| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/283) ve 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282) ile Sayıştay tezkereleri a)Cumhurbaşkanlığı b)Millî İstihbarat Teşkilatı c)Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği ç)Diyanet İşleri Başkanlığı d) Devlet Arşivleri Başkanlığı e)Millî Saraylar İdaresi Başkanlığı f)Strateji ve Bütçe Başkanlığı g)İletişim Başkanlığı ğ)Savunma Sanayii Başkanlığı h)Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ı)Yatırım Ofisi Başkanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 26 .11.2021 |
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli hazırun, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İsmail Bey burada yok ama AK PARTİ'li arkadaşlarım burada. Söylediğim söz önce nefsime, sonra sizlere. Dolayısıyla, iddiayla ortaya çıktınız ama Cenab-ı Hak sizi sınadı, iddianızı kaybettiniz. Aynı sınava biz de gireceğiz, girdiğimiz zaman kaybedersek yüzümüze vurun ve bizi utandırın. Benim duruşum şu: Başkalarının yanlışları üzerinde yükselmek yerine kendi doğrularım üzerinde yükselmeyi tercih ederim. Bunu bu şekilde belirledikten sonra...
Cemal Bey, bugün tarihî bir konuşma yaptınız, bunu ciddi söylüyorum yani şaka olarak söylemiyorum.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - "Cemal Bey..." diyecektiniz herhâlde.
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Efendim?
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - "Kemal..." dediniz de "Cemal..." diyecektiniz herhâlde.
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Cemal Bey...
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - "Cemal..." dedi.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Ha, ben yanlış anladım o zaman.
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Gerçekten tarihin yıllığına, anallerine geçtiniz, öyle bir söz söylediniz, öyle bir konuşma yaptınız ki AK PARTİ'nin yirmi yılda yaptığı bütün icraatların sonucunda ortaya çıkardığı başarılarının hepsini çöplüğe gönderdiniz. Konuşmanızın dördüncü paragrafını açıp bakın, zamanımı etkin kullanmak için ben buradan size okumayacağım, arkadaşlar oraya gitsinler baksınlar. Yani size bir ilham mı geldi de birdenbire AK PARTİ'nin o 2003-2007 döneminde, o başarılı dönemlerinde ortaya çıkan 27-28 çeyrek kesintisiz büyümesine sebep olan politikaların bugün yanlış olduğunu nereden çıkardınız da bugün onları çöplüğe gönderiyorsunuz? "Şu anda, bir paradigma değişikliği yapıldı." dediniz ve eylül Merkez Bankası Para Politikası Kurulundan bu tarafa ben de aynı şeyi söylüyorum: Artık, yönetim Türk lirasının değer kaybetmesinden rahatsız değil. Dolayısıyla, Merkez Bankası ve ekonomi politikası genel olarak makas değiştirdi, bugün geldiğimiz nokta bu. Ben ismini zikretmeyeceğim ama sizin referans aldığınız o notta başarının zamanı da veriliyor; bu önümüzdeki yıl, "2022 yılı Nisanında, Mayısında bu politikadan sonuç alınacaktır." diyor, onu da söyleyebilirdiniz. Gerçekten bu çok önemli. Burada, eğer 2002-2006 dönemindeki, 2010 dönemindeki bu başarıyı, o dönemdeki siyasetçilere atfen söylemiyor da gerçekten buna, bu şekilde inanıyorsanız, söylüyorsanız o zaman söyleyeceğim bir şey yok. Keşke bu inancınızı 2002 yılında iktidara geldiğinizde o gün söyleseydiniz bugün, şurada uygulamakta olduğunuz bu politikaların sonucunu alıp şu anda hem cari açıktan hem de enflasyondan kurtulsaydık. Ama bana öyle geliyor ki -yüzünüze söylüyorum, gıybet de yapmıyorum- şu anda ortaya bir teori atıldı, bu teorinin rasyonel bir tabana oturması lazım, siz o konuşmanızla bu uygulamayı rasyonelleştiriyorsunuz, bu da sizin hakkınız, buna da bir itirazım yok.
Garo Bey size de bir itirazım var, siz de dediniz ki: "Bu politikalarla başarılı olan bir ülke yok." Şimdi, Karl Popper diyor ki: "Bütün kuğular beyazdır diye bir önerme koysak aksi ispat edilinceye kadar yani siyah kuğu görülünceye kadar bu teorem geçerlidir, bu önerme geçerlidir." Dolayısıyla, bugüne kadar buradan sonuç alan herhangi bir ülke yoksa bundan sonra da alınmayacağı anlamına gelmez. O nedenle ben diyorum ki şu anda, bu makas değişikliğinin nedeni, artık yeni bir dünya, yeni bir ekonomi kurma düzeni. İslami bir ekonomi düzeni kurulacak ve buradan da Sayın Diyanet İşleri Başkanlığının temsilcisine dönerek söylemek istiyorum: Şu anda eğer böyle bir şey olabilirse ben bunu öper başıma koyarım, itiraz da etmem ve alkışlarım ancak bence bu -eğer rasyonel olmak gerekiyorsa- günümüz itibarıyla, şu anda yapılmak istenen şey, iç piyasada bir tüketim malzemesi olarak kullanılıyor, burada da din maalesef kullanılıyor. Bugün, 100 trilyon dolar olan toplam dünya gayrisafi yurt içi hasılası ve 700, 800 trilyon dolara yaklaşan türev ürünlerin bulunduğu ve tamamının faizli sistem üzerine oturduğu bir ortamda, siz, mevcut kapitalist sistemin bütün kurum ve kurallarıyla kendinize bir niş açıp orada faiz oranını belli bir seviyeden belli bir seviyeye indirmekle İslam ekonomisi kurduğunuzu mu düşünüyorsunuz ve buradan nereye gitmek istiyorsunuz? Bunun sonucu Türkiye'yi fakirleştiriyor. Diyanet İşleri Başkanlığına sormak istiyorum: Haramın azı çoğu aynı mıdır? Yüzde 15 faiz ile yüzde 7 faizin arasında haramlık açısından bir fark var mı? Bu soruların cevabının verilmesi lazım.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Ameller niyetlere göredir.
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Efendim, elbette ameller niyetlere göre. O zaman senin amelini doğru yapabilmen için o uygulanan politikalarla benim ekmeğimi çalmaman lazım, beni fakirleştirmemen lazım.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, ikili diyaloglara girmeyelim, usulümüzde yok. Herkes sırası gelince fikrini söyler.
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Beni işsiz bırakmaman lazım. Bunu yapabiliyorsan elbette alkışlayacağım ve alkışlarım ama yaptığın şey iç politikaya yönelik bir tüketim malzemesi, "consumption" maddesinden başka hiçbir şey değil, kusura bakmayın. O nedenle Cemal Bey, keşke bu teoriyi 2003'ün başında söyleseydiniz de ülkenin maruz kaldığı şu deneylerden kurtulsaydık ve şu 128 milyar doları kaybetmeseydik. Bugün, elimizde düşmüş bir cari açık, düşmüş bir enflasyon ve en azından reel olarak da artı değerde 40 milyar dolara yakın bir rezervimiz olurdu, 128 milyar doları da kaybetmemiş olurduk. Eğer böyle bir düzen kurulmak isteniyorsa bunu alkışlarım. Diyanet İşleri Başkanına soruyorum :"İslami düzende ekonomide, bizim bugün anladığımız manada bir para var mı? İslami düzende ekonomide, bugünkü bizim, kapitalist sistemin öngördüğü kurumlar var mı? Merkez Bankası şart mı? Bankalar şart mı? Bugün bankalar bir parmak şıklatmakla milyonlarca lira değerinde değer yaratabiliyor. Şu anda "katılım bankası" dediğimiz kurumlar da aynı şekilde, onlar da zorunlu karşılığa tabii, onlar da aynı şekilde bir parmak şıklatmasıyla milyonlarca değer yaratabiliyorlar. Biri haram, biri helal mi? Nedir bunlar? Ben bilmediğim için soruyorum, yanlış da demiyorum, lütfen bizi aydınlatın. Ama şuna itiraz ediyorum: Bu, bir din istismarıdır ve bu, iç piyasaya yönelik bir tüketim malzemesidir. Bunu lütfen yapmayın. Getirebiliyorsanız getirin ve alkışlayalım sizi. Ekmeğimiz artacaksa, refahımız artacaksa ve bunun için de bu gerekliyse ben susmayı ve destek vermeyi tercih ederim ama böyle bir şey söz konusu değil maalesef. Önce bunu yapmak istiyorsanız bakın, oturun bir Merkez Bankası kanunu yazın, bir bankacılık kanunu yazın, ondan sonra deyin ki "İşte, bu sistem böyle çalışacak." Ben de size diyeyim ki "Ben de sizin arkanızdayım ve beraber yapalım." Kusura bakmayın; bu, tamamen ve tamamen bir tüketim malzemesi.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - İnanan bir insan olarak...
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Ben inanan bir insan olarak bunu söylüyorum. Evet, inandığım için bunu söylüyorum. Bir Müslüman olarak bunu söylüyorum, evet.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - İnançlı bir insan olarak bunu böyle değerlendirmenizi doğru bulmuyorum.
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Tamam. Ben aklıma ve vicdanıma bunu soruyorum ve dolayısıyla da Bakara suresinin 275'inci ayetinin ne olduğunu, 276'nın da ne olduğunu biliyorum ve ona göre de konuşuyorum. Ama bu istismarınıza da tahammül edemiyorum, kusura bakmayın. Kurun bu düzeni, biz destekleyelim dolayısıyla daha fazla konuşmama gerek yok.
Teşekkür ediyorum.