ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın milletvekilleri, Sayın Bakan Yardımcısı, değerli bürokratlar, sayın basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu FETÖ'cülük, Hükûmetin, Türkiye Cumhuriyeti'ne bir armağanıdır. Başlangıcı yıllar öncesine dayanıyor da olsa, II. Bayezit'a da dayanıyor olsa şimdiye kadar Türkiye'de karınca hızıyla ilerleyen bir hareketken AK PARTİ geldikten sonra bu dört nala giden bir ata dönüşmüştür, yemini de AK PARTİ vermiştir, suyunu da AK PARTİ vermiştir. Bu nedenle, AK PARTİ'nin FETÖ'cülük üzerinden gelmesi ve bununla baş edebilmesi zaten eşyanın tabiatına aykırıdır. Örneğin, geçen yıl askerî şûrada bir albay tuğgeneralliğe yükseltildi o da yetmedi Kara Kuvvetleri İstihbarat Daire Başkanlığına getirildi, görevine başlamadı ama bunun FETÖ'cü olduğu anlaşıldı ve görevine son verildi. Düşünün ki bu olay ortaya çıktından yıllar sonra bile yani beş yıl sonra bile böyle bir FETÖ'cülük oluyor ve bu Hükûmet bunun üstesinden gelemiyor. Bu akla zarar ve anlaşılması çok çok zor bir hadisedir.

Ben, astsubay okulu ve diğer askerî okullardan atılan öğrencilere değinmek istiyorum. Örneğin, Eskişehir'de bir dershane vardı ki çocuklar bu dershaneye giderlerse istedikleri okula gidiyorlardı. Bu yıllarca devam etti ve Hükûmet buna yıllarca seyirci kaldı, bunun üzerinde hiçbir işlem yapılmadı. Veli ben de olsam, siz de olsanız herhangi bir Adem de olsa çocuğunu bu okula göndermesi kaçınılmazdı. Sonra ne oldu? Sonra şu oldu: 15 Temmuzdan sonra bu askerî okullar kapatıldı, bu çocukların hepsi dışarı atıldı, bir kısmı bazı okulları bitirdiler ama okullarını bitirince ne oldu, yine de bir damga yediler. Bunların hepsinin diploması üzerinde bir damga var. Bu çocuklar hangi okula giderse gitsinler FETÖ'cülükten dolayı göreve getirilmiyorlar. Zaten hükûmetin yarattığı atmosfer ve onların yarattığı değerler de vatandaş üzerinde, sivil vatandaş üzerinde son derece etkilidir ve büyük bir baskı altındadır. Herhangi bir iş sahibinin bu çocukları işe alması ve çalıştırması günümüz ortamında mümkün değildir, olacak şey değildir. Bu çocuklar, bu gençler ve bunların aileleri Türkiye Cumhuriyeti'ne büyük bir küskünlük yaşıyorlar. Bu çocukların bu okula girmesinde hiçbir kusur yoktur. Eğer burada bir kusur varsa o zaman idaredeki kimse, Genelkurmaydaki kimse, askeriyedeki kimse, sivil yönetimdeki kimse bunun sorumlusu odur. Eğer bir ceza verilmesi gerekiyorsa bunları bu dershanelere gönderenler, bu okullara birtakım yolsuzluklar yaparak alanlar kimse onların cezalandırılması lazım ama biz, burada, olayın sonucuyla ilgileniyoruz ve onları cezalandırıyoruz, olayın sebebi olan insanlar cezalandırılmıyor; bu çocuklara da yazık, bu ailelere de yazık. Bir şekilde, bununla ilgili bir mevzuat değişikliği olması lazım -kanun mu çıkartılır, yönetmelik mi çıkartılır, ne olur bilmiyorum- bu çocukların diplomasındaki bu mühürlerin, buradaki ibarelerin kaldırılması lazım, bu çocukların gönül ferahlığıyla bir okula girmesi lazım. Bu, hem çocukların hem de ailelerinin Türkiye Cumhuriyeti'ne kazandırılması için yapılması gereken bir şeydir, elzem bir şeydir.

Hepinize teşekkür ederim.