KOMİSYON KONUŞMASI

AYHAN BİLGEN (Kars) - Şimdi, sivil ölüm olup olmadığıyla ilgili... Yani sivil ne demektir? Yani birisi ölmüşse ve çatışan taraflardan değilse, asker değilse, polis değilse, elinde silahı yoksa, yani bu sivil değil mi? O ortamda ölmüşse kimin öldürdüğünü araştıralım diyoruz, biz buna zaten varız. Yani bunun balistik yöntemleri de var, teknik incelemeler de yapılabilir, yargısal süreçlerin de işlemesi gerekir ama biz de İnsan Hakları Komisyonu olarak diyoruz ki sonuçta orada sivillerin mağduriyetleri varsa, terörle mücadele ediliyor yani sivillere yönelik ihlallerin üstü örtülsün diyebilir miyiz? Yani bu mantıkla İnsan Hakları Komisyonu çalışır mı? Avrupa'da...

NURETTİN YAŞAR (Malatya) - Kimse öyle demiyor.

AYHAN BİLGEN (Kars) - Hayır, hayır, ben sizi asla kastetmiyorum, sizi kastetmiyorum. Avrupa'da...

MEHMET METİNER (İstanbul) - Kimi kastettiğinizi biz biliyoruz.

AYHAN BİLGEN (Kars) - Ya, ben söz kesmedim, ama lütfen...

Yani "Avrupa'da insanlar Müslüman olduğu için ayrımcılığa uğruyorlar, dışlanıyorlar ve ihlal oluyor." dendiğinde biz burada olumlu oy kullanıyoruz araştırılsın diye. Şunu diyebilir miyiz: "Yani orada terörle mücadele var, IŞİD var, IŞİD'le mücadele ederken diğerleri de böyle birtakım mağduriyetler yaşayabilir." Böyle bir mantık olmaz. Yani biz bu mantıkla, burada, İnsan Hakları Komisyonunda...

MEHMET METİNER (İstanbul) - Kimse bu mantığı savunmadı burada.

AYHAN BİLGEN (Kars) - Ama, bakın, şimdi, devletle ilgili bir politik tartışmada insan haklarıyla ilgili...

BAŞKAN - Bir dakika... Ayhan Bey, bir dakikada toparlarsanız, lütfen...

AYHAN BİLGEN (Kars) - Evet, çok net bir şey söylüyorum: Biz hiçbir şekilde insan hakları ihlalleriyle ilgili sorunlara devletlerin çıkarı perspektifinde falan bakamayız. Devletleri korumak gibi bir görevimiz de yok. Devletin kendini koruyacak...

MEHMET METİNER (İstanbul) - Terör örgütlerini korumak gibi bir görevimiz de yok.

AYHAN BİLGEN (Kars) - Öyle bir şey duydunuz mu benden?

Leyla Hanım, şimdiye kadar böyle bir şey duydunuz mu?

MEHMET METİNER (İstanbul) - Senden değil, partinden duyuyoruz, partinizden duyuyoruz.

AYHAN BİLGEN (Kars) - Şimdi, siz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurduğunuzda Türkiye'deki idareyi uluslararası arenaya şikâyet etmiş mi oldunuz?

FATMA BENLİ (İstanbul) - Evet.

AYHAN BİLGEN (Kars) - Bu iyi bir şey mi?

FATMA BENLİ (İstanbul) - Şu an böyle bir tartışmaya girmeyip devam etsek... Konudan çok uzaklaşıyoruz.

AYHAN BİLGEN (Kars) - Ama ya, bakın, ben bir şeyden bahsediyorum: İhlal konusuna, insan hakları konusuna devletlerin çıkarları, örgütlerin menfaatleri üzerinden bakılmaz. Bir ihlal varsa bize düşen görev bunun araştırılıp tespitinin yapılmasıdır. Şimdi, bölgeye gidemiyorsak bile, muhtarlar buraya geliyorlar, polisleri çağıralım, yani işte meslek odaları var, baroların temsilcileri var, onları dinleyelim. Hani, diyelim ki bütün sendikalar örgütün kontrolünde, MEMUR-SEN falan filan, bir sürü kuruluş olmasına rağmen, bütün gazeteci cemiyetleri örgütün kontrolünde. Arayalım, bulalım, bize Hükûmeti yıpratmadan, devleti yıpratmadan konuşacak hassasiyeti olan meslek örgütlerini çağıralım, onları dinleyelim. Ama böyle bir facia yaşanırken bir ülkede biz kelimelere takılırsak, yok devletin hassasiyeti, yok bilmem ne der de eğer bu konuya bigâne kalırsak, çalışamazsak valla tarih önünde bu, sicilimize geçecek. Yani bu Komisyon var ve bu Komisyon bütün bunlar yaşanırken hiçbir şey yapmadı, tartıştı, tartıştı ve farklı nedenlerle, ne kadarı haklıydı, değildi, bir komisyon -alt komisyon- kurulması kararı alamadı diye geçecek. Sonuç bundan ibarettir. Bunun dışında hiçbir sonuç yok. Bütün tartışmalarda biz kendi kendimizi kandırabiliriz ama bu vaka geçecek ve bu hayat devam edecek.