| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe KanunuTeklifi (1/283) ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/282) ve Sayıştay tezkereleri a) Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı b) GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı c) Doğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı ç) Konya Ovası Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı d) Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı e) Kalkınma Ajansları Denetim Raporları f) Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı g) Türk Standardları Enstitüsü ğ) Türk Patent ve Marka Kurumu h) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu ı) Türkiye Bilimler Akademisi i) Türkiye Uzay Ajansı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 03 .11.2021 |
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, Sayın Bakan, sayın üyeler, Bakanlığın Kıymetli Yardımcıları ve bürokratları, çok değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ülkemizin kalkınmasında en başta ihracatımızın ihtiyacı olan kalifiye insanlar gerekmektedir, inovasyon için bu şarttır yani AR-GE çalışmaları yapılmalıdır. Kamu-özel iştiraklerine para yatırmaktan Hükûmet ülkenin en hayati fonksiyonlarını yerine getirmekte maalesef âciz kalmaktadır. AR-GE konusunda Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının yapması gerekenlerin ne kadarını yaptığını incelersek şöyle bir şey çıkıyor ortaya: Güney Kore'de AR-GE'ye ayrılan pay 2002 yılında millî gelirin yüzde 2,2'si, 2019'da yüzde 4,6'sı; ülkemizde ise 2002 yılında gayrisafi millî hasılanın yüzde yarımı ve 2019'un da yüzde 1'idir; oysa 2018 yılındaki Onuncu Kalkınma Planı'nda hedeflenen AR-GE yatırımlarına ayrılması gereken pay 1,8'iydi.
84 milyonluk ülkede 28 milyon insan çalışıyor, istihdamı korumak zorundayız, oysaki 40-50 milyon gibi çok yüksek sayıda istihdama ulaşmamız lazım. Bırakın, siz buna ulaşmamızı 9 milyon kadar işsizden bahsediyoruz.
2021 yılı Ocak-Eylül döneminde yüksek teknoloji ürünlerinin ihracattaki payı yüzde 3,6-3,7 civarındadır. Oysa 2002 yılında yüzde 6,1'di. İhracat artıyor, yüksek teknolojinin artan ihracattaki payı düşüyor, demek ki ihracatımız katma değeri yüksek ürünlerden oluşmuyor. Bu ihracat olsa olsa insanlarımızın emeklerinin yok pahasına pazarlanmasına bedeldir. İthalatta ise durum tam tersidir. Yine, 2021 yılı Ocak-Eylül döneminde yüksek teknolojili ürünlerin ithalattaki payı yüzde 12,8'dir. Orta yüksek ile yüksek teknolojideki kredilerin payı ise yüzde 4,9 olup oldukça yetersizdir.
Girişimcilerimizin yüzde 57'si düşük teknolojide çalışmakta olup üretimden aldıkları pay ise sadece yüzde 38'dir. Düşük teknoloji işlerinde istihdam yüksek olmakla birlikte bu tercih edilecek bir konu değildir. Teknoloji yoğun imalata en çok ihtiyacı olan ülkelerden biriyiz. 2002 yılında ihracatımızın kilogram başına değeri 0,69 dolarken 2020 yılında 1,09 dolara... Yani sadece yüzde 63 artırabilmişiz. Aynı dönemde, Japonya yüzde 86 artırmış, Almanya 1,98 dolardan 3,7 dolara, Güney Kore ise 1,4 dolardan 2,5 dolara yükseltmiştir. Pek çok bakımdan yüksek teknolojili ürün ihtiyacımız gelişmiş ülkelerdeki aramızın, makasın daha da aleyhimize açılmasına neden olmaktadır. Görevimiz gereği, pek çok yerlerde bilhassa Eskişehir Sanayi Odasında dolaşıyoruz ve onların sizin çatınız altındaki birimlere yönelik birtakım talepleri var. KOSGEB için diyorlar ki: "KOBİ'lere yönelik maddi desteklerin ihracata yönelik olarak artırılması, KOBİ'lere yönelik teknoloji ve yeşil dönüşüm temalı projelerin maddi desteklerinin artırılması, organize sanayi bölgesindeki şirketlerin sadece çatı üstü GES lisansı haricinde alanlarında da kendi ihtiyaçları için GES kurumlarına müsaade edilmesi. KOBİ ölçeğinde yatırıma yönelik makine üreticilerinin desteklenerek ithalatın önünün kesilmesi, ihracata yönelik şirketler için serbest bölge niteliğinde endüstri bölgelerinin kurulması. TÜBİTAK için şirket içi girişimcilik inovasyon ve verimlilik projelerinin aynı üniversitelerde olduğu gibi desteklenmesi, TÜBİTAK projelerinin hızlandırılması." Türk Standardları Enstitüsü için istedikleri şudur: "Yurt içi ihalelerde ve kamu alımlarında TSE haricinde belge talep edilmemesi. URAYSİM Projesi'nin tek elden yürütülmesi için mükemmeliyet merkezi kapsamına alınıp Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına devri. Organize sanayi bölgelerindeki enerji maliyetlerinin toplam etkisi, bir gecede yapılan zam yüzde 48 değil, yüzde 72,6'dır." Rekabetçiliği kayboluyor, ihracat ve fiyat istikrarını bozacak bir düzeyde ara mamul ve ham madde üreticileri bugün itibarıyla yüzde 35-40 zam yaptılar. Kalkınma ajansları için ise daha çok üretime yönelik güdümlü projelerin sayısının ve finansal miktarının artırılması; kooperatiflerin, endüstriyel tarımın ve kent tarımı projelerinin desteklenmesini istiyorlar.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Sayın Kabukcuoğlu, son cümlelerinizi alalım.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Bitiriyorum Başkanım.
Diyorlar ki: "Dolar 10 lira olsun, 12 lira olsun, 13 lira olsun, kaç lira olursa olsun bir istikrar olsun ve biz bilelim ki altı ay sonra, bir yıl sonra şu olacak. Bir ülkenin Maliye Bakanı görevden ayrıldıktan sonra yerine geçen Maliye Bakanıyla birlikte kur değeri, kur fiyatlarının düşmesini anlayamıyoruz."
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum, sağ olun.
Süremiz geçti.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - İşçilerin aldıkları az ücretin onlar da farkındalar. Bir kısmı, 1 Kasımdan itibaren asgari ücrete zam yapacaklarını ve işçilerin bu şekilde çalışacaklarını söylüyorlar.
BAŞKAN CEVDET YILMAZ - Teşekkür ediyorum, sağ olun.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Bütçemizin hayırlı uğurlu olmasını diler, saygılarımı sunarım.