| Komisyon Adı | : | SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunu Teklifi (2/4260) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 09 .03.2022 |
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, değerli katılımcılar; birkaç konunun altını çizmek istiyorum.
Öncelikle, özel servis, yetkili servis konusunda bir düzenleme var. Tabii, daha önceki süreçte de bu yetkili servislerin yedek parça kullanımıyla ilgili bir düzenleme yapmıştık. O düzenleme uygulamaya girdikten sonra ne yazık ki tüketici lehine bir gelişme olmadı. Özel servis ile yetkili servis arasındaki ayrım derinleşince... Yetkili servislerin denetim ve kontrolü yok, tüketicinin aleyhine çünkü gidiyorsunuz, bir aracınıza bir gün için bin lira işçilik ücreti alıyorlar. O işçiliği, yapanın aldığı maaşa oranlarsanız alınan işçiliğin fahiş olduğunu görürsünüz. Bu yaptırımın olmaması... Yetkili servislere zorunlu gidişte -araçla ilgili örnek veriyorum, diğer işlerde de böyle- anormal fiyat artışları var. Yedek parçanın fiyatı orijinal kullanılmadığı hâlde katlıyor, yetkili servis, işçilik ücreti katlıyor. O gün ben aracı götürdüm, 7 bin lira bakım ücreti çıktı. Bu, diğer yurttaşları düşündüğünüz zaman kontrol altına alınması gereken bir durum. Eğer özel-yetkili servis ayrımı olacaksa burada da bir düzenlemenin zorunluluğunu düşünüyorum.
Reklam çalışmalarında tüketici örgütlerinden temsilci alınmasının hakkaniyetli hâle getirilmesini, örgüt, konfederasyon da talep ediyor, doğru bir tercih.
Bunun yanı sıra, bir şeye daha bu ülkede ihtiyaç olduğunu düşünüyorum, bugün, burada ilgili genel müdür de olduğu için söyleyeyim. Dünyanın çoğu ülkesinde belli saatlerde reklamların içeriğiyle ilgili kararlar ve uygulamalar var. Örneğin, obeziteyi teşvik eden ürünlerin televizyonlarda en azından çocukların izlediği saatlerde yayınına izin verilmiyor. Bizde sokakta yememe tavsiye edilirdi "Durumu elvermeyenler alamaz onun için de gösteri olmasın diye evinizde yemek yiyin." kültüründen gelen bir toplumuz ama bakıyorsunuz, akşam, çocuğun izleme saati içinde öyle bir sunum yapılıyor ki o çocuğun onu canının çekmemesi olası değil. E, o zaman, tüketim toplumunu sömüren bir anlayış reklamlarda işliyor. Bu reklam uygulamalarının saat yirmi dörtten sonraya sarkıtılması ve bu anlamda reklamların kontrol altına alınması gerekir.
Taklit ve tağşiş ürünlerle ilgili... Ne acı ki televizyon reklamlarında bu ürünlerin satışı yapılıyor. "Şifalı bitki" adı altında içeriğinin ne olduğu belli olmayan ürünlerin satışı yapılıyor, daha sonra bunlarla ilgili işlemlere geçiliyor, RTÜK uygulama yapıyor ya da ceza veriliyor ama o işle ilgili o adam o parayı kazandığı için firmasının adını değiştiriyor, o anlamda da alan alacağını alıyor, zarara uğrayan zarara uğruyor. Onun için, gıdayla ilgili reklamların bir ön denetimi yapılmalı ve bu ön denetimden sonra... Televizyonlarda, özellikle ulusal yayın yapıp çok izlenmeyen kanallarda bu çok yüksek. Örneğin bal tanıtımı yapılıyor, sonra bir bakıyorsunuz balın içerik olarak orada satışının uygun olmadığı ortaya çıkıyor. Bununla ilgili bir düzenleme hassasiyeti gerekiyor.
Keza, vatandaş -bu maddelerin içinde olduğu için söyleyeyim- teminat, güvence bedeli, abone bedeli yatırıyor, bu yatırdığı abone bedelini yıllar sonra almaya gidiyor, yatırdığı para 60 lira, aldığı para 60 lira. O günkü değeri, aldığı günkü değeriyle en azından devletin belirlediği faiz üzerinden artırımı yapılmalı. Adamın 60 lirası gittiği zaman da o faiz üzerinden o parayı alabilmeli yani birileri onun üstünden para kazanıyor. Bazı bankalarda da -ilginçtir- vadeli para yatırıyorsunuz, o para bittiği hâlde gidip siz yeni faiz üzerinden uygulama talep etmezseniz eski faiz üzerinden devam ediyor ve banka kazanıyor. Şimdi Türkiye'nin en çok kazanan kuruluşu neresi? Banka. Peki, bankalara para yatıran aynı kazanca sahip oluyor mu? Olmuyor çünkü bankalar kâr ettiği hâlde yalnızca enflasyon karşısında vatandaş korunmuyor. O zaman, o vadesi sona eren paranın da güncel faiz üzerinden işleme alınması gerekir. Bu anlamda da tüketici korunmuyor, tüketicinin burada da bir mağduriyeti sürüp gidiyor.
Bu kargo, kurye şirketleri artık "Getir." olgusunda çok öne çıktı. Bunların, getirdiği ürünlerin süresi içinde gelmemesi, ürünün bozulması ya da ayıplı, olumsuz bir ürünün gelmesi hâlinde sorumluluğu olmalı, böyle bir sorumlulukları da yok. İçeriği getirdikleri ürünle ilgili olumsuz, farklı bir ürün de olsa onunla ilgili de bir kontrol mekanizması, bir sorumluluk mekanizması yaratılmalı. Yine Tüketici Örgütleri Konfederasyonuna da biraz sonra eğer söz verilirse sanırım bunun aynısını anlatacak.
Bir de arkadaşlar bu "Hızlı Geçiş Sistemi" diye bir uygulama var. Arkadaşlar çözümü kolay bulmuşlar, "Otomatik yatır." diyorlar, otomatik yatırmazsan PTT'ye yatırırsan başına geleceğin sorumluluğuna katlanacaksın. Bu uygulama nasıl? Bizzat ben yaşadım. Niğde-Ankara yolunda otoyola girdik, çıkışta bizim görevli arkadaşa söylemişler "HGS'de paranız yok." diye. HGS'de para olmayınca 118 lirayı -iki ay içinde bin lira yatırdığım hâlde- faize sokmuşlar 1.400 lira olarak benden aldılar avukatla. Ben de hadi gideyim, vereyim de şu işin peşine düşmeyeyim dedim, gazetelere de haber olan bir konu. Bununla ilgili çok sayıda yurttaşın belli mağduriyeti var. Şimdi, ben bankaya, PTT'ye parayı yatırdım, bin lira orada duruyor altı aydır, o bin lirayı kullanıyor. Ne faiz işletiyor ne de benim orada mağduriyetim oluştuğunda haber veriyor. PTT, HGS'de size haber vermiyor, vermediği zaman paranız bitti mi, bitmedi mi haberiniz olmuyor. OGS'deyken veriyordu. HGS vermediği için çok sayıda yurttaş -sizlere de ulaşmıştır- HGS'den geçiş yaptığında parası yoksa iki ay içinde para yatırmadıysa avukatla senden faiziyle birlikte 1.400 lirayı alıyorlar 118 lira için. Böyle saçma sapan bir uygulama olur mu? Tüketiciyi koruyacaksak burada da mutlak suretle bir düzenleme ihtiyaç.
Bir şey daha vardı, o konuya da değinecektim ama artık onu sonra
BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Fethi Bey, çok teşekkür ederiz.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Tabii, bir cümleyle söyleyeyim. Her gün pompaya zam geliyor, akaryakıt tüketicileri bu konuda ciddi mağduriyet yaşıyor.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Akaryakıt bayileri de mağduriyet yaşıyor, ne yapacak onlar?
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Dün, ben yolda gelirken ne dedi bana biliyor musunuz akaryakıt dağıtımı yapan şirketin sahibi dedi ki: "Vekilim, zam geleceğini duyup da buraya gelip sıraya koşa koşa girenler 'Bu zam niye geliyor?' diye sorsalar bu zam gelmez."
BAŞKAN ZİYA ALTUNYALDIZ - Teşekkür ediyoruz.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Peki, teşekkür ediyoruz.