KOMİSYON KONUŞMASI

YÜKSEL ÖZKAN (Bursa) - Teşekkür ederim.

Özür dilemeyin, ben Cerrahpaşa 85 mezunuyum, 4 Yüksel vardı sınıfta; 2'si erkek, 2'si kadın; dolayısıyla teşekkür ederim nezaketiniz için.

Sayın Başkan, değerli Komisyon üyeleri, Sayın Bakan Yardımcımız, değerli milletvekili arkadaşlarım; şimdi, hem bir milletvekili olarak hem otuz beş yılını sağlıkta harcamış, halkın sağlığına hizmet etmiş bir arkadaşınız hem de bir akademisyen olarak ayrıca görüşlerimi ifade etmek istiyorum, her ne kadar Sağlık Komisyonunda olmasam da.

Şimdi, izniniz olursa -tabii, herkesin bildiği bir konu ama- hem kayıtlara geçsin hem nerelere geldik, bir düşünme açısından bir iki veri paylaşmak istiyorum. Yıllara göre yurt dışına giden, ülkesini terk eden hekim sayısı 2021'de 59, 2015'te 150, 2018'de 802, 2019'da 1.047, 2021'de 1.246 yani her ay 100 hekim ülkesini terk ediyor. Arkadaşlar, bunu ciddi bir şekilde sorgulamalıyız, araştırmalıyız ve bu bizleri endişelendirmeli. Yarın öbür gün, inanın... Görüyorsunuz, TUS sınavlarından sonra belli branşlara ciddi olarak hekimlerin ilgisi azaldı; başta kalp damar cerrahisi, genel cerrahi olmak üzere, ciddi sıkıntılar var. Bu sıkıntıların sebepleri çok tabii ama bir şeyi vurgulamak istiyorum: Trafik sigortası yaptırıyorsunuz zorunlu olarak, her sağlık çalışanı da bir zorunlu sigorta yaptırıyor ve sigorta şirketleri -Sayın Bakanımız da bilir- bazı branşları, bazı uzmanlık dallarını sigorta yapmıyor ve hekimlerin geliri belli kamuda, ciddi davalarla muhatap oluyorlar. Artık hekimler bu malpraktis yasası doğrultusunda bir kazanç kapısı olarak görülmeye başlandı; bunlar çok ciddi sıkıntılar. Dolayısıyla sadece "aysbergin görünen kısmını tartışıyoruz ama sorunlar gerçekten çok derin, derinleşti; bunları hiç gündeme getirmedik. Usullerle ilgili bir şey söylemeyeceğim çünkü çok arkadaşımız -ben Cumhuriyet Halk Partisi Bursa Milletvekiliyim- usullerle ilgili çok şey söyledi, doğru. Niçin buraya geldik ki? Bunu sorgulamamız lazım. İlgili kuruluşların, bakanlıkların haberi yok anladığım kadarıyla. Yani böyle bir düzenleme nasıl yapılabilir? Türk Tabipleri Birliğinin haberi yok, diğer yardımcı sağlık personelinin derneklerinin, kuruluşların haberi yok. Yani biz istişare kültüründen uzaklaştık arkadaşlar, bunun sebebi bu. İstişare kültüründen uzaklaştık, popülizme teslim olduk; kabul edilir veya edilmez, görünen o ve sonuç bu.

Şimdi, büyük bir beklentiye soktuk herkesi. Benim eşim otuz yıllık çocuk hekimi. Ülkenin şartları malum ama aldığı emekli maaşını söyleyeyim: Kamudan emekli, 6.400 lira emekli maaşı alıyor. Ciddi olarak biz hekimleri... Çok yetersiz olmasına rağmen hepimiz "evet" dedik. Son dakika önümüze geldi gruplarda, baktık, bazı kazanımlar var. Bu bazı kazanımlara biz "hayır" diyebilir miyiz? Tabii ki diyemeyiz çok yetersiz olmasına rağmen ki bizim Grup Başkan Vekilimiz Sayın Engin Altay Bey de ifade ettiler, "Çok yetersiz ama bu kazanımlara 'evet' diyoruz." Dedi; hepimiz dedik, çok güzel bir şey. Gelin, arkadaşlar, bunu geri çekmeden bu yetersiz de olsa kazanımlara "evet" deyip ilave bir düzenleme yapılsın ama Genel Kurulda "evet" dediğimiz noktalar... Yetersiz tabii, çalışma barışını da bozduk. Ben kendi sahamdan biliyorum, ben başhekimlik yaptım, bölüm başkanlığı yaptım uzun süre. Şimdi, hemşire arkadaşlar yemekhaneye gidip hekim arkadaşları alkışladılar protesto için, hekimin suçu değil ki. Sağlık çalışanını birbirine düşürüyoruz yani aklıselim davranıp burada yetersiz de olsa bu kazanımlara "hayır" demeyelim, geri çekmeyelim o maddeleri, eksik neyse onları yapalım. Sayın Bakan Yardımcımız da burada. Yani gerçekten eğer Covid'de bir başarıdan bahsedeceksek bunun temelinde sağlık çalışanları yatıyor, çok özveriyle çalıştılar. Biliyorsunuz, oturdukları, yaşadıkları mekânlarda bile komşuları "Bu hemşiredir." "Bu doktordur." diye sırtlarını çevirdiler yani insanlar ona rağmen... Biz hekimler fiziki mesafe diyoruz, bir hekim bir hastasına fiziki mesafe koyabilir mi? Öksürüyor, hapşırıyor; "Ağzını aç." diyorsunuz, bir karış yakından muayene ediyorsunuz. Arkadaşlar, empati yapalım, otuz altı saat çalışma işkencesi var yani insanlık dışı.

Çok özür dileyerek, bir cümleyle bitireceğim; asistanlığımızda şöyle derdik biz: Canlılar -çok özür diliyorum- 3'e ayrılır; insanlar, hayvanlar ve asistanlar diye. Yani gerçekten bu insanlık dışı bir şey. Otuz altı saat çalışan bir insanın hata yapmamasını beklemek... Ya, robot bile olsa bazen arıza yapıyor, teknik bir destek istiyor. Çok köklü değişikliklere, çok köklü düzenlemelere gerek var ama bir arkadaşınız, bir hekim olarak rica ediyorum, bu kazanım neyse bunu geri çekmeyelim. Bunların üzerine, dediğim gibi, aysberg gibi gerçekten sağlık çalışanlarının sorunları, bunlara yönelik köklü bir düzenleme yapalım, her ay 100 hekimimiz ülkeyi terk etmesin. Ciddi bir beyin göçü var.

Teşekkür ederim.