KOMİSYON KONUŞMASI

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Sayın Başkan, Komisyonumuzun değerli üyeleri, Bakan Yardımcılarım, değerli bürokratlar ve basının değerli emekçileri; ben de benden önceki arkadaşlarım gibi hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Önümüzde, isimleri farklı olsa da, kimi vergi mevzuatıyla ve vergi konularıyla ilgili bir yasa teklifi var. Biraz önce konuşan arkadaşımızın da ifade ettiği gibi, daha önceki arkadaşlarımızın da ifade ettiği gibi, gerçekten bu takdire şayan bir yasa teklifi çünkü hepsi aynı konuyla ilgili. Ben de iyi temennilere katılarak bu başlangıcın sürdürülmesini canıgönülden istiyorum. Belki -inşallah- iktidar da bu geleneği tekrar başlatır ve buna devam eder.

Yasa teklifinin geneline baktığımda, "Bu yasa teklifinin felsefesi nedir?" sorusunun cevabını aramaya çalıştığımda şu soruyu soruyorum: Vergi önemli bir ekonomi politika aracıdır; diğer araçların yanında, onlar gibi, faiz gibi, kur gibi vergi de bir ekonomi politika aracıdır. Dolayısıyla, yurttaşın kendisine verilmesi gereken hizmetlerin finansmanı için ulusal devlet, hükümran devlet vergi toplar ve bu vergiyi de harcar fakat sadece harcamak için vergi toplamaz. Bunu yaparken, vergi bir ekonomi politikası aracı olduğu için, toplumdaki değişik gelir grupları arasında, değişik sosyoekonomik gruplar arasında dengeyi gözetir, kaynakların etkin dağıtımını gözetir, iç ve dış dengeyi gözetir; eğer iç ve dış denge arasında, örneğin, bir sıkıntı varsa vergiyi kullanarak ya ihracatı ya ithalatı bir şekilde etkilemeye çalışır ve buradan da bir sonuca ulaşmaya çalışır. Aynı şekilde, değişik gruplar arasında da gerek servet dağılımı gerekse gelir dağılımı açısından farklı bir vergi rejimi ortaya koyarak hem gelir dağılımını hem de servet dağılımını etkiler ve dolayısıyla da sonuçta optimum bir vergi politikası ile optimum bir ekonomi politikası karışımı ortaya çıkar ve bunun sonucunda da siyasi iktidarın siyasi tercihlerini yansıtan bir denge ortaya çıkar; gelir dağılımı ona göre oluşur, üretim ona göre oluşur, ithalat, ihracat, dış denge, sermaye akımları ona göre oluşur. Dolayısıyla, bu çerçeveden baktığımda, yasa teklifinin bu şekilde net bir felsefesi yok ama bazı işaretler veriyor. Örneğin, götürü usulde vergi verenlerle ilgili yapılan düzenleme; elbette burada bir gelir dağılımını dikkate alma söz konusu, onların lehine bir düzeltme söz konusu gibi görünüyor. Onun dışında, çiftçilerle ilgili, tarımla ilgili yapılan düzenlemeler de yine bir gelir dağılımını öngörüyor gibi görünüyor fakat bunlar optimum düzeyde bir gelir dengelemesini sağlayıp, gelir dağılımını düzeltip toplumun ihtiyaç duyduğu isteklerin, arzuların yerine getirilmesinden son derece uzak.

Diğer bir husus: Zaman, tabii, çok hızlı akıyor; zaman içerisinde de hayat son derece dinamik, bu dinamiğin içerisinde de yeni ihtiyaçlar ortaya çıkıyor. Yasa teklifi, işlem vergileri, vergi daireleriyle ilgili yapılan düzenlemeler, efendim, tebligatla ilgili yapılan düzenlemeler, bu ihtiyaçtan hareketle yapılan düzenlemeler ve dolayısıyla da doğru yönde doğru olarak atılmış adımlar... Bu idari düzenlemeler elbette yapılmalıydı ve daha da iyileştirilmeli.

Onun dışında, sektörel bazda yapılan birtakım tercihlerin makro düzeyde ekonomiyi daha da hızlandıracak, büyümeyi ve refahı artıracak sonuçları vermesi için yapılan birtakım düzenlemeler... Mesela 59'uncu maddede, şirketlere konu olacak nakit sermayenin vergilendirilmesiyle ilgili birtakım düzenlemeler var; bu düzenlemelerin amacı bu. Ben burada bunun doğru veya yanlış olduğunu, düzgün olup olmadığını söylemiyorum ama böyle bir perspektifi var, bir felsefesi var; bu da doğru bir şey ama yine de -madde geldiğinde de söyleriz- yabancı, dışarıdan gelen sermayenin yerli sermayeye göre daha fazla ödüllendirilmesi acaba doğru mu? Ben bunun da üzerinde durulması gerekir diye düşünüyorum.

Diğer bir husus -ki bu yasanın omurgasını oluşturuyor- vergi harcamaları var burada, vergi harcamalarıyla ilgili düzenlemeler var; bu harcamalarla da bir makro denge sağlanmaya çalışılıyor. Hazine ve Maliye Bakanlığının kamu finansmanıyla ilgili bir yayını var, Kamu Finansmanı Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan. Orada, en son yapılan yayında yapılan bir değerlendirme var, o değerlendirmede şu bilgiler var: Eşel mobil uygulaması sonucunda 2021 yılı için toplamda 46 milyar TL'lik KDV ve ÖTV gelirinden feragat ediliyor ve bunun sonucunda da bu feragat sonucunda da ortaya çıkan faydanın şu olduğu söyleniyor: Ocak-Ağustos döneminde bunun, bu vergiden feragatin enflasyona eksi yüzde 1,42 puan doğrudan, eksi 1,06 puan da dolaylı etkilerinden dolayı yüzde 2,48 pozitif yönde yani düşük yönde, eksi yönde etki ettiği söyleniyor.

Yine, aynı şekilde, vergi harcamaları açısından Covid-19 için geçici vergi indirimleri... 2021 yılının yine ilk dokuz ayında buradan, vergi harcamalarından da 25 milyarlık bir feragat edildiği ortaya çıkıyor. Bunun da amacının yine enflasyonla mücadele olduğu söyleniyor. İş yeri kiralarıyla ilgili -benden önce arkadaşlarım da söyledi- stopaj vergisi yüzde 20'den yüzde 10'a indiriliyor. Bunun sonucunda 3,6 milyarlık bir vergi harcaması ortaya çıkıyor. Tütün ve alkollü içeceklerle ilgili düzenleme var. Tütünde ÖTV yüzde 67'den yüzde 64'e düşürüldü yine bu dönemde. 8,8 milyar dolar sigaradan, alkollü içeceklerden de 2 milyar dolarlık ÖTV, KDV harcaması yapıldı. Devlet bu vergilerden vazgeçiyor. Aynı şekilde motorlu taşıtlardan 340 milyon TL'lik bir vergi harcaması; TL cinsi yatırım teşviklerinden de bir düzenleme var, oradan da 17 milyar TL'lik bir vergi feragati ortaya çıkıyor.

Şimdi, bütün bunlar enflasyonla mücadele yapılması için. Bizim sormamız gereken şu: Enflasyonla mücadelede elbette kamu maliyesiyle, maliye politikası ile para politikasının uyumlu olması gerekir; birbirini desteklemesi lazım ama siz para politikasının işlevini maliye politikasına yüklerseniz, para politikasını işlevsiz hâle getirirseniz hem vergiden kayba uğrarsınız -ki 102 milyar TL vergi harcaması var- hem de enflasyonunuz yüksek olur. Dolayısıyla, burada sebep-sonuç ilişkisi üzerinde iyi düşünmek lazım. Sebep-sonuç ilişkisinde enflasyonla mücadele edilmediği için vergi harcamaları yapmak zorunda kalıyorsunuz ama sonuçta hem daha iyi refah sağlayacak; insanların, toplumun ihtiyacını karşılayacak harcamaları yapacak olan kaynaktan mahrum kalıyorsunuz hem de yüksek enflasyonla karşı karşıya kalıyorsunuz yani maliye politikası ile para politikasını ikame ediyorsunuz ve sonuçta da ülkede hep birlikte, ikisinden birlikte zarar görüyoruz. Bence yapılması gereken iş, buradaki sebep-sonuç ilişkisini iyi anlayıp iyi tahlil edip para politikasını daha da işlevsiz hâle getirmek. Bu durum bizi enflasyonla mücadelede maalesef para politikasının uygulanmaması sonucu yüksek enflasyona razı olmak... Maliye politikasıyla enflasyonu düşürmek için de kamunun gelirlerinden mahrum olacak, tarihe geçecek bir iş yapmış gibi görünüyoruz ve gerçekten de bu böyle.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ŞİRİN ÜNAL - Sayın Yılmaz, ek süre verdim.

DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Toparlıyorum.

O nedenle, yine, başta da söylediğim gibi, vergi harcamalarını artırmak suretiyle birtakım makro dengelere ulaşmayı hedef görüyor ama bu makro dengelere ulaşmak için vazgeçilen gelirler, harcamalar bu ekonomiyi düzlüğe çıkarmayacaktır, kesinlikle düzlüğe çıkarmayacaktır. O nedenle, bu hususların yeniden gözden geçirilmesi ve dolayısıyla da politika karışımının, politika miksinin optimum makro dengeleri sağlayacak şekilde yeniden oluşturulması lazım. Bu açıdan bakıldığında, bu yasa teklifinde son derece olumlu düzenlemeler var ama bu bir reform değildir. Bu yanlış politikalar neticesinde ortaya çıkan arızi durumlara tepkisel davranmanın da uzun vadede bu sorunları çözeceğini düşünmüyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.