| Komisyon Adı | : | DIŞİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesinin KKTC?de Eğitim-Araştırma Yerleşkeleri (ASBÜ-KKTC) Kurmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/3668) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 30 .11.2021 |
AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ (İstanbul) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
2 anlaşma, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'yle imzalanan 2 anlaşma, birbirinin ardından geldiği için hararetli bir tartışma oluyor. Bunların 2'sini bir bütün hâlinde gördüğümde ve böyle değerlendirdiğimde ben de ilk turda söz aldığım zaman dile getirdiğim "egemen eşitlik" kavramına çok aykırı bir davranış içinde olduğumuz sonucuna varıyorum 2'sini özellikle birbirinin ardından değerlendiğimde; bu görüşümde de ısrarlıyım.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin, Kıbrıs Türklerinin kültürünü tanıtmak için ne Yunus Emre Enstitüsüne ihtiyacı var ne de böyle bir üniversiteler arası iş birliği anlaşmasına ihtiyacı var. Biraz evvel Sayın Bakan ilk anlaşmayla ilgili olarak benim soruma verdiği bir yanıt sırasında "Yunus Emre Enstitülerinin bulunmadığı yerlerde nasıl büyükelçiliklerimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nden gelen sanatçıların faaliyetlerine yardımcı oluyorlarsa o şekilde devam edecekler." dedi. Yunus Emre Enstitüsünün bulunduğu yerlerde de büyükelçilikler o şekilde faaliyetler gösteriyorlar. Ben Londra'da görev yaptığım sırada birçok Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sanatçısının konserinin düzenlenmesinde bizzat Türkiye Büyükelçiliği olarak faaliyet gösterdim, hiçbir şekilde Yunus Emre Enstitüsünün desteğine de ihtiyaç duymadım. Oralarda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kendi temsilcilikleri de var, büyükelçilikleri de var; onlar da bu işi gayet güzel yapıyorlar. Ayrıca, hele Londra gibi bir yerde Tolga Kashif gibi dünyaca ünlü bir orkestra şefi varken ve Kraliyet Senfoni Orkestrasının yöneticiliğini, şefliğini yapmış birisi varken Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin böyle Yunus Emre Enstitüleri tarafından falan temsil edilmeye ya da tanıtılmaya hiç ihtiyacı yok. Kuzey Kıbrıslılar kendileri kendilerini çok iyi bir şekilde tanıtabiliyorlar.
Bu anlaşmaya gelince, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi bir devlet üniversitesi. Karşısındaki Kıbrıs Sosyal Bilimler Üniversitesi ise bir vakıf üniversitesi. Hani, diyeceksiniz ki devlet üniversitesi ile vakıf üniversitesi iş birliği yapamaz mı? Yapar yani buna bir engel yok ama vakfın bazı sıkıntıları var, onu dile getirmek istiyorum. Bir kere, bu vakıf yani Kıbrıs Sosyal Bilimler Üniversitesini kuran vakıf, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde çok ciddi bir tartışmaya konu olmuş bir vakıf. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ndeki muhalefet partileri bu vakfın belirli amaçlarla kurulduğunu ve bağımsız olmadığını ileri sürüyorlar. Devlet arazilerinin sembolik bir ücretle bu vakfa uzun dönemde kiralandığını dile getiriyorlar. Bu vakfın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde söz konusu arazilerden birini külliye yapma projesini de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ndeki halk fevkalade ciddi bir müdahale olarak görüyor ve bundan hoşnutsuzluğunu da dile getiriyor. Hepsinin üzerine, bu vakfın kurucusu olan şahıs 25'inci Dönem Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekili aday adayı olan bir şahıs ve bu şahıs Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde Lefkoşa'da bulunan Hala Sultan İlahiyat Koleji ile Kıbrıs Sosyal Bilimler Üniversitesinin de kurucusu. Dolayısıyla Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi ile bu vakıf tarafından kurulmuş olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ndeki karşıt üniversite arasındaki iş birliğinin çok ciddi kuşkular içerdiğini ve bunların da bu şekilde tutanaklara, kayıtlara geçmesinin gerekli olduğunu düşünüyorum. O yüzden bunları ifade ettim.
Çok teşekkür ederim.