KOMİSYON KONUŞMASI

MUSA ÇAM (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Çam, özür diliyorum sözünüzü kestim ama.

Değerli arkadaşlar, aslında maddeler üzerinde de... Yani geneli üzerindeki görüşmelerde de yoğun bir görüşme oldu, maddelere de geçeceğiz. Ben bitirelim, ondan sonra şey yapalım diyorum, bir yemek arası vermiyorum; bir meyve ikramı, elma ikramı var Isparta'dan, onu size ikram edelim.

MUSA ÇAM (İzmir) - Bu, çok emrivaki bir durum.

BAŞKAN - Hayır, uygun mudur diye soruyoruz. Yani, bakın görüş ortaya koyarak onayınızı alıyoruz.

Teşekkür ediyorum.

Buyurun Sayın Çam.

MUSA ÇAM (İzmir) - Aslında, Sayın Tamaylıgil'in bu geniş açıklamalarından sonra söylenecek çok fazla bir şey kalmadı. Ancak, birkaç şeyin altını özellikle çizmek isterim. Şu anda görüşmekte olduğumuz kanun, yürütme ve yürürlük maddelerini çıkardığımızda toplam 5 madde ve bunlardan 1, 4 ve 5'inci maddeler 2020 yılına kadar, 2 ve 3 no.lu maddeler de 2017 yılına kadar uzatma maddeleri.

Şimdi, burada esasen üzerinde durulması gereken konu, örneğin, 1'inci maddedeki geçici 67'nci maddeyle ilgili olan konu, 30/12/2004 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmüş ve o zaman 2015 yılına uzatılmasıyla ilgili Parlamentoda, aşağıda, Genel Kurulda karar alınmış. Normal süresi 2006 yılına kadardı ama 2004 yılının on ikinci ayında yine bu zamanlarda görüşülmüş daha bir yıl zaman varken ve 2015 yılına kadar uzatılmış.

Şimdi, AKP sürekli aynı oyunları oynuyor, aynı numaraları yapıyor. Yani, kanun yapma biçimi, tarzı, şekli itibarıyla baktığımızda, mutlak çoğunluğun vermiş olduğu bu kibirli tutum ve davranış biçimiyle sürekli ama sürekli Komisyonu ve Parlamentoyu emrivakilerle karşı karşıya bırakıyor. Şimdi, bu kadar bu kanunlarla ilgili uzatmalar yapılmış ve tekrar uzatılma yapılıyor. Peki, on üç yıldır, on dört yıldır iktidar olan AKP bununla ilgili gerçek anlamda yasal düzenlemeleri neden ve niçin yapmıyor? Geçen dönemde de Sayın Şimşek de buradayken ve bugün Sayın Bakanın Müsteşar olarak katıldığı, sağında ve solunda, arkasında bulunan birçok bürokratın buraya geldiği dönemlerde hep söyledik. "Ne zaman geniş çaplı bir vergi reformu paketini getireceksiniz?" dediğimizde, "Hazırlanıyor, hazırlanıyor, hazırlanıyor; getireceğiz, getireceğiz." Dört yıldır aşağı yukarı her bütçe döneminde bunları konuştuk ve bize verilen cevap "Hazırlık yapılıyor, hazırlık yapılıyor, getireceğiz, getireceğiz, getireceğiz." Yine getirilmiyor ve yine gördüğünüz gibi 5 maddeyle ilgili kimini 2017 yılına kadar kimini de 2020 yılına kadar uzatmayla yine geçiştireceğiz. Burada o zaman insanın aklına ister istemez başka şeyler geliyor yani "Gerçekten, Türkiye'de köklü bir vergi reformuna ihtiyaç varken neden böyle uzatmalarla süreyi geçiriyoruz?" diyoruz. Ve o zaman bizim de "Evet, bunun altında bir hinlik var, bunun altında başka hesaplar var." diye aklımıza geliyor. Ve zaten benden önceki değerli konuşmacıların da yaptıkları konuşmalarda değindikleri gibi yaklaşık olarak bu düzenlemeyle devlet, kamu ne kadar miktarda gelirlerinden vazgeçiyor, bunu bilemiyoruz. Sayın Kuşoğlu'nun verdiği rakama göre baktığımızda yaklaşık 25 milyar lira kamu gelirlerinden vazgeçiyor. Vazgeçmek bir tarafa acaba kimlere ve nasıl aktarılacak, hangi kalemlerden gönderilecek, bunu da bilmiyoruz yani. Yine bir havuz medyası mı oluşturuluyor, yeni bir yandaşlar mı oluşturuluyor, kimlere aktarılacak bu paralar bunları bilemiyoruz. Yani, yakaladığınız kamu çalışanlarından, 2,5 milyon devlet memurundan, hemen bordrosundan kesiyorsunuz, asgari ücretinden kesiyorsunuz, ondan kesiyorsunuz bundan kesiyorsunuz ama mücevher satan insanlardan bunu alamıyorsunuz, bunu tahsil edemiyorsunuz yani. Dolayısıyla, burada çok ciddi sıkıntıların olduğunu görüyoruz.

Yine, Tamaylıgil'in söylediği gibi, ceza ve güvenlik tedbirleriyle ilgili infaz kanununda bir şey... Adalet Komisyonunda görüşülmesi gereken bir şey. Mahkûmların belki çok lehine olan bir durum bu konu, bu düzenleme, uzatılma. Doğru, olabilir ama sonuç itibarıyla görüşülmesi gereken yer Adalet Komisyonunun olması gerekirken yine her zaman yapıldığı gibi, işin kolayına kaçılarak buraya, Plan ve Bütçe Komisyonuna getiriliyor. Sayın Komisyon Başkanı diyor ki: "Bu Komisyonda 5 hukukçu var." Ondan hiçbir endişemiz yok ama usul konuştuğumuz konu, yöntem ve usul konularını konuşuyoruz; yine bunlara uyulmuyor.

Yine, buradan yoksullardan gelir vergisi, KDV, ÖTV gibi sayısız isimlerle vergi alan bir Hükûmetin, sizin deyiminizle faiz lobisine ya da rantiyeye ne kadar bir kaynak tahsis ettiğini öğrenmek istiyoruz. Bunu bugün için veremiyorsunuz ama önümüzdeki günlerde bununla ilgili çok daha geniş, ayrıntılı rakamlara ihtiyacımız var.

Bugün uygulama süresi beş yıl daha uzatılması talep edilen bu Gelir Vergisi Kanunu'nun geçici 67'nci maddesinin uygulanması nedeniyle devlet, alması gereken vergilerden ne kadar vazgeçiyor, bunun da rakamlarını çok geniş bir şekilde almak isteriz. Devletin bu geçici maddenin uygulanması nedeniyle almaktan vazgeçtiği vergi miktarı kalemleri itibarıyla tam olarak ne kadardır? Ne kadarlık bir vergiden vazgeçtiğimizi dolayısıyla bu kesimlere ne kadarlık bir kaynak transfer ettiğini de öğrenmek bizim, Parlamentonun. en doğal hakkımız.

Türkiye devlet borçları için yaklaşık 50 milyar lira faiz öder. 2016 yılında devletin ödeyeceği faizin yaklaşık 55 milyar lirayı bulacağını Türkiye Büyük Millet Meclisine gelip görüşülmeyen 2016 Bütçe Yasa Tasarısı'nda gördük; görüşemedik bunu ama orada bunu görmemiz mümkün. Bankalar yılda 70-75 milyar lira faiz ödüyorlar. Hisse senedi alım satım kazançları, devlet tahvili alım satım kazançlarının ne kadar olduğunu tam olarak bilmiyoruz. Bunları öğrenmemiz gerekir. Ortada 130 milyar liraya yakın bir faiz rakamı var. Diğer vatandaşların her bir kuruş gelirinden vergi alırken bu ölçüde bir gelirin çok düşük oranda vergilendirilmesinin bu ülkenin halkına ne getirip ne götürdüğünü açıklıkla bize izah etmek ve anlatmak konumundasınız, durumundasınız.

Yine, son olarak, Türkiye, faiz ve diğer menkul kıymet gelirini daha düşük oranda vergilendirerek ya da hiç vergi almayarak cari işlemler açığının diyetini ödemektedir. Zira, Türkiye de sadece iç ve dış borçlarını değil, cari işlemler açığını da sürdürebilmek için bu diyeti vermektedir. Bunun önlenmesi için hangi tedbirleri ve hangi önlemleri almaktasınız, bunları da Sayın Bakandan duymak isteriz.

Çok teşekkür ederim.