KOMİSYON KONUŞMASI

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Sayın Başkanım, kurumun değerli yöneticileri; öncelikle hoş geldiniz.

Tabii, iletim deyince Türkiye'de bunu tümüyle sizler yönetiyorsunuz. Yani Türkiye'nin kılcal damarları gibi; bugün otoyollar ulaşım açısından ne anlam ifade ediyorsa enerjinin iletimi konusu da işte insan vücudu gibi düşünürseniz, kılcal damarlarına kadar sistemin yönetilmesi yani üretilen enerjinin tüketiciye ulaşmasını sağlayan ana faktör. Burada, tabii, bu yılın sonuna kadar özelleştirilmesi gündemde ama biz buna şiddetle karşıyız; bunlar stratejik kuruluşlar. Yani boru hatları gibi, otoyollar gibi, hatta bunların hepsinden önemli olan enerji iletim hatlarının özelleştirilmesi çok tehlikeli. Bu manada, kesinkes özelleştirilmemeli, buna karşı olduğumuzu baştan ifade etmek istiyoruz. Dolayısıyla, mümkün olduğunca bırakın özelleştirmeyi, daha fazla geliştirmek için elimizden gelen ne varsa bunu da göstermemiz lazım.

Tabii, bugün Türkiye'de kurulu güç yaklaşık 100 bin megavat civarında ama bugün puant olarak kullandığımız enerji de 56 bin megavat civarında. Kurulu güç deyince, tabii, güneş enerjisi açısından baktığınız zaman çalıştığı zaman dilimi belli, hidroelektrik santrallerin yıl içinde çalıştığı günler, zamanlar belli. Yani kurulu gücün kendi içerisinde enerji verimliliği sizin tüketiminize tam yansımayabilir ve Türkiye de büyüyen bir ülke, gelişen bir ülke; bu manada, gelecekte muhakkak enerji talepleri de olacak. Yani kurulu güç belki de bizim taleplerimizi karşılamayacak, yeni enerji kaynaklarına ihtiyacımız olacak. Bu manada, iletim hatlarının durumu nedir, yani sistemde ne kadar enerji olursa iletim hatları buna cevaz verir? Yani ne kadara kadar yatırım yapmadan bu işi götürebilirsiniz?

Tabii, enerjiyi de bunu da çeşitlendirmek lazım. Rakama baktığımız zaman yaklaşık yüzde 25'i doğal gaz, yüzde 9'u ithal kömür, yüzde 10'u yerli kömür, yüzde 31'i hidrolik santraller, yüzde 10'u rüzgâr, yüzde 8'i güneş, yüzde 3'ü jeotermal, yüzde 1,8'i de diğer kaynaklardan.

Özellikle son dönemde doğal gaz fiyatlarındaki artışları hepimiz biliyoruz ama maalesef, bizim kurulu gücümüzün yüzde 25'i, üretimin de yaklaşık yüzde 15'i doğal gaz üzerinden; Türkiye'yi gelecekte... Böyle baktığımız zaman, zaten çok pahalı bir enerji kullanıyoruz. Bugün özellikle üretim tesislerimiz, esnafımız, kaldı ki buna paralel olarak meskenler de dâhil çok ciddi elektrik faturaları ödüyoruz, şu an elektrik faturalarının altından kalkmak da mümkün değil. Fiyatlara da şöyle genel manada baktığımız zaman, işte, 7 sentle hidroliği kullanıyoruz, yaklaşık 15 sentle termik santralleri kullanıyoruz, biyokütleler 13,3, güneş enerjisi 13,3, HES'ler 7,3. Şöyle bir baktığımız zaman ortalaması 10,7 sent civarında; ve bunu TL'ye çevirdiğiniz zaman çok ciddi rakamlara ulaşıyor. Artık devletin de Hükûmetin de şu dolar bazlı garantilerden vazgeçmesi lazım. Son dönemde bunlardan vazgeçti, bilemiyorum nasıl bir sonuca doğru gidecek. Bu rakamlarla biz... Daha bunların sürelerinin dolmasına da ki on yıl garantileri vardı, yeni yeni dolmaya başladı. Türkiye'deki enerji maliyetleri dolar bazında olduğu için tüketiciye de ciddi oranda yansıyor, faturaları da 3-4 kat artırıyor.

Önerimiz, daha çok yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik çalışmalar. Bugün, Avrupa bizden daha az güneş almasına rağmen, bizden katbekat daha fazla güneş enerjisinden enerji elde edebiliyor.

Yine, bu konuyla ilgili; şu an istediğiniz kadar enerji üretemiyorsunuz. Geçmişte lisanssız üretimler vardı, şimdi bunların tamamında, sadece kendi ihtiyacınız varsa buna yönelik bir çalışma yapabilirsiniz, hâlbuki bunun yerine bunların önünü açıp, dilediğiniz miktarda enerji üretmesine yönelik her türlü... Zaten TL bazında da olduğuna göre, bugün serbest piyasadaki rakamlar zaten bu garantilerin de üzerinde, istediğiniz kadar enerjiyi ürettirebilirsiniz. Özellikle, 1 megavatın altında hiçbir sınır koymadan herkesin istediği kadar enerji üretmesine yönelik devletin bir kısıtlama koymadan önünü açması lazım ki biz enerji talebimizi bir miktar karşılayalım.

Tabii, "Özelleştirilmesin, stratejik." diyoruz. Bugün Türkiye, aynı zamanda bir enerji üssü yani doğudan batıya boru hatları dâhil, enerji hatları dâhil, enerjinin nakli konusunda önemli bir istasyon. Zaten dağıtım şirketlerimiz belli grupların elinde, üretim şirketleri belli grupların elinde; devamında bunun iletimi de... Bunları alacak firmalar bellidir; bugün siz iletimi özelleştirmeye çıkın, muhakkak bu mahşerin beş atlısı olmasa da altı atlısından biri karşımıza çıkacaktır. Asıl tekelleşme budur yani hem üretimin hem iletimin hem dağıtımın belirli güçler altında toplandığı zaman neler yaşadığımızı biz şekerden biliyoruz. Şekerin yüzde 24'ünü biz üretiyoruz. Bakın, enerjiye ne kadar benziyor; enerjide de yaklaşık yüzde 24'ünü, 25'ini biz üretiyoruz, yüzde 75'ini özel sektör üretiyor ama devletin kendi üretimiyle bunları dengelemesi mümkün değil. Şu an bizim ürettiğimiz enerji tümüyle sübvansiyona gidiyor. Yüzde 24 enerji üretiyoruz ama bizdeki maliyeti 33 kuruş civarında ve bugün, diğer enerji kaynaklarından elde edilenlere bakıldığı takdirde sürekli, mümkün olduğunca, ilk önce, şu an devletin ürettiği enerji devreye giriyor, daha sonra özel sektörden üretilen enerjiler devreye giriyor. Devletin muhakkak üretim aşamasında, burada bir regülasyon görevi görmesi lazım. Bundan sonra da bırakın barajlardan garantiyle alımı, devletin yine devreye girmesi lazım ki bu dengeler sağlansın.

Bugün kimse önünü göremiyor yani enerji fiyatlarının ne olacağına dair hiç kimsenin bir fikri yok, yarına yönelik hiç kimsenin fikri yok; her gelen fatura... Eskiden bir yer kiralanırken elektrik, su, doğal gaz faturalarına hiç bakılmazdı, şimdi faturalara bakıyor, sonra kiraya bakıyor yani kiraları geçti bu ihmal edilen elektrik, su, doğal gaz faturaları. Bu rakamları düşürmenin yolu da dediğimiz gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek. Tabii, bu, sizin biraz ilgi alanınıza girmese bile, en azından bunların üretileceği alanlar üzerinden ülkenin geneline taşıyacağınız enerjiyle ilgili muhakkak bir projeksiyonunuz vardır diye düşünüyoruz. Önümüzdeki beş yıl, on yıl, on beş yıl Türkiye'nin tüketimleri konusunda önünüzde rakamlar var mı? Bu rakamlara göre ilave etmeyi planladığınız hatlar var mı?

Yine, özellikle bulgularda vardı; bu geç teslimlerden dolayı belli sıkıntıların yaşandığı, yer teslimlerinden dolayı belli sıkıntıların yaşandığı söyleniyor. Yani neden yaptığınız ihalelerle ilgili geç yer teslimi yaptınız? Ona paralel olarak, sabit fiyatla mı bu ihaleleri yapıyorsunuz? Bu geçtiğimiz dönemde Kamu İhale Kurumunun çıkardığı ek tedbirler vardı, bu sizin kurumunuzda da geçerli mi? Siz de ilave fiyat farkı veriyor musunuz? Tabii, sizin kullandığınız alet ve ekipmanlar açısından baktığınız zaman her hafta fiyatı değişiyor, yani sizde ihaleye girenlere belli bir fiyat farkı var mı? Bunlar verilmezse herhâlde sizin firmalarınızın çoğu batar; akşamdan sabaha Türkiye'de çok şey değişiyor. Bununla ilgili tedbirleriniz var mı?

Ben ümit ediyorum ki bundan sonra Türkiye'nin bu güzide kuruluşu özelleştirme kapsamından çıkarılır. Bazen özelleştirmenin adı geçtiği andan itibaren de yatırımlar bitiyor, sanki özelleştirmeyle beraber kurumlar gözden çıkarılıyor gibi. Bu manada, yatırım programınızda neler var? Bunla ilgili de bilgi verirseniz memnun oluruz.

Ben çalışmalarınızda başarılar diliyorum.