bize "Bakın, gördünüz mü, bu yanlış; doğru olan buydu." demeniz gerekirdi ama böyle bir şeyi yapmadınız siz.

Onun dışında -arkadaşlarım da söyledi benden önce- maddeye kur korumalı mevduatın adını bile yazmaktan utanıyorsunuz, "kur korumalı mevduat" demekten bile utanıyorsunuz. Bunun içine girdiniz. Bir çıkış stratejiniz var mı? 31 Aralık 2022'ye kadardı, şimdi 31 Aralık 2023'e kadar uzattınız. 31 Aralık 2023 geldiğinde gerçekten ne yapacaksınız, nasıl çıkacaksınız bunun içinden?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Onu muhalefet düşünsün, muhalefet, o iktidara geliyor.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Şimdi farkında değilsiniz belki, siz de bunun farkında değilsiniz ama ben size söyleyeyim, buradan da belki kendinize bir şey çıkarabilirsiniz. Bunun dolar karşılığı değişmiyor, dolar yükümlülüğü sabit kalıyor ama bunun TL karşılığı artıyor. Siz, kurun 18 lira, 19 liradan, 1 trilyon 500 milyarın ortaya çıkaracağı geri dönüş alımı başlarsa eğer, başladığı bir ortamda -ki başlayacaktır- hiç çıkamayacaksınız oradan; kurun 5 lira olduğu zaman, efendim, 300 milyar, 400 milyar TL'nin döviz alımına yöneldiğiyle arasında çok büyük fark olacak, siz bunu tutamayacaksınız. Gerçekten bize söyler misiniz, çıkış stratejiniz nedir, hangi makro büyüklük?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Muhalefete bırakıyorlar, muhalefete, gelecek iktidarlara.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Bunu Mecliste, Genel Kurulda Sayın Bakana da sordum, Sayın Maliye Bakanına da sordum ama yine cevap yok. Burada bir kere daha soruyorum: Sayın iktidar milletvekili arkadaşlarım, 31 Aralık 2023 geldiğinde çıkış stratejiniz nedir, ne olacak; o dönem ne bekliyorsunuz ki siz o tarihte buna son vereceksiniz?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Onlar yapmayacak.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Büyüme ne olacak, cari açık ne olacak? Kur korumalı mevduattan o faizler ne olacak? Büyüme oraya geldiği zaman "Artık, tamam, biz bunun altından kalkabiliriz." deyip buna son verdiğinizde, insanlar tekrar döviz alımına yöneldiğinde ne yapacaksınız?

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bilmiyorlar.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Var mı böyle bir planınız, projeniz?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Dolayısıyla affın affını yapmak, biz bundan sonra...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Şu anda bu görüşmekte olduğumuz afların affı için tekrar, bir sene sonra, iki sene sonra yasa getirebilirsiniz ama sizin buna ömrünüz yetmeyecek, iktidar değişecek. Bizim önümüze siz bir bırakıp gideceksiniz ama biz bunun üstesinden geleceğiz; hiç şüpheniz olmasın.

Teşekkür ediyorum.