KOMİSYON KONUŞMASI

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - Sayın Başkanım, ben hem Komisyon üyemiz adına da rica etsem süre olarak...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Toleranslı davranacağım.

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - Peki, çok teşekkür ederim.

Değerli Başkan, saygıdeğer Komisyonumuzun üyeleri; bu bizim "çift bütçe" olarak tanımladığımız veya "ek bütçe" olarak gelen bu teklif üzerine ben de İYİ Parti adına söz almış bulunuyorum.

İşin doğrusu şu: Bugün kendi başına bir ekonomik krizden bahsetmek yanlış. Bugün ekonominin de içinde olduğu bir devlet krizinden söz etmek lazım; idari yetersizliğin, ekonomik krizin de içinde olduğu bir devlet krizi söz konusudur. Eğer böyle çıplak bir gerçeği masanın üzerine koyup konuşmazsak, saklayarak, perdeleyerek, tevil ederek gidersek gerçekten millet adına aldığımız sorumluluğun gereğini yerine getirmemiş oluruz.

Evet, ekonomide fotoğraf belli, bunun üzerine çok konuşmaya gerek yok; bütün arkadaşlarımız konuşuyor. Yani AK PARTİ sözcülerinin de bu konudaki konuşmalarının, ses tonlarının, ses renklerinin bugünkü fotoğraf üzerinde ne kadar kötü ve dip olduğu konusunda bir itiraza gerek yok; Sayın Bakanın ve son zamanlarda karşılaştığımız Sayın Bakanların açıklamalarını üst üste koyduğumuzda birbiriyle örtüşen iki açıklamasının olmadığını görmek bunu gösteriyor. Bugün ne demek "İyi ekonomi?" İyi ekonomi yarınları görmek... Bugün dahi bu salonda kim öğleden sonranın görünebildiğini söyleyebilir? Bir gerçekle yüzleşmeden bunlarla çözüm müzakere etmek mümkün değil.

Sayın Bakanım, öncelikle şunu söyleyeyim: Bu teklifte ve ekonomi kurmayları ve yöneticiler olarak yaklaşık dört senedir yaptığınız bütün açıklamaların sonucu şudur: Ne ekonomik durumu kavrıyorsunuz ne de enflasyonun nedenini anlamış durumdasınız. Dolayısıyla ya 2 tane gündeminiz var -bir gerçek gündeminiz ve kamuoyuyla paylaştığınız gündeminiz- ya da gerçekten bu meselelerin çok uzağında yorumlara ve düşüncelere sahipsiniz. Bakın, bugünkü Türkiye fotoğrafının, ekonomik fotoğrafının iki temel nedeni var: Biri, güven çöktü. Türkiye'de güvenle ilgili çöküşü faizinden çok anlayabiliyoruz. Dünyada bunun göstergesi var. Hangi ülkenin uluslararası risk primi yüksekse bu güvenle ilgilidir. Sayın Öztürk, İspanya konusu da herhâlde enerjiyle ilgili galiba, o 45; 8,7 OECD'deki ortalama. Şimdi, bu, güvenle ilgili. Bakın, neden güven yok? Neden sizin var zannettiğiniz, üzerinde hasrettiğiniz...

Sayın Bakan, dinlerseniz çok sevinirim Sayın Bakanım. Biz gerçekten çok gayret sarf ediyoruz Sayın Bakanım bunlarla ilgili, siz de lütfen dikkatinizi verirseniz şu kısacık süreçte, çok sevinirim.

Şimdi, bakın, 8 ana program ilan etmişsiniz, 6 da ara program ve hedef ilan etmişsiniz, Allah aşkına bunlardan bir tanesinin döviz kuru, faiz kuru tutmaz mı ya? Böyle bir ekonomi yönetimi olur mu? Bir tanesinin... 6 Eylül 2021'de Sayın Erdoğan'ın, Sayın Cumhurbaşkanının açıkladığı üç yıllık Yeni Ekonomi Programı belli. Üç yıllık Yeni Ekonomi Program bize diyor ki 2022 yılında döviz 9,27, enflasyon da 9,8 olacak. Şimdi ne yapsın vatandaş? Bak onun için, Samsun'da bir teyze 1.100 liralık bayram ikramiyesini getiriyor, "Bana 1 gram altın ver." diyor, kuyumcu para üstü 210 lirayı veriyor, "Bununla da dolar ver." diyor. Neden dolar istiyor? 3 lira kazanmak için değil vallahi, "Bir ay sonra ekmeği azalmasın." diye. Şimdi, bunun farkında olmak lazım, bu güveni yeniden inşa etmek lazım. İnşa etmeniz mümkün mü? Değil. Onun için -sonda söyleyecektim, arada söyleyeyim- gerçekten bu bütçe teklifi yerine, Sayın Erdoğan istifa teklifini gönderseydi Türkiye'de ekonominin nasıl canlandığına hep beraber bu salondan çıkmadan şahit olurduk. Güven yok, bu kadrolarla bir güvenin tesis edilme imkânı da yok.

Bakın, ben size başka bir şey söyleyeyim, çok basit bir şey söyleyeceğim. Cumhurbaşkanını...

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Kime güvenecek?

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - Millet İttifak'ına güveneceksiniz; bir dahakinde; göreceksiniz.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Aday kim? Olmayana nasıl güvenirsin?

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - Şimdi, yeni hikâyesi kalmayan iktidarı zaten kaybetti demektir, sizin de göstergeniz bu.

30 Aralık 2021, bakın, Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi Başkanı Göksel Aşan -ekonomi yönetiminde bundan daha büyük kimler var- "Ocakta enflasyonu negatif bekliyorum." diyor ya! Arkadaşlar, lütfen ya, milletin vekili olarak gidin söyleyin bunlara ya. "Negatif bekliyorum." diyor, 11,1 çıkıyor Sayın Bakanım ya! Siz, esnaf olarak, sanayici olarak, tüccar olarak, emekli olarak kime güveneceksiniz ya? Nasıl bir güven tesisi? Böyle bir şey yok. Bu, öyle perdelenerek veya hafife alınarak esprilerle yapılacak bir süreç olmaktan çoktan çıkmış durumda.

Bakın, enflasyon konusunda anlamadığınız şey şu: Türk lirası tasarruf aracı olmaktan çıkmıştır, bu kadar net ve bunu siz çıkardınız. Özellikle KÖİ projelerinde 160 milyar dolarlık bir ihale yaptınız, bütün elektrik ihalelerini dolar üzerinden yaptınız, iç borçlanmayı dolar üzerinden yaptınız; biz bütçede bunları söyledik ve bizi ciddiye almadınız, muhalefeti ve gerçekten engin bir şeyle davrandığınız için de hiç dikkat etmediniz. Biz hâlbuki çok dikkat ediyoruz, bakın, çok dikkat ediyoruz; birçok konuda da sizin yanlışlarınızı bile devlet adına sessizlikle karşılıyoruz ve destekliyoruz ama şunu misal söylüyorum: Dış politikada hem Cumhuriyet Halk Partisi'nden hem İYİ Parti'den çok büyük destek almanıza rağmen, Suud Prensine, halı yerine yere serdiğiniz devletin itibarıdır; bu derece olmaz. Lütfen, hepimizin devleti, hepimizin üzerindeki bir kubbe bu; hepimizin adına bunları söylüyorum.

Bakın Sayın Bakanım, Türk lirası, tasarruf aracı olmaktan çıktı. Şimdi, Sayın Öztürk rakamlar üzerinden söylüyor, tarımda ve benzeri de mevcut rakamlar onu yalanlamıyor. Ya, KKM'de karşı karşıya kaldığımız risk bugün itibarıyla 200 milyar lira. Düşünün siz, Merkez Bankası yüzde 14'le buradan bankalara faiz verecek, banka buradan bunu yüzde 25'le hazineye verecek. Efendim, Sayın vekiller, bankaların nisandaki yıllık ortalaması yüzde kaçtır? Bankaların yıllık kârı kaçtır? Soruyu buraya soruyorum. Yüzde 707. Öyle bir durum olur mu! Elbette ki ek bütçe getireceksin. Ek bütçe değil bu, çift bütçe ve yeniden bütçe.

Şimdi, bu şartlarda kime güveneceğiz; Bakana mı, Merkez Bankasına mı, Cumhurbaşkanına mı, Cumhurbaşkanının açıkladığı Orta Vadeli Plana mı, daha önce Sayın damat Bakanın açıkladıklarına mı hangisine güveneceğiz? Dolayısıyla elbette ki güven bitti.

Türk lirası, bakın, bir şey daha söylüyorum, değişim ve değer ölçüsü olmaktan da çıkıyor. Millî para, bir bayraktır, çıkıyor. Ve bizim ilk yapacağımız şey, Allah nasip ederse, bu millet bize "Evet." derse bu dolarla yapılmış anlaşmaların tamamını masanın üzerine getirmek.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Döviz krizi para krizine dönüşüyor Sayın Bakanım, bunu aklınızın bir kenarına yazın, hafife almayın.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Toparlayabilirseniz ara vereceğiz.

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - Toparlayacağım efendim.

Değerli Bakanım, bunlar siyasal ayaklarıyla beraber ekonomik, teknik değerlendirmeler çünkü siz burada belki siyasal kimlikle oturmuyorsunuz ama siyasal yapıyı da temsil ediyorsunuz aynı zamanda. Ya, bir kere bile burada bir bütçeyi Sayın Cumhurbaşkanının hiç olmazsa izlemesini çok arzu ederdik doğrusu.

Şimdi, değerli Bakanım, dolayısıyla, bugün Türkiye'de enflasyon, dolar ve bir şey... Bakın, ben şöyle bitireyim isterseniz. Sayın Erdoğan'ın 27 Şubat 2015 tarihli bir konuşmasından satır başlarını okuyorum; bu benim değil, Sayın Erdoğan'ın ve ben bunu kendi adıma tekrar etmekten bile hicap duyuyorum. "Vatanı satmak, kendi dirayetsizliğiniz, kendi iş bilmezliğiniz yüzünden ülkeyi kriz üzerine krize sokmakla olur; vatanı satmak, yüksek faizle, yüksek enflasyonla, kötü yönetimle ülkenin ve milletin kaynaklarını heba etmekle olur." Biz, asla bir siyasetçiyi vatanı satmakla suçlamış bir parti değiliz ama bizzat Erdoğan'ın bu sözleriyle yüzleşip nasıl bir yanlışta olduğunuzu görmesi ve siyasi ahlak ve siyasi sorumluluk gereği Türkiye'de yönetimden kenara çekilmesini ve Türkiye'nin önünü açmasını bekleriz.

Saygılar sunarım.