BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Sayın Başkanım, KİT Komisyonunun değerli üyeleri, Sayıştayın kıymetli temsilcileri, kurumun değerli yöneticileri; öncelikle hoş geldiniz.

Şimdi, tabii, sunumunuzda o kadar güzel şeylerden bahsettiniz ki, işte MİLGEM'lerden, karakol gemilerinden, işte mühimmatlardan yani işte buna Azerbaycan da dâhil çok kısa sürede büyük işlere imza attığınızdan; biz de burada şahitlik ettik ve gurur duyduk. Şimdi bu kadar büyük işlerin yanında bu işte hepimizin kafasında soru işareti doğuran şu: 50 milyon ve Tank Palet Fabrikası... Bundan öncesinde, Makine Kimyada siz de buradaydınız Yönetim Kurulu Başkanı olarak yani bugün ülkenin gücü bunu trilyon kere yapmaya yeter. Yani bunu konu hâline getirmek, bugün gündeme getirmek bizi üzüyor. Yani 50 milyon dolar para değil, siz kişi başı 10 milyon dolardan bahsediyorsunuz, diyorsunuz ki: "Biz 10 milyon dolarlık proje büyüklüğüne ulaşacağız. 273 kişi var. Şimdi bunun karşılığında da 50 milyon dolar teknolojik yatırım yapılacak, bununla ilgili biz de tanklarımızı işte bilmem ne yapacağız." Ben hakikaten bulamıyorum.

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Ya, Allah'ınızı severseniz, bunun muhatabı burası mı ya?

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Ya, muhatabı kimse onu da sen söylersin, biz bulduğumuza konuşuyoruz.

LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Bir teşekkür edin, başarılar dileyin, moral olsun.

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Ya, seviyoruz arkadaşları, bunu samimiyetimle söylüyorum ama ben onların içinin kan ağladığını biliyorum, hislerine tercüman olmak için söylüyorum, tamam mı? Bakın, başarı da diliyoruz. Tercüman olmak için söylüyorum. Yapabilirler yani burada sadece onları cesaretlendirmek adına bunu söylüyorum: Yani bugün bunun yapılamayacak hiçbir tarafı yok. Zaten mayın temizleme makinesinden bahsettiniz. Şekline baktığınız zaman da paletiyle, motoruyla, diskleriyle tanka ne kadar benzediğini görürsünüz. Önüne mayın temizlemeyi değil de onun üzerine işte top fabrikasında veyahut neyse onları getirip monte ettiğiniz zaman bunları 10 numara yapabileceğinizi biliyoruz ama üç beş tane... Adına bir şey de söylemiyorum işte "Mevlâna-Şems" diyor bir arkadaşımız. Yani "Ben bunu yaparım. 'Yap.' dedi, yaparım." Yani bugün BMC'nin motorunun bile yerli olmadığını biliyoruz biz. Yani "Ben yerliyim." demekle yerli olunmuyor, "Yerliyim." demeyle yani kaportasını veyahut da 4 tane aksını maksını, lastiğini, tekerini toplamayla olmuyor ki; zaten motoru bir türlü çözülemedi, siz şimdi bunu hibrit motor yapacağını söylüyorsunuz. Yani burada ne aşamadayız? Bir defa, Sakarya, bulunduğu arazi başlı başına bir iş. 1 milyon 800 bin metrekare arazide siz tarih yazarsınız. Yani o arazi de bugün sanayinin göbeğidir. Şöyle genel manada bir düşündüğünüz zaman, burada ben tarih yazabileceğinizden, yazacağınızdan eminim. Yani yanlıştan dönmek de bir erdemdir, yanlışta ısrar etmek cehalettir bence yani. "Yanlış olmuş." bunu söylese arkadaşlarımız diyeceğimiz hiçbir şey yok; yani bu yürümedi. Tabii, adam tüccar adam; aldı, sattı, üzerinden 3 kuruş para kazandı "Ben bundan işte şu kadar milyon dolar kazandım." ee, şimdi bizim tank yok ortada, yani ortada şimdi tank yok. Çok başarılı operasyonlar yaptık ama hastayı kaybettik yani, bunun sonucu buraya geliyor. Onun için, bunun son durumu nedir?

E, şimdi "Burada denetliyoruz." diyor arkadaşlar. Tamam, bir üst Komisyondur, siz de şirket yönetimi olarak birileriyle bir anlaşma imzaladınız. Biz de burada içeriğini bilmediğimiz bir anlaşmada az mı yaptınız, çok mu yaptınız, kim uydu, uymadı... "Bu, ticari sır." Yani milletin temsilcilerinin nasıl... Mesela kime ticari sır değil? Bunu zaman zaman işte hasta garantililerde de görüyoruz. Şu an hasta garantili alan bu şirketleri uluslararası arenada pazara açtılar, pazarda bu yatırımcıların tamamı bunların her türlü sözleşmesini görüyor; görmezse zaten satın alamaz ama biz, yani milletin temsilcileri bu sözleşmeleri göremiyoruz. Biz de şimdi içeriğinde ne olduğunu bilmediğimiz bir sözleşme üzerinde yorum yapmaya çalışıyoruz yani sondaj vuruyoruz; petrol buradan mı çıkar, oradan mı çıkar, böyle mi olur, şöyle mi olur? Ben her şeyin milletin gözünün önünde cereyan etmesinin taraftarıyım. Onun için, bilmediğimiz konularda da sadece yorum yapıyoruz. Burada son durum nedir? Tabii ki Türkiye'nin buna acil ihtiyacı var yani bu projenin de yürümesi lazım. İşte en son "hibrit motor" diyorsunuz. Bununla ilgili bir çalışma var mı? Yani bugün artık Türkiye'nin savunma sanayisiyle ilgili kurum ve kuruluşları oturdu. Bunların altından tümüyle kalkacak vaziyete, duruma sahip. Bir an önce bu işten vazgeçilmeli. İşletme hakkını devrediyorsunuz; yani bu bir nevi kiralama. İşte yirmi beş sene onlar işletecekler, güya sizden daha iyi işletecekler, daha verimli işletecekler ve devlet de bu işten kârlı çıkacak. Siz kendinizi tarif ettiğinizde benim karşıma siz oturdunuz, o arkadaşlar gelse -çünkü ilk 2020'de yürüteceğini söylüyordu arkadaşlarımız, 2018'de 3 tane firma katılmış "2020'de tank yürüyecek." diyorlardı- onları da dinlesek "Dalga mı geçiyorsunuz? Siz gidin dışarıda bir hava alın." deriz. Yani ortada hiçbir şey yok. Onun için buna da ben sizin el atmanızı... Biz savunma sanayisine, İçişleri Bakanlığının bütçelerine destek verdiğimizi... Parlamentoda da veriyoruz. Yani parti olarak bu memleketin faydasına ne varsa "evet" diyoruz, yanlışlarına da "hayır" diyoruz; toptan reddettiğimiz bir şey yok. Yani bugün de aşağıda işte yine Libya tezkeresi vardı, ona "evet" oyu verdik yani bu ülkenin menfaatleri neyi gerektiriyorsa partimizin bakış açısı olarak öyle değerlendiriyoruz. Buradaki değerlendirmemiz de: Derhâl bu işten geri dönün. Bu ülkenin kendi tanklarını yapacak teknolojiye de bilgiye de birikime de elemana da teknisyene de sahip olduğunu söylüyorum.

Önümüzdeki günlerde büyük hedefleriniz var "Yüzde 65 oranında ihracata çalışıyoruz." diyorsunuz. Tabii, savunma sanayisi çok geniş bir alan, nitelikli ürün üretiyorsunuz, zaten kişi başına rakamlar da bunu ifade ediyor. Ben daha büyük başarılara imza atacağınızı ümit ediyorum.

Çalışmalarınızda başarılar diliyorum.