| Komisyon Adı | : | MİLLİ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU |
| Konu | : | Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi (2/4056) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 10 .01.2022 |
ŞENOL SUNAT (Ankara) - Sayın Başkan, değerli Komisyon üyeleri; biraz önce konu oldu, mecburen bu konuyla ilgili de birkaç kelime etmek istiyorum.
Evet, PISA ve TIMSS'de başarılı olduğumuz konusu gündeme geldi. Vallaha, tartışmaları görünce sanki işte 10'uncu sıradan 3'üncü sıraya yükselmişiz gibi hissettim. Neticede bir yükselme var ama OECD ülkelerinde, 37 ülkenin 31'inci sırasındayız. Yani bizim kategorik değerlendirme yapmamız gereken ülkeler OECD ülkeleri aslında. Türkiye'nin bu zeki çocuklarının yeteri kadar değerlendirilemediğini düşündüğümüz için itiraz ediyoruz. Yine, TIMSS imtihanında, 4 yaşındaki çocukların girdiği imtihana 5 yaşındaki çocuklar girdi, onun için de bir yükselme oldu. Biz seviniriz ama on iki yıllık zorunlu eğitim alan çocuklarımızın dokuz yıllık eğitime denk geldiğini ve üç yıllık eğitim açığı olduğunu da ifade etmek isterim yani bunları konuşmamız lazım. Aynı zamanda, yine, Dünya Bankası verilerine baktığımızda, 10-14 yaş grubu çocuklarımızda 5 çocuktan 1'isinin öğrenme yoksunu olduğunu biliyoruz yani okuma ve okuduğunu anlamama konusunda. Şimdi, bunlar üzerinde durmamız lazım, "Kaliteli eğitim." diyoruz.
"Öğretmenlerin çalışma şartları, eğitimde kalitenin yükseltilmesi için belirlenen amaçları gerçekleştirmek üzerine düzenlenir." Ne demek bu cümle? Ben bu cümleden bir şey anlamadım. "Çalışma şartları" derken neyi kastediyorsunuz; fiziki şartları iyi olmayan okulları mı, mahrumiyet bölgelerini mi veya büyükşehirlerde aldıkları maaşlarla geçinemeyen öğretmenlerin kendi okullarına ulaşmadaki ulaşım sıkıntılarını mı? Neden bahsediyorsunuz? Onunla ilgili bir gelişme var mı bu kanun teklifinin ileriki maddelerinde? Ne güzel, yuvarlak bir cümle, "Çalışma şartları, eğitimde kalitenin yükseltilmesi için belirlenen amaçları gerçekleştirir." Ya, siz, okulları değersizleştiren, çocukların çoğunun açık liselere, ortaokullara kaydını yaptıran, meslek liselerindeki öğrencilerin yüzde 60'ının mezun olduğu -yani zorunlu eğitimden kaçan birçok öğrenci varken- sınav odaklı eğitimin getirdiği, sonuç odaklı eğitimin getirdiği bu sistemden kurtulalım derken öğretmenleri de sınava tabi tutacak kariyer basamakları geliştiriyorsunuz; böyle bir şey olabilir mi? Öğretmeni o sınavlarla nasıl değerlendireceğinizi zannediyorsunuz? Bu daha önce denendi, 2006 yılında uzman öğretmenliğe başvuran öğretmenler -bir de kota konuldu- pedagojik formasyon ve mevzuattan imtihana alındı. Alan bilgisiyle ilgili hiçbir öğretmene soru sorulmadı bu imtihanlarda ve neticede çok iyi alan bilgisine sahip öğretmenler uzman öğretmen olmadı. Bir kısım belki hak etmişti, bir kısım da mevzuata çalışarak ve pedagojik bilgiyle uzman öğretmen oldu. Yani bir imtihan yapılacaksa da bu imtihanın mutlaka alan bilgisini de... Her alanın kendine göre de özellikleri var. Çünkü bir öğretmenin eğitim ve öğretim konusunda kendi alan bilgisine çok iyi sahip olması lazım. Eğer bunu değerlendiremiyorsak zaten yapmayın sınav, öğretmenleri bir de sınav stresine sokmayın, öğretmenlerin çok büyük problemleri var. Öğretmenler hem mobbinge uğruyor hem maaşları yeterli olmadığı için yaşam standartlarını ailesini geçindirebilecek şartları sağlayamıyor. Aslında bizim öğretmenlerimizin -ben yıllarca öğretmen yetiştirdim- derdii maddi de değil çok, maddiyata çok değer verdiklerine inanmıyorum. Öğretmenlerimizin derdi sosyal statülerinin, saygınlıklarının yeniden getirilmesi ama bu taslakta ben bunu görmüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ŞENOL SUNAT (Ankara) - Saygınlıklarını geri getirebilecek hiçbir madde yok, onun için önergemizi kabul edin.