KOMİSYON KONUŞMASI

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Teşekkür ediyorum Başkanım.

Ben bir iki konuda bir şeyler söylemek istiyorum.

Birincisi: Tabii "Başlangıçtan bu tarafa yaklaşık 5 bin civarında maden şehidimiz var." diye Deniz Bey ifade etmişti. Mesela, bu maden şehitlerinin yakınlarıyla ilgili böyle bir şey var mı? Yani bunların yakınlarının işe alınması konusunda bir öncelik var mı? Yani Kurumun böyle bir vefa zinciri var mı? Ki bence olmalı. Yani hani, bu, askerler bazında oluyor ama madenciler bazında böyle bir uygulama var mı?

İkincisi: Tabii, Kurumun bir yüz elli yıllık geçmişi var. Aynı zamanda bölgenin zaten doğal güzellikleri var ama bunun yanı sıra da madencilik konusunda bir kültürü var, geçmişi var. Mesela, daha önce kullandığınız bir ocak da dâhil olmak üzere bir maden müzesi. Yani Türkiye genelinde öğrencilerin bu işi biraz daha öğrenmesi açısından veya farklı etkinlikler açısından... Şimdi, bazen yurt dışına gidiyoruz, böyle çok özel mekânlar gösteriyorlar ama Türkiye'de bunun 10 katı daha iyi yerler var. Bu manada bir şey oluşturabilir misiniz? Yani Türkiye'ye kim gelirse gelsin "taş kömürü" dediği zaman yüzde 99'u Zonguldak'ı işaret edecektir. En azından Zonguldak'ı ziyaret edenler açısından da bu işin şöyle bir işleyişini de gösteren, o galeriye veya oraya indiği andan itibaren işin finaline kadar neler olup bittiğini yaşayarak öğrenebileceği bir alandan bahsediyorum. Bazen böyle anlatımlar oluyor ama o anlatımların da çok ciddi katkısı olduğunu düşünmüyorum. Bizzat, işte, hatta o madenci elbisesini de giyerek öğrenciler bu manada bir üç beş dakikasını veya yarım saatini o alanda yaşarsa bu konuyla ilgili çok ciddi bilgilendirmenin olacağını yaşadıklarımla biliyorum.

Tabii, bu işçi alımı... Ben bir defa her türlü inisiyatifin ortadan kalkması taraftarıyım, bugün de zaten ondan şikâyet ediyoruz. Diyoruz ki: Bu sözlüyü mözlüğü orta yerden kaldıralım, herkesin hakkı, hukuku neyse bunun üzerinden gidelim. Araya inisiyatif girdiği andan itibaren adaletsizlik oluyor. Yani bu konuyla ilgili, biz gelecekte de inşallah yönetime talip olursak, biz kesinlikle bu sözlü mözlü sınavlarının orta yerden kalkmasını istiyoruz.

Eşitler arasından... Sizinki özel bir yapı yani eşitler arasından herkesi ön bir elemeden geçirirsiniz -tamam, herkes madenci olabilir, bunun adı bindir, 2 bindir, 3 bindir- eşitler arasında noter huzurunda kura çekilebilir mi? Çekilebilir. Ama o eşitler arasında araya ne zaman ki inisiyatif giriyor, o zaman sorunlar yaşanıyor. Maalesef, biz henüz o erişkinliğe ulaşmış değiliz. Bugün, 90-95 puan olan insanların atanmadığını, 70-75 puan alan insanların sözlü marifetiyle işe başladığını aşağı yukarı herkes ifade ediyor. İşçilerin ataması konusundaki bakış açımız da bundan ibaret.

Yine, tabii, yan ürünler, maden makineleri, detaylarıyla anlattı ama işin aslını kaybetmemek lazım. Yani işin, sizin aslınız nedir? Kömür üretmek. O kömür üretmek için maden fabrikalarının makine kısmının da birinci önceliği o. Eğer işin anasını kaybederseniz bundan kopmuş olursunuz. Tabii, BOTAŞ'a da Türkiye Petrollerine de yanmaz malzemeler üretmeniz muhakkak önemli. Yani o sizi ana işinizden kesinlikle ayrı koymamalı. Biz sizin başarınızı, Kurumun başarısını -ben özel sektörden gelen biri olarak bunu söylüyorum- onunla ölçeriz. Yani sizin dalgalı denizlerde gemiyi ne kadar maharetle kullandığınızdan daha ziyade, sağ salim limana ulaştınız mı, ulaşmadınız mı? Yani sonuca bakarız daha doğrusu. Onun için, stratejisini anlatmaya gerek yok. Bugün maden sektöründe, maden, demir çelik sektöründe -biraz da bildiğim için söylüyorum- sizin payınız yüzde 3'lere düştü. Yani siz bugün ne üretirseniz bunun alıcısı var. İşe buradan bakmak lazım. Ben maliyet açısından hâlâ bakmıyorum. Neticede iş gücünüz var. Bunu nereden söyleyeyim? Bu ilk vinçler minçler icat edilmeye başlayınca -Hindistan'da daha çok elle gemilere kömür yükleniyor- vinçler piyasaya çıkınca bütün millet işsiz kaldı. Millet isyan etti, döndüler vinçleri geri aldılar, tekrar elle yüklemeye başladılar yani burada, toplumda işsizlik de önemli bir şey. Aynı şekilde, Türkiye'ye matbaanın gecikmesinin sebeplerinden biri de bu el yazmacıları. Tabii, matbaa devreye girince el yazmacıların değeri de düşmeye başlıyor. Yani muhakkak bunları paralel, yan yana götürmek lazım. İşin sonucu yine gelip iş gücüne dayanacak. İşin anasını kaybetmeden, enerjinizi, bilginizi, birikiminizi o alanda yoğunlaştırıp... İşte, Sayın Vekilimiz "Bu sene üretim kapasiteniz 1 milyonun altına düştü." dedi. Ümit ediyoruz ki bu rakam daha yukarıya çıksın. Bununla ilgili, Komisyondan ne tür beklentileriniz varsa... Yani aynı şeyleri konuşmaktan, aynı şeylerin üzerinde fikir yürütmekten hakikaten yoruluyoruz. 2018 de aynı, 2019 da aynı, 2020 de aynı; biz sizden yeni şeyler duymak istiyoruz.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Yeni yok mu? Diyorsunuz ki Vekilim, işte "Asli işinizi yaparken, onu da yaparken ama dikkat edin." Yani niye üretmesin yeni bir şey?

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Onda sorun yok yani birinci görevimizi yapalım; ikincisi, onları da üretelim. Hiç itirazım yok yani işin anasını kaybetmeden. Tabii destektir, buna hiç itirazım yok ama şimdi bunu yaparken işin anasını kaybetmeyelim, muhakkak yapılmalı...

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Marka değerini yükseltmesi lazım.

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Hiç itirazımız yok, hiç itirazımız yok. Bunu özellikle, mesela, derin sondajlarda özel makineler... Hatta onlarla ilgili de biz bunu konuşmuştuk çünkü bunlar stratejik ürünler; zamanı, vakti geldiği zaman paranızla dahi temin edemediğiniz ürünlerden bahsediyoruz. Yani ne bileyim çölde susuz kaldınız, bir bardak suyun bedelini ölçemezsiniz, yarın bu tür teknik konularda da ödeyemezsiniz. Sizin bir kültürünüz var yani maden makine fabrikasından bahsediyorum. Tamam, bunları yapın, tabii öbürlerine de katkı sağlayın ama dediğimiz gibi işin sonucu, onları da değerlendiririz mutlu oluruz.

Bir ikincisi de mühendislik konusu...

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Zonguldak'ta o kadar kıymetli ki Vekilim...

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Biliyorum, ben Zonguldak Milletvekiliyim Deniz, bak başta söyledim onun için.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Yani şöyle: TTK bir şeyin Zonguldak'ta liderliğini ele alır, orada...

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Karşılıklı konuşmayalım Sayın Vekilim.

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Tamam, hiç itirazımız yok, stratejiktir...

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Öyle önemli yani.

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Tabii. Mesela "çelik sektörü" diyorsun; önemlidir, dünyada biz ne neredeyse 3'üncü, 4'üncü sıradayız. Ukrayna'da savaş çıktı, metal ihracatı azaldı yani bugün, bunların hepsi önemli. Kurum da tam bütün bu önemli hadiselerin göbeğinde, onun önemini vurgulamak için diyorum ki muhakkak yoğunlaşmalısınız, muhakkak üretmelisiniz, muhakkak istihdam sağlamalısınız. Biz sağladığınız istihdamla... İstihdamı sağlarken tabii İş Kanunu, kazalar... Bağrımız yanıyor bizim, hakikaten Zonguldak'tan veya bir maden ocağından olumsuz bir haber geldiği zaman ülke olarak belli sıkıntılar yaşıyoruz ve bunu da en iyi yapanlardan biri sizsiniz yani onu söyleyeyim. Hani, bu iş güvenliği açısından bir kültür oluştu, uzun yılların bir şeyi var, birikimi var. Bu manada daha iyi sonuçlar alınacağını düşünüyorum ben.

Tabii, niye tercih etmiyor insanlar, mühendisliği niye tercih etmiyor? Bugün Türkiye'deki üniversite mezunu sayısı Almanya'dakinin onda 1'i yani bizim onda 1'imiz orada. İnsanlar daha ilkokuldan itibaren belli mesleklere yönlendiriliyorlar. Dolayısıyla bizim ara elemana ihtiyacımız var. Bugün, işte, özellikle özel sektör elektrikçi bulmakta, mekanikçi bulmakta -bilmiyorum sizler zorlanıyor musunuz- ne bileyim, meslek erbabını bulmakta zorlanıyor. Neden? İşte "Kızını tamirciye mi vereceksin?", ne bileyim "Kızını elektrikçiye mi vereceksin veya ayakkabıcıya mı vereceksin?" Böyle değil, ben "elit insan" deyince -toparlıyorum Başkanım- mesleğinde başarılı olan insanlara "elit" diyorum yani şimdi "elit" deyince toplumda başka bir algı var. En iyi ayakkabı üreticisi; o elittir işte, o işi en iyi yapan adamdır veya en iyi madenci; benim elitim odur. İşini en iyi yapan, mesleğinin zirvesinde olanlardır benim elit olarak baktığım. Toplumda bu algının bir defa orta yerden kalkması lazım. Böyle meslek erbabının ikinci sınıf insan muamelesi görmesi otomatikman o mesleğe olan ilgiyi azaltıyor. Hâlbuki tam tersine bunların daha değerli, daha anlamlı ve toplumdaki yerlerinin de daha üst seviyede olması lazım, eliti de böyle tarif etmek lazım.

Tabii, bundan sonraki hedeflerinizi de bilmek isteriz, bunu bütün kurum ve kuruluşlara söylüyoruz. Siz neticede bir anonim şirketi yönetiyorsunuz, işte 2025 hedefiniz, 2030 hedefiniz, beş yıllık, on yıllık... Çünkü sizin süreyle ilgili bir şeyiniz yok. İktidarların hepsi gelir ve de geçer. İktidar olmak başka bir şeydir, devlet olmak başka bir şeydir. İktidarlar geçicidir, devlet bakidir. Bugün bu masada siz varsınız, yarın başkaları olacak. Dolayısıyla sizden sonrakilerin burayı çiğnememesi için yani çiğnemekten kastım şu: Bir yol açmanız lazım, yol; bir yol haritası. Beş yıl sonra burada olacağız, on yıl sonra burada olacağız, on beş yıl sonra burada olacağız çünkü siz lokomotif sektörsünüz, şehir de sizinle beraber anılıyor, şehir de sizinle beraber yaşıyor. Üzerinizde her türlü sorumluluk yani üretim sorumluluğu, sosyal sorumluluk, kültürel sorumluluk; ne derseniz sizde var. Onun için, bakın, Komisyonda da sizin üzerinizde ittifak var. Bütün kurum ve kuruluşları bu çerçevede biz görüşmüyoruz yani toplumun ortak paydası gibi bütün milletvekillerimiz böyle algılıyor ve size her türlü desteği vermeye de hazır olduğumuzu ifade ediyor. Bu manada bir kanun teklifi vereceksek verelim, veyahut sermaye yetersizliği varsa, Komisyonun yapabileceği bir şey varsa her türlü katkıya hazır olduğumuzu buradan ifade ediyoruz ama sizin talep etmeniz lazım. Biz sizi yılda 1 ya da 2 kez görüyoruz ama siz her gün o kurumda arkadaşlarınızla beraber çalışıyorsunuz; her gün bu anı, her gün bu durumu bizden katbekat daha fazla biliyorsunuz. Sizin talepkâr olmanız lazım ki biz de size katkı sağlamış olalım.

Ben çalışmalarınızda başarılar diliyorum. İnşallah, bundan sonraki dönemlerde daha iyi şartlarda, daha güzel projelerle sizleri burada ağırlamış oluruz diyorum. Görevlerinizde başarılar diliyorum