KOMİSYON KONUŞMASI

AHMET ÜNAL ÇEVİKÖZ (İstanbul) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.

Öncelikle Dışişleri Bakanlığından ve diğer kurumlarımızdan gelen bütün yetkilileri saygıyla selamlıyorum. Aynı şekilde, Komisyonumuza bugün katılan Gülüstan Hanım'ı da "Hoş geldiniz." diyerek selamlıyorum.

Sayın Bakan Yardımcısının ifadelerinde özellikle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'yle egemen eşitlik esasına ve eşit uluslararası statüye sahip olacak şekilde bir varlık olarak desteklendiği ifadesi yer aldı. Bunu elbette çok önemsiyoruz çünkü biliyorsunuz Crans-Montana'daki 2017'deki görüşmelerden sonra Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin birlikte bir devletleşme modeli üzerinde çok büyük sıkıntılar olduğu ortaya çıktı ve o günden itibaren de hep iki devletli çözümü savunmaya başladık.

Şimdi, bir yandan iki devletli çözüm diyoruz ve iki devletli çözümden kastımız da bağımsız egemen bir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin oluşması iken bir yandan egemen eşitlik üzerinde ve eşit uluslararası statü üzerinde durduğumuzu açıklarken bugün iki ülke arasında, hükûmetler arasında böyle bir kültürel iş birliğini anlaşmasını imzalıyoruz ve bu kültürel iş birliği anlaşmasının yürürlüğe konulması için Türkiye tarafında bir kültür temsilciliği yapan Yunus Emre Enstitüsü varken Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde böyle bir enstitünün hiçbir şekilde adından söz edilmiyor. Tabii, ben bunu bir kere sormak istiyorum: Acaba Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kendi kültürel varlığını tanıtmak için kültür bakanlığı veya kültür bakanlığı dışında bizde Yunus Emre Enstitüsünün olduğu gibi başka bir varlığa sahip midir, değil midir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti? Bunu bir kere bilmek isterim. Herhâlde Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin kültürel tanıtımını Yunanistan yapmıyor, biz de aynı şekilde egemen eşitlik esasına dayalı ve egemenliğini tanıdığımız, bağımsız bir ülke olarak kabul ettiğimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kendi kültürel varlığını tanıtması için iş birliği elbette yapacağız ama bu iş birliğini yaparken neden Yunus Emre Enstitüsünü kullandığımızı ve niçin özellikle onu öne çıkarttığımızı açıkçası pek kavrayamadım. Hatta anlaşmada öyle bir ifade var ki, 6'ncı maddede deniyor ki: "Taraflar, Kıbrıs Türk kültürünün üçüncü ülkelerde tanıtımı konusunda Yunus Emre Enstitüsü'nün yurt dışı teşkilatının bulunduğu ülkelerde işbirliği yapacaklardır." Yani bulunmadığı ülkelerde iş birliği yapmayacaklar anlamına mı geliyor bu? Bunu da elbette anlamak isterim. Bütün bu ifadeler, aslında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin egemenliğini, bağımsızlığını ve egemen eşitlik tezimizi ciddi şekilde zedeleyen birtakım gelişmeler gibi gözüküyor. Açıkçası ben bu gelişmeleri kendi içinde birbiriyle çelişen ifadeler olarak ve çelişki yaratan bir yaklaşım olarak görüyorum.

14'üncü maddedeki iş birliğinden de tam olarak neyin amaçlandığı pek anlayamadım, açıkçası ona da biraz açıklık kazandırılırsa memnun olurum. 14'üncü maddede deniyor ki: "Taraflar, Osmanlı dönemi öncesi, Osmanlı Dönemi ve Türkiye Cumhuriyeti Dönemi Kıbrıs Eğitim Tarihinin bilimsel yollardan araştırılması adına karşılıklı ilmi toplantıların düzenlenmesi ve uzmanlar tarafından bilimsel yayınların hazırlanıp basılması için girişimde bulunacaklardır." Yani yeniden tarih yazma gibi bir çaba var sanki burada. Birçok madde zaten protokolde "çaba gösterecekleri" şeklindeki ifadelerle sona eriyor yani somut bir iş birliğinden ziyade, hep, böyle, birtakım çabaların gösterilmesinden söz ediliyor.

15'inci maddede, aynen şöyle denmiş: "Taraflar, somut ve somut olmayan kültürel mirasın korunması -somut olmayan kültürel miras nedir bu arada onu da merak ediyorum- ve kültür turizmine yönelik olarak geliştirilmesi amacı ile bir strateji belgesi ortaya çıkarmak üzere ortak çalışma grubu oluşturulması hususunda çaba göstereceklerdir." Yani çalışma grubunu ya kurarsınız ya da bunun için belli bir eylem planı belirlersiniz ama "böyle bir çalışma grubu oluşturulmasında çaba göstereceklerdir" cümlesi birtakım muğlaklık gösteriyor. Sanki böyle dostlar alışverişte görsün gibi yapılmış bir anlaşmaya benziyor bu ifadeler ve bu muğlaklık.

Ayrıca, bir de şunu sormak isterim: Karşılıklı olarak böyle bir kültürel faaliyetin sürdürüleceği bir ortamda herhâlde karşılıklı olarak birtakım malzeme değişimi de olacaktır. Böyle malzemelerin gümrük işlemlerinin ne şekilde yapılacağına ilişkin herhangi bir husus görmedik bu anlaşmada, onu da açıkçası sorgulamak isterim.

Benim dile getireceğim hususlar bunlardan ibaret.

Teşekkür ederim.