| Komisyon Adı | : | SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 17 .03.2015 |
MUSTAFA ÖZTÜRK (Bursa) - Sayın Başkanım, değerli Komisyon üyesi arkadaşlar, Sayın Müsteşarımız, değerli bürokrat arkadaşlar, sektör temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum, hayırlı sabahlar.
Şimdi, Türkiye belli bir noktada, sadece bu sektörde değil, gerek serbestleşme gerekse özelleştirme noktasında tavrını koydu, bizim Hükûmetimizin programı da bu. Burada amacımız ne? Amacımız, rekabeti artırmak, kaliteyi artırmak, fiyatları düşürmek; bunlar için uğraşıyoruz. Türkiye'nin geçmiş modelle dünyayı yakalaması ve bu bahsettiğimiz şeyleri yakalaması mümkün değildi. Ha, uygulamadaki yanlışları tartışırız, var yani Metin Ağabey'e katılıyorum belli şeylerde. Eğer bunu sağlamasaydık bugün mevcut ihtiyaç duyduğumuz enerjiyi karşılayamazdık. Yani Türkiye'nin bu yatırımları yapmasının sermaye birikimi yoktu ve yıllardır da bu sermayeyi artırmaya çalışıyor işte. Yani 230 milyar dolardaki gayri safi millî hasıla 830 milyar dolara çıkmış. Yeterli mi? Hayır, bunun kaç misli olması lazım.
Şimdi, buraya baktığınız zaman yani daha önce -Sayın Müsteşarımız da belki sonradan söz alacaklar veya Başkanımız söz verecek- bir tek fatura çıkıyordu ortaya. Yani detaylandırmadan bir fatura ve kimse bunun detayında, içeriğinde ne var onu sormuyordu. Dolayısıyla hiç kimse "İşte burada kayıp kaçak oranları mı var, başka bir şey mi var?" merak da etmiyordu yani bir fatura vardı. Bizim bu detaylandırmaya geçmemizin sebebi de işte bu dağıtım şirketlerini özelleştirdikten sonra gider kalemlerini kontrol edip daha iyiye gitmek. Kayıp kaçak oranlarına baktığınız zaman, kayıp kaçak oranları özelleştirmeden önce neydi, özelleştirmeden sonra ne? Bazı bölgelerde istediğimiz sonucu elde edemedik. Onu biliyoruz Güneydoğu Anadolu'da. Onu da düşürmeye çalışıyoruz yani belli hedefler var, bu hedefleri yakalamaya gayret ediyoruz. O bölgenin özel durumları, işte aşmaya çalıştığımız. İnşallah çözüm süreciyle de bunu aşarız ve belli bir noktaya kalırız. Bu problemleri bitirmeden ki geçen çıkardığımız kanunda da şu anda ulusal tarife uyguluyoruz ve bunların içinde hepsi, eğer biz bu problemleri çözdüğümüz zaman işte bölgesel tarifeye geçmeyi zaten kabul etmiştik. Bu ne demek? Herkesin istediği yerden elektriği alma ve istediği fiyatı tercih etme hakkına sahip olması demek ki epey bir oranda bu gerçekleşti, en azından belli tüketiciler anlamında.
Dolayısıyla, bu kayıp kaçak oranlarını dağıtım şirketleri ne kadar düşürürse ki onu denetliyoruz, amacımız da o yani arzu ederiz ki sıfır olsun ama dünyada da böyle değil işte üretimden kaynaklanan, iletim hatlarından kaynaklanan birtakım kayıp kaçak oranları var epey. Dağıtım şirketlerinin amacı da bu yani ne kadar düşürürse kendi avantajlarına olacak, hizmet kalitesini ne kadar yükseltirse kendi avantajı, işletme giderlerini ne kadar düşürürse kendi avantajlarına olacak. Kayıp kaçak oranlarının yüksek çıkması, kendi zararlarına, dolayısıyla buradan alınan bir pay kimsenin cebine gitmiyor, biz kimseye bir kıyak da geçmiyoruz, amacımız da bu değil zaten. Yani kayıp kaçak oranlarını mümkün mertebe düşürmek, bu bölgesel tarifeye geçtiğimiz zaman ben bunların minimuma ineceğini düşünüyorum.
Şimdi, özelleştirmeleri yaptık, bizim tabii buradan elde ettiğimiz gelirler var, bu doğrudur. Öyle de olacak zaten yani bir gelir elde edeceksiniz. Özelleştirmenin metotlarını tartışırız ama yeri burası değil. Fakat özelleştikten sonra biz bu paraları ne yaptık? Cebimize koymadık bu paraları yani kimsenin de cebine koymadık.
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Faiz olarak verdiniz.
MUSTAFA ÖZTÜRK (Bursa) - Ne yaptık? Türkiye'nin IMF'e olan borçlarını ödedik. Bakın, Türkiye, vergi gelirlerinin yüzde 94'ünü faize ödüyordu, yüzde 94. Siz yüzde 94 faiz ödediğiniz bir yerde yatırım yapamazsınız, yapamazsınız, hiçbir yatırım yapılmaz. Bir ne yaptık? Altyapı yatırımlarını yaptık yani şu duble yollardan tutun, Marmaray'dan tutun, hastanelerden, okullardan tutun AR-GE harcamalarına harcadık yani AR-GE 0,45'lerdeyken şu anda yüzde 1'lere geldi yani hemen hemen iki katına artırdık. Yeterli mi? Hayır. Avrupa Birliğinin, gelişmiş ülkelerin ortalaması 2,3. Daha da artırmamız lazım, Türkiye'nin geleceği de burada, yüksek teknolojide, üretimde, sanayide. Enerji yatırımlarına harcadık, vesaire vesaire yani şimdi bunları çok fazla detaylandırmak istemiyorum. Baktığımız zaman yine bu dağıtım şirketlerinin kâr formülü bellidir, Sayın Müsteşarımız biraz sonra detayına girer, ben girmeyeceğim. Dolayısıyla, bu kayıp kaçak oranlarının fazlası veya yüksekliği bir nokta hariç çok fazla etkilemiyor bunu, o formüle göre ödeme yapılıyor.
Şimdi, şu söyleniyor: "Türkiye'de sanayi küçüldü." Ben, şimdi düşünüyorum sanayi nasıl küçülür? Yani eğer ihracat artıyorsa, Merkez Bankasındaki birikimimiz artıyorsa, kişi başı millî gelir artıyorsa, ülkenin gayri safi millî hasılası artıyorsa ki bunların hepsi istatistik olarak her ay yayınlanır, üretim endeksleri artıyorsa, yabancı yatırımların oranı artıyorsa ki Bursa'da mesela biz sanayi yeri bulamıyoruz. Şimdi başka bir sanayi bölgesi oluşturmaya çalışıyoruz yer darlığından dolayı oluşturamıyoruz, inşallah oluşacak. Dolayısıyla, dünyada bir kriz olmasına rağmen, dünyada bir kriz var, ciddi bir kriz var. Türkiye'nin bu noktada büyümesi yüzde 5'ler civarında, dönemsel değişebilir ama ortalama yüzde 5'ler civarında devam ediyorsa -ki arzumuz keşke daha fazla olsa- açılan iş yeri sayısı artıyorsa, bakın şirketlere, bunlar istatistik olarak veriliyor. Bu ay istihdamda bir şey var ama genel anlamda da istihdamda da bir iyileşme oldu yani işsizlik düşmüştü, bu ayki rakamlarda yine dönemsel bir şeyler var. Dolayısıyla, yani bütün bu verilere baktığınız zaman Türkiye'nin ekonomisi, dünyada kriz olmasına rağmen, dünyada sosyal haklar geriye gitmesine rağmen, hatta belli yerlerde maaşlar kısıtlanmasına rağmen Türkiye bu noktada dimdik ayakta duruyor. Demek ki üretim azalmıyor, eğer üretim azalsa ihracat yapamazsınız. İhracat 36 milyar dolardan 157 milyar dolara çıkmış. Yeterli mi? Hayır, daha fazlasını yapmamız lazım. Nasıl yapacağız? İşte yüksek teknolojiyle yapacağız, verimliliği artırarak yapacağız, üretimi artıracağız, sanayiye destek vereceğiz, AR-GE'ye destek vereceğiz, bunları yapacağız. Dolayısıyla, Türkiye'nin bu noktada da enerji ihtiyacı -dün de söyledim- yani nüfus artmasına rağmen, kişi başı elektrik tüketimi artmasına rağmen, Türkiye'nin büyümesine rağmen ihtiyaç duyulan enerji ihtiyacını Türkiye artırmıştır. Kaynak çeşitliliğini sağlamıştır, bunları daha da artırmamız gerekiyor.
Dolayısıyla, yani bu yapılan düzenleme yani herhangi bir hukukun önüne bir engel koyma değil, hukuku tanımama değil tamamen sektörün düzenlemesine yönelik bir düzenlemedir diye düşünüyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.