| Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
| Konu | : | Rize Milletvekili Hayati Yazıcı, İstanbul Milletvekili Feti Yıldız ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül ile 91 Milletvekilinin; Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/4284) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 23 .03.2022 |
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Teşekkür ediyorum.
Ben de herkese ayrı ayrı saygılarımı sunuyorum.
Şimdi, Sayın Hayati Yazıcı Bey bir Anayasa Mahkemesi kararına atıf yaptı. O yüzden ben de konuşmama il, ilçe seçim kurulları ve hâkimlerin durumuyla ilgili konudan başlamak istiyorum. Ama öncelikle şunu söyleyeyim: Bunu tüm samimiyetimle söylüyorum, zaten biz tarihe not düşmek için, tutanaklara geçmesi için bu konuşmaları yapıyoruz çünkü maalesef, bir Anayasa'ya aykırılık iddiasını bile Sayın Kabaoğlu Hoca gerekçeleriyle anlatırken burada iktidar partisinin birçok milletvekili zaten dışarıdaydı ama bizim görevimiz tarihe not düşmek.
Şimdi, bizim Seçim Kanunu'muzun belki de en sade, en net, en doğru cümleleri; mesela biri "İlin en kıdemli hâkimi il seçim kurulunun başkanıdır." nokta. Ne kadar net, sade, doğru bir cümle. Ve şunu da asla unutmayalım: Seçimlerin yargı gözetimi altında yapılmaya başladığı günden beri bu uygulanıyor; herhâlde 1950'den beri, değerli büyüklerimiz daha iyi bilir. YSK 1950'de kuruldu, il, ilçe seçim kurulları... Bugüne kadar hiçbir iktidar bunu değiştirmeyi düşünmedi bile. Bakın, ben bunu bir hukukçu olarak, bir milletvekili olarak, bir vatandaş olarak çok büyük bir demokrasi ayıbı olarak görüyorum. Bu, demokrasiye ihanettir. Bakın, bunu çok samimiyetle söylüyorum, siyaseten değil. Öbür cümle: "İlçenin en kıdemli hâkimi ilçe seçim kurulunun başkanıdır." Nokta. Ya, bir iktidar veya herhangi biri bunu niçin değiştirmek ister? Ben o diğer tartışmaları geçtim, uygulamaya ilişkin, şu, bu falan, "üç ayda olur" falan, onları geçtim, o da ayrı bir garabet de neden bu cümleyi biri veya bir iktidar değiştirmek ister? Bundan duyulan rahatsızlık nedir, sorun nedir? Şimdi YSK temsilcimiz belirtti, bazen hâkimler başvuruyorlar YSK'ye, diyorlar ki: "Ya, ben çok yoğunum veya rahatsızlığım var. Bu görevi yapmak istemiyorum." YSK ne diyor? "Hayır, sen hâkimlik görevini devam ettirdiğin sürece bu görevi de yapacaksın." Neden en kıdemli hâkim? Çünkü en kıdemli hâkim, en az etki altında kalan hâkimdir. Şimdi "22 ilde birinci sınıfa ayrılmış hâkim veya birinci sınıf hâkim yok." deniyor, orada en kıdemli olacak. Sorun bu değil ki, her yerde en kıdemli hâkim o görevi yapmalı. Yedeklerle ilgili her türlü düzenleme yapılır. Bakın, bu gerçekten çok ciddi bir mesele.
Şimdi, Hayati Bey Anayasa Mahkemesine bir atıf yaptı. O Anayasa Mahkemesini şöyle değerlendirmek lazım, ben bir cümle okuyacağım oradan, bakın YSK'yle ilgili ne diyor? YSK üyeleri nereden geliyor? Yargıtay ve Danıştaydan geliyor, yüksek hâkim zaten hepsi, bir sorunları yok. Ne diyor Anayasa Mahkemesi? "Mevcut YSK üyelerinin görev sürelerinin bir yıl uzatılmasını öngörmekten ibaret olan kuralın, YSK'nin yürütme erkinin etkisinde kalmasına -bakın yürütme erkeğinin etkisinde kalmasına- ve tarafsız karar alamamasına neden olması söz konusu olmayacağı gibi..." Gerekçesi bu. Yani bu ne demek. "Onlar zaten yüksek hâkim, Yargıtaydan, Danıştaydan gelmiş, bir yıl daha fazla görev yapabilirler." diyor. Siz şimdi bir ilin en kıdemli hâkimini alıp o ilde ondan çok daha kıdemsiz bir hâkimi atadığınız zaman, o işte yürütme erkinin etkisinde de kalabilir ve seçimlerin dürüstlüğüne, güvenliğine de büyük gölge düşürürsünüz. Hiç kimsenin böyle bir şeyi yapmaya hakkı yok.
HAYATİ YAZICI (Rize) - Genç hâkimlere zafiyet yüklüyorsunuz.
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Hayati Bey, neden rahatsızsınız, bir ilde en kıdemli hâkimin il seçim kurulu başkanı olmasından niçin rahatsızsınız, bunu izah edin lütfen.
FETİ YILDIZ (İstanbul) - En kıdemli olanı da o torbaya girecek merak etme.
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Bakın, çok samimi bir şey söyleyeceğim: Bakın, çok güzel bir söz var... Tabii, bir de şu var: İstanbul seçiminde soruşturmalar açtınız en kıdemli hâkimler hakkında, soruşturmalar açtınız ya. Düşünebiliyor musunuz -cumhuriyet tarihinde bir ilktir- bir ilin en kıdemli hâkimleri hakkında o ilin savcıları soruşturma açtı; sonra onların hepsi kapandı, takipsizlik kararı verildi. Buna rağmen o ilin birinci sınıf hâkimleri, birinci sınıf yani en kıdemli hâkimleri, en kıdemli hâkim oldukları için görevlerini yaptılar, hiçbir etki altında kalmadılar, sizin baskılarınıza da boyun eğmediler. Şimdi, bu düzenleme Türk siyasi tarihine bir kara leke olarak geçer yürürlüğe girerse. 1950'den beri...
FETİ YILDIZ (İstanbul) - Moğultay'ın hâkimleri mi?
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Bakın, o mesele değil ki bu, seçim hukukundan bahsediyoruz, seçim hukukundan.
Bu cümleyi niye değiştirmek ister bir iktidar? Bunun izahı yok. Yani hani çok güzel bir söz vardır, hani hep deriz ya: "Dünya bir penceredir, her gelen baktı geçti." Ya, hepimiz bakıp geçeceğiz yarın, insanoğlu fâni. Böyle bir düzenleme getirilir mi Allah aşkına Meclise? Bunu hiçbir iktidar bugüne kadar düşünmedi bile. Seçim Kanunu'nun en güzel cümlesini değiştirmek istiyorsunuz. Neyse değiştirin ama seçmen, millet bunu görüyor yani niye Seçim Kanunu'yla oynadığınızı görüyor. Herhâlde kaybedeceğiniz korkusu çok büyük yoksa böyle bir düzenleme ben bin yıl düşünsem aklıma gelmez ama getirdiniz.
Şimdi, baraj tartışılıyor ve o kadar yanlış tartışılıyor ki buna da üzüldüm. Örnekler veriliyor Kıta Avrupası'ndan işte 3, 5; oralar parlamenter sistem. Parlamenter sistemde hükûmet meclisin içinden çıkar, meclise karşı sorumlu olarak görev yaptığı için bir makul oranda baraj tartışabilirsiniz; 5 dersiniz, 3 dersiniz, 2 dersiniz, sıfır diyebilirsiniz. E, hani Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde "yönetimde istikrar" diye bir konu kalmamıştı? E, kalmadıysa o zaman barajı sıfır yapın. Hani baraj sıfır olacaktı? Çünkü bu sistemde yürütmeyi tek başına Cumhurbaşkanı temsil ediyor -Sayın Mehmet Uçum'un dediği gibi, tek kişilik hükûmet- ve onu millet ayrı seçiyor, Meclisi ayrı seçiyor. O zaman baraj niye var milletvekili için? Neden temsilde adaleti yok ediyorsunuz? Böyle bir anlayış olabilir mi? Sonra Sayın Yıldız'ın vurgu yaptığı AİHM kararları bizim parlamenter sistemimizle ilgili konular. O zaman parlamenter sistem vardı, 2008, 2009. Şimdi Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde. Hani baraj olmayacaktı? Sonra, siz niye bir partiyi bir ittifakın içinde olmaya zorluyorsunuz? Siyasi partilerin önüne niye engeller koyuyorsunuz?
Gerçekten üzüntü verici ve düşündürücü, çok samimi söylüyorum bunu.
Şimdi kısa kısa geçeceğim. Şunu da belirteyim: Seçim barajı kırk yıldır tartışılıyor ya, kırk yıldır seçim barajı tartışılıyor bu memlekette ve 12 Eylül darbe hukukunun ürünü olan bir demokrasi ayıbını hâlâ daha Cumhur İttifakı'nın savunması da çok düşündürücü. 7 de çok yüksek, hatta bu sistemde baraj hiç olmamalı.
FETİ YILDIZ (İstanbul) - Onlardan bahsederken şu 2 bin hâkimden de bahset.
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Ya, konumuz o değil ki.
FETİ YILDIZ (İstanbul) - Konumuz o, o.
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Konumuz o değil ki.
Neyse, bunları tarih yazacak. Bakın, bu teklifi getirenleri, imzalayanları savunanları biz göçüp gideceğiz bu dünyadan ama araştırmacılar, akademisyenler, tarih not edecek. Bir ilin en kıdemli hâkimi il seçim kurulunun başkanıdır. Bunu değiştirenleri tarih mutlaka yazacaktır yani. Bunun bırakın Anayasa'ya aykırılığını, mantığa, siyasi ahlaka aykırı yani lütfen. (CHP ve MHP milletvekilleri arasında laf atmalar)
Şimdi, müsaade edin, müsaade edin. Ya, Sayın Yıldız, müsaade edin ben bitireyim, az kaldı zaten.
Şimdi, diyorsunuz ki: "Daha çok parti, daha çok fikir girsin Meclise." E, baraj niye yüzde 7 o zaman? Niye bu kadar yüksek bir baraj? Yani gerekçelerinizle bile çelişiyorsunuz, gerekçe bile getiremiyorsunuz. Şimdi, "Demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurları siyasi partiler." diyorsunuz. Niye önüne engeller koyuyorsunuz? Niye önüne engeller koyuyorsunuz? İşte, 2002 tarihli Yüksek Seçim Kurulu kararı; teşkilatlanmasını tamamlamış partileri sayıyor, Adalet ve Kalkınma Partisi yok içlerinde. Adalet ve Kalkınma Partisi 2002'de Mecliste grubu olduğu için seçime girdi.
RECEP ÖZEL (Isparta) - O zaman partimiz kapandı, ondan dolayı o ya; onunla bunu karıştırma yani.
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Ya, buyurun, karar burada, buyurun.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Partimiz kapanmıştı, partimiz kapandığı için.
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Şimdi, bakın, Hayati Bey, YSK kararı, YSK kararı. Şimdi, siz grubunuz olduğu için Meclise girdiniz, şimdi diyorsunuz ki: "Grubun varsa giremezsin, yetmez." Şimdi, neden, neden siyasi partilerin önüne engeller koyuyorsunuz ya, neden? Şimdi, bunu da bir not edelim, geçelim. Ya, bırakın, milletvekillerinin iradesini, grup kurmuş, seçime... Ya, milletin huzuruna gelecek, niye engelliyorsunuz? Millet oy verir vermez. Yani böyle bir şey olabilir mi?
Şimdi, gelelim çok büyük bir demokrasi ayıbına daha. Şimdi, bu sistemde dediniz ki: "Yürütmeyi Cumhurbaşkanı temsil ediyor, Başbakanın yerine o geçiyor." Bütün kanunlarda "Başbakan" yazan yerleri çizdiniz, "Cumhurbaşkanı" yazdınız. E, bu Seçim Kanunu'nun 65'inci maddesinde niye "Başbakan"ı çıkarıp "Cumhurbaşkanı" yazmıyorsunuz? "Başbakan"ı çıkarıyorsunuz, "Cumhurbaşkanı" yazmıyorsunuz. Partili Cumhurbaşkanı devletin tüm imkânlarını arkasına alıp seçimde yarışacak. Ya, gerçekten ne kadar... Şimdi bir şey söylemek istemiyorum, gerçekten üzüntü verici bir şey. Şimdi hocam çok güzel ifade etti, kişi-parti-devlet birleşmesinin sonuçları. Değerli milletvekilleri, seçimlerde kimler yarışır? Seçimlerde siyasi partiler yarışır, seçimlerde siyasi partiler birbirleriyle yarışır. Devlet yarışır mı ya? Devlet taraf olur mu seçimde? Devleti taraf yapıyorsunuz.
Ya, bu, devleti çürütmektir. 16 Nisan 2017 tarihinde, OHAL döneminde referandum yaptınız, ondan sonra Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle tam bir tek adam sistemine geçildi. Sonra yine OHAL döneminde -OHAL döneminde seçim olur mu ya?- Cumhurbaşkanlığı seçimi yaptınız, milletvekili seçimi yaptınız, şimdi bu teklifle tamamen artık demokrasiyi rafa kaldırıyorsunuz. Şimdi, Cumhurbaşkanı bile Başbakandan da farklı, devleti ve milleti temsil ediyor, bütün kurumlar ona bağlı değil mi? Devletin uçaklarıyla Türkiye'yi dolaşacak seçimde, her gittiği ilde valiler karşılayacak, bütün kurumlar ona bağlı. Ne kadar demokratik değil mi, ne kadar etik, ne kadar eşitlikçi? Ya, gerçekten çok güzel bir teklif hazırlamışsınız(!)
Şimdi, diğer konular da var -bazı konular- ama onlara değinmeyeceğim, onlar madde madde görüşülür. Sonuç olarak, çok samimiyetle söylüyorum: Bakın, bu teklif yürürlüğe girerse Türk siyasi tarihine maalesef kara bir leke olarak geçecek. Bakın, maalesef, maalesef. Çünkü bunların izahı yok. Partili Cumhurbaşkanını devletin tüm imkânlarıyla yarıştırmak -bir de 299'uncu madde var, o da ayrı konu, onu geçmiyorum- en kıdemli hâkimlerden rahatsız olmak ve onları değiştirmek. Bakın, daha yeni ocak ayında Seçim Kanunu'na göre Türkiye'de il ve ilçe seçim kurulları oluşturduk. Niye şimdi değiştirmeye kalkıyorsunuz? Ya, bunun izahı olabilir mi? En kıdemli hâkimden rahatsız olmak. Yani gerçekten çok üzüntü verici ve hâlâ daha yüzde 7 gibi çok yüksek bir barajı savunmak. Diyorsunuz ki: "İttifak içinde zaten baraj sorunu yok." E, ittifak içinde olmak zorunda mı bir siyasi parti? Sürekli siyasi partinin, demokratik hayatın önüne engeller koyan bir teklifle Meclise geldiniz ama tarih bunları gerçekten zamanı geldiğinde yazacak.
Çok teşekkür ediyorum.