KOMİSYON KONUŞMASI

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Sayın Bakanım, değerli hazırun; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Asker besliyoruz, bunun tabii, önemli bir maliyeti var. Dolayısıyla şu soruyu sormakta herhâlde çok haklı değiliz: Niye asker besliyoruz? Şunun için asker besliyoruz: Barış esastır ancak ileride neyle karşılaşacağımızı bugünden kestirmek çok da mümkün değil. Dolayısıyla elli yıl askerimizi besleriz, silah üretiriz, kaynaklarımızı oraya tahsis ederiz ama elli yıl hiç kullanmadığımız ordumuz 51'inci yılda neyle karşılaşacağımızı bilmediğimiz için de bu maliyeti yükleniriz ve yüklenmek zorunluluğundayız. O nedenle yapılan harcamaları bence bu perspektiften değerlendirmek ve dolayısıyla sonuca bu açıdan bakmakta yarar var diye düşünüyorum.

Sayın Bakanım, şimdi, iş başa düştü, zaruret ortaya çıktı; işte, Fırat Kalkanı Operasyonu yaptık, Zeytin Dalı Operasyonu yaptık, Barış Pınarı'nı yaptık, Bahar Kalkanı'nı yaptık; bütün bunlar yapılması gereken elzem işlerdi. Bunun sonucunda şehit verilmesi gerekiyorsa da verdik, masraf yapmak gerekiyorsa da masrafı da yaptık. Dolayısıyla bunun da hesabı kitabı yapılmaz; gerektiğinde şehit de düşeceğiz, gazi de olacağız. Bunda da bir sıkıntı yok fakat benim öğrenmek istediğim şey şu: Geçen seneki bütçe görüşmeleri sırasında da söyledim hem size hem de Dışişleri Bakanlığımızın bütçesi görüşülürken de söyledim, gerçekten bizi bu operasyonlara... Bunlar birer sonuç. 2010 yılında durum neydi de biz hangi akla hizmetle, hangi şatlar bizi zorladı da Suriye'deki bu soruna taraf olduk, ortaya çıkardık ve sonuçta da gelişmeler bizi bu tür operasyonları yapmaya mecbur kıldı ki biz de bunu destekliyoruz? Yani gerçekten bizim o günkü durumumuz neydi? Evet, Suriye'de bir Baas rejimi vardı, insanların özgürlükleri yoktu ama şunu da söyleyelim, soralım kendimize: Yanı başındaki Ürdün, Suriye'den çok mu demokratikti? Suudi Arabistan bugün çok daha mı demokratik? Veyahut da bir ara ilişkimizin bozulduğu, bugün itibarıyla tekrar düzelmeye başladığı Birleşik Arap Emirlikleri'nde durum çok daha iyi miydi, çok mu demokratikti? İnsanlar bireysel haklarını çok daha kolay mı kullanabiliyorlardı? Böyle bir şey söz konusu değildi. Aslında Türkiye'nin dışında hangi İslam ülkesinde demokrasi geleneği vesaire var? Yani biz bunu kendimize niye iş edindik de Suriye'yi bu hâle getirdik ve bu kadar insanın göç etmesine sebep olduk?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Yılmaz...

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Yani siz yapmayın Sayın Yılmaz.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - IŞİD'i biz mi yerleştirdik?

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Bir dakika, bir dakika...

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar, karşılıklı konuşmayalım, sırası geldiğinde fikirlerinizi söylersiniz.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Tamam. Neydi? Bakın, ben 2010 yılında 5 kere gittim Suriye'ye ve ilişkilerimiz o kadar güzel gelişiyordu ki...

(AK PARTİ sıralarından gürültüler)

BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Değerli arkadaşlar...

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Eğer biz bu ilişkiyi geliştirseydik bugün çok daha doğru bir yerde olacaktık ama geldiğimiz noktada insanımızı yurdundan ettik. Karşımıza yeni bir devlet kuruluyor, onun sıkıntısını çekiyoruz.

Sayın Bakanım, benim size sorum şu: Gerçekten hangi saikler bizi bu işin içerisine girmeye itti de biz buraya taraf olduk? Benim öğrenmek istediğim husus bu. Dolayısıyla, bütün bunların sonucunda -biraz evvel başka gruptan arkadaşlarımız da söyledi- maalesef, biz, Rusya'nın iki yüz elli yıllık sıcak denizlere inme emelini kendi elimizle gerçekleştiriyoruz. Rusya'yı İskenderun'un güneyinden başlayıp, Lazkiye'den başlayıp Cibuti'ye kadar yerleştirdik. Bunun gerekçesi neydi? Bunu bize bir açıklayın.

Teşekkür ediyorum.