| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297) ve Sayıştay tezkereleri a) Vakıflar Genel Müdürlüğü b) Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı c) Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ç) Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı d) Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu e) Atatürk Araştırma Merkezi f) Atatürk Kültür Merkezi g) Türk Dil Kurumu h) Türk Tarih Kurumu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 28 .01.2016 |
ERKAN HABERAL (Ankara) - Teşekkür ediyorum efendim.
Benim sürem biraz az oldu ama, çok not almıştım.
Sayın Başbakan yardımcılarım, sayın Komisyon üyelerim; hepinize çok teşekkür ediyorum.
Öncelikle, sayın vekillerin konuşmalarını büyük bir dikkatle dinledim; Aykut Bey'i, Mustafa Bey'i, notlar aldım, kısmen katılıyorum, bayağı bir kısmına katılıyorum. Açıkçası çok merak ediyorum Sayın Bakan, özellikle siz Sayın Akdoğan, siz de katılıyor musunuz bu eleştirilere?
Ben, tabii, Milliyetçi Hareket Partisinin bir bireyi olarak daha farklı yaklaşıyorum, Türkiye'ye daha farklı bir açıdan bakıyorum. Önce şükretmek lazım ki bir vatanımız var, ne mutlu bize ki bir bayrağımız var, ne mutlu bize ki kimseye ihtiyacımız yok, müstemleke de değiliz.
Burada özellikle dikkat ettim, Plan Bütçe Komisyonu olmasına rağmen bazı vekil arkadaşlarımız hâlâ ısrarla kendi... İsim de vereyim, burada kendisi yok, Sayın Paylan "Ben Ermeni'yim." diye başladı, gitti. Ben de Türk'üm. "Ben Ermeni'yim." Toplumda geçmişte olan bazı olaylar hâlâ bu ülkeye, bu ülkenin vatandaşlarına düşman olmayı gerektiriyorsa ben de Türk'üm. Siz Türkiye'yi böyle ayrıştırmaya kalkarsanız bu iş Urartular'a gider, bu iş ta Metehan'a kadar gider. Toplumda Türklerin tarihine baktığınız zaman Türkler birbiriyle tarih boyunca hep savaşmış; Oğuzlar Kıpçaklar'la savaşmış, Türk beyliklerinin hepsi o zaman -Allah korusun, Karamanoğullarıyla Dulkadiroğulları, Candaroğulları falan- bütün beylikler -ki her biri Türk- birbiriyle savaş yapmış. O zaman şimdi bütün vilayetlerimizin, bütün bölgelerimizin birbirine düşman olması lazım, düşman gözüyle bakması lazım.
Bakın, sayın vekile ben daha evvel anlattım, Genel Kurul salonunda anlattım ısrarla bu tutumunu devam ettirdiği için. Türk tarihçileri çıkıp dediler ki: "Türkiye'de bu işi siyaset çözemez, bu işi bilim çözer, tarihçiler çözer. Buyurun, Türkiye'nin bütün arşivini açıyoruz. Siz de Ermenistan'ın bütün arşivini açtırın, ortak bir heyet kuralım, bu sıkıntı çözülsün." Türkiye Cumhuriyeti devleti, Dışişleri Bakanlığı ve Başbakanlık buna onay verdi, izin verdi. İzin vermeyen kim oldu biliyor musunuz? Ermenistan devleti oldu. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları her şeyin farkında, her şeyin ayrımında. Çok enteresan, özellikle sayın vekil konuştuktan sonra şöyle bir notlarıma baktım, bugün ayın 28'i; 28 Ocak 1982'de Türkiye'nin Los Angeles Başkonsolosu Kemal Arıkan öldürüldü. Saldırıyı Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları Örgütü üstlendi. Şimdi biz de bunu mu diyelim? Siz de bizim ne kadar büyükelçimiz, ataşemiz varsa her birini bombalı saldırıda öldürdünüz, yok ettiniz mi diyelim? "Kardeşçe, dostça, iç içe -halkların kardeşliği- hep beraber yaşayalım." diyenler herkesle kardeş oldular maşallah, farkındayız, bir Türklerle kardeş olamadılar. Bu ne iş? Bunu bizim bir Türk vatandaşı olarak, Türkiye Cumhuriyeti'nin kazanımlarını yaşayanlar olarak, aziz şehitlerimizin, bu vatan için kendisini heba eden yüzbinlerce aziz şehidimizin hatıralarına sahip çıkan bireyler olarak kabul etmemiz mümkün değil. "Silopi'de duvarlarda böyle yazılmış." Yazılmış, doğru, gördük. Ya diğer duvarlarda yazılanlar, niye onu göstermiyorsunuz? Diğer duvarlarda olanlar Türk milletinin hayrına mı? 1 Ocaktan bu tarihe bugün itibarıyla 37 şehidimiz var bizim bölgede, 37 özel harekâtçımız gitti, uzman çavuşumuz gitti, askerimiz gitti, 30'a yakın bacımız dul kaldı, 35'e yakın çocuğumuz yetim kaldı. Biz çıkıp siz bizim düşmanımızsınız mı dedik, hanginize dedik bunu?
AHMET YILDIRIM (Muş) - Kim söyledi ya "Düşmanımızsınız." diye? Garo'nun ağzından bir kelime çıktı mı "Düşmanımızsınız." diye?
ERKAN HABERAL (Ankara) - "... mı?" dedik diyorum, soru soruyorum.
AHMET YILDIRIM (Muş) - Hayır ama soru sorarken "Benim sözüme düşmanmış gibi yaklaştı." diye cevap veriyorsunuz, yok öyle bir şey.
ERKAN HABERAL (Ankara) - Ben sizi gayet dikkatli dinledim Sayın Yıldırım. Biz size nasıl bakıyoruz, siz bize nasıl bakıyorsunuz, biz gayet farkındayız her şeyin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Haberal, toparlar mısınız lütfen?
ERKAN HABERAL (Ankara) - Her şeyin gayet farkındayız kusura bakmayın.
Genel Kuruldaki bütün konuşmalarda, söz aldığınızda tek şey var: Bölge. Plan Bütçeye geliyorum, bütün elemanlarınız aynı şeyi anlatıyor: Barış.
AHMET YILDIRIM (Muş) - Eleman değiliz biz burada Beyefendi, biz burada eleman değiliz. Siz orada milletvekilisiniz, biz de burada milletvekiliyiz.
ERKAN HABERAL (Ankara) - Onun için siz ne söylüyorsanız ben de aynı şeyi söyleme hakkına sahibim.
AHMET YILDIRIM (Muş) - Biz size ne zaman "eleman" dedik?
ERKAN HABERAL (Ankara) - Ben size "eleman" mı dedim?
AHMET YILDIRIM (Muş) - Evet, "elemanlarınız" diyorsunuz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Milletvekilleriniz canım, "eleman" sözünde bir şey yok.
ERKAN HABERAL (Ankara) - Ne zaman "elemanlarınız" dedim?
AHMET YILDIRIM (Muş) - Bakın, bilinçaltınızdaki hakir bakış açınızı döküyorsunuz siz.
ERKAN HABERAL (Ankara) - Lütfen benim sözümü bölmeyin.
Biz, bu ülkenin varlığı, bütünlüğü, millî beraberliğimiz için ne yapılması gerekirse yaparız, neye destek olunması gerekirse oluruz. Sayın Bakan, özellikle, bakın, siz bizim düşmanımız değilsiniz. Bir tesadüftür, her 2 Sayın Bakan da Ankara milletvekili, ben de Ankara milletvekiliyim ama siz benim siyasi rakibimsiniz, düşmanım değilsiniz. Burası Türkiye Cumhuriyeti, siz Türkiye Cumhuriyeti'nde Hükûmet görevini görüyorsunuz. Biz bu ülkenin bekası için, millî birlik ve beraberliğimiz için ne gerekiyorsa size her türlü desteği veririz ama lütfen "açılım" demeyeceksiniz. Açılımın sonucu Habur oldu, gördük, hep beraber yaşadık. Habur'dan sonra ne oldu? "..."(x) dedik, Kürdistan'a selam gönderdik hep beraber değil mi Sayın Bakanım? Açılımın zirvesini yaptınız Dolmabahçe'de. Ama ne oldu? Açılım vatan evlatlarının cesetleriyle, tabutlarıyla doldu, al bayrağa sarılı tabutlar gelmeye başladı peş peşe bu memlekette.
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) - Yapılmasaydı daha fazla gelecekti.
ERKAN HABERAL (Ankara) - Bugün, Meclis iradesini yok sayan bir zihniyetin... Sayın Başkanım, özellikle Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerinin oylarıyla seçilmiş...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Haberal, lütfen son sözlerinizi alayım.
ERKAN HABERAL (Ankara) - Ama daha Atatürk'e gelecektim, Sayın Tuğrul Bey beni bekliyor efendim, iki dakika müsaade edin Sayın Başkan.
BAŞKAN - Uygulamamız böyle değil, size bir dakika vereyim. Siz çünkü bir dakikada zaten Atatürk'ü anlatırsınız, orada bir sıkıntı yok.
Buyurun.
ERKAN HABERAL (Ankara) - Peki, teşekkür ederim.
Sayın Meclis Başkanının seslendiği ve sırtını dönüp giden bir kişiye Sayın Cumhurbaşkanı randevu verirse bu millî iradeye haksızlıktır Sayın Bakanı, özellikle bu konuda çok hassasız. Biz -demin söyledim- rakibiz, düşman değiliz ama bu Meclis bizim, biz Türkiye Cumhuriyeti'nin her değerine sahip çıkmak için varız.
Sayın Tuğrul Bey, Sayın Başbakan Yardımcım...
BAŞBAKAN YARDIMCISI YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) - Ben rakip bile değilim. Ben bu tarafa geçince siz vekil oldunuz.
BAŞKAN - Sayın Türkeş, lütfen efendim.
ERKAN HABERAL (Ankara) - Ama şimdi bunu söyleyince ben soru sormayayım mı?
BAŞKAN - Bunu dışarıda konuşun.
ERKAN HABERAL (Ankara) - Peki o zaman, siz bunu çok güzel ifade ettiniz, ben de o zaman bir şey söyleyeyim.
Efendim, bu yazdığınız şeyler, beni gerçekten çok üzdü. Niye üzdü? Meclis Kütüphanesinde aynısı var biliyor musunuz? Bunun için Başbakan Yardımcılığı yapmaya gerek yok. Meclis Kütüphanesinin bütçesi de bu kadar. Millî Kütüphaneyi değerlendirin, kullanın, sizin için daha uygun olur. Atatürk Araştırma Merkezinin yaptıklarına bir baktım, ne yapmış diye, burs vermiş, rahmetli - mekânı cennet olsun- babanız çok daha fazla insana burs verdi Sayın Türkeş, bunu unutmayalım lütfen. "Atatürk ve eserleri hakkında bilimsel araştırmalar yapmak, yaptırmak ve sonuçlarını yaymak." Atatürk'ün araştırılacak bir şeyi kalmadı, Atatürk'ü biz biliyoruz, bu millet biliyor, Atatürk'ün ışığından faydalanın biraz, Atatürk'ün evrensel ilkelerini biraz uygulamaya koyun Sayın Türkeş, bu milletin ihtiyacı olan bu. Siz kafanızı kaldırıp Atatürk'ün ışığını görürseniz zaten sizin yeterince yolunuzu aydınlatır.
Teşekkür ediyorum efendim.