| Komisyon Adı | : | ÇEVRE KOMİSYONU |
| Konu | : | İstanbul Milletvekili Mustafa Demir ve 74 Milletvekilinin, Çevre Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4469) (Tali Komisyon) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 26 .05.2022 |
HASAN KALYONCU (İzmir) - Teşekkür ediyorum Barış Bey, çok naziksiniz; çok fazla konuşmayacağım.
BARIŞ KARADENİZ (Sinop) - Sağ olun.
HASAN KALYONCU (İzmir) - Şimdi, zaten temelde müsilajın sebebi kirlenme. Kirliliği ortadan kaldırırsanız bu müsilaj sorunuyla karşılaşmazsınız, fakat, şimdi, Marmara Denizi'ni ele aldığınız zaman dünyada benzer bir sistem daha yok, farklı bir sistem; bu bir.
Şimdi, arkadaşları dinlediğim kadarıyla -Sayın Bakan Yardımcısının konuşmasına yetişemedim, o yüzden, bir şey demiyorum- arkadaşların tenkitleri olabilir, eleştirileri olabilir. Bunları ele aldığımız zaman şöyle bir şey çıkıyor: Biz istiyoruz ki bir anda bütün hepsi çözülsün ama mesela kanunda eksiklik var vesair, ekleme, bir şeyler var, tamam, bunların hepsi olabilir fakat bu ilk başta arıtma tesislerinin kurulmasıyla olur. Mesela, burada 8'inci maddede geri kazanım da buraya konulmuş yani bizim önce kirliliği önlememiz gerekiyor, bunu yapabilmemizin ilk yolu da burayı kirleten tüm tesislere arıtma tesisini yapmak zorunluluğu; bu da kimde? Bu da belediyelerde.
Şimdi, belediyelerin -aslında, bunu birçok defa söyledim, yine söylüyorum- bütün işi gücü bırakıp sadece altyapılarını düzeltmesi gerekiyor. Şu anda, Türkiye'de birçok belediyeye bakın, yağmur suları ile kanalizasyon beraber ve bu ne oluyor? Arıtma tesislerine ekstra yük de getiriyor. Yağmur suyu kanalları ile bu diğer kirletici kanallarının, kanalizasyonun birbirinden kesinlikle ayrılması gerekiyor.
Mesela, şimdi, ileri biyolojik arıtma tesisi... Evet, ileri biyolojik arıtma tesisi yaptığınız zaman, bunun öncesinde kimyasallar için zaten kimyasal arıtmadan da geçiriyorsunuz, oraya gelene kadar bütün arıtma işlemleri bitiyor. Marmara Denizi'nde bu aşırı derecede alg gelişiminin, fitoplanktonun bu kadar artmasının sebebi de azot ve fosfor çünkü bunun çoğalabilmesi için genetik materyali çoğaltması gerekiyor, bunun temelinde de azot ve fosfor varsa bu olur. Eğer azot, fosfor yoksa ne kadar kirletirseniz kirletin, bu organizmaların büyümesi söz konusu değil çünkü çoğalamayacak. Şimdi, bunu bu kanun teklifi çok da güzel bir hâle getiriyor. Belediyelerin bundaki sorumluluğu çok büyük çünkü belediyeler vatandaşa hizmetle görevli. Bunun yanında, bu tesislerin kurulması... Nasıl kuruluyorsa kuruluyor, bir şekilde bunun yaptırılması da gerekiyor. Şimdi, "Hükûmetin belediyelere müdahalesi" diye o yönden ele alırsak yanlış yaparız çünkü sadece Marmara Denizi'nde değil, Türkiye'nin genelinde bizim tüm, her yerde hiçbir yere atık su bırakmamamız gerekiyor yani biz doğrusalı döngüsele çevirdiğimiz sürece iklim değişikliğinden de en az düzeyde etkileneceğiz.
VECDİ GÜNDOĞDU (Kırklareli) - İklim krizinden.
HASAN KALYONCU (İzmir) - Ben "değişim" diyeyim, siz "kriz" deyin, öbürü "kaos" desin, iklimde bir sıkıntı var, değişim...
VECDİ GÜNDOĞDU (Kırklareli) - Hocam, bir es vermek için söyledim çünkü ses gitti bir ara da.
HASAN KALYONCU (İzmir) - Tamam.
Yani iklim değişikliği, kaos, kriz, bunların hiçbiri... Bizim suya da ihtiyacımız var ve bu arıtma tesislerinden çıkan suyu da kullanmamız gerekiyor, tarım alanlarında kullanmamız gerekiyor, şehir içi sulamalarda kullanmamız gerekiyor ve bu kanunlar bu işin başlangıcını teşkil ediyor ve ileriki süreçlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi daha fazla kanunla bu işi düzenleyecek zaten yani burada getirilende bir sıkıntı yok, bu gayet güzel bir başlangıç ve Türkiye'nin her yerinde uygulanması gerekiyor. Şu anda, Türkiye'de hiçbir arıtıma uğramadan doğal sisteme bırakılan atık sular var, sadece ön arıtma işleminden geçiyor ve doğal sistemlere bırakılıyor.
Demin, Sayın Milletvekilim İzmir'i örnek verdi, İzmir'de -bunu her yerde söylüyorum, sayın milletvekillerimizle de bu konuyu konuştuk- Tahtalı Barajı'na hâlâ lağım girişleri var, şu anda devam ediyor.
MURAT BAKAN (İzmir) - Türkiye'de en çok korunan baraj havzası olmasına rağmen.
HASAN KALYONCU (İzmir) - Evet, korunan baraj havzası olmasına rağmen hâlâ lağım girişleri var ve sorduğumuz zaman bize verilen cevap da şu: Proje yaptık, proje tamamlanınca o iş... Arkadaş, proje tamamlanana kadar bir önlem almanız gerekiyor, burası içme suyu havzası. Bazı ilçelerimizin atıkları, bazı illerimizin atıkları arıtılmadan, ön arıtımla doğal sistemlere bırakılıyor. Şimdi, İzmir Körfezi'nde müsilaj yok ama İzmir Körfezi'nde deniz marulu var, deniz marulu ve "red tide" olayları İzmir Körfezi'nde görülüyor. Bu da bir ötrofikasyonun devamı yani kirlenmenin sonucunda oluşan bir yapıdır. Bu da müsilajın bir benzeridir aslında, organik yükün körfezde artmasıdır. Ayrıca, yine, Sayın Vekilim "İzmir Körfezi Marmara'dan daha temiz." dedi de Sayın Bakan Yardımcım, bildiğim kadarıyla, İzmir iç körfez 4'üncü kalite su seviyesinde yani en üst düzeyde kirli. Bu veriyi orta kısımdan mı aldılar, Karaburun'a doğru mu aldılar, liman tarafından, iç körfezden mi aldılar? Burada da sıkıntı var. Yani böyle bir karşılaştırma olmaz. İzmir Körfezi şu anda tehdit altındadır. Eğer bu tip -şu kanun teklifiyle gelen- arıtma tesisleri bütün her yerde yapılmazsa -size başka bir şey daha söyleyeyim- iç sularımız da büyük tehlike altındadır. Özellikle göller, göletler sulak alanlar, atık su bırakılan her tür alan tehdit altındadır. İleriki dönemlerde iklim değişikliğiyle beraber bunu her yerde görme şansımız var çünkü suyun azalması, buharlaşmanın hızlanması kirleticileri de yoğunlaştırma eğilimindedir ve iç sularda böyle bir şeyle karşılaşırsak geri dönüşü de mümkün olmayabilir.
Onun için, bu kanun teklifiyle gelen teklifler veya alınacak önlemler konusunda bu bir giriştir, bunların yapılması gerekiyor. Devletin, ne olursa olsun, arıtma tesislerini yapması gerekiyor, buradan -Sayın Bakan Yardımcımız da burada- benim bir önerim daha var, bunu sürekli de tekrar ediyorum: Denetimin, çıkış suyunda değil, alıcı ortamda da yapılması gerekiyor yani denetim zamanında tespit edemediğimiz bütün her şeyi biz alıcı ortamda tespit edebiliriz, alıcı ortamda tespitler yapılması gerekiyor. Bunlar Türkiye Cumhuriyeti devletinin zenginlikleri, bunları korumamız gerekiyor; bunlar, bizim, Türk milletinin kaynakları, korunması gerekiyor ve biz diyoruz ki: Sadece Marmara Denizi değil, diğer denizlerimize giden atıkların da kontrol altına alınması gerekiyor. Gerçi, teklifte bu, Marmara Denizi özelinde alınan önlemler diğer tarafa da Cumhurbaşkanı tarafından uygulanır." diye var. Bunlar, gerçekten bu işin başlangıç noktasıdır. Bir anda hiçbir şeyi kesemezsiniz. Bu kirlenme sürecinde bütün atık su arıtma tesislerini faaliyete geçirseniz, damla su bırakmasanız da şu anda bunu durdurabilme şansınız yok çünkü orada var olan bir kimyasal yapı var. Bu, bir müddet devam edecek ama önümüzdeki yıllarda yaşayacağımız su sorununu göz önüne alırsak, bütün Türkiye çapında, doğaya kirletici herhangi bir malzeme bırakmamamız gerekiyor.
Şimdi, bugünkü kanuna göre, dere yataklarına veya atık su kaynaklarına zaten atık bırakmak yasak fakat şu anda ben size buradan birçok belediye sayarım, hiçbir atık su arıtımı yapmadan suyu nehirlerimize, alıcı ortamlara veriyorlar.
Buradan, yine, su kullanımıyla alakalı olarak, tahsis konusunda çiftçilerimizde zaman zaman sıkıntı yaşanıyor da Türkiye'deki bir de yeraltı suyunun, kuyu sularının kontrol altına alınması gerekiyor. Gerçi, o Tarım Bakanlığının. Birçoğu kaçak kullanımda, devletin birçoğundan da haberi yok. Gerçi, bunu sürekli söylüyorum, şu anda da tekrar edeyim: Zaten kapsamlı bir su kanunu çalışması var. Kapsamlı bir su kanunuyla bu işlerin tamamını çözemezsek yarın hep beraber su sorununu da yaşayacağız, hep beraber sıkıntıyı da çekeceğiz. Şu anda önümüzde bulunan kanunlar yeterli mi? Başlangıç açısından evet ve bunun arkasının da geleceğini biliyorum çünkü bunun devamında bu suların kullanımı gündeme gelecek, bu suların tarımda kullanımı gündeme gelecek ve döngüsel olarak bunları devreye sokabileceğiz. Ondan dolayı bu kanun teklifinin şu anda gayet yararlı ve başlangıç olması açısından da birçok şeyi engelleyeceği kanaatindeyim.
Söz verdiğiniz için teşekkür ediyorum. Ben, aynı zamanda, Müsilaj Komisyonu üyesi ve İklim Değişikliği Araştırma Komisyonu üyesi olarak da konuya epey zamandır çalışıyorum.
Teşekkür ediyorum, sağ olun Başkanım.