KOMİSYON KONUŞMASI

ŞENOL SUNAT (Ankara) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Ama biraz daha tadını çıkarın yani bu kanun teklifi verme işinin gerçekten tadını çıkarmakta fayda var nasıl olduğunun çünkü hani biz kanun teklifleri verdiğimizde maalesef görüşülmüyor bile, belki faydalıdır diye bakılmıyor bile.

Neyse, konumuz YÖK. Sayın Hocam, tekrar hayırlı olsun. Sayın Hocam bir hayli yoruldu YÖK'ü anlatmaktan. YÖK'ün aslında bir koordinasyondan sorumlu kurum olduğunu anlatmaya çalıştı Sayın Hocam ama tabii ki öyle gözükmüyor yani siz anlatmaya çalıştınız, üniversitelerle irtibatınızı anlattınız ama yani öyle gözükmüyor, hatta sizin üstünüzde de tabii bir güç, tek insan gücü olduğu için atamalar falan sizin artık inisiyatifinizden çıkmış durumda. Rektör atamalarından söz ediyorum yani tepeden atandığı için sizin de...

YÖK BAŞKANI PROF. DR. EROL ÖZVAR - Bu kanunla malum biliyorsunuz.

ŞENOL SUNAT (Ankara) - Biliyorum efendim, bilmez olur muyum. Bazı şeyleri kanuna uydurursunuz, o şekilde devam ediyor.

YÖK BAŞKANI PROF. DR. EROL ÖZVAR - Yok.

ŞENOL SUNAT (Ankara) - Şimdi, Sayın Hocam, üniversitelerin yani siz, yeni bir iktidara gelmiş gibi anlatıyorsunuz olayları, sizden önceki YÖK Başkanının yaptıkları var, ondan öncekinin de var yani siz, AK PARTİ iktidarının bürokratlarısınız ve neticede sanki bambaşka, yepyeni, üniversitelerin de reorganize edilmesinde söz ediyorsunuz. Yani bugüne kadar çok yanlışlar yapıldığını sanki ifade eder gibi bir şey yani birbirinden...

YÖK BAŞKANI PROF. DR. EROL ÖZVAR - Yok, öyle bir ifadem olmadı.

ŞENOL SUNAT (Ankara) - Bakın, üniversiteleri birbirinden farklılaştırmaktan söz ediyorsunuz, bugüne kadar yapılmadığını söylemek istiyorsunuz.

YÖK BAŞKANI PROF. DR. EROL ÖZVAR - Sayın Vekilim, bir dakika ama. Şimdi, söylemediğim şeyi atfetmeyin ama.

ŞENOL SUNAT (Ankara) - Hayır, efendim, bunları söylediniz.

YÖK BAŞKANI PROF. DR. EROL ÖZVAR - Ben açık ve net bir şekilde önceki YÖK Başkanlarını anarak, onların yaptığı çalışmaların devamını altını çizerek sizlere açık ve net bir şekilde söyledim.

Şimdi, burada, bunu söylersiniz hani bu, olacak bir şey değil yani ben, siyasi o tür tartışlara girmem asla ama bana söylemediğim şeyi...

ŞENOL SUNAT (Ankara) - Hayır, siyaseten girmeyin, siz bir bürokratsınız.

YÖK BAŞKANI PROF. DR. EROL ÖZVAR - Gerek yok.

SERKAN TOPAL (Hatay) - Sayın Başkan, onu anlatmaya çalışmadı yani uygulamayla bunu anlatamaya çalışıyorsunuz, onu ifade etmeye çalışıyor Sayın Başkanımız.

ŞENOL SUNAT (Ankara) - Evet.

YÖK BAŞKANI PROF. DR. EROL ÖZVAR - Ama o zaman takip etmiyorsunuz demektir.

ŞENOL SUNAT (Ankara) - Yoksa yani sizi veya daha önceki YÖK Başkanını kınamıyorum. Bakın, siz de konuya yeni yeni vâkıf oluyorsunuz Sayın Başkan.

YÖK BAŞKANI PROF. DR. EROL ÖZVAR - Bir dakika ama "misyon farklılaşması" dediğim zaman sizin gayet iyi bilmeniz lazım gelir ki benden önceki selefim...

ŞENOL SUNAT (Ankara) - Ama beni konuşturmuyorsunuz Sayın Başkan. Ben konuşayım, bitireyim, ondan sonra cevap verin.

YÖK BAŞKANI PROF. DR. EROL ÖZVAR - Affedersiniz ama söylemediğim şeyi nasıl atfediyorsunuz bana?

ŞENOL SUNAT (Ankara) - Efendim, siz bahsediyorsunuz üniversitelerin durumundan. En son...

BAŞKAN EMRULLAH İŞLER - Hocam, isterseniz not alın, bitirsin ondan sonra şey yapalım.

YÖK BAŞKANI PROF. DR. EROL ÖZVAR - Söylenmiş bir şey yok ya.

BAŞKAN EMRULLAH İŞLER - Tamam, not alın.

ŞENOL SUNAT (Ankara) - Merak etmeyin "Arkadaşınıza bir laf söylediniz." demedim, "Daha önceki YÖK Başkanlarına bir söz söylediniz." demedim, ben sadece "İktidara yeni gelmiş bir parti gibi yepyeni şeyler söylüyorsunuz." dedim, "Üniversitenin reorganize edilmesinden bahsediyorsunuz, üniversitelerin farklılaştırılmasından bahsediyorsunuz." dedim ki doğru bir şey yani ihtisas üniversitelerinden mi bahsediyorsunuz yoksa üniversitelerin bazılarının bölümlerinin her üniversitede aynı olduğundan mı bahsediyorsunuz, 95 ve 96 üniversitede eğitim fakültelerinin olmasından mı bahsediyorsunuz? Hep böyle üstü kapalı sözler ettiniz, süslü cümleler ettiniz Sayın Başkan.

Bakın, üniversiteler bu ülkenin en önemli kurumlarından biri. Evet, genç bir nüfusa sahibiz, biraz önce barajdan bahsediyorsunuz. Evet, tabii ki bu çocuklara ne verdik biz? İki sene pandemiden dolayı uzak eğitim alan lise son öğrencileri veya bir önceki seneyi değerlendirdiğimizde hemen hemen iki seneye yakın telafi programları bile olmayan bu çocuklara ne verdik de ne istiyoruz diye, biz, bu barajın kaldırmasında ben sessiz kaldım.

Şimdi, söylemek istediğim: Siz barajı niye kaldırdınız biliyor musunuz Sayın Başkan? Vakıf üniversitelerin kontenjanları dolsun diye.

YAŞAR KARADAĞ (Iğdır) - Soruları biraz kolaylaştırırlar, baraj, problem bir şey kalmaz. Buradaki mesele soruların zorluğudur.

ŞENOL SUNAT (Ankara) - Şimdi, bakın, bana kalsa ben üniversite imtihanlarının kalkmasından yanayım. Bunun yolu da temel eğitim ve ortaöğretimde süreç odaklı bir eğitimden geçer, ezbere değil, beceri eğitiminden geçer, meslek liselerinin yeniden yapılanmasından geçer. Ben sizden önceki YÖK Başkanından duydum yani "2 + 2'yi bilmeyen çocuklar üniversiteye geliyor." dendi bir toplantıda. Yani ortaöğretimde siz öğrencileri iyi yetiştiremezseniz barajın falan anlamı yok zaten. Siz sadece ne yaparsınız biliyor musunuz? İşsizliği ötelersiniz dört yıl daha, iki yıl da ön lisansa ötelersiniz ama önemli olan, üniversitede kalitenin artabilmesi, niteliğin artabilmesi, ortaöğretimde niteliğin artabilmesi. Bu çocuklar hepimizin çocukları ya, yazık ediyoruz çocuklarımıza. Şimdi iyi şekilde eğitim almaya... İlla o kontenjanları doldurmak için mi uğraşacağız? Evet, ne güzel, 8 milyon öğrencimiz var. "8,5 milyon üniversitede öğrencimiz var." diye Sayın Cumhurbaşkanı da Almanya'da övündü hatırlayın, hatta güldü yani "Almanya'yla aynı nüfusa sahibiz, 2 milyon 800 bin üniversiteli öğrencisi var." dedi. "Bizde 8,5 milyon..." Peki, bu çocuklara istihdam mı sağlıyoruz? Bu çocuklara her üniversitede iyi eğitim ve öğretim mi veriyoruz?

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Yurt veremiyoruz.

ŞENOL SUNAT (Ankara) - Kaç tane üniversitemiz var iyi eğitim ve öğretim verebilen? Bunları tartışmamız lazım.

Okul başarı puanları... Biraz önce dediniz ki: "Burada bir sıralama olacak yine." Okul başarı puanları hormonlu değil mi Sayın Başkan? Bu okul başarı puanları her bir okulda, birbirinden özel okulda 100, 100, 100 alan çocukla...

ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Erzurum) - İyi de Millî Eğitim Bakanlığıyla ilgili o.

ŞENOL SUNAT (Ankara) - Olur mu? Özel okullardan üniversiteye gitmiyor mu Hanımefendi?

ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU BAN (Erzurum) - Kabul ediyorum da Hocam...

ŞENOL SUNAT (Ankara) - Bakın, hormonlu notları olan çocuklara, o başarısı sıralamasındaki -virgül oynuyor- bu çocuklara yazık değil mi? Ha, bana kalsa -bakın, biraz önce de ifade ettim- temel eğitimden ortaöğretime, öğrencilerimizi süreç odaklı eğitimle eğittiğimiz ve öğretim yaptığımız takdirde üniversiteler yetkinlik imtihanları yapar, böyle merkezi bir imtihana bile gerek yok.

Şimdi, ulusal tezler 600 bine dayanmış ve en çok da bu yirmi yıl boyunca. 600 bine yaklaşmış bilimsel araştırma rekoru kırıyor gibiyiz ama sonuç? Tez borsaları var. Sayın Başkan, özellikle söylüyorum, YÖK Başkanısınız.

YÖK BAŞKANI PROF. DR. EROL ÖZVAR - Buyurun.

ŞENOL SUNAT (Ankara) - Bu tez borsalarını araştırın. İntihaller alabildiğince ileri, artık asgari ücrete tez yazabilen bürolar var, hocalar var.

Biraz önce söylediniz yani üniversitede öğretim üyesi sayısı da yeterli değil; üniversitelerde en az 100 bin öğretim üyesine ihtiyaç var. Yani diğer Anadolu üniversitelerinin daha iyi hâle gelebilmesi için bu öğretim üyesi açığının da kapatılması gerekiyor ve kesinlikle üniversitelerin mali ve idari açıdan özerk olması, siyasetin üniversiteler üzerinden elini çekmesi, bilimsel bağımsızlığın olması gerekiyor.

Rektörleri niye atıyoruz? Niye atansın? Rektör niye kendi bünyesinden çıkmasın? Bu şekilde üniversite anlayışıyla nereye gider ülke? İşte, ortada. Bilimsel yayınlar yapan üniversite öğretim üyesi sayısı -yani indekslere geçen- o kadar azaldı ki. Ama bilim adamı bağımsızlık ister yani bilim adamı üstünde baskı hissetmeyi istemez, görüşlerini rahatlıkla ifade etmek ister. Hukuk katlediyor bazen, hukuk fakültelerinden ses yok, görüş ifadesi yok. Nereye geldi Türkiye? Yani ülkemizin geldiği durumu iyi değerlendirmemiz lazım.

"Uluslararasılaşma" diyoruz. Ben size soruyorum Sayın Başkan, uluslararası öğrenci hangi ülkelerden geliyor bu ülkeye? Yani "uluslararasılaşma" demek, dünyanın gelişmiş ülkelerinden de bu ülkeye öğrenci gelmesi, bizim öğrencilerimizin karşılıklı gitmesi demek. Kimler var bizim ülkemizde, ne katıyorlar bizim bilimsel dünyamıza?

YAŞAR KARADAĞ (Iğdır) - Ben onlara hâkimim yani Pakistan'daki öğrenci zaten Amerika'daki üniversitelere de gidiyor veya...

ŞENOL SUNAT (Ankara) - Ben görüşlerimi ifade edeyim, siz sonra şey yapın...

Hayır ama bakın, bu bir tenkit değil, bu bizim problemimiz. Suriyeli öğrenciler mi, Iraklı mı, Afgan mı? Bunları da söyleyin. Yani uluslararasılaşmaya inanıyorum, uluslararasılaşmalıyız, üniversitelerimiz böyle kalkınır, buna inanıyorum ama uluslararasılaşmanın şeyi üniversite kalitesini artırmakla oluyor yani dünyada yeri olan üniversiteler olması gerekiyor.

NAZIM MAVİŞ (Sinop) - Sadece o değil, tercihlerin birçok sebebi var. O da önemli de birçok sebep var, kültürel yapı var, dil kolaylığı var, ekonomik...

HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) - Balkanlardan geliyor, Afrika'dan geliyor.

ŞENOL SUNAT (Ankara) - İşte, Balkanlardan, Afrika'dan falan da...

HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) - Avrupa'dan da geliyor.

ŞENOL SUNAT (Ankara) - Avrupa'dan da gelsin, Çin'den de gelsin, her yerden gelsin.

HACI AHMET ÖZDEMİR (Konya) - Var, var.

BAŞKAN EMRULLAH İŞLER - Tamam, bir dakika arkadaşlar...

Şenol Hanım, bitirirseniz...

ŞENOL SUNAT (Ankara) - Bitiriyorum.

209 üniversitemiz var, vakıf üniversiteleri de hâlen açılmak için sıra bekliyor. Yani üniversite sayısını bu kadar arttırıyor isek ilk önce kalitesinin -nicelik-nitelik meselesi- niteliklerinin artması gerektiğine inanıyorum. Bunları bir tenkit olarak söylemiyorum Sayın Başkan, bu ülke hepimizin ülkesi, bu çocuklar hepimizin çocukları. Ne yapabilirsek muhalefetiyle, iktidarıyla... Bugün biz muhalefetiz, yarın belki siz muhalefet olacaksınız.

YILDIRIM KAYA (Ankara) - Belki değil.

ŞENOL SUNAT (Ankara) - Hayır, ben sadece o kadar kesin konuşmam hiçbir şeyi ama Allah nasip etsin.

Şunu söylemek istiyorum: Muhalefetin görüşlerine bizim saygılı olacağımızı ifade etmek istiyorum. Yani mutlaka sizler de iyi şeyler düşünüyorsunuz, ülkenin geleceğiyle ilgili, yanlış yapmayı kimse istemez yani hepimiz bir sorumluluk taşıyoruz, vicdan.

O yüzden ben teşekkür ediyorum. Kusura bakmayın yani üzerinize varmak değil niyetim, sadece bir şeyi devam ettirin. Mesela, ben -yine konuşma devam ediyor- Sayın Saraç'a bu araştırma üniversiteler ve bölgesel odaklı üniversiteleri konusunda -kendisinin de yüzüne söylediğim için- aman, bunu devam ettirin dediğimi hatırlıyorum ama bu kriterleri belirlerken de doğru kriterler belirlemenizin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Her kaybedilen gün, ay ve yıl bu ülkenin zararına.

Teşekkür ediyorum.