KOMİSYON KONUŞMASI

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkanım, kurumun değerli yöneticileri; tabii, ÇAYKUR, Sayın Genel Müdürün sunumunda da gördüğümüz gibi, 200 bin aileyle, işte 789 dekar alanda yapılan bir tarım. Şimdi 200 bin aile demek her birini 4'le çarpsanız kafadan 800 bin eder, etkileşim alanını da dikkate aldığınız zaman yani bölgenin olmazsa olmazı düğünler, merasimler tümüyle çaya endeksli.

Tabii, özellikle kurum 2017'ye kadar kâr etmiş, 2017'den sonra zararlar var. 2020'de en son açıkladığınız rakam 547 milyar. Tabii, şu an biz 2022'deyiz. 2021 yılı rakamı muhakkak vardır, onu da ifade ederseniz memnun oluruz. Yine, tabii, artık şirketlerin bütçelerinde ilk çeyrek, ikinci çeyrek, üçüncü çeyrek... Biz de şu an 2022 yılının birinci çeyreğini de bitirdiğimize göre muhtemelen o rakamlar da vardır. En azından burada sunumunuzun içerisinde yer alsaydı... Çünkü bu Komisyon aynı zamanda size geleceğe dair hedefleriniz konusunda da bizim katkı sağlamamız lazım. Yani işte 2019'a göre zararınız biraz daha düşmüş. Ümit ediyoruz 2021'de biraz daha düşer yani bunu görmek istiyoruz, bu düzeni görmemizde fayda var.

Tabii en büyük mesele şu: Çay fiyatı açıklıyor Hükûmet, geçtiğimiz dönemde 4 lira çay fiyatı açıkladı ama maalesef özel sektörde bu rakam 2,5 ile 3 lira arasında değişti yani sizin açıkladığınız fiyatın hiçbir anlamı olmadı. Belki kendi satın almaları açısından önemli. Zaten zararınızın belki önemli bir kısmı bundan da kaynaklanıyor olabilir. Siz pazarın yüzde 55'ine sahipsiniz, özel sektör yüzde 45'ine sahip. Sizin en büyük ham madde maliyetiniz belki enerjiyi hepiniz eşit kullanıyorsunuz, burada en büyük girdilerden biri ham madde maliyetidir. Ham madde maliyetini de sizde "yaklaşık 2,5" dediğiniz zaman yüzde 30, yüzde 40 daha ucuz bir rakamdan bahsediyoruz. Bu bile sizin zararlarınızın sebebi olabilir. Siz serbest piyasadaki rekabet ortamında zarar ettiğiniz gibi, asıl demin söylediğim aileler, yani herkes aynı emeği veriyor; herkes aynı gübreyi, aynı işçiliği, aynı enerjiyi, aynı eforu tüketiyor ama biz bunları devlet olarak özel sektörün kucağına atıyoruz.

Buradan söylüyorum, iktidar mensubu arkadaşlarımız da var: Devlet bir fiyat açıklamışsa, Sayın Başkanım, mümkün olduğunca buna herkes uymalı yani bu fiyatın açıklanış sebebi o; gerekirse yaptırım uygulayabilir. Tamam, serbest piyasa ekonomisidir; isteyen, malı istediğine alır, satar; pazarda bedava da verebilir yani serbest piyasa kurallarından bahsediyoruz ama bu, öyle değil. Bu, Türkiye'de belli bir bölgeyi ilgilendiren özel bir ürün, spesifik bir ürün; dolayısıyla, bu dengelerin de sağlanması lazım. Fiyatını açıkladığı ürünü özel sektörün de aynı fiyattan almasına yönelik -ÇAYKUR'un geleceği açısından da bu önemli- o rakamla eş değer olmalı. Ümit ediyoruz ki şu an açıklanan 7 liralık ürün birim fiyat yine özel sektör tarafından aşağılara çekilmez; en azından bu konuda, bazen zabıta mabıta, işte, her türlü özel -ne bileyim- marketler dâhil denetleyen devlet hiç olmazsa şu açıkladığı fiyata da sahip çıkar. Kaldı ki ham madde fiyatlarındaki artış şu an sizin verdiğiniz fiyatla doğru orantılı da değil yani fiyatlar bugün yüzde 200, yüzde 300 artmışken bu rakamlarla insanların beklenti fiyatı 9-10 TL civarındaydı ki bu 7 liranın da yeterli olduğunu biz düşünmüyoruz. Daha, artık, mazota, benzine veyahut diğer ürünlere ne zam geldiği konusunu biz bile takip edemiyoruz; işte, her sabah yeni bir müjdeli haberle, yeni bir zamla uyanıyoruz. Dolayısıyla, girdi maliyetleri çok yüksek. Belki kademeli olarak bu fiyatlar da değiştirilebilir ama öncelikle Hükûmet de dâhil bu açıklanan birim fiyatlara, bu açıklanan fiyatlara muhakkak sahip çıkılması lazım, bunun piyasada geçerli fiyatı olması için gayret sarf edilmesi lazım.

Tabii, bunlardan bahsederken, hemen birim fiyatı açıklamasından sonra yüzde 43 zam yapıldı. Ben şunu merak ediyorum: Zam yapıldığı tarihten iki gün önceki stoklarınız ne kadardı, zam yapıldığı tarihten sonraki stoklarınız ne kadar? Bunu öğrenmek istiyorum.

Rize Borsası marifetiyle serbest piyasa üzerinden sattığınızı söylüyorsunuz. Bu, biraz farklı bir şey yani. Ya bu kadar yüksek oranda zammı bir seferde yapmayın... Neticede, tabii, borsa üzerinden sattığınızı söylüyorsunuz; herkes alabilir. Sattığınız her şey, yüzde 43 zam yaptığınız zaman kendi ayağınıza kurşun sıkmaktan ibaret. Bir yerden zam yapıyorsunuz, öbür taraftan sizden daha uygun fiyatla malı alanları serbest piyasada kendi rakipleriniz olarak otomatikman bir araya getiriyorsunuz.

Tabii, bu yenilenme meselesi -bunu 1'inci maddede de sormuştum- çok önemli yani hem üretim kalitesi açısından ekonomik ömrünü bitirmiş... "Ekonomik ömrünü bitirmiş" ne demek? Artık bundan bir verim almanın mümkün olmadığı alanlardan bahsediyoruz. Bu, süratle yenilenmeli.

Çay kanunu her dönemde gündeme geliyor, hani, emeklilikte yaşa takılanların bir slogan hâline getirdikleri "Bitsin artık bu çile." misali. Bunu artık konuşmaktan daha ziyade -buradan tekrar söylüyorum- Rize'nin milletvekilleri var... Bizim, bir defa, siyasi parti olarak "Şuna karşıyız, bunun yanındayız, öbürünün tarafındayız." diye bir düşüncemiz yok. Devletin, milletin faydasına olan kanunları getirdiğiniz takdirde "evet" oyu veriyoruz. Getirdiğiniz kanun maddelerinde yanlış olan bir şey varsa "Bunun da doğrusu budur." diye hem önermede bulunuyoruz hem de teklif ediyoruz; onun için, şu çay kanununu ister Rize milletvekilleri marifetiyle getirin ister bölge milletvekilleri marifetiyle getirin, ne şartla, hangi hususta getirebiliyorsanız bu tekliflerinizi, önerilerinizi getirin ya da biz gündeme getirelim. Kısa dönem zarfı içerisinde bununla ilgili sizden yine bilgi alamadığımız takdirde bizim bu kanun teklifini Meclise vereceğimizi de ben buradan ifade etmek istiyorum.

Tabii, belli ürünlere belli isimler koymuşsunuz, bu güzel bir şey çünkü siz Türkiye'nin her yerindesiniz. Bu, aynı zamanda, Türkiye'nin tanıtımı açısından da önemli. Belki çay paketlerinin üzerine Türkiye'nin farklı tarihî mekânlarını da işleyebilirsiniz. Aşağı yukarı baktım, herhâlde Samsun'da çay satılmıyor ki Samsun'la ilgili bir isme hiç rastlamadık; yani, bizim Samsun'un da kendine göre bir tüketimi muhakkak var. Onun için, belli bölgeler esas alınırken bu manaya da çok ciddi katkılar sağlayacaktır diye düşünüyorum.

Biraz önce milletvekilimizin tespiti... Şimdi, ÇAYKUR'u görüşürken orada Lipton'u görmek hakikaten içimizi sızlatıyor yani içimizi sızlatıyor. Ben şahsen, neyse eleştirmeyeyim... Hani millî ve yerlilik... Hani eskiden yerli malı haftaları vardı, hiç olmazsa bu manada tanıtımlar falan oluyordu. Şu anda da millîlik ve yerlilik bu kadar gündemdeyken -aslında Meclis Başkanının ayıbıdır veya kimler satın alıyorsa onun ayıbıdır, Meclis Başkanının bilgisi olduğunu düşünmüyorum- başta kendimiz kullanmadığımız, kendimiz tüketmediğimiz hiçbir ürünü... Özellikle bu millî konulardan bahsediyorum, bu çayı dünyanın her tarafında farklı şekilde üretiyorlar. Artık yani "çay" demek, Türkiye'yle özdeşleşmiş demektir -hani belli ürünler- mesela fındık Türkiye'yle özdeşleşmiş demektir. Bu tür temel ürünlerin özellikle kamu kurum ve kuruluşlarında başta Meclis olmak üzere muhakkak kullanılması lazım.

Nevzat Bey'e aynen katılıyorum, tanıtımı açısından muhakkak siz bunu fırsata dönüştürmeliydiniz yani sizin bu konuyu sadece Komisyon değil, diğer milletvekilleri de olabilir, Parlamentonun tamamı olabilir... Muhakkak bu reklam bütçemiz var yani Çaykur Rizespor'a verdiğiniz bütçenin yüzde 1'ini de en azından bu tür faaliyetlere ayırabilirseniz herkesin bu ürünleri de tanıma fırsatı olur. Çok ciddi...

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Kulüp de zaten küme düştü.

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - "Zaten 'Maşallah!' dediğiniz kırk gün yaşamıyor." diyorsun. Neyse, inşallah o da...

Şunu söyleyeyim: Spor kulüplerinin Karadeniz Bölgesi'nde çok özel bir yeri var. Samsun'dan biliyorum, mesela şehirler ile kulüpler çok özdeşleşiyor. İşte, Trabzonspor böyle, Samsun böyle, Rizespor, Giresunspor; bölgede insanlar sporla çok iç içe.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Vekilim, Çaykur Rizespor Başkanı kim, biliyor musunuz?

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Neyse, onun kim olduğunu ben de şu an bilmiyorum ama bildiğim en son Kartal'dı, Kartal da ayrıldı mı, nereye gitti onu da bilmiyorum.

Yani sonuç itibarıyla, bugün sizin zararlarınızın önemli bir kısmını da finansman giderleriniz oluşturuyor. Bize verdiğiniz rakamlarda her geçen gün finansman maliyetiniz artıyor ve zarardaki payı yüzde 50'nin üzerinde, daha çok finansman maliyetlerine harcıyorsunuz. Dolayısıyla sizin çok özel bir finansman yönetimine ihtiyacınız var, bu da tabii, stoklarla doğru orantılı. Bugün elinizdeki stoklar neredeyse bir sezonda elde ettiğiniz ürünlere denk geliyor, stokun da bir maliyeti var. Yani bu konuda çok ciddi bir çalışma yapmanız lazım.

Açık ve net şunu söyleyeyim: Türkiye'de bugün -her ne kadar Sayın Cumhurbaşkanımız, "Faiz sebeptir, enflasyon sonuç." "14-15'lerde..." dese bile- merak ediyorum, hangi yüzde faiz oranlarıyla kredi kullanıyorsunuz? Bu önemli.

OTURUM BAŞKANI NEVZAT ŞATIROĞLU - Sayın Yaşar, toparlarsanız sevinirim.

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Toparlıyorum Başkanım.

Çünkü çok ciddi oranlarda kullanıyorsunuz. Bugün Türkiye'de doların 1 kuruş artmasının Türkiye bütçesine karşılığı 4,5 milyar, 1 kuruş artmasının; 1 lira artması artık 45 milyar gibi. Dolayısıyla sizdeki faiz oranlarının da yüzde 1, yüzde 2 değişimi gibi; çok ciddi, zararınızın yüzde 52-53'ünü bunlar oluşturuyor. Bu manada iyi bir finans yönetimi olması lazım. Gerekirse sermaye desteği isteyebilirsiniz yani şu Varlık Fonu hiç olmazsa bir işe yarasın, sizin sermayenizi biraz güçlendirsin de bankalara ödediğiniz parayı hiç olmazsa üreticilerinize ödeyin. Yani neticede bu para sizin bütçenizden çıkıyor, yüzde 50'si demek; işte 2020 yılında 547 milyon zararınız varsa, bunun yarısı demek ki finansmandan geliyorsa çok ciddi bir para. Yani yıllık 860 bin ton çay alacağınızı söylüyorsunuz, bununla ilgili 3 milyar 466 milyon bir ödeme yapıyorsunuz. Yani sadece bankalara ödediğiniz para -hani faize hep karşıyız ama- bunun neredeyse yüzde 6'sı, yüzde 7'si; bu ciddi bir rakam. Ya sermaye artışıyla bunu telafi etmelisiniz ya da bugün Tarım Bakanlığı... Dünyanın her yerinde üretici desteklenir, tarım desteklenir, zarar etse de desteklenir. Dolayısıyla sizin de özelliğiniz, tarım sektörüyle beraber -Sayın Bakanımız da orada- muhakkak desteklenmeli Sayın Bakanım, bu alan desteklenmeli, özel şartlarda desteklenmeli. Yani bu bankaların önüne Kurumu attığımız takdirde iflah olmayacağını hepimiz biliyoruz yani sonucu belli olan bir şeye "Dur bakalım, ne oluyor?" demenin kimseye bir faydası yok. Dolayısıyla nasıl yüzde 4'lerle, 5'lerle belli krediler belli alanlara açılabiliyorsa tarım konusu da en az savunma sanayisi kadar stratejiktir, savunma sanayisine ne kadar destek veriliyorsa tarım sektörüne de bu destekler verilmelidir, özellikle Ukrayna-Rusya Savaşı'nda bunun ne manaya geldiğini hepimiz gördük. Kaybettikten sonra da...

OTURUM BAŞKANI NEVZAT ŞATIROĞLU - Evet Sayın Yaşar.

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Başkanım, Deniz'in yerine de konuşuyorum, yanlış anlaşılma olmasın.

OTURUM BAŞKANI NEVZAT ŞATIROĞLU - Bana öyle bir beyan ulaşmadı Deniz Bey tarafından.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Vekilime destek olayım. Bir dakikayla destek oluyorum.

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Teşekkür ediyorum.

Onun için muhakkak özel finansman yöntemiyle yani şu düşük faizli rakamlarla finansman gideriniz çok yüksek, bununla ilgili desteklenirse fayda olacağını düşünüyoruz. Aynı çerçevede pazarlamayla ilgili özellikle Türkiye'nin problemlerinden biridir bu; nitelikli ürün oluşturmak yani teknolojik, nitelikli ürünlerin ihracatı konusunda Türkiye çok gerilerde. Bu yüzde 2'lerde; Avrupa'da, gelişmiş ülkelerde bu yüzde 30'lar civarında. Siz de bunun adına "beyaz çay" dersiniz, başka argümanlar dersiniz yani gramı az, pahası yüksek ürünler konusuna muhakkak özel önem vermelisiniz çünkü bu alanda dünyada önemli bir yere de sahibiz. Ben ümit ediyorum ki... Tabii, bu arada hedeflerinizi de görmek isteriz bunu bütün kamu kurum ve KİT Komisyonlarına söylüyorum; işte, önümüzdeki beş yıl ne düşünüyorsunuz on yıl, on beş yıl, yirmi yıl? Bahçelere ne kadar zaman dilimi içerisinde ekonomik ömrünü dolduran çay bahçelerini revize edeceksiniz, yenileyeceksiniz? Pazarlamada hedefiniz nedir, yeni ürünler konusunda hedefleriniz nedir? Bu benim sorduğum sorular tabii geniş sorular. Dolayısıyla, bunlara yazılı cevap verebilirsiniz, bana değil tüm arkadaşlara gönderebilirsiniz. Özellikle engelli çalışması konusunda yüzde 4 sınır var, kapasitenizi dolduruyor musunuz? Bunun üzerinde Komisyon olarak çok ciddi bir şekilde duruyoruz. Ben bundan sonraki çalışmalarınızda başarılar diliyorum. Ümit ediyorum, önümüzdeki yıllarda başarılarınızı konuşuruz, eksiklerinizin en az olduğu bir dönemi hep beraber müşahede etmiş oluruz.

Teşekkür ediyorum Başkanım, başarılar diliyorum.