KOMİSYON KONUŞMASI

HASAN SUBAŞI (Antalya) - Çok teşekkür ediyorum.

Cumhurbaşkanlığının taraflı tutumu yüzünden, taraflı Cumhurbaşkanlığı yüzünden rejimin çok ciddi sıkıntıya girdiği hepimizin malumudur. 2018 seçimlerini hatırlatmak istiyorum. Sayın Cumhurbaşkanının seçilmesi yüzde 52,6 oyla mümkün olabilmişti. Ama eğer iki üç ay önce, tarafsız yayın yapabilen güçlü bir medya organını, Aydın Doğan medyasını satın almamış olsalar, tarafsızlığı halel görmemiş olsa, o 2,6'lık oy farkını yaratmaları son derece güç olurdu. Siyasi iktidar bunu, basının önemini gayet iyi bildiği için, üç dört ay öncesinde Aydın Doğan medyası zorlamayla el değiştirmiştir ve de seçimin sonucunu büyük ölçüde etkilemiştir. Sonradan öğreniyoruz ki... "Bu iş nasıl oldu?" "Kızlarının bile haberi yoktur." diye düşünürken Sedat Peker'in sosyal medyada açıklamaları nedeniyle... "Biz çöktük, öyle oldu." diye açıklamalarını da gördük, yaşadık. Sadece medyayı kontrol ederek siyasi iktidarların sürmesinin zor olduğunu gören taraflı siyasi iktidar, sosyal medyayı da kontrol etmek zorundaydı, onun için "Bu kanunla büyük ölçüde sosyal medyayı ve basını neredeyse tam kontrol altına almışlar." diyebiliriz.

Basında temel kural basının bağımsız olmasıdır. Bu temel kuralı zedelediğimiz zaman basın hareket edemez hâle gelir. Hele, bu kanunda görüldüğü gibi, teklifte görüldüğü gibi, 300 bin liradan 1 milyon liraya kadar cezalar; diğer taraftan, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezaları, muğlak ifadelerle kaleme alınmış hapis cezaları... Bugüne kadarki uygulamalarımıza baktığımızda, onlarca, yüzlerce ceza almış medya mensubu ve hapse girmiş basın mensupları ve hepsinin muhalefet mensubu olduğunu düşünürsek, doğrusu, bu, bu teklif bir kâbusa dönüşecektir ve basın hiç hareket edemez hâle gelecektir.

Ayrıca, en taraflı kurumlardan biri olan İletişim Başkanlığının basın kartı dağıtması, basınla ilgisi olmayan kimselerin enformasyon görevlisi olarak basın kartı alabilmesi son derece sakıncalı uygulamalardır. Artık, bugün, sosyal medyanın tarafsız ve güçlü bir şekilde, dinamik bir şekilde hareket alanı varken, bu kanun teklifiyle tümüyle hareket alanları daraltılmıştır. Basın, zaten çok ciddi ölçüde kontrol altındayken, bu kanun teklifiyle basın da hareket edemez hâle gelecektir. Bu tür yetkilerin İletişim Başkanlığı ve yine taraflı kurulması muhtemel komisyon kuruluşlarıyla bunların dağıtılması son derece hatalıdır. Kendi kurullarının, kendi kurumlarının, kendi sendikalarının, kendi teşekküllerinin bu dağıtımları yapması ve basının bağımsızlığını, özgürlüğünü korumamız gerekir. Rejim, giderek bütün bağımsız kurumlara el atmış, neredeyse bağımsız kurum kalmamıştır ama halkın ve toplumun nefes borusu olan basının da bütün nefes boruları kesilirse gerçekten toplumun sağlıklı, güvenli ve demokratik kurallar içinde yaşama imkânı hiç kalmayacaktır, Türkiye'yi yönetmek de çok zorlaşacaktır. Ne kadar otoriterleşirlerse otoriterleşsinler artık yönetme imkânı da, çıkacak çok ciddi sorunları yönetmek de son derece zor olacaktır. Zaten ekonominin çöküşü de tamamen, Türkiye'de hukuktaki, özgürlük alanlarındaki, demokrasideki ve siyaset alanındaki daralmanın sonucudur. Ne yaparsak yapalım enflasyonu ve ekonomik çöküntüyü durduramadığımız gibi bu böyle devam edecek ve Türkiye savrulmaya devam edecektir. Bu yasanın çekilmesi ve hatta tümüyle birçok sorunun giderilmesi gerekir ama nasıl olur bilmiyorum, bile bile çünkü gidiyoruz. "Bindik alamete, gidiyoruz kıyamete." dendiği gibi gerçekten çok ciddi sorunlar yumağı içindeyiz diyorum, sözlerimi bitiriyorum.

Teşekkür ederim.