KOMİSYON KONUŞMASI

NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) - Ben de Sayın Bakanı, Komisyon üyelerini, Maliye Bakanlığının bürokrat çalışanlarını ve basın emekçilerini bir kez daha saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, sunum yapıldı tabii ki. BDDK'nın sunumunu hep birlikte dinledik. Sunumdan anladığımız kadarıyla Türkiye'de finans sektöründe 52 bankanın olduğu, bankacılık sektörünün sağlam temellere dayandığı, öyle olduğu için uluslararası pek çok ekonomisi güçlü olan, temelleri sağlam olan bankaların, uluslararası pek çok bankanın Türkiye'de şube açtığı ve faaliyete geçtiği şeklinde bilgilendirme yapıldı. Yalnız bu sunumda Bank Asyayla ilgili bir şey göremedik yani kişisel olarak da merak ettim tabii ki. Yani TMSF tarafından el konuldu, Türkiye'de çok büyük sansasyonel bir durum da yarattı bu konu tabii özellikle AKP'nin cemaatle olan çatışması nedeniyle. Bir sürü bilgi burada hep olumlu yönleriyle verilmiş ama neden bu broşürde TMSF'nin el koyduğu Bank Asyayla ilgili bir bilgilendirme yok? Ben onu merak ediyorum neden alınmamış diye. Kamuoyunda şöyle bir algı var aslında: Tabii, TMSF, işte BDDK bağımsız olan kurumlar fakat Bank Asyaya el konuluşla birlikte bu kurumun bu paralel yapıyla, cemaatle AKP çatışması arasında taraf olduğu ve bu işte, paralel yapı-AKP savaşında operasyonel kurumlardan biri olduğu şeklinde yani o hâle geldiği biçiminde; bence bu da sayın yetkililer tarafından açıklanması gereken bir konudur diye düşünüyorum.

Şimdi, şöyle bir bilgi var elimde, ne kadar doğru onu da bilmiyorum ama bilgi isteyeceğiz yani bu konuda. Deniliyor ki yazılıp çizilen yazılarda "Bank Asya kâr eden bir kurumdu. Tam kâr edildiği sırada, işte bu iktidar ve cemaat arasındaki kavgadan dolayı iktidar tarafından zorla el koyduruldu ve bir yılda bu banka 378,7 milyon zarara uğratıldı." TMSF tarafından zarara uğratıldığı yazılıp çiziliyor ve tabii ki TMSF'nin atadığı işte geçici yönetim de bu faturayı çalışanlara çıkarmaya çalışıyor. O nedenle bu geçici yönetim tarafından çalışanlara her ay on beş gün ücretsiz izne çıkabilecekleri konusunda bir resmî yazı gönderiliyor; tabii bunlar yazılan çizilenler dediğim gibi. Bu konuda da bilgi vermenizi rica edeceğim.

Şimdi, tabii Sayın Bakanın sunuşunda vardı; diyor ki: "2016 yılında siyasi belirsizliklerin ortadan kalkması, gelirler politikasıyla yurt içi talepte beklenen canlanma ve en büyük ticaret ortağımız olan Avrupa Birliğinde beklenen ekonomik toparlanma sonucunda büyümenin yüzde 4,5 seviyesine ulaşmasını bekliyoruz."

"Siyasi belirsizliğin ortadan kalması" şeklinde bir tanımla yapılmış. Bu nasıl kalkacak? Yani siyasi belirsizliği şu anda nasıl tanımlıyorsunuz? Mesela bize göre, yani bana göre siyasi belirsizlik var hem de çok ileri boyutlarda var. Ülkenin belli bir bölümünde yaşanan bir tablo var, çatışmalı bir durum var. Bu çatışmalı durumdan kaynaklı, örneğin Diyarbakır'da aylardır ticaret durmuş durumda. Yani aylardır 1 milyonun üzerinde yani ilçeleriyle birlikte 2 milyona yaklaşan bir kentte, ticaretin, alışverişin, turizmin merkezi olan Sur'da bütün alışveriş merkezleri kapalı sokağa çıkma yasakları nedeniyle. Bütün oteller ve moteller kapalı, bankalar artık iş yapmak isteyen hiç kimseye diyeceğim neredeyse -iş çevrelerinin bize verdiği bilgi- kredi vermiyorlar, kredi kullandırmıyorlar, kredi almış olanlar bankalara kredilerini ödeyemiyorlar. 2 milyonluk bir kentte ayda dört gün hayatı ve yaşamı durdurma eylemleri yapılıyor yani her hafta ortalama bir gün olmak üzere ayda dört gün bütün bankalar da kapalıdır. Yüzde 100'e yaklaşan bir katılım var bu eylemlere, yani Hükûmetin bu açılan hendeklere ve barikatlara yönelik yaptığı operasyonları protesto etmek için yaptığı eylemlere yüzde 100'e yaklaşan bir katılım. Dolayısıyla yani başta Diyarbakır olmak üzere bölgenin genelinde hem siyasi istikrarsızlık var hem ekonomik istikrarsızlık da giderek tabii ki artıyor.

Artı, Kürt sorunu çözülmezse ki öyle gibi yansıyor hem Cumhurbaşkanının söylemlerinden hem Başbakanın söylemlerinden. Baharın da gelişiyle birlikte yeni, çatışmalı bir sürecin başlayacağını öngörmek yani öngörmemek diyeyim mümkün değil, öngörülüyor yani bu. Çatışmalı bir sürecin başlamasıyla ekonominin ne kadar zayıflayacağını biz biliyoruz. İşte bu zamana kadar yaşanan çatışmalar nedeniyle 400 milyar doların üzerinde bir para harcadığını Türkiye'nin biliyoruz ve yeniden başa döndüğümüzü düşünüyorum ben. Eğer yani şu birkaç ay içerisinde gerçekten sorunun çözümüne yönelik bir adım atılmazsa, hele hele yeni anayasa yapım süreci bu anlamda değerlendirilmezse öngörüm odur 90'lı yılları da aşacak yeni çatışmalı bir süreç başlayacak. Bunun tabii metropollere yansımaması mümkün değil, turizme yansımaması mümkün değil yani komple Türkiye'de ekonomik ve siyasi istikrarın bozulacağı bir dönemi yaşayacağız gibi duruyor. Umuyorum ve diliyorum ki böyle olmaz yani biz sorunun çözümü yönünde bir çaba harcarız ve hep birlikte Türkiye'yi, yaşadığımız bu ülkeyi en azından şimdiki noktadan daha ileri bir noktaya taşırız diye düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum.