KOMİSYON KONUŞMASI

HASAN SUBAŞI (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Biraz önce kiralara yüzde 25 sınırlama getirdik; ne onun ciddi bir geçerliliği var, enflasyon yüzde 100'ü geçmiş ve ekonomi kontrolden çıkmışsa ki ne böyle kurallar bunu dizginleyebilir ne de cezaları artırmak. Eğer esnafı, çarşı pazarı bir ziyaret ederseniz şunu diyor esnaf: "Bugün sattığımızı yarın aynı fiyattan alamıyoruz." E, şimdi bugün satılan malı hiç kimse birkaç gün içinde aynı fiyattan yerine koyamadığına göre herkesin bir ölçüde tedbir araması doğaldır çünkü herkes evini geçindirme çabasında. Eğer biz gübre fiyatını bir yılda 4 katına çıkarmışsak, mazot fiyatları da keza 4 kat artmışsa bu enflasyonu dolar ve euronun artışı karşılığında dizginlemek mümkün değil. Cezayla neyi engelleyebiliriz ki? Ticari hayat, ekonomik hayat felç olduktan sonra, esnaf mağdur olduktan sonra bu cezaları neye göre doğrusu uygulayacaksınız? Kim suçlu kim suçsuz onu bile tayin etmekte çok ciddi zorluklar yaşanacaktır. Bu maddenin gerekçesinde "Fiyatları etkileme suçuyla etkin mücadele..." Acaba bu işin başındaki "Ben ekonomistim." diyenler etkin mücadele edebiliyor mu? Tamamen frenler boşalmış durumda. Ve bir yıl içinde enflasyon yüzde 19'dan yüzde 161'e çıktı. E, şimdi Sayın Nebati "Gözünüzü yumun, altı ay sonra şununla karşılaşacaksınız." derken, tek haneli enflasyonla... Enflasyon, ENAG'ın verilerine göre yüzde 161'e ulaştı. Şimdi, ekonominin başındakiler, kendisini "ekonomist" ilan edenler bu işle başa çıkamamış, frenler boşalmışsa; doğrusu, bunlar sadece bir şıklıktan, bir siyasi mesaj vermekten ibaret şeyler. Yani yarın gazetelerde işte, "Stokçulara şöyle cezalar geldi, Hükûmet vatandaşı düşündü." E, vatandaşı düşünen Hükûmet enflasyonu bu boyutlara getirir miydi? Yine, aynı şekilde, basında işte, "Hükûmet vatandaşını düşündü, kiraları yüzde 25'le sınırladı." Düşünün, bir kira geliriyle geçimini sağlayan insan namuslu bir vatandaş, yüzde 100, yüzde 160 enflasyon olan bir ülkede yüzde 25 kira artışıyla bir ev kirasıyla geçinebilen bir insanken artık geçinemeyecek duruma gelecektir ama basında birtakım şeyler çıksın diye bu tedbirleri güya... Tedbir değil bunlar ama bir siyasi hoşluk mücadelesi. Daha geçtiğimiz aylarda Hükûmet mensubu arkadaşlar, patateslerin depolarda depolandığından bahsediyordu "Stokçulara gerekli cezayı vereceğiz." derken. E, şimdi, tarım ürünlerini belli depolarda veya soğuk hava depolarında depolamak esastır zaten; yani soğanı, patatesi bir çırpıda depodan hepsini birden pazara süremezsiniz çünkü yoklukla karşılaşırsınız. Hatta devlet, Ziraat Bankası soğuk depo ve diğer depoculuğu teşvik eder, ürününü depolamak için çiftçiye kredi verir ama siz soğanı, patatesi depolayıp da peyderpey çıkaran çiftçiye de bir ara "stokçu" diyordunuz.

Şimdi, bunların gerçek hayatla, gerçeklikle ilgileri yoktur ve cezai müeyyidelerle bunları çözmek de mümkün değildir. Sadece yasaların mantığını ve sistematiğini bozmaya başladık. Ve bugün.. Geçmişte stokçuluğa bu cezaların verilmesi mantıkiydi ama böyle bir ortamda bunu ağırlaştırmak mantıklı olmaktan da çıkıyor çünkü böyle bir enflasyonda esnaf, tüccar, malı olan da kendisini korumaya alıyor ve bu defa biz cezaları artırıyoruz. Geçmişteki cezalar, görünen cezalar fevkalade uygundu ama bugün vatandaşın kendini korumak için birtakım tedbirler alması doğalken bu defa -"Vay sen ağır cezalara..."- cezalarla muhatap olacaklardır. Onun için geçmişte düşünülerek taşınılarak alınmış bu cezalarla oynamanın, artırmanın bana göre hiç geçerliliği yoktur, sadece birkaç gün basında "Hoşluk olsun." diye bu kanunları bu kadar kurcalamanın hiç anlamı yoktur diye düşünüyorum.

Teşekkür ederim.