KOMİSYON KONUŞMASI

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Sayın Genel Müdür, sunumunuz için teşekkür ediyorum. Uluslararası standartları esas alan, iyi yönetişimi esas alan bir sunum yaptınız fakat bu iyi yönetişimin içi maalesef dolmadı, doldurulamadı ve bu gidişle de doldurulamayacak. Elimizde bir kamu birimi var, bu kamu birimine -biraz önce Sayın Bakanın saydığı gibi- akla gelebilecek her türlü ayrıcalık verilmiş fakat bu ayrıcalığın sonunda bu kamu mallarını bünyesine alıp yönetme yetkisini almış olan şirketin ülke ekonomisine ne kattığı konusunda herhangi bir analiz yok, bir sonuç yok, bir bildirim yok. Denetimle ilgili olarak, evet, şu anda portföyde bulunan şirketlerin yüzde 88'i, sunumunuzda söylediniz, denetleniyor ve Sayıştay tarafından denetleniyor. Bunun tamamı acaba bir kerede sonuç olarak, son olarak Sayıştay tarafından denetlense Türkiye ne kaybeder, gerçekten ne kaybeder? Ve oradan bir ekonomik analiz yapılsa, çıksa ve bize Varlık Fonu olmasaydı Türkiye'de şu ekonomik değişken şöyle şöyle gelişecekti, Varlık Fonu olduğu için de böyle böyle gelişti denilseydi ve biz de bunun katkısının ne olduğunu anlasaydık kötü mü olacaktı? Bence çok daha iyi olacaktı ama maalesef, bu kapalı bir devre denetim, şeklen uluslararası standarda uygun ama ruhu olarak amaçlanan sonuca ve hedefe götüren bir denetim değil.

Şimdi, eğer Varlık Fonu olmasaydı bu kadar ayrıcalığa rağmen, bu kadar piyasa bozuculuğa rağmen, Türkiye, şu anda bulunduğu noktadan daha mı kötü olacaktı? Döviz piyasalarıyla ilgili gelişmeler şu andakinden daha mı kötü olacaktı? Kamu maliyesi daha mı kötü olacaktı? Efendim, büyümeyle ilgili rakamlar daha mı kötü olacaktı yoksa soruyu şöyle de sorabiliriz: Eğer Varlık Fonu olmasaydı, bütün bu şirketler Varlık Fonunun içerisinde olmasaydı bugün geldiğimiz noktadan daha kötü bir noktada mı olacaktık? Dolayısıyla geldiğimiz noktaya Varlık Fonu sayesinde mi geldik? Efendim, döviz kuruyla ilgili gelişmelerin buraya gelmesinde olumlu katkı Varlık Fonuyla mı oldu? Kamu maliyesindeki olumluluklar bu sayede mi oldu? Yani bu konularda niye bir analiz yapılıp da kamuoyuyla paylaşılmıyor? Diyorsunuz ki: "Santiago Prensipleri ve uyum, şeffaflık." Gerçekten şeffaf mısınız? Yani şu bile, bu raporlar bile niçin kamuoyuyla paylaşılmıyor? Ne mahsuru var bunu kamuoyuyla paylaşmanın? "Web" sitenize koyun, yurttaşlar bunu görsün çünkü yurttaşların alın teri, emeği olan şirketler yönetim için size verildi, siz de bunları yönetiyorsunuz ve onun sonucunda da ne tür katma değer yaptığınızı bu yurttaşların bilmesinin ne mahsuru var, ne engeli var bunun? Dolayısıyla burada şeffaflık yok, hesap verebilirlik de yok çünkü hesap verebilmeniz için biraz önce söylediğim analizleri yapmanız gerekiyor. "Varlık Fonunu biz birleştirdik, büyük bir birim ortaya çıkardık, bunun sayesinde şunları şunları yaptık. Eğer Varlık Fonu olmasaydı Türkiye'nin 623 puana kadar giden risk primi belki bin olacaktı, 1.500 olacaktı ama Varlık Fonu sayesinde biz bunu burada tuttuk, hatta daha da aşağıya getirebiliriz." diyebilmeniz lazım. Ama bunun, bu kadar "entity"i, bu kadar varlığı bir araya toplayıp bunu yönetmenin sonuçta Türk ekonomisine, Türk milletine yaptığı katkı nedir, katma değeri nedir bunun? Şu anda böyle bir katma değer ortalıkta maalesef yok.

Onun dışında, sizin paylaştığınız tablolardan bizim yaptığımız hesaba göre şöyle bir durum ortaya çıkıyor: Türkiye Varlık Fonunun Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının 84 milyar 971 milyon TL rezervine ortak olduğu görülüyor. O tablo da şurada, tabloda diyor ki: "Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası rezervi, 31 Aralık 2020." Şu bordo olan kısım bir önceki raporda yanlış olup da yani 2019 yılında verilen rakamların sonradan 2020 yılında düzeltilmesiyle ilgiliymiş. Orada, bir önceki yılda, 2019'da 46 milyarlık Merkez Bankası rezervinden sonra -burada da rakamların cinsi yok, yazılmıyor, dolar mı TL mi belli değil ama büyük bir ihtimalle TL- 84 milyar TL. Dolayısıyla bu Merkez Bankası rezerviyle bu Varlık Fonunun ilişkisi nedir?

Onun dışında, Türkiye Varlık Fonunun 1 trilyonun 586 milyar 104 milyon TL kısa vadeli borcu bulunmaktadır. Yine, bu raporlardan... Türkiye Varlık Fonu 2020 yılında 635 milyar 156 milyon TL daha kısa vadeli borçlanmıştır. Ortalama USD kuru üzerinden, dolar kuru üzerinden 65 milyar dolar daha kısa vadeli borçlanılmıştır. Türkiye Varlık Fonunun toplam 1 trilyon 882 milyar 798 milyon TL borcu bulunmaktadır. Kurulduğu 2017 yılından 2020 senesi sonuna kadar, ortalama kur üzerinden bir hesap yapacak olursak 350 milyar dolar gibi bir borçlanma yaptığı ortaya çıkmaktadır. Eğer bunlar yanlışsa lütfen bunları söyleyin. Biz bunları sizin bize sunduğunuz raporlardan çıkardık.

Öbür taraftan, giderlerinizle ilgili olarak da şeffaf değilsiniz. Personelle ilgili çok fazla bilgi vermiyorsunuz. Denetleme raporunda da bu konuda "Gerek yoktur." diye bir cümle var, bir paragraf var gördüğüm kadarıyla. Mesela, kurulduğu 2017 yılında 9 personeli varken 2018 yılında personel sayısı 21'e, 2019 yılında personel sayısı 59'a, 2020 yılında da personel sayısı 106'ya çıkmıştır. Çalışanlara sağlanan fayda kapsamında kısa vadeli 1 milyar 723 milyon TL karşılık ayrılmış, kişi başı ortalama 16,3 milyon TL ediyor. Yine, Türkiye Varlık Fonunun çalışanlarına sağlanan fayda kapsamında uzun vadeli 6 milyar 226 milyon TL karşılık ayrılmış, kişi başı ortalama 58,7 milyon TL yapıyor. Bunların anlamı nedir? Yanlış mı düşünüyoruz? Lütfen bizi düzeltin.

Onun dışında, yine, denetleme raporundan görüyoruz ki bütün bu olan bitene rağmen yine de bazı eksiklikler var, bazı eksiklikler tamamlanmamış. Yine denetleme raporundan ortaya çıkan bulgulardan şunları görüyoruz: "Turkish Energy Company'ye ait finansal tabloların gizlilik gerekçesiyle bağımsız denetimden geçirilmemesi. BOTAŞ'ın 2 milyar 450 milyon TL tutarındaki uzun vadeli alacaklarıyla ilgili olarak gizlilik nedeniyle yeterli denetim kanıtı elde edilememesi. 2020 yılında 65 milyar 835 milyon TL satışları ve 4 milyar 528 milyon TL stoku bulunan BOTAŞ'ın fiziki stok sayılı gözlemlenmemiş ve stok alım fiyatlarının gizlilik unsuru taşıması nedeniyle birim maliyetlerine ilişkin yeterli ve uygun denetim kanıtı elde edilemediği söylenmiş. ÇAYKUR'un 31 Aralık 2019 tarihi itibarıyla konsolide finansal tablolarında yer alan 3 milyar 548 milyon TL tutarındaki açılış stok miktarına ilişkin yeterli ve uygun denetim kanıtı elde edilememiş olması nedeniyle 31 Aralık 2020 konsolide finansal tablolarında 3 milyar 325 milyon TL tutarında yer alan satışların maliyetine ilişkin herhangi bir düzeltme yapılmasının gerekli olup olmadığı tespit edilememiştir. PTT'nin bilançosundaki 206 milyon TL ticari alacak, 3 milyar 839 milyon TL ticari borç ve 1 milyar 267 milyon TL hasılat tutarıyla ilgili yeterli ve uygun denetim kanıtı elde edilememiştir." Bu bulgular var.

Sonuç olarak -lafı uzatmayayım- şunu söylemek istiyorum: Türkiye Varlık Fonu kurulmasaydı, hazinede birlik prensibi devam ettirilseydi ve şu anda Varlık Fonunun portföyünde bulunan şirketler faaliyetlerine devam etseydi ve de oradan elde ettikleri gelirleri veya zararları mahsupla veya hazineye devretmek suretiyle geleceğimiz nokta bugünkü geldiğimiz noktadan çok daha mı iyi olacaktı, çok daha mı kötü olacaktı?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Yılmaz, buyurun lütfen.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Bitiriyorum.

Sonuç itibarıyla tekrar şu soruyu soruyorum: Hazinede birlik prensibini bozarak kurulan bu Türkiye Varlık Fonunun Türk ekonomisine katkısı, katma değeri nedir ve ne olmuştur? Hadi, 2016'da kuruldu, bir yıl yapılanmayla, efendim, kurulmayla vesaireyle geçti; hadi, ikinci sene için de yeniden düzenleme vesaire diyelim ama son üç yılda gerçekten, bu kadar faaliyetten sonra elde edilen katma değer nedir? Bunu kamuoyuyla paylaşır mısınız? Dolayısıyla da buraya gelip bize "şeffaflık" ve "hesap verebilirlik" deyip de Türk milletini şu sunduğunuz raporlardan mahrum etmenin hiçbir akli ve hukuki dayanağı yoktur.

Teşekkür ediyorum.