KOMİSYON KONUŞMASI

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakan, sunumunuzun 34'üncü sayfasında, doğu illerimizden Ağrı ve Van'dan gelen uyuşturucularla ilgili olarak bir değerlendirme yapıyorsunuz ve bu değerlendirmeye göre de önceki yıllara göre girişin yüzde 75'ini kaynağında tespit ettiğinizi ve dolayısıyla da mücadelenizin daha etkin bir şekilde devam ettiğini söylüyorsunuz. Fakat bütün buna rağmen, devamında, gerek kenevirde, eroinde, esrarda, Captagon ilacında vesairede de -bu yüzde 75'lik girişin kaynağında kurutulmasına rağmen- yıllık bazda yapılan yakalamaların arttığını söylüyorsunuz. Şimdi, ben buradan şuraya gelmek istiyorum: Yani ülkemiz yolgeçen hanına dönmüş; dolayısıyla özellikle bu uyuşturucuyla ilgili olarak Türkiye hedef alınmış gibi görünüyor. Bu, içeriden mi, dışarıdan mı? Tabii, onu da bilemiyorum.

Şimdi, bugün yapılan konuşmalarda öyle iddialar ortaya atıldı ki uyuşturucu konusunda, nüfus ticareti konusunda, rant konusunda, yolsuzluklar, kaçakçılık, kaybolan silahlar, hukukun üstünlüğü, insan hakları vesaire konusunda o kadar büyük iddialarda bulunuldu ki insanın bu iddiaların karşısında nutku tutuluyor açıkça söylemek gerekirse.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Yalan, yalan.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Normal işleyen bir demokraside, size yöneltilen bu soruların, "belge" diye gösterilen belgelerin doğru veya yanlış olduğu ortaya çıksa, bunlar ispat edilmiş olsa, bir tanesi bile doğru olsa hiçbir siyasi oturduğu makamda oturamaz. Normal işleyen bir demokraside işlerin böyle çalışması lazım ama maalesef, şu anda siz bütün bunlara, bu iddiaların hepsine, oturduğunuz yerden Sayın Bakan, "yalan" dediniz, "yalan" dediniz, "yalan" dediniz ve biraz sonra, konuşmalar bittikten sonra yapacağınız kapanış konuşmasında da bu iddialara cevap vereceğinizi söylediniz. Ben birey olarak, aklımı ve vicdanımı kontrol ederek söylenenleri aklımın ve vicdanımın terazisinde tartıyorum "Bu bir iftira mı, yalan mı?" İftira da olsa kötü, yalan da olsa kötü. Dolayısıyla bizim hedeflememiz gereken şey, doğru nedir, hakikat nedir, onu görmemiz lazım. Peki, nereden göreceğiz biz bunu, bu hakikati? Bunu bağımsız yargının yapması lazım, bağımsız mahkemelerin olayın meydana geldiği anda geçerli olan meri mevzuat çerçevesinde bu iddiaları gündemine alıp değerlendirmesi ve oradan yaptığı inceleme sonucunda da topluma "Doğrudur, yanlıştır." diye bir şey söylemesi gerekir. Fakat biz bugün böyle bir şey yapmıyoruz; biz muhalefet olarak iddia ediyoruz, siz de "yalan" diyorsunuz ve başka delil...

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU - Sizden örnek alarak...

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - "Açıklamalarımız da var." diyorsunuz. Dolayısıyla bu işlerin çözülebilmesi için sizin bu işi yargıya havale etmeniz gerekir ama siz diyeceksiniz ki: "Ben İçişleri Bakanıyım, Adalet Bakanlığı bana bağlı değil." Adalet Bakanı olsanız bile yargıya emir veremezsiniz, vermemeniz lazım. Dolayısıyla sizden şunu bekliyoruz biz, ben şahsen bir yurttaş olarak şunu bekliyorum: "Böyle böyle iddialar var, bu iddialar son derece yaralayıcı ve ciddi demokrasilere de yakışmıyor. Dolayısıyla yargıçlarımızın, özellikle cumhuriyet savcılarımızın faaliyete geçerek resen bunu araştırmaları gerekir." diye bir demeç verin, onların önünü açın. Onlar bu araştırmayı yapsınlar ve topluma dönüp desinler ki: "Şu iddia doğru, şu iddia yanlış." Ama böyle bir şey söz konusu değil. Dolayısıyla buradan bir sonuca gidemiyoruz. Biz, 2021 yılında, 2022 yılı bütçesini görüşürken aynı iddiaları tekrar ediyoruz, 2023'te de bu iddialar aynen ortaya gelecek. Ta ki ne zamana kadar? Ya siz bunun önünü açacaksınız, hukuk, yargı bunu değerlendirecek ya da iktidar değişikliği olacak, yeni gelen iktidar yine o günkü meri mevzuat çerçevesinde hukukun önünü açacak, bunu değerlendirecek ve topluma bunun neresi yanlış, neresi doğru, hak mı, hakikat mi, iftira mı, yalan mı, buna karar verecek... Yani şu anda bir yere gidemiyoruz. Sizden istirhamım, hukukun önünü açın siyaseten -yani dediğim gibi, Adalet Bakanı değilsiniz, olsanız da talimat vermeniz doğru değil zaten- bitsin demeç verin "Bunu araştırın." deyin ve oradan da yargıçlar ve de savcılar bir inisiyatif alsınlar ve bu işi bir sonuca bağlasınlar.

Sayın Başkan, teşekkür ediyorum, sağ olun.