KOMİSYON KONUŞMASI

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

İstanbul'un finans merkezi olmasıyla ilgili olarak getirilen yasa teklifinin amacını İYİ Parti olarak destekliyoruz. Geç de kalındı. İstanbul, finans merkezi olmayı dünyadaki birçok şehirden çok daha fazla hak ediyor ama maalesef bugüne kadar yapılması gerekenler yapılmadı ve dolayısıyla da yeni bir kanun teklifiyle karşı karşıyayız. Ancak korkum o ki maalesef bu yasa teklifi İstanbul'u finans merkezi yapmaktan son derece uzak. Bu yasa teklifiyle İstanbul'un finans merkezi olması mümkün değil.

Şöyle geçmişe baktığımızda, İstanbul'un finans merkezi olmasıyla ilgili olarak ülkemizdeki çalışmalar 2009 yılında Onuncu Kalkınma Planı'yla Türkiye'nin gündemine geldi. Arkasından, yine 2009 yılında Yüksek Planlama Kurulu "İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Strateji Belgesi" adı altında bir belge yayımladı. Önce strateji ve ona bağlı olarak aşağı yukarı 40'a yakın öncelikli konu belirlenmiş ve buna bağlı olarak da 71, 72 tane eylem planı ortaya konmuş, bunun arkasından da o zamanki Başbakanlık bir genelge yayımlamış. Tabii, o günden bugüne bu bizim gündemimizde fakat bugün geldiğimiz nokta itibarıyla İstanbul'un finans merkezi olması konusundan son derece uzaktayız. Çünkü İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Strateji Belgesi'nde yani Yüksek Planlama Kurulunun yayımladığı belgede öngörülen hedeflerin ve eylem planının içinde İstanbul'un finans merkezi olabilmesi için yapılması gereken eylemlerin bir kısmının yapıldığını görüyoruz. Fakat önemli olan şu ki orada hedef olarak ortaya konulan bazı amaçların da çok çok uzağına düştüğümüzü görüyoruz. Ne öngörüyor? Sağlıklı işleyen bir hukuk düzeni öngörüyor, makro dengeleri sağlanmış bir ekonomik yapı öngörüyor. Ne öngörüyor? Ortaya çıkan hukuksal sorunların Türk hukukuna göre çözümlenebileceği bir merkez kurulmasını öngörüyor. Tabii, bunların bazılarıyla ilgili çalışmalar yapılmış, bunları inkâr edemeyiz ama bir yerin finans merkezi olabilmesi için gerekli olan o ekonominin makro dengelerinin sağlanması gerektiği hususundaki öngörülerin, 2002 yılındaki durumun bile bugün gerisine düşmüş durumdayız.

Tarihsel olarak finans merkezlerinin gelişmesine baktığımızda şunu görüyoruz: Coğrafi konumu, uluslararası ilişkilerdeki konumu, ülkenin dünya ticaretindeki, dünya ekonomisindeki yeri vesaire gibi konulardan dolayı bazı bölgeler, şehirler ön plana çıkmışlar. Londra böyle bir yer, New York böyle bir yer, Şanghay bugün, son dönemde böyle bir yer ve dolayısıyla burada yetkililer finans merkezi kurmak için özel bir yasa vesaire çıkarmamışlar ama öyle yasalar düzenlemişler, öyle hukuk düzeni getirmişler, öyle muhasebe düzeni getirmişler, öyle insan kaynağı yetiştirecek tedbirler almışlar ki ekonomiyle ilgilenen, üretimle ilgilenen insanlar burada kendileri için bir çıkar olduğunu görmüşler, katma değerin olabileceğini görmüşler ve gitmişler, faaliyetlerini oralara yerleştirmişler. Londra, New Yok böyle bir finans merkezi. Şu anda bizim önümüze getirilen İstanbul Finans Merkezi böyle bir doğal gelişim sonucu ortaya çıkmış bir durum değil. Bu, Dubai, Astana gibi, siyasi iradenin, olması gerektiği için öngördüğü yasal düzenlemelerle ortaya çıkmış finans merkezlerinin bir kopyasından başka bir şey değil. Yani içerik olarak bakın Astana'da ne yapılmış, Dubai'de ne yapılmış; bugün bizim önümüze getirilen yasadaki düzenlemeler neyse üç aşağı, beş yukarı bire bir aynı. Mesela Astana'da elli yıllık kurumlar vergisi istisnası verilmiş, otuz yıllık gelir vergisi istisnası verilmiş "Bu bölgede yasal olarak ülkenin hukuku geçerli değildir." denmiş. "Bu bölgede ülkenin dili geçerli değildir." denmiş. "Bu bölgede ülkenin parası geçerli değildir." denmiş. "Bu bölgede muhasebe kayıtları, hukuk düzenlemeleri, sözleşmeler vesaireler istediğiniz şekilde, istediğiniz ülkenin hukuk düzenine, dili üzerinden düzenlenebilir." denmiş. Bugün bizim önümüze getirilen düzenleme de bu. Yani bir Londra olmayacağız biz, New York olmayacağız. Biz Türk lirasını İstanbul'dan, finans merkezinden kovuyoruz, Türk hukukunu İstanbul'un finans merkezinden kovuyoruz, Türk adaletini... Çünkü sorun çıktığı zaman istediğin mahkemeyi, istediğin hukuk düzenini seçme imkânı veriyoruz, çıkartıyoruz ve dolayısıyla da bambaşka bir yere gidiyoruz. Yani bu kelimeyi kullanmak istemem ama bunun neresi yerli ve millî Allah'ınızı seversiniz eğer yerli ve millîlik açısından bakılacaksa?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Her yer yerli ve millî olacak değil ya!

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Mehmet Bey, size de sıra gelecek biraz sabrederseniz.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Dolayısıyla burada yapılması gereken şey, o Yüksek Planlama Kurulunun öngördüğü hedefleri gerçekleştirip, makro istikrarı sağlayıp... Makro istikrarı sağladıktan sonra İstanbul'u öyle bir konuma getireceğiz ki yabancının, biz davet etmeden, kendisi burada bir katma değer yaratılabileceğini ve dolasıyla "Bölgedeki operasyon merkezlerimi İstanbul'a taşırsam buradan daha fazla kazanç sağlayabileceğim."i düşünerek buraya gelmesi lazım. Ama biz şu anda yasa yapıyoruz ve o insanlara yalvarıyoruz, diyoruz ki: İstanbul'da bir inşaat yaptık, içi boş, maliyeti çok yüksek, kiracı arıyoruz. Mesele bundan ibarettir, kiracı arıyoruz diyoruz ve diyoruz ki: Eğer kiracı olarak gelirseniz size şu şu şu imkânları veriyoruz. Ha, Dubai bunu yapmış, Astana da bunu yapmış, başka ülkeler de yapmış olabilir ama "Bu, Türkiye'ye yakışır mı?" Bu soruyu kendimize soralım. Bence Türkiye'ye yakışmaz bu. Bizim finans merkezi olabilmemiz için kendi iç dinamiklerimizle, kendi hukukumuzla, kendi kültürümüzle bunun olması lazım. Maalesef böyle bir şey söz konusu değil.

Onun dışında, yani güncel olarak geldiğimizde, diyelim ki bütün bunlar yapıldı, kiracıları bulduk, efendim, şu andaki inşaatı yapan şirketi de bakmaktan kurtardık, kiralar takır takır ödeniyor vesaire fakat bunun finans merkezi olabilmesi için acaba makro dengelerimiz yerinde mi? Şu anda biz İstanbul Finans Merkezinin uluslararası standartlarda işleyişini sağlayabilecek düzene ve kabullere sahip miyiz? Bence bunların hiçbirine sahip değiliz.

Mesela, son dönemde, son bir yılda Türk ekonomisiyle ilgili olarak, serbest piyasa ekonomisiyle ilgili olarak aldığımız kararlara baktığımızda şunları görüyoruz: Biz kredi kullanan vatandaşın tasarrufunu değerlendirirken belge istiyoruz elinden, bir belge. "Aldığın krediyi nerede kullanacaksın, bana söyle. Şurada, şurada kullanmamanın taahhüdünü ver, altına imza at." diyoruz. Bu finans merkeziyle nasıl olacak bu iş? Vatandaşın tasarrufunu kısıtlıyorsun, tasarrufunu nasıl değerlendireceğine kendisinin karar vermesi lazım. Şunu yaptık: Bankalara talimat verdik, döviz alım-satım marjlarının arasının yüzde 2'ye, yüzde 5'e çıkarılmasını... Dolayısıyla buralarda işlem maliyetlerini arttırdık ve vatandaşa dedik ki: Sen bankalar arası piyasada döviz, FX platformlarında işlem yapamazsın. Bankanın şubesine gideceksin, orada işlem yapacaksın. Oraları kısıtladık. Mevduat faizine tavan uyguladık, biz bunu yaptık. Dövizini bozmayan şirketleri reeskont ve EXIMBANK kredisinden yararlanamazsın, gel dövizini boz diye tehdit ettik bir bakıma. Böyle işler yaptık biz, hâlâ da yapıyoruz, uyguluyoruz.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Tehdit değil Hocam, sınır çizdik.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Sınır değil efendim. Finans merkezinin olabilmesi için bunlar olmaz, olmaz, olmaz; tehdittir bu.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Tehdit değil Hocam, sınır çizdik

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Arkadaşlar, sıramız geldiğinde görüşlerimizi ifade edelim.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Eğer Merkez Bankasından telefon açar da bir şirkete "Sayın Başkanımızın, Başkan Yardımcımızın selamı var. Lütfen döviz satar mısınız?" derseniz "lütfen" kelimesini kullanıyorsunuz ama bu bir tehdittir. "Lütfen": kullansanız bile bu bir tehdittir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ORHAN YEGİN (Ankara) - Ben onu bilmiyorum.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Biliyorsunuz, siz bunları biliyorsunuz, kusura bakmayın.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Yılmaz, süreniz doldu, tamamlayın lütfen.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - "Bankaların mevduat faizini indirin." talimatı gitmedi mi bu ülkede? Banka çalışanlarına verilen kotalar var, kur korumalı mevduatla ilgili olarak günlük ve saatlik kotalar verildi. Böyle bir ortamdaki finans merkezi nasıl olacak?

ORHAN YEGİN (Ankara) - Bu düzende olacak.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - En önemlisi, bir yerin finans merkezi olabilmesi için insanların gönüllü olarak oraya gelip, orada oturup çalışabilmeleri lazım; özellikle ilk, orta, lise çağındaki çocuklarının gidebileceği okullar olması lazım, kültürel ortamın sağlıklı olması lazım, insanların orada ikamet edebileceği hayat tarzının, standardının olması lazım. Bizim, son günlerde baktığımızda, eğlence hayatımızla ilgili bir sürü yasak getirildi, festivaller iptal edildi, vesaire, vesaire, vesaire.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - PKK'lılar yüzünden.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - PKK'yla falan bir ilgisi yok, hayatın gerçeği bu. Londra'da bir tiyatro ortaya konduğunda üç yıl inmiyor arkadaşım.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - İstanbul Finans Merkezi nerede yapılıyor, nereye inşa ediliyor? İstanbul'dan, öyle, kilometrelerce uzakta...

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Ha işte, yanlış diyorum, ben diyorum...

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Böyle bir şey olur mu ya!

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Hayır, dinle; sen koordinat vermişsin, demişsin ki: "Şu, şu, şu koordinatın içinde kalan yerde; o koordinatın içerisinde şu, şu, şu koordinatta olan yerlerde oturanlar finans merkezindedir." İstanbul Maslak'ta bugün yatırım yapmış adam veyahut da Marmaris'te ayağını denize sokmuş, elinde bilgisayarıyla olan kişi işlem yapamayacak mı? Bu kısıt nereden geliyor? Bu kısıtla finans merkezi olur mu?

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ya, okul istiyorsun sen, okul.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - İbrahim Bey, en sonunda cevap verirseniz memnun olurum.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Okul İstanbul'da olacak, İstanbul'da koordinatını verdiğin yerde oturan, iş yapan adam nerede oturuyorsa, boğazda mı oturuyor, efendim, İstanbul'un Kadıköy'ünde mi oturuyor; orada okul olması lazım. Onun da çocuğunu oraya gönderebilmesi lazım. Varsa mesele yok. Eğer bu yoksa yabancı insan kaynağı buraya gelmez.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyoruz.

Sayın İsmail Faruk Aksu, Milliyetçi Hareket Partisi, geneli üzerinde lütfen.

Buyurun...

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Bu bir kira sözleşmesidir, oradaki boş blokların doldurulmasıdır. Bunun için de son kez olarak şunu söyleyeyim, kayda geçsin lütfen: "Kanunsuz olarak, Merkez Bankası Kanunu'nun 1'inci maddesi "Merkez Bankasının idare merkezi Ankara'dır." demesine rağmen bunu değiştirmeden etrafını dolandınız ve Merkez Bankasını İstanbul'a taşıdınız. Bizim iktidarımızda Merkez Bankası Ankara'ya geri gelecektir, hazine neredeyse orada olacaktır çünkü Merkez Bankası ile hazine, bir ekonominin başı derde girdiğinde itfaiye aracıdır, yangın söndürücüdür.