KOMİSYON KONUŞMASI

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Teşekkür ederim.

Değerli Başkanım, milletvekili arkadaşlarım, önce kurumun değerli yöneticileri; sizler hoş geldiniz. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, Türkiye Petrolleri, sizin de ifadenizle millî bir kuruluşumuz, hepimizin göz bebeği, üretimlerinizle de izlediğimiz zaman, Türkiye'nin ihtiyaçları açısından bir değerlendirme yaptığımız zaman, işte, 2019'da günlük 60 bin varil üretebiliyoruz. İşte, bu da 62.500'le, rakamın da biraz üzerine çıktığınızı ifade ediyorsunuz. Tabii, bizim günlük tüketimimiz 684 bin varil civarında yani yaklaşık yüzde 91 oranında ham petrolde dışa bağımlıyız; 2019 öyle. 2020 yılı itibarıyla üretimimiz 61.700, ihtiyacımız 814 bin, burada da dışa bağımlılık yüzde 92. Zaten doğal gaz üretimimiz, inşallah bu Sakarya gaz sahalarından elde edeceğimiz üretimlerle bir miktar yani 10 milyon metreküp, yaklaşık bizim günlük tüketimimiz 160'lar civarında, yüzde 4'üne, 5'ine tekabül ediyor ama bunun da rakamsal karşılığı sizin ifadenizle 4 milyar dolar civarında. Yani bunlar önemli, bu konuyla ilgili dışa bağımlılığımızın ne kadar üzerinde çalışmamızın gerekliliği konusunun altını çizmiş oluyorsunuz çünkü bu girdiler, bugün Türkiye'deki sanayinin temel taşlarını oluşturuyor. Bugün gazdır, petroldür, buradaki fiyat değişikliklerinin etki etmediği, iğneden ipliğe tesir etmediği hiçbir alan yok ve maalesef, bugün fiyatlar yani özellikle akaryakıt fiyatlarındaki artışlar yüzde 300'ler, 400'ler yani varil başına artışlar belki 70 dolarlardan 100 dolarların üzerine çıktı, yüzde 20-30 ama tabii, Türkiye'de dolar karşısında TL'nin de değer kaybetmesiyle beraber çok ciddi rakamlara ulaştı, bu da maliyetlere yansıyor, o da alım gücüne yansıyor. Dolayısıyla, bugün belki bu alanda yapabileceğimiz faaliyetlerin bize, karşı sektörlerde de rakamları aşağı çekme konusunda çok ciddi katkıları olacaktır diye düşünüyorum. Tabii, özellikle Karadeniz gazı... İnşallah, işte, 540 milyar metreküp civarında bir rezerv var; tabii, zor şartlarda yani deniz gazını üretmek zor, aynı zamanda 190 kilometre, oradan bir iletim sağlıyorsunuz. Aslında Komisyon olarak, bu işin bir üst bileşeni olarak bu çalışmaları yerinde görmeyi de hep arzu ederiz ama bu da bir türlü gerçekleşemedi, Komisyon Başkanımıza da buradan yeri gelmişken hatırlatalım çünkü şunu söylüyoruz: Bu alanda daha nasıl katkı sağlayabiliriz?

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sizin adınıza ben gittim ama siz Komisyon üyelerimizle birlikte... Sayın Genel Müdürüm, bir organizasyon yapalım; ben de söyleyecektim, Sayın Yaşar söyledi; organizasyonu yapalım, Komisyon üyelerimizle birlikte ziyaret edelim.

TPAO GENEL MÜDÜRÜ MELİH HAN BİLGİN - Başımız gözümüz üzerine Sayın Başkanım.

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Ya, muhakkak yerinde görmek...

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Pardon Sayın Yaşar, sözünüzü kestik, araya girdik ama...

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Estağfurullah.

Neyse, süremize ilave edersiniz.

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Evet, ilave ederiz.

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Şimdi, neticede olayları yerinde görmek, yerinde değerlendirmek muhakkak genel kanaatler açısından önemli. İşte, Deniz Bey bu liman ağzının kapanmasından teknik olarak bahsetti. Tabii, burada bir de liman var, siz "Orayı kullanıyoruz, hiçbir sorun yok." diyorsunuz; inşallah yoktur ama orası aynı zamanda da özel şirkete ait bir liman; mesela, aranızda uzun vadeli bir sözleşme mi var, merak ediyorum. O limanı işleten firmaya da siz bir bedel ödüyor musunuz? Çünkü biz bazen bu tür stratejik kuruluşların özelleştirilmesine karşıyız, stratejik kuruluşların. İşte, bunlar boru hatları gibi, gaz hatları gibi, stratejik limanlar gibi, stratejik havaalanları gibi bu tür çünkü geleceğe dair neler olacağı konusunda bir fikrimiz yok. Ne oluyor? Özel şirketler bunları uluslararası arenaya açabiliyor, uluslararası arenaya şirketlerin belli hisselerini satabiliyor. Bunu nerede gördük? Şehir hastanelerinde gördük. Bizim göremediğimiz sözleşmeler, bizim anlayamadığımız sözleşmeler, bugün bilinen firma, diyelim Rönesans İnşaat, çıktı, bunu uluslararası arenada sattı, hatta bütün bileşenlerini de -bizim göremediğimiz o sözleşme rakamları, hasta garantisidir, şudur budur yani Parlamentonun göremediği rakamları- doğal olarak bunu satıyorsa adam bakıyor yani geldisi gittisi, fizibilitesi, etütleri, bu çerçevede talip oluyor. Bunlar arasında bir tür noktada bu tür stratejik kuruluşlar Türkiye'nin de bir noktada mahrem bilgileri. Biz istesek de istemesek de özel şirkettir, özel sektördür; bununla ilgili bağlantı kurabilir, açılabilir çünkü bugün tespit ettiğimiz -siz de söylüyorsunuz- 2021 yılı, 2022 yılında en yüksek rezervleri Karadeniz'de tespit ettik; dolayısıyla, bunun sağlıklı, güvenli bir şekilde iletimi de önemli. Bu manada, orayı da onu da merak ediyoruz tabii.

İkincisi üretimle ilgili. Şunu söyleyeyim: Özellikle Türkiye'deki üretimler daha çok iyileştirme yani bilinen kuyuların iyileştirilmesi, artı yeni kuyular. İşte, bu sene de rekor kıracağınızı söylüyorsunuz; her ne olursa olsun muhakkak belli bir katkı sağlayacaktır ama görünen o ki Türkiye'nin ham petrol rezervi belli, dolayısıyla sizin otomatikman uluslararası arenada bu işlere yönelik bir çözüm üretmemiz lazım, çözüm aramanız lazım. İşte, yurt dışında 3-4 alanda faaliyet gösterdiniz, Azerbaycan'da, Rusya'da, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde, Kuzey Irak'ta faaliyet gösterdiğinizi söylediniz. Biz, bir defa, ilkesel olarak kesinlikle bu tür faaliyetlerinizi destekliyoruz yani siyasi bakış açımız bu; millî kuruluşların bu tür yatırımlarını net bir şekilde destekliyoruz ama bu yatırımlar yapılırken de tüyü bitmemiş yetimin hakkının muhafaza edilmesi konusunda da hassasiyetimiz var. Biz bunu şöyle söylüyoruz, diyoruz ki: "Arkadaş, biz yatırıma değil, ranta karşıyız." Yani olaya genel bakış açımız bu, bu çerçevede biz işe bakıyoruz.

Bu manada da mesela, özellikle Orta Asya cumhuriyetleri son dönemde -benim de bir iki ziyaretimde, size belki ipucu olur diye bunu söylüyorum- mevcut kuyularını yeniliyorlar. Mesela, geçtiğimiz dönemde... Onlarda zaten şey bol -nasıl söyleyeyim- gaz rezervleri yüksek ama diyorlar ki: "Siz gelin bu kuyuları iyileştirin; biz zaten buradan 100 birim üretiyorsak, eğer bu kuyudan siz 300 birim üretebilirseniz 100'ünü bize verin, ürettiğiniz artı 200'ü de paylaşalım." Mesela, bununla ilgili Özbekistan'ın, Türkmenistan'ın bu tür uluslararası ihaleleri de oluyor. Bu alanı takip edebilirseniz... Çünkü bir şekilde enerjiyi bir yerde verip bir yerde devralabiliyorsunuz, bir sistemin herhangi bir yerinden girip sistemin bir başka yerinden satın alma imkânınız var. Belki bu alanda -Orta Asya'da da faaliyetleriniz var mı yok mu bilmiyorum ama- çok ciddi katkı sağlayacağını ümit ediyorum.

Tabii, bize burada en yakın neresi? Kuzey Irak. Kuzey Irak'ta sahalarımız var. Bu arada Kuzey Irak'tan ciddi oranda da belli şirketlere sağlanan imtiyazlarla Türkiye'ye hem ham petrol geliyor hem de bitüm geliyor. Ben şunu merak ediyorum: Mesela, bizim bir de TPIC var. Bugün TPIC özellikle belediyelere bitüm sağlıyor. Bunu nereden sağlıyor? İller Bankasına gidiyor, İller Bankasına diyor ki: "Ben belediye olarak bitüm alacağım ama şimdi param yok, bana teminat mektubu ver." İller Bankası teminat mektubu veriyor, teminat mektubu da TPIC'e geliyor, devlet kuruluşu olduğu için dolayısıyla herhangi bir ihale açmadan direkt TPIC üzerinden belediyelere bu imkânı sağlıyor. Ben merak ediyorum yani TPIC bu satın almayı kimin üzerinden yapıyor? Mesela, TPIC bu arada aktif rol oynayabilir. Niye bunu söylüyorum? Bugün Kuzey Irak'ta alınan fiyatlar ile rafinerilerdeki fiyatların arasında yaklaşık yüzde 15 fark var, yüzde 15-yüzde 20 fark var. Yani bitüm fiyatı diyelim bugün -zaten günlük değişiyor fiyatlar- 600 dolarsa bu yüzde 15 gerisiyle 500 dolarlar civarında. Ama bunun bilinen 4-5 tane... Mesela şöyle söyleyeyim: Şu an bildiğim kadarıyla sadece 8 firmaya bu yetki verilmiş, yurt dışından bitüm getirme veyahut da ham petrol zaten sadece bir kapıdan geliyor, sadece 1 ya da 2 firma getiriyor. Kuzey Irak'ın bugün en büyük ekonomisini oluşturan bu faaliyetler ve bunlar da belli firmalar üzerinden. Hâlbuki biz şunu söylüyoruz: Siz ne kadar rekabete açarsanız bizim maliyetlerimiz o kadar düşer. Yani bu devletin regülasyon, regülatör görev, düzenleyici görev alması lazım ama bugün TPIC direkt satın almak yerine, önemli bir kısmını bu bilinen şirketler üzerinden TPIC alıp TPIC kendisi dağıtıyor. Dolayısıyla, burası stratejik bir sektör, önemli bir sektör. TPIC devlet üzerinden bütün bu satın almaları yapabilir. Bu çerçevede, TPIC yurt dışından ne kadar ham petrol veya diğer petrol türevleri alıyor, bunu hangi firmalar üzerinden alıyor? Bu konuyla ilgili de bilgi verirseniz memnun oluruz.

Yine, özellikle, bundan önceki toplantılarda da hep vurguladık; "Yerlilik" vurgusu. Bundan dolayı belli oranlarda arttığını söylediniz, o konuyla ilgili de ben teşekkürlerimi iletiyorum. Zaten bu komisyonlarda bazı konularda eleştirirken iyi yaptıklarınıza da "İyi." demeyi, bunu biz zaten prensip olarak da yapıyoruz. Ama bunu ne kadar artırabilirsek, işte, siz özellikle belirttiniz, "kulelerde" diyorsunuz, sondaj malzemelerinden bahsediyorsunuz, "Destek hizmetlerini 12 birime ayırdık." diyorsunuz, bunları tümüyle yerli şirket üzerinden yapıyoruz. Bunlar önemli şeyler. Niye önemli? Bazen bu tür stratejik sektörlerde paranın iş görmediğini belki de en iyi siz biliyorsunuz yani paranızla belki o sondaj malzemelerini alamadığınızı çok iyi biliyorsunuz; işte, en basitinden 74'te Kıbrıs Barış Harekâtı'nda mevcut parçaları alamadığımız gibi. Tabii, Doğu Akdeniz başlı başına bir olay. İşte "İlk defa çıkıyor." diyorsunuz. Doğu Akdeniz'de de hatlar karışık, orada zaten size bu aramaları yaparken herhâlde bir şey vermelerini beklemiyorsunuz. Tabii, buradan da işin dış siyaset tarafı var, bunu da anlamak mümkün değil. İşte, dün düşman olduğumuzla bugün dost, bugün dost olduğumuzla yarın düşman. Hâlbuki uluslararası...

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Sayın Yaşar, son bir dakika.

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Süreyi baştan söylemediğiniz için Başkanım...

BAŞKAN MUSTAFA SAVAŞ - Genel bir teamül oluştuğu için o nedenle ben süreyi baştan söylemedim.

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Peki, tamam, toparlayalım.

Yani bu manada da bir tutarlılık olması lazım. Yani biz dost muyuz, düşman mıyız? Hani bazen Şener Şen'in bir filmi var ya, orada yağ satıyor, gelene, kimine "var" diyor, zengine "var" diyor, fakire "yok" diyor. Yani biz de kiminle dostuz, kiminle düşmanız bunun muhakkak bilinmesi lazım.

İkincisi, bu satın alma var çünkü ciddi oranda satın alma yapıyorsunuz. Bunu hangi yöntemle yapıyorsunuz? Tabii, işlerin sizin çalıştığınız alan açısından önemi var yani bugün lazım, mümkünse dün lazım ama bunu daha önceden planlamak, daha önceden programlamak çünkü neticede siz rutin bir iş yapıyorsunuz. Yaptığınız iş, ihtiyaç duyduğunuz malzemeler belki yüzde 70-80 oranında değişmeyen ama bazen operasyon esnasında farklılıklar gösteren parçalar olabilir. Bunlarla ilgili tamam, hani o an onun şeyi olmaz ama onun dışında muhakkak rekabete açık, yerli sermaye üretime açık alanlar üzerinden gitmelisiniz. İşte, bunu "Koca Yusuf'la gerçekleştirdik." diyorsunuz, 2'nciyi, 3'üncüyü yapabileceğinizi söylüyorsunuz. Ben de bu sektörden gelen biri olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, bizim üretemeyeceğimiz hiçbir şey yok; yeter ki onlara bu imkânı yeter ki onlara bu fırsatı verelim.

Tabii, geleceğe dair projelerinizi dinlemek isterdik ama Başkanın söylediğine göre süremiz sınırlı. Mesela, hem dış arenadan hem iç arama faaliyetleri açısından. Önümüzdeki siz On Birinci Planlama'dan bahsederek oradaki hedeflerden hareketle bir yerlere varabileceğini söylediniz ama bizim o hedeflerin çoğu sözde kalıyor. Biz bundan önce planlama dönemi belki bu Hükûmetle beraber ortadan kalktı gitti ama şirketlerin bir yıllık, beş yıllık, elli yıllık, yüz yıllık projeksiyonları muhakkak olmalı, buna göre yolunu izini çizmeli.

Deniz girdiği için bir şey söylemeyeceğim ama yani bugün devasa şirketlerin yönetim kurullarında bulunmak bir defa etik değil çünkü bir insan bir şeyi yapabilir, 2'ncisinden anlayabilir, 3'üncüsü hobi olur yani beş parmağında beş marifet bu ülkeye yakışmıyor. Tahmin ediyorum, yani buradaki arkadaşlarımızın hiçbirinin de bunu tasvip ettiğini düşünmüyorum. Lütfen, siz de şirketinizin verimliliği açısından gerekirse iradenizi koyun. Yani aklı ikiye bölünen, üçe bölünen, dörde bölünen yönetim kurulu üyelerine karşı ne kadar direnirsiniz bilmiyorum ama verimliliğini artırmak için bu işleri yapmanız şart.

Ben çalışmalarınızda başarılar diliyorum. Allah hepinizin yardımcısı olsun.

Teşekkür ediyorum Başkanım.