| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Taşkömürü Kurumu Genel Müdürlüğü (TTK) ile müesseseleri Amasra Taşkömürü İşletme Müessesesinin, Armutçuk Taşkömürü İşletme Müessesesinin, Karadon Taşkömürü İşletme Müessesesinin, Kozlu Taşkömürü İşletme Müessesesinin, Üzülmez Taşkömürü İşletme Müessesesinin 2019 ile 2020 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 25 .05.2022 |
BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Değerli Başkanım, Komisyonun değerli üyeleri, Sayıştayın kıymetli temsilcileri, kurumun kıymetli yöneticileri; hepiniz hoş geldiniz.
Tabii, Deniz "Zonguldak Milletvekilleri" derken, bizim partimizde de milletvekili olmayan bölgelerin milletvekilleri var; ben de bu manada, partimiz adına Zonguldak milletvekilliğini yürütüyorum. Hatta geçtiğimiz pazar günü de Zonguldak'taydık. Polat ağabey var. Ben tahmin ediyorum, Komisyondaki herkes özellikle iş TTK olunca Zonguldaklı olur diye düşünüyorum ama benim böyle de bir görevim var.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - O zaman biz şöyle yapalım: Komisyondaki bütün milletvekillerini "fahri Zonguldak milletvekili" ilan ediyoruz.
BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Evet, hiç problem yok.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Desteğinizi bekliyoruz.
BEDRİ YAŞAR (Samsun) - İnşallah. Şöyle...
SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) - Ama işçi almıyorsunuz.
BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Şunu söyleyeyim: Tabii...
BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - A'dan z'ye doğru geçeriz, ne var? A-z.
BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Hiç problem yok.
Şimdi, tabii, bu önerilerin en önemli maddesi de bu. 2016, 2017, 2018, 2019... Aynı öneriyle, işte, norm kadro şu kadar ama bir türlü bu kadroları dolduramıyoruz. Tabii, her geçen gün Kurumun mali yapısı da zayıflıyor yani 2017 yılındaki 860 milyon liralık zararınız bugün 1,298 milyara çıkmış. Aynı oranda üretim de düşüyor yani 2002 yılında üretim yaklaşık 2,319'ken bugün 1,206'ya yani neredeyse yarı yarıya düşmüş. Buna...
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Üretim daha aşağıda.
BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Daha da aşağıda.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - 1 milyon tonun altında, değil mi? 600-700 bin.
BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Evet. Buradaki rakam, bendeki rakam: 2019 yılı itibarıyla 1,206. Belki 2020'de, 2021'de daha düşmüş olabilir, hani 2019 yılı rakamları bizim elimizde. Buna karşılık, tabii, taş kömürü tüketimi artıyor; bakın, bizim üretimler düşerken normal şartlar altında tüketimimiz artıyor. Neden? Çünkü bunun verdiği ısı derecesi bugün 6 bin-7 binlerin üzerinde. Türkiye'de bunun zaten alternatifi yok. Türkiye bu kömür konusunda alabildiğine dışa bağımlı. Özellikle bu son dönemdeki enerji kriziyle beraber fiyatların ne kadar arttığını hepiniz biliyorsunuz yani uluslararası arenada da bırakın fiyatların artmasını, bulmada bile belli zorluklar yaşandığını biliyoruz, bazı santrallerin bu konuda durma noktasına geldiğini biliyoruz.
Şimdi, bazı şeyler vardır ki bunun, bir defa, dışarıdan bir katma değeri yok. Yani siz bir üretim yaparken üretime, ithalata dayalı bir şeyiniz yok denecek kadar az; yani tümüyle kendi birikiminizle, deneyiminizle bu üretimi yapıyorsunuz; bu, çok önemli. Yani, şimdi, ithalata dayalı bir ihracat başka bir şey... Yani, neticede, diyelim ki bizim 100 liralık ihracatımız var ama 110 liralık ithalatımız var, bunun bir önemi yok ama burada, sizin üretiminizin tamamı -pahalı olsa bile- iş, istihdam sağlaması açısından yani paranın, bir defa, sistemin içinde kalması açısından önemli; dolayısıyla, alabildiğine üretmeniz lazım, üretim tekniklerinizi artırmanız lazım.
Tabii,, şunu da söyleyelim: İşte, bizim İl Başkanımız Yavuz Erkmen Bey uzun süre o bölgede yöneticilik, idarecilik yaptı, valilik yaptı. Onunla geçtiğimiz hafta pazar günü Zonguldak'ta bütün bu konuları gündeme getirmeye çalıştık. Bir defa "Zonguldak" deyince otomatikman herkesin 1'inci gündem maddesi TTK; yani hayatın her alanında var, uzun yıllara dayalı bir geçmişi var, bir kültürü var. Kaldı ki siz bu kültürü zaman zaman da... Yani, işte, Almanya seyahatlerimizde de... Oraya da özellikle madencilerin önemli bir kısmının Zonguldak'tan gittiğini biliyoruz; Bartın'a, Zonguldak'a özel uçak seferlerinin düzenlendiğini biliyoruz. Demek ki bizim kendi değerlerimize kesinlikle sahip çıkmamız lazım. Yani, bu eleman alma işinin üç yıldır yılan hikâyesine dönmesini anlamak mümkün değil. Muhakkak.... Bununla ilgili ne tür destek istiyorsunuz bilmiyorum ama kadronuz da var, demek ki... Şunu, tabii, mevcudu... Sayın Genel Müdür sunumunda dedi ki: "Biz -herhâlde mevcut personel üzerinden bunu söylüyorsunuz- mevcut personelle eğer kişi başına üretimi bin liraya çıkarabilirsek zararı da 200-300 milyona düşürürüz." gibi... Hâlbuki onun yerine üretimi artırarak, üretilen miktarı artırarak hem çalışan sayısını artırmak lazım... Yani, bir eğri düşünürseniz, iki yönde de yükselmeli; hem çalışan açısından yükselmeli hem üretim açısından yükselmeli.
Tabii, teknolojiler açısından baktığınız zaman, işte, diyorsunuz ki: "Mekanik sistem olursa, yarı mekanik sistem olursa üretim değerlerimiz değişir. Dünyada bunlar değişiyor, bizde de değişirse belli mesafeler katederiz." Buna hiç itirazım yok. Teknolojiyi de kullanın, daha alt derinliklerde üretim de dâhil derin üretimleri... İşte "Bu teknoloji Çin'de var, şurada var, burada var." diyorsunuz. Yani, neyi kullanırsanız kullanın Türkiye'nin üretimden başka çıkış yolu yok Sayın Genel Müdürüm; neyi kullanırsanız kullanın.
Sizin birikiminizde... Başka bir kültürünüz var, mesela şeker fabrikaları gibi kendi fabrikalarını yapan fabrika kültürü. Bu, TTK'de de var yani büyük oranda ama orayı AR-GE'siyle, teknik elemanlarıyla güçlendirmeniz lazım. Mesela ne kadar teknik elemanınız var bilmiyorum.
Şunu da söyleyeyim: "Çalışanlar" deyince akla ilk defa "işçi" mi gelir yoksa, onun yanı sıra... Mesela arama kurtarmada Türkiye'de en başarılı faaliyet alanı gösteren Kurumlardan biri sizsiniz. Yani, aynı zamanda deprem komisyonunda da ben çalıştım; o arkadaşlarımızın göçük altından insan çıkarmada...
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Tahlisiye ekipleri var.
BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Evet yani inanılmaz deneyimleri var, hatta farklı eğitim de veriyorlar.
Bakın, Türkiye'nin yüzde 66'sı deprem kuşağında, hem sanayisinin hem nüfusunun önemli bir kısmı deprem kuşağında ve Türkiye, bu alanla ilgili çalışıyor. Mesela sadece bu alanda arama kurtarma faaliyetleri gibi sizin bir alanınız olsa, bu konuyla ilgili eğitim alanı bile oluştursanız inanılmaz bir gelir elde edersiniz. Tabii, bunun yanı sıra kendi teknolojinizi kendiniz üretme... Çünkü siz özel çalışıyorsunuz. Muhakkak o alanın güçlendirilmesi lazım. Yani, bugün teknoloji neyse bize bununla gelin aslında, deyin ki: "Bizim bu teknolojiyi üretebilmemiz için..." Farklı kuruluşlara da yapabilirsiniz. Zaman zaman Deniz Bey'in burada o feryatlarına da şahit oluyoruz. İşte, farklı kurum ve kuruluşlara motorlar üretebilirsiniz veya özel ekipmanlar üretebilirsiniz. Çünkü spesifik bir alan, bunu ancak siz üretebilirsiniz, bu alanda da ayrı bir faaliyet gösterebilirsiniz ama sizin asıl göreviniz kendi iştigal alanında gereğini yapmak, bununla ilgili faaliyetlerinizi yürütmek. Dolayısıyla ben, tabii, zarar etmesine çok da fazla takılmıyorum çünkü sizin ürettiğiniz her şey sistemin içinde, üretimin içinde ama bizim işte Zonguldak'ta yaptığımız tespitlerde de diyorlar ki: "Eğer böyle giderse biz, madenci kültürümüzü kaybediyoruz. Siz, gelecekte burada çalıştıracak teknik eleman da bulamazsınız, aynı zamanda işçi de bulamazsınız."
Bölgesel özellikler önemlidir, ben de aynen katılırım yani bu özel bir iş, özel bir yetenek gerektirir. Bir defa, sizde madencilik ailede başlıyor, belki 3'üncü kuşak, 4'üncü kuşaktan madenciler var, bu kültür önemli. Yani nasıl bir refleks göstereceğini insanlar daha aile içi eğitime, yapılması lazım gelir... Aile içinde muhakkak bütün evlerde bu hikâye anlatılıyordur. Yani madende nasıl çalıştığı, nelere dikkat etmesi lazım geldiği, hangi kaynaklardan dolayı insanları kaybettiğimizi. Yani aile içinde böyle bir eğitim, aile içinde böyle bir kültür var, bu kültürle beraber yaşamalı. Tabii, 84 milyonun hepsi bizim vatandaşımız ama böyle bir kültürden geldiği zaman risklerin aşağı çekilmesi açısından tabii, can güvenliği de önemli. Yani biz burada "Tedbirsiz çalışın." diye bir şeyi öneremeyiz, "İşi bilmeyen insanları kurayla çekip aşağıya indirin." diyemeyiz. Bunlar, muhakkak belli bir eğitimler vereceksiniz, bu eğitimin sonucunda aşağı inecek ama eğitme maliyetleri açısından da bu kültürden gelen insanların eğitimi ile farklı alanlardan gelen insanların eğitimi arasında dağlar kadar fark var.
Tabii, bunun yanı sıra diğer işletmeler de var, bunlar da sizin gözetiminizde, bunlara da aslında sizin bir öncülük etmeniz lazım, diğer üretim alanlarıyla ilgili de muhakkak sizin yol gösterici olmanız lazım, denetim yapmanız lazım. Çünkü bu alanlarda da çok ciddi iş kazalarıyla muhatap oluyoruz, iş kazalarını hep beraber görüyoruz.
Benim özetle söyleyeceğim, bu madde, artık yani bir an önce eleman alımı da dâhil, teknik eleman da dâhil bunlarla ilgili çalışmaları yapalım. Biz, önümüzdeki yıl üretimin arttığı, istihdamın arttığı, bunlar zaten arttığı zaman otomatikman zararlar da aşağı doğru gelecektir. Geçmişte bir kültür vardı, ne zaman bir kurum ve kuruluş özelleştirme kapsamına alınırsa "Vay o kurum yandı, bitti..." Yani o kuruma artık yatırım yapılmıyor, özelleştirme kapsamında. İşte, bu özelleştirilirse, özelleştirme kapsamında bu kurumu alacak arkadaşların yatırım yapacağı, işte teknoloji getirileceği, her ne kadar öngörülse de Türkiye'deki uygulamaların öyle olmadığını, arsa esaslı bir çalışmanın olduğu, işte Et ve Balık Kurumları böyledir, Sümerbanklar böyledir, SEKA'lar böyledir. Bütün endişemiz TTK'nin de yani Varlık Fonuna geçmesiyle bünyesi zayıflar mı, ne olur, ne biter bilemiyoruz ama yani bu tür endişeler bile bazen kurum için olumsuz etki oluşturuyor. Sanki, biz, TTK'yi gözden çıkarmışız psikolojisi oluşuyor ki bu tür yaklaşımlarda işin psikolojisi önemlidir. Yani "Burası büyüyecek, gelişecek, kapasitesi artacak." dediğiniz zaman o kuruma bakış açısı başka bir şeydir, "Ya şuraya, buraya devrediliyor, sonucu da farklı yerlere gidiyor." gibi mantık içerisinde olması da kurumun her zaman aleyhine olur. Dolayısıyla burada bizim İl Başkanımızın da söylediği gibi artık bir an önce eleman mı alacaksınız, bununla ilgili önünüzde ne var? Bir de finansman problemleriniz var muhakkak bu kadar zarar ettiğinize göre, finansmana nasıl ulaşıyorsunuz, özel bankalardan mı sağlıyorsunuz bunu, Hazineden ek bir şeyler mi istiyorsunuz ki istemelisiniz bu devlet kurumu. Yani siz Hazineden almadan sürekli özel sektör bankacılığı veya devlet bankaları üzerinden sağladığınız finansmanla her zaman -finansman maliyetiniz ne kadar bilmiyorum ama- zarar yazar, bunun yerine sermaye artışıyla devlet bu işe katkıda bulunarak bu işi çözebilir.
OTURUM BAŞKANI NEVZAT ŞATIROĞLU - Sayın Yaşar, toparlarsanız. Rica edeceğim.
BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Toparlıyorum Başkanım.
Dolayısıyla ben bu madde üzerinde bunları izah etmek istedim. Çalışmalarınızda başarılar diliyorum.
Değerli Başkanım, ben, aşağıda konuşmaya ineceğim için benim sorularıma yazılı cevap da verebilirsiniz ama devamında da tekrar geri gelmeye çalışacağım.
Ben, çalışmalarınızda başarılar diliyorum. Komisyon olarak sonuna kadar arkanızdayız ama sonuç bekliyoruz Sayın Genel Müdürüm. Burada "Eyvah"ları konuşmayalım diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.