KOMİSYON KONUŞMASI

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli Bakanım, değerli bürokratlar ve basınımızın değerli temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

2022 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı'nda gerek dış ticaret gerekse iç ticaret konularında Bakanlığın yaptığı çalışmalarla ilgili detaylı bilgiler var. Özellikle ticaretin ve tüketicinin korunmasına yönelik hizmetler, gümrük kapılarındaki fiziki altyapıdaki gelişmeler, yazılımla ilgili, donanımla ilgili yapılanlar takdire şayan. Dolayısıyla bunları inkâr etmiyoruz ve teşekkür ediyoruz. Ancak bu yapılanların, örneğin, ihracattaki süreyi kısaltması, verimliliği arttırması gibi ortaya çıkan etkinlik bence uygulanmakta olan makro politikalar açısından biraz geri plana itiliyor gibi geliyor.

Şimdi, Sayın Bakanım, sunumunuz 28 sayfadan oluşuyor, bu 28 sayfanın 14 sayfasını ihracata ayırmışsınız ve satır başlıklarıyla okumam gerekirse örneğin "Türkiye'nin İhracatına İlişkin Güncel Veriler" "Ödemeler Dengesine İlişkin Güncel Veriler" "İhracatta Başarılarımız ve Küresel Ticaret Trendleri" -ara başlıklar bunlar- "Uzak Ülkelere İhracatın Artırılması" "Türkiye İhracat Kredi Bankasının Yaptığı İşlemler" "İhracatın Geliştirilmesi" vesaire gibi konular. Bütün bunlar 28 sayfalık sunumun 14 sayfasını tutuyor ama bunun içerisinde maalesef, benden önceki konuşmacı arkadaşlarımın da söylediği gibi, tek satır ithalatla ilgili bir konu yok. Tabii, bu son derece önemli bir konu, ihracat yapıyoruz ama ihracatın bir ithalat girdisi var. Ben son üç yıldır aynı konuşmaları yapıyorum. Geçen sene Ticaret Bakanlığı bütçesi görüşülürken Sayın Bakana da aynı şeyi sordum, önceki bütçe görüşmelerinde de bu kere de yapmazsanız, bu sene yani 2022 yılı bütçesi görüşülürken bu konuyu bir daha gündeme getirmeyeceğim diye kendime söz verdim ama şu anda verdiğim sözü kırıyorum ve tekrar sizden rica ediyorum. Şu anda, arkadaşımız ihracatla ilgili rakamları verdi. Biz bu rakamları tartışmıyoruz; bu, devletin resmî rakamları fakat biz burada verimlilik arıyoruz. "Biz bu ihracatı yaparken ne kadar katma değerle çalışıyoruz, ülkenin buradan elde ettiği gelir nedir?" sorusunu soruyoruz. Bu konuda da ülkemizde gerek akademik dünyada gerekse uygulayıcılarda bir hayli çalışma var; Merkez Bankasının benim bildiğim 3 tane çalışması var, onun dışında, Bahçeşehir Üniversitesinde ve dolayısıyla başka üniversitelerde çalışmalar var. Çalışma şu: Yani bizim ihracatımızın ithalat girdisi ne kadar ve sonuçta yaptığımız ihracattan ne kadar katma değer elde ediyoruz? Bunu, sunum yapmak üzere Plan Bütçe Komisyonuna gelen Sayın Merkez Bankası Başkanına da söyledim, o söz verdi, bu konuda bir çalışma yapacağına, yaptıracağına söz verdi. Ben bunu önceki Bakandan iki yıl üst üste istedim, Sanayi ve Teknoloji Bakanından da istedim ama bugüne kadar herhangi bir çalışma olmadı. Ben sizden istirham ediyorum, gerçekten şu anda var olan bu çalışmaları derleyip, toplayıp bize şu anda birbirimize karşı, yok o rakam öyle değildi, bu rakam böyledir... Ben mesela biraz önce AK PARTİ'li arkadaşımızın yaptığı konuşmada verdiği rakamları tartışmıyorum, bu rakamlar, sizin ürettiğiniz rakamlar doğru fakat bunun bir de girdi tarafı var. Bu girdiden bizim çıkardığımız katma değer nedir? Şu anda görünen o ki, Merkez Bankası Başkanının yaptığı sunumdan açık ve net olarak görüyoruz ki Türkiye şu anda miktar endeksi açısından fakirleştirici bir ihracat yapıyor yani aynı miktar dövizi kazanabilmek için daha fazla mal ve hizmet ihraç ediyoruz veyahut da aynı miktar ara malı ve ham maddeyi alabilmek için daha fazla döviz veriyoruz veya aynı miktar dövize daha az ara malı ve ham madde ithal ediyoruz. Dolayısıyla sizden istirhamım, gelecek sene eğer bu çalışmayı yaptırabilirseniz... Türkiye'de bu konuda yetişkin eleman var, bu konuda, efendim, yeterli kaynak da var, üniversiteler de var. Bunun düşük olduğunu söyleyen de var, yüksek olduğunu söyleyen de var. Mesela sizin Bakanlığınızın bir birimi şeklinde çalışan zamanın Dış Ticaret Müsteşarlığının söylediği "1 birimlik ihracat yapabilmek için 0,82 sentlik ithalat yapmak zorundayız." gibi bir rakamla ortaya geldiler. Bu belki de yanlış, bilmiyorum ama böyle bir şey, kocaman bir dokümanın içerisinde bunu söylediler. Dolayısıyla sizden istirhamım bu.

Onun dışında, şimdi, şu kitapçık hazırlanırken bunun içinde para ve kur politikasıyla, maliye politikasıyla ilgili bölümler var ve burada ortaya konulan hedefler var ve bu hedefler ortaya konulurken de bir makro perspektif alınmış ve dolayısıyla birtakım varsayımlar yapılmış. Şimdi, bu varsayımların içeriğine mesela fiyat istikrarı ve Merkez Bankası açısından baktığımızda, ortaya konulan şey, standart enflasyon hedeflemesi yapılacaktır ve burada da araçları belli, o araçlar kullanılacaktır. Ama bugün geldiğimiz noktada Merkez Bankasının yaptığı uygulamalar ile Sayın Cumhurbaşkanımızın bugün grupta yaptığı konuşma ve ortaya koyduğu perspektif ile Maliye Bakanımızın ortaya koyduğu perspektif, Hazine Bakanımızın ortaya koyduğu perspektif tamamen, taban tabana zıt. Dolayısıyla eğer Maliye Bakanımızın dediği, söylediği doğruysa bu kitaptaki varsayımlar geçerli ve buna göre yapılacak. Ama Sayın Cumhurbaşkanının söylediğine göre, bu kitapta bu bölümle ilgili söylenenler maalesef bugün itibarıyla bence geçerliliğini yitirmiştir.

Dolayısıyla bugün gelinen noktada ben sayın yurttaşlarıma akıllarında şunu tutmalarını tavsiye ediyorum ve bunu takip etmelerini istiyorum: Doların yükselişinde, enflasyonun artışında ve fakirleşmenin ortaya çıkardığı çaresizliğin bence arkasında yatan asıl neden ekonomik değil; buradaki asıl neden yönetimdeki zafiyetler, rejimin içinde bulunduğu koşullar, hukuk krizi ve siyasi krizdir. Bütün bunların yansıması bize ekonomik sorunların tümüne sirayet eden bir durum olarak dönüyor. Dolayısıyla eğer dolar, bu şekilde, bu varsayımla yani "İhracatı artıracağız." diye rekabetçi kur anlayışından hareket edilirse... Ki Merkez Bankasının hiçbir dokümanında bu konuda bir analiz yok ama Sayın Başkan her ortamda bunun böyle olduğunu söylüyor. Yani enflasyon hedeflemesini bıraktı, şimdi cari açık hedeflemesine geçti ve bunun için de faizi kontrol ediyor, kuru tamamen serbest bıraktı. Eğer bu şekilde bırakılırsa bunun arkasından gelecek olan şey spekülasyonlardır. Dolayısıyla aktarım mekanizması bozulacaktır ve dolayısıyla da çok düşük işlem hacimleriyle büyük kur sıçramaları ortaya çıkıyor. Bu nedenle bu ortamda da -benden önceki konuşan arkadaşlarımız da söylediler- fiyat oluşturulamıyor, ticaret yapılamaz, tasarruf yapılamıyor, dolayısıyla yatırım da yapılamıyor.

Dolayısıyla yapılması gereken şey, bence ne yapıp yapıp bu yarınki Merkez Bankası Para Politikası Kurulu toplantısından sonra yayınlanacak duyuruda, açık ve net olarak, Türk toplumuna neyin niçin yapıldığının söylenmesi lazım. Maliye Bakanı diyor ki: "Biz şu anda enflasyon hedeflemesi yapıyoruz, önceliğimiz enflasyondur. Dolayısıyla biz fiyat istikrarı sağlamak için de faiz oranları üzerinde çalışıyoruz." Fakat uygulama bundan tamamen farklı. Dolayısıyla ben şunu isterim Merkez Bankasından: "Biz cari açık hedeflemesi yapıyoruz, mekanizma şöyle şöyle çalışacak, bunun sonucunda da enflasyon hedefine ulaşacağız fakat bunu yaparken de biz kuru serbest bırakıyoruz. Dolayısıyla burada endişe edilecek bir durum yoktur ve aldığımız kararların arkasında duruyoruz." diyebilmeleri lazım, demeleri lazım ve sizin de kamuoyuyla iletişime geçerek bunun böyle olduğunu söylemeniz lazım. Yoksa bu, bu hâliyle giderse, bir günde ulusal para yüzde 2 değer kaybederse, bu -Allah korusun- bizi bir ödemeler dengesi krizine götürür ve dolayısıyla da gittiğimiz noktada bir para krizine dönüşür bu iş. O nedenle açık olun, net olun, neyi niçin yaptığınızı söyleyiniz. Rakamlarınız ortada, rakamların durumunu tartışmıyoruz fakat o rakamların arkasında ne olduğunu, niçin böyle olduğunu da bize bizzat izah edin.

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Yılmaz, süreniz bitmiştir.

Son cümlenizi alayım.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Son cümlemi söylüyorum.

Sonuç itibarıyla Ticaret Bakanı olarak siz şu anda uygulanmakta olan para politikasında enflasyon hedeflemesi yerine cari açık hedeflemesini uygun görüyor musunuz? Bunu destekliyor musunuz? Ve bununla ilgili olarak da şu anda Türk lirasının karşı karşıya olduğu aşınmadan rahatsız mısınız değil misiniz, bunu kamuoyuyla paylaşmanızı istiyorum.

Sağ olun.