KOMİSYON KONUŞMASI

TACETTİN BAYIR (İzmir) - Teşekkür ederim.

Değerli arkadaşlar, ne yazık ki bazı şeyler, çıkarılan kanun ya da yönetmelikler, uygulamalar kâğıt üstündekiyle aynı olmuyor. Yani bunun basit bir örneğini -hem biraz dinlenmiş olursunuz- başıma gelen bir olayı paylaşayım: Kırk beş gün önce 80'li yaşlarda zor yürüyen annemle ilgili bir olay yaşadım, çok da korkuttu beni. Akşamüstü çamaşır makinesine çamaşırlarını atmış kadıncağız; bir saat sonra bir duman, bir yangın; çamaşır makinesi alev almış; ilginç bir şey. Bir çocuk aradı beni telefonla, "Ben İtfaiye Eri Hasan. Ağabey, senin resmini gördüm duvarda; geldik evi söndürmeye, duvarda resmin var." dedi. "Nereden tanıyorsunuz?" dedim. "Annenizmiş, sonra öğrendim." dedi. Tabii, korktum, hemen döndüm arabayla doğru validenin evine; yalnız yaşıyor kadın çünkü. Bir anda eve girdim; her taraf duman, tavanlar mavanlar. Yani, aklıma hemen şu geldi: 82 yaşında zor yürüyen bir kadın orada makineyi eğer yatarken kullansaydı, yatmış olsaydı -çamaşır makinesinden çıkan dumanla, yangınla- muhtemelen ben cesediyle karşılaşacaktım sabahleyin.

Tabii, çok üzüldüm. Yani ben de kırk altı senelik sanayiciyim, bir iş adamıyım; insanın annesinin başına böyle bir şey, yaşamda... Çok da ciddi bir marka, Türkiye'de tanınan bir marka. Arkadaşlar, abartısız söylüyorum: Tam beş hafta WhatsApp grubundan -WhatsApp grubundan bir şikâyet hattı kurmuş kurum- şikâyet yazıyorum "Böyle bir olay oldu; şu oldu, bu oldu." diye. Yazdım, yazdım, yazdım ama ne yazık ki şuna kanaat getirdim... Tabii, bunu yaparken kendi kimliğimi de sakladım, onu söyleyeyim yani milletvekili olduğumu ifade etmedim, "Bir vatandaş acaba ne yaşıyor?" diye onu görmek istedim işin doğrusu.

Sonuç: İtfaiye raporuna göre çamaşır makinesi yanmış, yangın oradan çıkmış, elektrik tesisatından falan değil; bu ürünü değiştirmediler, bir. İki: Ev duman içinde kaldığı için komple boya yaptım, dünya masraf ettim. Üç: WhatsApp'tan beş hafta boyunca şikâyete her seferinde farklı bir muhatap çıktığı için her seferinde adımı, soyadımı, telefonumu istedi; her seferinde yazdım, sinirlerim bozuldu; neredeyse tedaviye gidecektim, sinir sistemim altüst oldu. Verdim parayı, yeni bir makine aldım, götürdüm. Bu arada, makinenin yaşı: Üç yıllık bir makine, çok eski bir makine değil yani, üç yıl önce satın alınmış bir makine.

Yani, neyi söylemeye çalışıyorum: Biz gerçekten tüketici haklarını koruyacaksak... Bir kere bazıları, şunu alışkanlık hâline getirmişler -arkadaşlar, bu bahsettiğim büyük bir holding aynı zamanda- yani bu şikâyet konusunda müşteriyi pes ettirin, aramaktan bıksın, usansın, yakamızdan düşsün diye yöntemler bulmuşlar. Mesela bu WhatsApp şikâyet hattı böyle bir hat. Yaşadıklarıma inanamadım ve son arayan kişiye de dedim ki: Ya, kardeş, istediğim şey şuydu: Gel bu makineyi al, bu yangın bu makineden çıktıysa, üretiminde hangi parçadan olduğunu bul, dolayısıyla başka insanların canı yanmasın. İnsanlar ölebilir, günahtır, yazıktır. Benim bir şey istediğim falan yok, makineyi al götür. Bu lafı ettikten beş hafta sonra gelip makineyi aldılar. Şimdi, bu yaşanmış bir olay, kapatıyorum hemen.

Sevgili arkadaşlar, kanun teklifinin geneliyle ilgili toplum adına, tüketici adına atılan her olumlu adıma biz parti olarak varız, hiçbir itirazımız yok, bu maddelerin de toplum yararına olması için elimizden gelen katkıyı vermek istiyoruz. Yalnız 6'ncı maddeyle ilgili -yani ileride tekrar maddelerde söz almayayım diye söylüyorum bunu, hakkımı kullanıp kapatmak istiyorum konuşmayı- otuz altı aydan kırk sekiz aya çıkardığınız meselede size bir sorum olacak. Ben kiracıyım, bir ev alacağım, gittim müteahhitle anlaşma yaptım. Müteahhit bana "Evi yirmi dört ayda teslim edeceğini..." söyledi ona göre de gittim bankadan kredi aldım. O anda kiracı olduğum için hem kiramı ödüyorum hem de müteahhite taksitlerimi ödüyorum. Müteahhit, bana iki yılda teslim etmedi. Ben hesabımı ona göre yapmıştım, yirmi dört ay sonra kiradan kurtulacaktım, ona göre hesap yapmıştım, oysa kiradan kurtulamadım hem kirayı hem de taksitleri öder hâle geldim. Dolayısıyla, bu sürenin uzatılması, o kişiyi kesinlikle mağdur eden bir statüdür. Kaldı ki hasbelkader ben de inşaat sektörünün...

İSMAİL BİLEN (Manisa) - Anlaşmamız geçerli, sözleşme geçerli, orada bir değişiklik yok.

TACETTİN BAYIR (İzmir) - Hayır, anlamadım, nesi geçerli sözleşmenin? Bana teslim etmedi, yirmi dört ayda etmedi. Sözleşme geçerli olsa ne olur olmasa ne olur? 70 bin lira ceza koymuşsun öyle mi? Bir şey soracağım, sizin aldığınız konut, 5 milyon liralık konut o kadar taksitle para ödüyorsunuz, benim aldığım 1 milyon lira, ikisi de 70 bin lira?

İSMAİL BİLEN (Manisa) - Bu daire başına, sizin...

TACETTİN BAYIR (İzmir) - Hayır, daire de 5 milyon, 1 milyon olabilir, farklı farklı fiyatlarda olabilir.

İSMAİL BİLEN (Manisa) - Bu ceza standart ancak şöyle söyleyeyim: Borçlar Kanunu...

Dinler misiniz!

TACETTİN BAYIR (İzmir) - Dinliyorum efendim.

Aslında size sormadım. Ben hepsini sorayım, siz isterseniz, sonra cevap verin.

BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Not alalım lütfen.

TACETTİN BAYIR (İzmir) - Yani burada bu 70 bin lira mantığı... 1 milyonluk daireye de aynı para, 5 milyonluk daireye de aynı para olması bana mantıksız geliyor, bu bir. "Ne olabilir peki?" diyebilirsiniz. Şu olabilir: Yıllık ödediğiniz taksit tutarı kadar olabilir ya da aylık tutarın 12 katı olabilir. Dolayısıyla, o zaman ben bankadan aldığım kredide hem kirayı hem de bankanın taksitlerini ödüyor olacağım ya, iki yılda da bana teslim etmedi hem kirayı hem de onu vereceğime göre o zaman hiç olmazsa kiram kadar bir parayı muafiyete sokmam lazım ki benim mağduriyetim giderilsin. Bu rakam, bugün itibarıyla her yıl yenilense bile 70 bin liraya fiks tutmak, bir adaletsizlik içerir. 5 milyonluk daireye sahip olan da farklıdır, 1 milyonluk daireye sahip olan da farklıdır diye düşünüyorum.

Bir de şunu anlamıyorum, inşaat sektörünün içinde olduğum için biliyorum arkadaşlar: Bugün, en ağır müteahhit çalışmasıyla artık on iki ayda bir daire, 10 katlı bir apartman dikiliyor. Teknoloji, hazır beton, demir sistemleri vesaire inanılmaz hızlandı, inanılmaz süratlendi. Yani paranız varsa, beklemiyorsanız, kooperatif değilseniz, üyelerden toplayacağınız parayla inşaatı yürütmüyorsanız, inşaatın sermayesi cebinizdeyse bir yılda yaparsınız. Kaldı ki en çok para kazanan müteahhit de en hızlı yapan müteahhittir. Neden? Daha proje aşamasında maliyetlerinizi yaparsınız, demir 8 liradır, inşaata girdiğinizde demir 12 liraya çıkar Türkiye gibi enflasyonu yüksek yerlerde. Yani geciktirmek aslında müteahhitin işine gelmez ancak burada sizden toplu bir para aldıysa, büyük boyutlu bir proje yapıyorsa, 40 konut, 100 konut, 200 konutlu bir proje yapıyorsa, peşin de para aldıysa, müteahhit bu parayı çevireyim, para kazanayım anlayışındaysa işte, bu, ona yarar, otuz altı ayı kırk sekiz aya çıkarmanız ona yarar. Yani oradaki, daire sahibi olmak için parayı ödeyenlerin parasını daha fazla kullanır, geciktirmesi de adamın işine gelir. Müteahhit geciktirir, niye erken yapsın ki? Sonuçta orada fikslemiş, parayı da kullanıyor. Yani burada bana göre adaletsiz olan bir şey var, bunu düzeltmemiz lazım diye düşünüyorum. Bugünkü teknolojiyle artık böyle dört yılda biten inşaat falan yok, kimse kusura bakmasın. En hızlısı şakır şakır götürüyor yani altı ayda bitirenleri de biliyorum -onu söylemiyorum, onlar çok süratli- ama bir yılda falan çok rahat bitiyor; bu bir öneridir.

Bu anlamda Sayın Genel Müdür bu taksitten önce bana vereceği cevapta ilk şikâyetimi kime yapmalıyım, onu bana söylerse bu çamaşır makinesiyle ilgili. Neresi, hangi masa, kim muhatabım olmalı benim? Derneklere mi müracaat etmeliyim yoksa size mi müracaat etmeliyim yoksa direkt dava mı açmalıyım?

Teşekkür ederim.